Atanmış Mirasçı Nedir?
- Atanmış mirasçının tanımı
- Atanmış mirasçı ile yasal mirasçı arasındaki farklar
- Atanmış mirasçının tarihsel gelişimi ve hukuki temelleri
- Atanmış Mirasçıların Türleri
- Vasiyetname ile atanmış mirasçılık
- Miras sözleşmesi ile atanmış mirasçılık
- Atanmış mirasçı atamanın şekil şartları
- Hakların doğuşu ve kapsamı
- Atanmış mirasçının miras üzerindeki hakları
- Atanmış mirasçının sorumlulukları ve yükümlülükleri
- Atanmış Mirasçı ile Belirli Mal Vasiyet Alacaklısı Arasındaki Farklar
- Mirasçılık belgesi başvurusu
- Sulh hukuk mahkemesinin rolü
- Atanmış Mirasçının Haklarının Kısıtlanması
- Atanmış Mirasçının Mirası Reddetmesi veya Kabulü
- Atanmış Mirasçının Ölümü ve Yedek Mirasçı
- Atanmış Mirasçıyla İlgili Sık Karşılaşılan Sorunlar
Atanmış mirasçı nedir? Kısaca, miras bırakanın vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile mirasının tamamı veya bir kısmı için belirlediği kişidir. Gerçek kişi de olabilir, tüzel kişi de. Bu atama şarta bağlı yapılabilir, hatta yedek atanmış mirasçı da gösterilebilir. Peki süreç nasıl işler?
Bu yazıda, en çok merak edilen soruları sade dille yanıtlayacağız:
- Atanmış mirasçı nasıl ve hangi şekillerde atanır?
- Yasal mirasçı ile farkı nedir?
- Vasiyet alacaklısı ile karıştırılır mı?
- Saklı pay atanmayı nasıl sınırlar?
- Mirasçılık belgesi nasıl alınır, hangi mahkemeden istenir?
Not: Amacımız, temel kavramları örneklerle netleştirip uygulamada işinizi kolaylaştırmak.
Hazırsanız, adım adım atanmış mirasçı konusuna başlayalım.
Atanmış mirasçının tanımı
Atanmış mirasçı, miras bırakan kişinin kendi iradesiyle, ölmeden önce vasiyetname ya da miras sözleşmesi gibi bir ölüme bağlı tasarrufla mirasına dahil ettiği kişidir. Yani, miras bırakan kim isterse o kişiyi veya kişileri mirasçı olarak atayabilir. Atanmış mirasçı, miras bırakanın terekesinin tamamı ya da belli bir kısmı üzerinde hak sahibi olur ve bu hak, miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden doğar. Atanmış mirasçılık bir aile bağına, kan bağına ya da herhangi bir hukuki zorunluluğa bağlı değildir; tamamen miras bırakanın iradesine dayanır.
Atanmış mirasçı ile yasal mirasçı arasındaki farklar
Atanmış mirasçı ile yasal mirasçı arasında en temel fark, mirasçılık sıfatının kaynağıdır. Yasal mirasçılar, kanun gereği, doğrudan doğruya miras bırakanın akrabaları (örneğin çocukları, anne-babası, eşi) ve çok özel bazı durumlarda devlet olur. Yasal mirasçılar için herhangi bir vasiyetname ya da sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Atanmış mirasçılar ise miras bırakanın kendi isteğiyle belirlenir. Atama işlemi, ancak miras bırakanın geçerli bir ölüme bağlı tasarrufu (vasiyetname veya miras sözleşmesi) ile mümkündür.
Yasal mirasçılar ile atanmış mirasçılar, miras üzerinde benzer haklara sahip olurlar fakat haklarının doğuşu ve süreci farklıdır. Yasal mirasçılar, kanun uyarınca belirlenirken; atanmış mirasçı, miras bırakanın iradesiyle ve özel bir tasarruf yoluyla belirlenmiş olur. Ayrıca, atanmış mirasçının payı ya da hakkı miktarı yine miras bırakanın isteğine göre şekillenir. Yasal mirasçılar ise kanuna göre belirlenen paylara sahiptir.
Atanmış mirasçının tarihsel gelişimi ve hukuki temelleri
Atanmış mirasçının hukuki temelleri, Türk Medeni Kanunu'nda yer almaktadır. Tarihsel olarak bakıldığında, mirasçı atama eski Roma Hukuku'ndan bugüne kadar gelen köklü bir miras hukuku uygulamasıdır. Modern hukukta da kişilerin kendi paylaşım iradelerine önem verilmiş, miras bırakanların istedikleri kişiyi mirasçı olarak belirlemesi hakkı tanınmıştır.
Günümüzde atanmış mirasçı kavramı, vasiyetname ve miras sözleşmesi kurumlarının gelişmesiyle daha da önem kazanmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddeleri, miras bırakanın ölmeden önce özel iradeyle mirasçısını belirleyebilmesini açıkça koruma altına alır. Böylece, miras paylaşımında kişisel özgürlük ile aile düzeni arasında bir denge gözetilir. Atanmış mirasçı, yasal miras hakkına dayanmadığı için, miras bırakanın kendi arzusunun ürünü olan bir mirasçılık statüsünü ifade eder.
Bu kurumun tarihsel gelişimi, insanların mal ve haklarını özgürce kime bırakacaklarına karar verebilme isteğinin ve hukuk düzenlerinin buna verdiği değerin bir sonucudur. Türk Medeni Kanunu'nda da bu özgürlük ilkesinin güncel örneğini görmek mümkündür.
Atanmış Mirasçıların Türleri
Şarta bağlı atanmış mirasçılık
Şarta bağlı atanmış mirasçılık, miras bırakan kişinin bir mirasçıyı belirli bir koşula bağlı olarak mirasçı yapması anlamına gelir. Burada koşulun gerçekleşmesi çok önemlidir. Miras bırakan, "Eğer oğlum üniversiteyi bitirirse ona mirasımın yarısını bırakıyorum" gibi bir şart koyabilir. Bu tarz koşullar genellikle bir olayın gerçekleşmesine veya gerçekleşmemesine bağlanır.
Şarta bağlı atanmış mirasçılık uygulamasında, önce koşulun yerine gelip gelmediği kontrol edilir. Eğer belirtilen şart gerçekleşmezse, bu durumda atanmış mirasçı mirası elde edemez. Ancak şart yerine gelirse, atanmış mirasçı yasal olarak mirası alır.
Şarta bağlı mirasçılık uygulamaları, hem miras bırakanın isteklerini yerine getirir hem de mirasın adil dağılımını sağlar. Ancak şartların mümkün olduğunca açık ve anlaşılır olması gerekir.
Yedek atanmış mirasçı nedir?
Yedek atanmış mirasçı, asıl atanmış mirasçının mirası alamaması veya ölmesi ihtimali düşünülerek, onun yerine geçmesi amacıyla belirlenen kişidir. Yani miras bırakan, "Eğer oğlum hayatta değilse, mirasımı kızım alsın" diye bir düzenleme yaparsa, kız burada yedek atanmış mirasçı olur.
Yedek atanmış mirasçıya çoğunlukla asıl mirasçı mirası reddederse, mirasçılıktan çıkarılırsa veya vefat ederse sıra gelir. Böylece miras bırakanın malvarlığı boşa çıkmaz ve istenmeyen kişilerin eline geçmez. Bu yöntem miras bırakana büyük bir esneklik ve kontrol imkanı sunar.
Yedek atanmış mirasçı, asıl mirasçının yerine geçene kadar hak sahibi değildir. Miras üzerindeki haklar ancak asıl mirasçının hak kazanamaması durumunda doğar.
Sınırlı / genel atanmış mirasçı ayrımı
Sınırlı atanmış mirasçı ile genel atanmış mirasçı kavramları, mirasçının miras bırakanın malvarlığı üzerindeki haklarının kapsamını belirler.
Genel atanmış mirasçı, miras bırakanın tüm malvarlığını ya da belirli bir oranını alır. Örneğin, "Tüm malvarlığım Ahmet'e kalsın" denirse, Ahmet genel atanmış mirasçıdır. Genel atanmış mirasçı, yasal mirasçılar gibi tüm borçlardan ve alacaklardan sorumludur.
Sınırlı atanmış mirasçı ise miras bırakanın malvarlığının sadece belirli bir kısmını veya belirli malları alır. Örneğin, "Arabamı Ayşe'ye bırakıyorum" denirse, Ayşe sınırlı atanmış mirasçı olur. Sınırlı atanmış mirasçı, genellikle sadece kendisine bırakılan mal veya hak üzerinde hak sahibidir, diğer mirasın borçlarından sorumlu olmaz.
Bu ayrım, mirasın paylaşımında ve sorumlulukların belirlenmesinde büyük önem taşır. Miras bırakan, kendi arzusuna göre sorumluluk ve hak dağılımını dengeleyebilir.
Vasiyetname ile atanmış mirasçılık
Vasiyetname ile atanmış mirasçılık, mirasbırakan kişinin ölümünden sonra terekesinin (malvarlığının) kimin üzerine geçeceğini serbestçe belirlemesidir. Kişi, vasiyetnamesinde dilediği gerçek veya tüzel kişiyi mirasçısı olarak atayabilir. Vasiyetname ile mirasçı atama işlemi tek taraflı irade beyanı ile yapılır ve mirasbırakanın hayatı boyunca istediği an değiştirme veya iptal etme hakkı vardır. Vasiyetnameyle atanmış mirasçı, yasal mirasçılar gibi mirası reddedebilir ve mirastan hak iddia edebilir. Eğer saklı paylı mirasçılar varsa, atanmış mirasçının hakkı kanuna göre sınırlandırılabilir. Vasiyetname ile atanmış mirasçılık için en önemli şartlardan biri, vasiyetnamenin hukuka ve şekil şartlarına uygun şekilde düzenlenmiş olmasıdır.
Miras sözleşmesi ile atanmış mirasçılık
Miras sözleşmesi ile atanmış mirasçılık, mirasbırakan ile başka bir kimse arasında yapılan bir anlaşmadır ve iki tarafın karşılıklı iradesiyle kurulur. Miras sözleşmesi ile bir kişi, mirasçısı olarak başka bir kişiyi (veya kurumu) önceden belirleyebilir. Bu yöntem, vasiyetnameden farklı olarak, karşılıklı rızaya dayanır ve tek taraflı olarak her zaman geri alınamaz. Miras sözleşmesi ile atanan mirasçı, mirasbırakanın ölümünden sonra doğrudan miras hakkı kazanır. Miras sözleşmesi, hem mirasbırakan hem de diğer taraf tarafından imzalanmalı ve resmi memur önünde iki tanık huzurunda yapılmalıdır. Bu yüzden, güvenli ve bağlayıcılığı yüksek bir yöntemdir.
Atanmış mirasçı atamanın şekil şartları
Atanmış mirasçı atamanın şekil şartları, hem vasiyetname hem de miras sözleşmesi için kanunlarda açıkça belirlenmiştir. Şekil şartları yerine getirilmezse atama geçersiz olur. Atamanın hangi yöntemle yapılacağına göre farklı şekil ve prosedürler geçerlidir. Yanlış veya eksik şekil şartlarına uymak, ileride mirasın paylaşımı sırasında ciddi sorunlar çıkarabilir.
Vasiyetnamenin geçerlilik koşulları
Vasiyetnamenin geçerlilik koşulları kesin çizgilerle belirlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre:
- Vasiyetname düzenleyen kişi en az 15 yaşında ve ayırt etme gücüne sahip olmalıdır.
- Vasiyet üç şekilde yapılabilir: resmi, el yazılı veya sözlü.
- El yazılı vasiyet tamamen mirasbırakanın kendi el yazısıyla yazılmış, imzalanmış ve tarih atılmış olmalıdır.
- Resmi vasiyetname noter, sulh hakimi veya yetkili bir memur önünde yapılır. İki tanık da bulunmalıdır.
- Sözlü vasiyet ise olağanüstü durumlarda, iki tanık önünde sözlü olarak yapılabilir.
Şekil şartlarına uyulmayan vasiyetnameler iptal edilebilir veya tamamen geçersiz sayılır. Vasiyetnamenin içeriği de hukuka ve ahlaka aykırı olmamalıdır.
Miras sözleşmesinin geçerlilik koşulları
Miras sözleşmesinin geçerliliği için şu şartlar aranır:
- Miras sözleşmesi sadece resmi şekilde yapılabilir. Yani noter, sulh hakimi ya da yetkili memur önünde imzalanmalıdır.
- Her iki taraf da tam ehliyete sahip olmalı ve sözleşmeyi bizzat imzalamalıdır.
- İşlem sırasında iki tanık hazır bulunmalı ve bunu imzalarıyla teyit etmelidir.
- Taraflardan en az biri, mirasbırakan olmalıdır.
Resmi şekle uymazsa, miras sözleşmesi geçersiz olur ve atanmış mirasçı hakkı kazanamaz. Sözleşmede hile, tehdit veya irade sakatlığı iddiası varsa da geçersizlik ileri sürülebilir.
Kısaca özetlemek gerekirse; atanmış mirasçı olmak vasiyetname veya miras sözleşmesi ile mümkündür ve her iki işlem de belirli şekil ve usul kurallarına uymak zorundadır. Bunu bilen kişiler, ileride adli sorunlarla karşılaşmamak için bir uzmandan yardım almayı ihmal etmemelidir.
Hakların doğuşu ve kapsamı
Hakların doğuşu ve kapsamı açısından atanmıș mirasçı, miras bırakanın vefatıyla beraber tüm haklarını kendiliğinden kazanır. Yani atanmış mirasçının hakkı, miras bırakanın ölüm anında hiçbir işlem gerekmeksizin doğar. Atanmış mirasçı, yasal mirasçılarla aynı hukuki statüde olur ve terekenin (miras kalan malvarlığının) tamamı, borç ve alacaklarıyla birlikte, ona da geçer. Burada önemli olan miras bırakanın bir vasiyetname veya miras sözleşmesiyle kimi mirasçı olarak belirlediğidir. Atanmış mirasçı, miras payına düşen malın teslimini veya hakkın devrini talep edebilir. Haklarının kapsamı ise miras payı oranında tereke üzerinde doğrudan hak sahibi olmak şeklinde özetlenebilir.
Atanmış mirasçının miras üzerindeki hakları
Atanmış mirasçının miras üzerindeki hakları, miras bırakanın ölümünden itibaren otomatik olarak başlar. Miras üzerindeki hakları şunları kapsar:
- Miras kalan menkul ve gayrimenkul mallara doğrudan hak sahibi olur ve bunları tasarruf edebilir.
- Miras bırakanın borç ve alacakları, atanmış mirasçıya da geçer. Alacakları tahsil edebilir, borçları da ödemekle yükümlü olur.
- Mirasçılık belgesi alarak yasal işlemlerde (tapu, banka vb.) mirasçılığını kanıtlayabilir.
- Terekenin (miras mallarının) paylaşımında aktif rol oynar, hakkını koruyabilir.
- Saklı paylı mirasçıların hakları hariç olmak üzere, miras konusunda geniş haklara sahip olur.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, atanmış mirasçının tereke üzerinde tam bir hak sahibi olması ve bu hakkı kullanırken yasal mirasçılardan bir farkının olmamasıdır.
Atanmış mirasçının sorumlulukları ve yükümlülükleri
Atanmış mirasçının sorumlulukları ve yükümlülükleri, mirasın kabulüyle başlar. Tereke borçlarından sorumluluk, atanmış mirasçının en önemli yükümlülüklerinden biridir. Yani miras kalan mal varlığının borçları da, mirasçılara (hem yasal hem atanmış) aittir. Atanmış mirasçı kendi tüm mal varlığıyla bu borçlardan sorumludur. Burada iki seçenek vardır: İsterse mirası reddedebilir ya da kabul ederse borçlardan da sorumlu olur.
Ayrıca atanmış mirasçının diğer yükümlülükleri şunlardır:
- Mirası reddetme hakkı (kanunda belirli süre içinde yapılmalıdır).
- Tereke üzerindeki borçların ödenmesi.
- Varsa, saklı paylı mirasçıların haklarına saygı gösterme zorunluluğu.
- Vergi ve tapu gibi yasal işlemleri yürütme.
- Miras paylaşımında hakkaniyetli davranma.
Sonuç olarak, atanmış mirasçı hem haklara sahip olur hem de yükümlülükleri üstlenmiş olur. Mirası yönetme ve borçları ödeme, onun asli görevleri arasında yer alır.
Atanmış Mirasçı ile Belirli Mal Vasiyet Alacaklısı Arasındaki Farklar
Tanım ve hukuki statü farkları
Atanmış mirasçı kavramı, genellikle vasiyetname veya miras sözleşmesiyle mirasçılık hakkı kazanan gerçek ya da tüzel kişileri ifade eder. Atanmış mirasçı, muris tarafından doğrudan mirasçı olarak belirlenir ve terekenin (mirasın tamamı veya bir kısmının) tamamına ya da belirli bir oranına doğrudan hak sahibi olur. Bu kişiler mirasın paylaşımında tıpkı yasal mirasçılar gibi hareket eder.
Belirli mal vasiyet alacaklısı ise, miras bırakanın belirli bir malı, hak veya alacağı lehdar olarak bir kişiye bırakması anlamına gelir. Örneğin bir araba, saat, ev ya da para gibi tek bir kalem üzerine yapılan tasarruflarda bu kişi vasiyet alacaklısı olur. Yani, belirli mal vasiyet alacaklısı doğrudan mirasçı sayılmaz; sadece kendisine vasiyet edilen malı talep etme hakkı doğar.
Hukuki statü bakımından atanmış mirasçı, miras üzerinde ortak paydaş ve mirasçı konumundayken, belirli mal vasiyet alacaklısı sadece belirli bir eşya veya hakkı elde etmek isteyen alacaklıdır. Bir başka deyişle; atanmış mirasçı, terekeye tam anlamıyla katılırken, vasiyet alacaklısının hakkı sadece ona vasiyet edilenle sınırlıdır.
Hakların kullanımı ve mirasa katılım
Atanmış mirasçı, miras bırakanın ölümünden sonra mirası reddetmezse, tıpkı yasal mirasçılar gibi terekenin borçlarından da sorumlu olur ve terekenin tümünün yönetimine katılabilir. Terekenin paylaşımı sırasında söz hakkı vardır, terekeye ait mal ve hakların tamamı üzerinde pay sahibidir. Ayrıca, atanmış mirasçı diğer mirasçılarla birlikte mirasın tasfiyesi ve yönetiminden de sorumlu olur.
Belirli mal vasiyet alacaklısı ise, sadece vasiyet edilen malı talep edebilir. Mirasın yönetimi veya borçlarından doğrudan sorumlu değildir. Mirasçılar, vasiyet edilen malı bu kişiye teslim etmekle yükümlüdür. Eğer vasiyet edilen mal terekede mevcut değilse ya da başka nedenlerle verilemiyorsa, vasiyet alacaklısı genellikle tazminat talebinde bulunabilir. Ancak mirasa bakıldığında, belirli mal vasiyet alacaklısının terekenin tamamı üzerinde herhangi bir yönetim hakkı ya da mirasçılık sıfatı bulunmaz.
Sonuç olarak, atanmış mirasçı mirasçı sıfatını kazanırken, belirli mal vasiyet alacaklısı sadece belli bir mal veya hakka yönelik hak sahibi olur. Bu ayrım, hem hukuki statü hem de miras üzerindeki hakların kullanımı ve sorumlulukları bakımından oldukça önemlidir.
Mirasçılık belgesi başvurusu
Mirasçılık belgesi başvurusu, atanmış mirasçıların miras hakkını resmi şekilde ispatlaması için atılması gereken ilk adımlardan biridir. Atanmış mirasçı sıfatınız varsa, miras bırakan kişinin vefatı sonrası bu belgeyi almak için başvuruda bulunabilirsiniz. Mirasçılık belgesi, diğer adıyla veraset ilamı olarak da bilinir ve sadece yasal değil, vasiyetname veya miras sözleşmesiyle atanmış olan mirasçılar tarafından da alınabilir.
Atanmış mirasçı olarak mirasçılık belgesi alabilmek için, genellikle miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesine bir dilekçe ile başvurmanız gerekir. Noterler de yasal mirasçılığın tespiti durumunda bu belgeyi verebiliyor ancak atanmış mirasçılık için mahkeme başvurusu zorunlu olabilmektedir. Dilekçenize ek olarak;
- Kimlik belgesi
- Miras bırakanın ölüm belgesi
- Varsa vasiyetname ya da miras sözleşmesi eklemeniz gerekir.
Başvuru sonrası mirasçılık belgesinde, talep eden atanmış mirasçı ile birlikte yasal mirasçıların ve paylarının da gösterilmesi zorunludur.
Sulh hukuk mahkemesinin rolü
Sulh hukuk mahkemesi, atanmış mirasçının mirasçılık belgesi alması sürecinde merkezi öneme sahiptir. Mahkeme, başvuruyu değerlendirdikten sonra merhumun tüm mirasçılarını ve her birinin payını belirler; ardından resmi mirasçılık belgesi düzenler.
Sulh hukuk mahkemesi, vasiyetnamenin ya da miras sözleşmesinin geçerliliğini incelemekten ve atanmış mirasçıların gerçekten koşulları sağlayıp sağlamadığını değerlendirmekten sorumludur. Noterler ise yalnızca yasal bir engel yoksa, yasal mirasçıların mirasçılık belgelerini düzenleyebilir ama atanmış mirasçı konusunda yetkili değildirler.
Ayrıca, belgenin düzenlenmesi çekişmesiz yargı işidir; yani bir dava açılmasına ve taraflar arasında çekişme olmasına gerek yoktur. İlgili başvuru yapıldığında mahkeme, resmi belgeler ve kayıtlar ışığında karar verir.
Çekişmesiz yargı ve başvuru süreci
Atanmış mirasçının mirasçılık belgesi alması süreci, Türk Medeni Kanunu ve HMK 382 gereği çekişmesiz yargı kapsamındadır. Çekişmesiz yargı, taraflar arasında doğrudan bir ihtilâfın yani uyuşmazlığın olmadığı konuları ifade eder. Burada amaç, hak sahipliğini hızlıca ve şüpheye mahal bırakmadan tespit etmektir.
Başvuruda;
- Bir karşı taraf (hasım) gösterilmez,
- Dilekçe ile gerekli belgeler sunulur,
- Eğer başvuru uygunsa, mahkeme dosya üzerinden veya kısa bir duruşma sonucunda karar verir.
Başvurunun olumlu sonuçlanmasıyla birlikte mirasçılık belgeniz alırsınız. Fakat burada unutulmaması gereken, belgenin düzenlenmesi sırasında yanlış veya eksik bilgiyle düzenlenmiş ise menfaati zedelenen kişiler mahkemeye itiraz edebilir. Yani her zaman çekişmesiz yargı içinde de itiraz yolu açıktır.
Sonuç olarak, atanmış mirasçı olarak mirasçılık belgesi almak hem kolay hem de net bir prosedüre bağlıdır. Ama vasiyetname veya miras sözleşmesiyle atanmışsanız sürecin mutlaka sulh hukuk mahkemesi yoluyla yürütüleceğini ve çekişmesiz yargı kapsamında olduğunu unutmamanız gerekir.
Atanmış Mirasçının Haklarının Kısıtlanması
Saklı paylı mirasçılar ve tenkis davası
Saklı paylı mirasçılar, Türk Medeni Kanunu’nda özel olarak korunan ve mirasçının istemi dışında mirasın tamamından mahrum bırakılamayan kişilerdir. Bu kişiler genellikle miras bırakanın altsoyu, anne-babası ve sağ kalan eşidir. Atanmış mirasçı, miras bırakanın vasiyetnamesi ya da miras sözleşmesiyle mirasın tümü veya bir kısmı üzerinde hak sahibi olur. Ancak atanmış mirasçıya yapılan bu atama, saklı paylı mirasçıların haklarını sınırlayamaz.
Saklı paylı mirasçıların yasal hakkı “saklı pay” olarak adlandırılır ve bu hak miras bırakanın iradesiyle azaltılamaz. Miras bırakan, vasiyetnameyle atanmış mirasçıya fazladan pay bırakmışsa, saklı paylı mirasçıların hakları ihlal olmuş demektir. Saklı payı zedelenen yasal mirasçılar, “tenkis davası” açarak fazladan verilen kısmın kendilerine döndürülmesini isteyebilirler.
Tenkis davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılan bir dava türüdür ve atanmış mirasçı ile saklı paylı yasal mirasçılar arasında en sık karşılaşılan uyuşmazlıklardan biridir. Saklı payı aşan vasiyetler mahkeme kararıyla düzeltilir. Böylece, saklı paylı mirasçılar haklarını koruyarak, atanmış mirasçının payı dava sonunda yasal sınırlara çekilir. Burada amaç, miras bırakanın iradesi ile kanunun koruduğu kişisel haklar arasında dengeyi sağlamaktır.
Atanmış mirasçının haklarının sınırları
Atanmış mirasçının mirastan alabileceği pay, kanunda belirtilen kurallarla sınırlandırılmıştır. Miras bırakan serbestçe mirasçı atayabilir; fakat bu serbesti, saklı paylı mirasçıların haklarıyla sınırlıdır. Yani, bir kişi vasiyetnameyle mirasının tamamını atanmış mirasçıya bırakmak istese bile, kanunun koruduğu saklı paylar kadar kısmı ayırmak zorundadır.
Ayrıca, atanmış mirasçı, miras bırakanın borçlarından da sorumludur ve mirası kabul ettiğinde sadece malvarlığına değil, borçlara da ortak olur. Mahkemeler, mirasın paylaşımı sırasında öncelikle saklı payları belirler, geriye kalan kısmı ise atanmış mirasçıya bırakır.
Atanmış mirasçı, saklı payı aşan kısmı ancak saklı paylı mirasçılar bu haklarından feragat ederse ya da süresi içinde tenkis davası açmazlarsa alabilir. Aksi hâlde mahkeme, atanmış mirasçının mirastaki hakkını yasal çerçevede sınırlar. Bu yüzden atanmış mirasçılar, haklarını kullanırken hem yasanın hem de diğer mirasçıların haklarını gözetmek zorundadır.
Kısacası, atanmış mirasçının haklarının sınırı, saklı paylı mirasçıların yasal haklarıyla çizilir. Yasal haklara saygı gösterilmediğinde ise yargı müdahalesiyle bu dengenin sağlanması mümkündür.
Atanmış Mirasçının Mirası Reddetmesi veya Kabulü
Mirasın reddi prosedürü
Mirasın reddi prosedürü, özellikle atanmış mirasçılar için oldukça önemlidir. Atanmış mirasçı, kendisine miras kaldığını öğrenince yasal olarak üç ay içinde mirası kabul edip etmeyeceğine karar vermelidir. Bu süre, mirasçının miras hakkını öğrendiği andan itibaren başlar.
Mirasın reddi için öncelikle sulh hukuk mahkemesine başvuru yapılır. Reddi şahsen ve yazılı olarak beyan etmek gereklidir. Mirası reddetmek isteyen atanmış mirasçı, genellikle "mirası reddetmek istiyorum" şeklinde bir dilekçe sunar. Mahkeme bu başvuruyu değerlendirir ve işlemi kayda geçirir.
Eğer atanmış mirasçı, yasal süresi içinde mirası reddetmezse, mirası kesin olarak kabul etmiş sayılır. Özellikle borçlu miraslarda, atanmış mirasçının bu prosedürü süresinde tamamlaması borçlardan sorumlu olmaması açısından kritiktir. Aksi halde, mirasın hem alacaklarını hem de borçlarını üstlenmiş olur.
Mirasın kabulü ve sonuçları
Mirasın kabulü, atanmış mirasçı tarafından herhangi bir işlem yapılmaması veya açık bir şekilde kabul beyanında bulunulmasıyla gerçekleşmiş olur. Atanmış mirasçı, mirası reddetmez ise otomatik olarak mirası kabul etmiş sayılır. Ayrıca, mirasçının miras mallarına fiilen sahip çıkması, işler yapması da mirası kabul anlamına gelir.
Miras kabul edildiğinde, atanmış mirasçı tüm mirasın hem malları hem de borçları konusunda hak ve sorumluluk sahibi olur. Yani mirasın sadece iyi yönlerini değil, varsa borçlarını da üstlenmiş olur. Özellikle borçlu bir miras söz konusu ise, mirası kabul etmeden önce hukuki danışmanlık almak faydalı olabilir. Çünkü mirasçılar bazen beklenmedik borçlarla karşılaşabilir.
Sonuç olarak, atanmış mirasçının mirası kabulü ile yasal mirasçılar gibi tüm haklardan ve yükümlülüklerden sorumlu olur. Ancak miras reddedilirse, atanmış mirasçının mirasçılık sıfatı tamamen ortadan kalkar ve sıradaki mirasçılar devreye girer. Bu nedenle sürecin takip edilmesi ve sürelere dikkat edilmesi büyük önem taşır.
Atanmış Mirasçının Ölümü ve Yedek Mirasçı
Atanmış mirasçının ölümü halinde mirasın durumu
Atanmış mirasçı, ölen bir kişinin vasiyet veya miras sözleşmesiyle belirlediği kişidir. Ancak atanmış mirasçı, genellikle murastan (miras bırakan kişiden) önce veya aynı anda vefat edebilir. Böyle bir durumda, atanmış mirasçının ölümü halinde mirasın durumu otomatik olarak değerlendirilir ve mirasın kime geçeceği önem kazanır.
Burada önemli nokta, atanmış mirasçının miras açılmadan (yani miras bırakan kişi hayattayken) vefat etmesidir. Eğer atanmış mirasçı miras bırakan kişiden önce ölürse, atanmış mirasçı olarak mirastan pay alamaz. Türk Medeni Kanunu’na göre, miras hakkı kazanılamadan ölüm gerçekleştiği için hak sahipliği hükümsüz kalır. Bu durumda, miras genellikle yasal mirasçılara veya varsa başka bir atanmış mirasçıya geçer.
Özetle, atanmış mirasçı miras bırakan kişiden önce ölürse, ona bırakılan mal ve haklar onun mirasçılarına değil, tekrar asıl miras bırakanın mirasçılık düzenine göre paylaşılır. Atanmış mirasçının kendi yasal mirasçıları, doğrudan atanmış mirasçı vasıtasıyla mirasa hak kazanmaz.
Yedek mirasçının devreye girmesi
Yedek mirasçı, miras bırakan kişi tarafından asıl atanmış mirasçının mirası almasının bir şekilde mümkün olmaması durumunda (örneğin ölüm, mirası reddetme ya da mirasçılıktan çıkarılma gibi hallerde) belirlenen kişidir. Özellikle yaşlı, hasta ya da riskli durumlarda olan birisine miras atayanlar, genellikle bir “yedek mirasçı” da tayin ederler.
Eğer asıl atanmış mirasçı, miras bırakanın vefat ettiği anda hayatta değilse ya da miras hakkını başka nedenlerle kazanamıyorsa, yedek mirasçı devreye girer. Yedek mirasçı, atanmış olduğu şekliyle asıl mirasçının tüm haklarına sahip olur. Yani, mirası yedek mirasçı doğrudan kendisi alır. Yedek mirasçının atanmış olması, miras bırakanın arzusu doğrultusunda sürecin tıkanmamasını sağlar ve mirasın boşta kalmasının önüne geçer.
Yedek mirasçının atanması, vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle açık bir şekilde belirtilmelidir. Böyle bir durumda yedek mirasçı, asıl atanmış mirasçının yerine geçerek miras haklarını kullanır ve sorumluluklarını üstlenir.
Sonuç olarak, yedek mirasçı uygulaması miras hukukunda büyük önem taşır ve hem miras bırakanın iradesine hem de mirasın paylaşımında düzenli bir işleyiş sağlanmasına yardımcı olur. Yedek mirasçı olmazsa, miras genel hükümlere göre yasal mirasçılar arasında paylaştırılır.
Atanmış Mirasçıyla İlgili Sık Karşılaşılan Sorunlar
Yasal mirasçıların itirazı ve dava süreçleri
Yasal mirasçıların atanmış mirasçıya karşı itirazı, Türk Medeni Kanunu’nda önemli bir konu olarak öne çıkıyor. Özellikle mirasçı olarak atanmış kişilere karşı mirasın paylaşımında veya atanmış mirasçının haklarının tanınmasında anlaşmazlıklar çıkabiliyor. Bu durumda yasal mirasçılar, genellikle atanmış miras atamasının iptali, miras sözleşmesinin ya da vasiyetnamenin geçersizliği gibi gerekçelerle dava açabiliyor.
İtiraz süreçlerinde en çok karşılaşılan davalar; vasiyetnamenin iptali davası, tenkis davası ve mirasın paylaşımına ilişkin anlaşmazlıklar oluyor. Sulh hukuk mahkemeleri, bu tür çekişmeli davalarda tarafların delillerini toplar ve karar verir. Bu yüzden atanmış mirasçılar kadar yasal mirasçıların da haklarını etkin bir şekilde savunmaları gerekiyor.
Saklı payların ihlali durumunda başvurulacak yollar
Atanmış mirasçıya tanınan haklar, saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal etmemelidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, altsoy, anne-baba ve eş gibi bazı mirasçıların saklı payı koruma altındadır. Eğer atanmış mirasçının payı, saklı paylı mirasçıların haklarını aşarsa, saklı paylı mirasçılar tenkis davası açabilirler.
Tenkis davası, atanmış mirasçıya bırakılan mirasın saklı paylı mirasçıların asgari yasal haklarını koruyacak şekilde indirilmesini sağlar. Bu dava için saklı paylı mirasçılar, atanmış mirasçı ile veya diğer pay sahipleriyle birlikte sulh hukuk mahkemelerine başvurmak zorundadır. Burada önemli olan, zamanaşımı süresine dikkat etmesi ve dava açma hakkını kaybetmemesidir.
Hukuki destek ve danışmanlık ihtiyacı
Atanmış mirasçı işlemlerinde, hem atanmış mirasçıların hem de yasal mirasçıların hukuki destek ve danışmanlığa ihtiyacı olabilir. Vasiyetnamenin düzenlenmesi, miras sözleşmesinin geçerli bir şekilde hazırlanması, tenkis davasının yürütülmesi gibi durumlarda bir avukatla çalışmak büyük kolaylık sağlar.
Ayrıca, miras paylaşımı sırasında çıkabilecek karmaşık hukuki sorunların çözümünde ve mahkeme süreçlerinde profesyonel bir danışmanlık almak, tarafların hak kaybı yaşamasını önler. Miras hukuku oldukça teknik bir alandır ve yanlış işlem veya süre aşımları kalıcı hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle, atanmış mirasçı ile ilgili yaşanan sorunlarda mutlaka konunun uzmanı bir avukata ya da hukukçudan destek alınması önerilir.
Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?
Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.
Lütfen unutmayın;
- Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
- Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
İlginizi Çekebilir
-
Eşimin Üzerine Kayıtlı Evi Vefatından Sonra Satabilir Miyim?
Eşin vefatı sonrası ev satışı nasıl yapılır? Sağ kalan eşin miras payı, veraset ilamı, intikal, aile konutu şerhi, hissedar rızası, tapu ve vergi. TMK 240.
-
Miras Hakkından Yoksun Bırakılma Kimleri Etkiler? Hangi Durumlarda Olur?
Miras hakkından yoksun bırakılma, mirasçıları etkileyen hukuki bir süreçtir. Kimlerin etkilendiğini ve nedenlerini öğrenin!
-
Kooperatif Üyeliği Durumunda Ölüm: Vefat Ettikten Sonra Neler Oluyor?
Ölüm durumunda kooperatif üyeliği hakkında ne yapmanız gerektiği üzerine detaylı bilgi ve yönergeler. Bu makale, kooperatif üyeliği konusunda size rehber olacak.
-
Mirasçılar Arasında Uzlaşma Yolları
Miras paylaşımı süreçlerinde ortaya çıkan sorunlar ve çözüm yolları, Türk hukuku çerçevesinde uzlaşma yöntemleri ve avantajları anlatılıyor.
-
Sosyal Medya Hesaplarının Mirası
Sosyal medya hesaplarının miras statüsü ve yönetimi, Türkiye yasaları ve platform politikaları ile inceleniyor.
-
Mirasta Veraset Vergisi: Ne Zaman Ödenir ve Nasıl Hesaplanır?
Veraset vergisi hesaplaması ve ödeme süreçlerini detaylıca anlatan bu makale, mirasçıların yasal yükümlülüklerini kolayca anlamalarını sağlar.
-
Evlatlıktan Red ile Karıştırılan Mirastan Men
Evlatlıktan red ve mirastan men, Türk hukukunda ayrı kavramlardır. Bu makalede, koşulları ve hukuki ayrımları keşfedin.
-
Hayvanlar Mirasçı Olabilir mi?
Hayvanların mirasçı olup olamayacağını, miras hukuku ve hayvan haklarıyla ele alan bu makale, hayvanlara mal bırakma yöntemlerini açıklıyor.
-
Mirasın Reddi Nedir ve Nasıl Yapılır?
Mirasın reddi nedir, neden ve nasıl yapılır? Süreçten sonuçlara tüm detaylarıyla miras reddinin incelendiği bu rehberde aradığınız cevapları bulun.
-
Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Miras paylaşımında dikkat edilmesi gereken yasal süreçler ve mirasçıların haklarına detaylı rehber.