Miras Hakkından Yoksun Bırakılma Kimleri Etkiler? Hangi Durumlarda Olur?

28 dakika

Miras hakkından yoksun bırakılma, Türk Medeni Kanunu'nda belirtilen belirli durumlar sonucunda bir kişinin miras hakkını kaybetmesine verilen addır. Örneğin, bir kişi mirasbırakanı kasten öldürdüğünde veya öldürmeye teşebbüs ettiğinde, miras hakkından yoksun bırakılır. Bu durum, mirasçılıktan çıkarılma veya diğer adıyla mirasçılıktan men olarak da bilinir ve aile bağlarını ciddi şekilde zedeleyen durumlar için geçerlidir.

Mirastan yoksunluk genellikle kişisel eylemler nedeniyle sadece yoksun bırakılan kişiyi etkiler. Ancak bu kişi, mirasbırakanın altsoyu ise, mirasçılık sıfatı mirasbırakanın diğer mirasçılarına geçer. Mirasçılıktan çıkarma ise genellikle mirasbırakanın belirli bir neden göstererek miras hakkını iptal etmesi yoluyla gerçekleşir.

Sonuç itibariyle, mirastan yoksunluğun tespiti davaları, sulh hukuk mahkemelerinde gerçekleştirilirken, yoksun bırakılan kişinin tüm miras hakları altsoyuna geçebilir. Miras hakkını kaybetmek istemeyenlerin bu hususları dikkate alması önemlidir.

Mirastan yoksunluk kavramı

Mirastan yoksunluk, mirasçılığa ehil olan bir kişinin kanunda belirtilen bazı özel durumlarda miras hakkından tamamen mahrum bırakılması anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu'nun 578. maddesine göre; miras bırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren, öldürmeye teşebbüs eden, miras bırakanı zorla veya tehditle vasiyetname yapmaya ya da değiştirmeye zorlayan, sahtecilik yapan kişiler mirastan yoksun bırakılır. Yoksunluk durumu mahkeme kararı aranmadan kendiliğinden doğar ve bu kişiler, mirastan tek kuruş alamazlar. Ayrıca, mirastan yoksunluk hâli, miras bırakanın affı ile ortadan kalkabilir. Bu durum, toplumda sıkça "mirastan mahrum bırakılmak" olarak da anılır ve yasal miras payının kaybedilmesine yol açar.

Mirasçılıktan çıkarma (ıskat) kavramı

Mirasçılıktan çıkarma (ıskat), toplumda "mirastan men" olarak da bilinir ve miras bırakan kişinin, *saklı paylı yani kanunen korunan, örneğin çocuk, anne, baba veya sağ kalan eş gibi mirasçısını, kanunda öngörülen nedenlerle mirastan kendi iradesiyle yoksun bırakmasıdır. Buradaki fark, mirasçılıktan çıkarmanın, miras bırakanın resmi vasiyetname ile yapacağı bir işlem olmasıdır. Yani, kişi ölmeden önce bir vasiyetname düzenleyip mirasçısını çıkarabilir. Ancak bu çıkarma işlemi için iki temel sebep aranır: Mirasçının miras bırakana veya yakınlarına ağır bir suç işlemesi ya da aile hukukundan doğan yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal etmesi. Mirasçılıktan çıkarılan kişinin altsoyu varsa, miras payı onların hakkı olarak geçer. Iskat işlemi, hukuki olarak ancak geçerli bir sebebe ve noter onaylı öldükten sonra yürürlüğe girecek bir vasiyetnameye dayanır.

Miras hakkı ve yasal dayanaklar

Miras hakkı, kişilerin vefatı sonrası malvarlıklarının kimlere ve hangi oranlarda geçeceğini düzenleyen bir haktır. Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu gibi düzenlemeler miras hukukunun temel başvuru kaynağıdır. Medeni Kanun’da yasal mirasçılar; ölenin kan hısımları (çocuk, torun, anne, baba, eş gibi), evlatlık ve altsoyu olarak açıkça belirtilmiştir. Kişi isterse vasiyetname ile mirasını paylaşabilir; ancak saklı paylı mirasçılar, kanunen koruma altındadır ve hakları yok sayılamaz. Yasal mirasçılar, miras bırakanın vasiyetnamesi olmasa bile kanundan doğan haklarıyla mirasçı olur. Ayrıca, mirasın paylaşımı, oranları, saklı paylar, reddi miras, mirasçılıktan çıkarma gibi hak ve yükümlülüklerin tamamı Türk Medeni Kanunu hükümleriyle güvence altına alınmıştır. Böylece toplumda, kişiler öldüğünde malvarlığının adaletli ve korumalı şekilde bölüşülmesi hedeflenir.

Mirastan Yoksunluğun Şartları ve Sebepleri

Mirastan yoksunluk, kanunda belirtilen bazı özel durumlarda mirasçıların miras hakkından mahrum kalmasını ifade eder. Türk Medeni Kanunu’nda bu konu detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Mirastan yoksunluk halleri, kamu düzenini korumak ve mirasbırakanın iradesine saygı göstermek amacıyla öngörülmektedir.

Türk Medeni Kanunu'nda mirastan yoksunluk halleri

Türk Medeni Kanunu’na göre, bazı ağır kusurlar miras hakkını ortadan kaldırır. Aşağıda sayılan hallerde mirasçı mirastan yoksun kalır. Yoksunluk, kendiliğinden gerçekleşir ve bu konuda ayrıca bir mahkeme kararına gerek yoktur. Ancak bazen mirasçılık belgesinin iptali için mahkemeye başvurulması gerekebilir. Türk Medeni Kanunu 578. madde bu halleri açıkça belirtmiştir.

Mirasbırakanı kasten öldürmek veya öldürmeye teşebbüs

Mirasbırakanı kasten öldürmek veya öldürmeye teşebbüs eden kişi, mirastan yoksun sayılır. Bu durumda suçun kasten işlenmiş olması önem taşır; ihmal ya da taksirli fiiller mirastan yoksunluğa yol açmaz. Burada amaç, mirasçının miras hakkı elde etmek için mirasbırakanın hayatına son vermesinin önüne geçmektir. Aynı şekilde, öldürmeye teşebbüs de yoksunluk için yeterlidir.

Ölümüne bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirmek

Mirasbırakanın ölümüne bağlı bir tasarruf yapmasını (örneğin vasiyetname düzenlemesini) aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla engelleyen kişiler de mirastan yoksun olur. Burada kişinin, mirasbırakanı iradesi dışında bırakarak tasarruf serbestisine müdahale etmiş olması esastır. Bu davranışlar, temel hakların ihlali olarak değerlendirilir ve ağır bir kusur sayılır.

Aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla etki etmek

Aldatma, zorlama veya korkutmayla mirasbırakanı vasiyetname, miras sözleşmesi veya benzer bir ölünceye bağlı tasarruf düzenlerken belirli bir yönde hareket ettirenler de mirastan yoksunluk kapsamına girer. Burada amaç, mirasbırakanın gerçek iradesinin dışına çıkmasını engellemektir. Yapılan bu tür müdahaleler açıkça yasaktır ve sonucunda yoksunluk doğar.

Ölümüne bağlı tasarrufu ortadan kaldırmak ya da bozmak

Mirasbırakanın yaptığı ölünceye bağlı tasarrufu, yani vasiyet veya miras sözleşmesini kasten ortadan kaldıran veya bozan kimse de mirastan yoksun bırakılır. Burada önemli olan, ortadan kaldırma ya da bozma fiilinin bilerek ve isteyerek yapılmış olmasıdır. Tesadüfen olan bir bozulma veya ortadan kalkma bu kapsamda değerlendirilmez. Kasıtlı ve zarar verici bir eylemin varlığı aranır.

Bu sayılan haller dışında, mirasbırakanın affı veya bazı özel yasal durumlar yoksunluğu ortadan kaldırabilir. Her bir durum özel olarak değerlendirilmelidir. Mirastan yoksunlukla ilgili detaylara ulaşmak için avukata danışmak da faydalı olacaktır.

Kimler Mirastan Yoksun Sayılır?

Kimler mirastan yoksun sayılır sorusu, özellikle miras paylaşımında karşılaşılan ve sıkça merak edilen hukuki konuların başında gelir. Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre bazı kişiler, yasal ya da atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olsalar dahi bazı ağır eylemlerde bulunduklarında miras hakkını otomatik olarak kaybederler. Mirasçının yoksunluğu kişiseldir, yani yalnızca yoksun olanı etkiler. Yoksun bırakılan kişinin altsoyu varsa, bu kişiler mirasta kendi adlarına hak sahibi olur. Şimdi kimlerin mirastan yoksun sayıldığını, her bir başlık altında detaylandıralım.

Kanuni mirasçılar

Kanuni mirasçılar, kanunda açıkça belirtilmiş ve kan hısımlığına dayanan, mirasbırakanın ölümünden sonra miras hakkı olan kişilerdir. Kanuni mirasçılar arasında çocuklar (altsoy), anne-baba ve onların çocukları (kardeşler), büyük anne ve büyük baba ile eş bulunur. Ayrıca devlet de, tüm hısımların yokluğunda kanuni mirasçı olabilir.

Ancak kanuni mirasçılar, bazı ağır eylemler sebebiyle mirastan yoksun kalabilir. Özellikle;

  • Mirasbırakanı veya onun yakınlarından birini kasten ve hukuka aykırı olarak öldürmeye teşebbüs etmek veya öldürmek,
  • Mirasbırakanı, ölümüne bağlı bir tasarrufta bulunmaktan veya böyle bir tasarruftan dönmekten alıkoymak ya da bu konuda mirasbırakanı tehdit etmek,
  • Mirasbırakanı, özgür iradesiyle vasiyetname veya miras sözleşmesi yapamaz hale getirmek,
  • Mirasbırakanın yaptığı veya yapacağı ölümüne bağlı tasarrufu kötü niyetle ortadan kaldırmak ya da değiştirmek,

gibi eylemlerde bulunanlar, ister kanuni mirasçı olsun ister atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olsun, mirastan yoksun sayılırlar.

Kanuni mirasçılar arasında, saklı paylı olup olmamalarına bakılmaksızın bu hükümler geçerlidir. Yani, örneğin bir çocuk babasını öldürürse, saklı pay hakkına sahip olsa bile mirastan yoksun kalır.

Atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklıları

Kimler mirastan yoksun sayılır sorusu aynı zamanda atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklılarını da kapsar. Atanmış mirasçılar, mirasbırakanın vasiyetnameyle ya da miras sözleşmesiyle doğrudan mirasçı olarak belirlediği kişilerdir. Vasiyet alacaklıları ise, sadece belirli bir malı ya da alacağı elde etmesi vasiyet edilen, mirasın doğrudan mirasçısı olmayan fakat mirastan yararlandırılan kişilerdir.

Atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklıları da, yukarıda belirtilen ağır eylemlerde bulunurlarsa mirastan yoksun olur. Yani mirasbırakanı öldürmeye teşebbüs veya vasiyetnameyi sahtecilikle değiştirme gibi eylemler, atanmış mirasçının veya vasiyet alacaklısının da miras hakkını otomatik olarak düşürür.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli nokta, mirastan yoksunluğun yalnızca mirasbırakanın açtığı miras üzerinde geçerli olmasıdır. Atanmış mirasçı ya da vasiyet alacaklısı yoksun kalırsa, bunların altsoyu bu haktan yararlanamazlar ve ilgili miras payı diğer mirasçılara geçer. Kısacası, yoksunluk, atanmış olsun olmasın tüm mirasçı ve vasiyet alacaklılarını kapsar.

Saklı paylı mirasçılar

Saklı paylı mirasçılar, kanun gereği mirasbırakanın belirli bir kısmı üzerinde sonradan değiştiremeyeceği, miras hakkı güvence altına alınmış yakınlarıdır. Saklı paylı mirasçılar arasında altsoy (çocuklar, torunlar), anne-baba (bazı durumlarda) ve eş bulunur.

Pek çok kişi, saklı paylı mirasçıların her durumda mirastan pay alacağını zanneder; fakat bu doğru değildir. Saklı paylı mirasçılar da, yukarıda detaylıca anlatılan ağır suçları işlerlerse mirastan yoksun sayılırlar. Örneğin, bir çocuk annesini öldürmek ya da ciddi bir şekilde tehdit etmek gibi ölümüne bağlı tasarruflara engel olursa, saklı pay hakkı dahi koruma sağlamaz ve o kişi mirastan hiçbir şekilde pay alamaz.

Unutulmamalı ki mirastan yoksunluk hem kanuni hem de atanmış mirasçılar için olduğu kadar, saklı paylı olanlar açısından da geçerlidir. Saklı paylı mirasçının yoksunluğu halinde, eğer bu kişinin altsoyu varsa, onlar hisselerini doğrudan alır. Eğer altsoyu yoksa, o hisse kalan mirasçılara dağıtılır.

Sonuç olarak, kimlerin mirastan yoksun sayılacağı, kişinin yasal veya atanmış mirasçı ya da saklı paylı olup olmamasına değil; yaptığı ağır eylemlere ve Türk Medeni Kanunu’na uygunluğuna göre belirlenir.

Mirastan Yoksunluğun Sonuçları

Mirastan yoksunluk, miras hukukunda çok önemli sonuçlara yol açar. Türk Medeni Kanunu’na göre mirastan yoksunluk, bir kişinin mirasbırakanın mirasından hiçbir şekilde pay alamaması demektir. Kişi mirastan yoksun hale geldiğinde, mirasçılık sıfatını ve mirasla ilgili tüm haklarını kaybeder. Yani vasiyetle bir menfaat bırakılmış olsa bile bundan yararlanamaz.

Bir kişi mirastan yoksunluk sebebi oluşturmuşsa (örneğin mirasbırakana ağır bir suç işlemişse), ayrıca mahkeme kararı aranmadan doğrudan bu hakları kaybeder. Yani yoksunluk, kanunen kendiliğinden devreye girer. Bu kişi, hem yasal hem atanmış mirasçı olma sıfatını yitirir. Aynı zamanda vasiyetnameyle kazanabileceği haklardan da mahrum olur.

Yoksunluğun kişisel etkisi

Yoksunluğun kişisel etkisi, tamamen bireyseldir ve sadece yoksun olan kişiye uygulanır. Başka mirasçıları doğrudan etkilemez. Yani mirastan yoksunluk sebebini gerçekleştiren kişi dışında diğer mirasçılar spa etkilenmez. Mesela bir çocuk, anne ya da babasını öldürdüyse sadece o çocuk yoksun olur; diğer kardeşlerin miras hakları aynen devam eder.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay, mirastan yoksun edilen kişinin mirasçılık hakkının sadece mirasbırakana yönelik olarak kaybolmasıdır. Diğer mirasbırakanlar söz konusu olduğunda yoksunluk geçerli olmaz. Ayrıca yoksunluk, şirkete ya da üçüncü şahıslara karşı ileri sürülemez; yalnızca mirasbırakanın mirası için etki doğurur.

Yoksun olanın altsoyunun durumu

Mirastan yoksun olanın altsoyunun durumu, Türk Medeni Kanunu’nun 579. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Kanunda, “Mirastan yoksunluk, yalnız yoksun olanı etkiler. Mirastan yoksun olanın altsoyu, mirasbırakanın ölümünden önce ölen kişinin altsoyu gibi mirasçı olur.” ifadesi yer alır.

Yani, mirastan yoksun edilen kişinin çocukları (altsoyu), sanki o kişi mirasbırakan ölmeden önce vefat etmiş gibi mirasçı olurlar. Bu da demektir ki, mirastan yoksun olan kişinin çocukları, miras paylarını direkt olarak kendileri alır. Mesela baba, dedeyi öldürüp mirastan yoksun bırakıldıysa, baba yerine torunlar mirasçı olur ve miras payı onlara geçer. Bu ilke, hem yasal hem atanmış mirasçılar için geçerlidir.

Yoksunluk halinde mirasın paylaşımı

Yoksunluk halinde mirasın paylaşımı, mirastan yoksun olan kişi hiç doğmamış gibi yapılır. Yani yoksun kişi, mirasbırakanın ölümünden önce ölmüş gibi kabul edilir. Mirasın paylaşımı sırasında miras bırakanın yasal mirasçıları belirlenirken bu kişi dikkate alınmaz.

Yoksun olanın altsoyu söz konusuysa, onların anne veya babası mirastan yoksun olduğu için, sanki ölmüş gibi o pay doğrudan altsoyuna geçer. Eğer mirastan yoksun kişinin altsoyu yoksa, onun payı mirasın geri kalan mirasçılar arasında paylaştırılır.

Bu paylaşım şekli, hem terekenin (mirasın) paylaşımı hem de mirasçılık belgesinin hazırlanması açısından önemlidir. Yoksunluk, lehine vasiyet düzenlenmiş olsa bile geçerlidir; kişi hiçbir şekilde miras hakkı elde edemez.

Mirasçılık belgesine yansıması

Mirastan yoksunluk, mirasçılık belgesine (veraset ilamına) da doğrudan etki eder. Sulh hukuk mahkemesi veya noter tarafından hazırlanan mirasçılık belgesinde, mirastan yoksun olan kişi mirasçı olarak gösterilmez. Eğer kişinin altsoyu varsa, onların miras payları o kişinin yerine yazılır.

Bu durum uygulamada önem taşır; çünkü terekenin paylaşımı ve tescil işlemlerinde mirasçılık belgesi esas alınır. Mirastan yoksun bırakılan birisi noter veya mahkemeden mirasçılık belgesi almak istese bile, mirasçılık belgesine adının yazılması mümkün değildir. Çünkü mirasçılık belgesi, fiilen miras hakkı doğuranlara verilir.

Bazı durumlarda mirastan yoksunluğun tespiti için mahkemeye başvurulması gerekebilir. Ancak yoksunluk, genellikle mirasbırakanın ölümüyle ve kanunen doğrudan sonuç doğurur. Mirasçılık belgesi düzenlenirken bu hususa özellikle dikkat edilir ve yoksun olan kişiler açıkça dışarıda bırakılır.

Cezai çıkarma ve koruyucu çıkarma

Cezai çıkarma ve koruyucu çıkarma, mirasçılıktan çıkarma kavramı içinde iki farklı sebeple gündeme gelir. Cezai çıkarma, mirasçının mirasbırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi veya kanuni yükümlülüklerini ciddi şekilde yerine getirmemesi gibi hallerde uygulanır. Örneğin bir kişi, mirasbırakana zarar verirse, onu öldürmeye teşebbüs ederse ya da aile görevlerinde büyük bir kusur işlerse cezai çıkarma gündeme gelir. Bu durumda mirasbırakan, vasiyetname ile bu mirasçıyı mirastan çıkarabilir.

Koruyucu çıkarma ise borç ödemede aciz sebebiyle uygulanır. Eğer bir altsoy mirasçısı (ör. çocuk), borçlarından dolayı sürekli aciz duruma düşmüşse, mirasbırakan onu koruyucu çıkarma yoluyla mirastan çıkarabilir ve bu şekilde diğer aile üyelerinin geleceğini korumak ister. Türk Medeni Kanunu’nda da açıkça ifade edildiği üzere, bu iki çıkarma türü sebepleri ve sonuçları yönünden farklılık gösterir.

Saklı paylı mirasçının çıkarılması

Saklı paylı mirasçının çıkarılması, Türk Medeni Kanunu’na göre yalnızca belirli ve ciddi sebeplerle yapılabilecek bir işlemdir. Saklı paylı mirasçı, normal şartlarda mirasbırakanın istediği gibi mirastan çıkaramayacağı, kanunen korunan miras hakkına sahip kişidir. Ancak, bu mirasçının mirasbırakana karşı ağır bir suç işlemesi veya ailevi yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi durumunda, mirasbırakan vasiyetname ile saklı paylı mirasçıyı çıkarma hakkına sahiptir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay vardır: Saklı paylı mirasçı çıkarılsa bile, onun altsoyu varsa, yani çocukları yaşıyorsa, bu çocuklar çıkartılan kişinin yerine geçer ve saklı paylarını talep edebilirler. Saklı paylı mirasçının çıkarılması için vasiyetnamede gerekçenin açıkça belirtilmesi gerekir; aksi halde çıkarma işlemi hukuken geçerli sayılmaz.

Mirasçılıktan çıkarılma ile yoksunluk arasındaki farklar

Mirasçılıktan çıkarılma ile yoksunluk, miras hukukunda sıkça karıştırılan ama temelden farklı iki kavramdır. Mirasçılıktan çıkarılma; mirasbırakanın vasiyetname ile, belirli bir mirasçıyı (çoğunlukla saklı paylı) kendi iradesiyle mirastan mahrum bırakmasıdır. Burada inisiyatif tamamen mirasbırakandadır ve çıkarma ancak kanunda gösterilen sebeplerin varlığına bağlıdır.

Öte yandan yoksunluk ise, mirasçının kendi fiiliyle, kendiliğinden miras hakkını kaybetmesidir. Mesela mirasbırakanı öldürmek veya öldürmeye teşebbüs etmek, onun sağlığında veya mirasçılık işlemlerinde sahtecilik ya da zor kullanmak gibi durumlar, yoksunluk sebebidir ve herhangi bir vasiyetnameye veya karar gerekmeksizin otomatik olarak uygulanır. Kısacası, çıkarılma bir irade beyanı gerektirirken, yoksunluk kanunda sayılan ağır davranışlar sonucunda doğan bir yaptırımdır.

Sonuç olarak; mirasçılıktan çıkarılma (ıskat) ile yoksunluk arasında fark, ilki mirasbırakanın iradesine, ikincisi ise mirasçının davranışına dayanır. Birinde bir vasiyetname düzenlenirken, diğerinde ise fiil kendiliğinden miras hakkını düşürür. Bu fark, Türk Medeni Kanunu’nda net şekilde düzenlenmiştir ve uygulamada büyük önem taşır.

Vasiyetname ile çıkarma

Vasiyetname ile mirasçılıktan çıkarma, en çok tercih edilen yöntemlerden biridir. Vasiyetname hazırlayarak mirasçılarından birini ya da birkaçını, kanunda gösterilen haklı sebepler mevcutsa mirastan çıkarabilirsiniz. Bu işlem, Türk Medeni Kanunu'na göre geçerli sayılır ve ancak yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname veya istisnai olarak sözlü vasiyetname ile yapılabilir.

Vasiyetnamede, çıkarılmak istenen mirasçının adı açıkça belirtilmeli ve çıkarmanın sebebi yazılmalıdır. Açık bir gerekçe olmadan yapılan mirasçılıktan çıkarma işlemi geçersiz olur. Ayrıca, çıkarılan mirasçı vasiyetnamenin iptali için dava açabilir ve çıkarılma sebebinin gerçek olup olmadığını mahkemede tartışabilir.

En çok görülen mirasçılıktan çıkarma sebepleri şunlardır:

  • Mirasçının, mirasbırakana ya da yakınlarına ağır bir suç işlemesi
  • Mirasçının, mirasbırakana ya da ailesine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi

Sonuç olarak, vasiyetname ile mirasçılıktan çıkarma yapmak isteyen kişinin işlemini dikkatli şekilde ve mutlaka kanunda yer alan haklı sebeplerle birlikte yazılı olarak yapması gerekmektedir.

Miras sözleşmesi ile çıkarma

Miras sözleşmesi ile mirasçılıktan çıkarma ise, oldukça nadir tercih edilen bir yöntemdir. Miras sözleşmesi, mirasbırakan ile mirasçısı veya üçüncü bir kişi arasında yapılan, ölüme bağlı bir tasarruftur. Bu sözleşmelerin geçerliliği için noterde düzenleme şeklinde yapılmaları şarttır.

Miras sözleşmesi ile çıkarma, tarafların serbest iradesine dayanır. Sözleşmede, hangi mirasçının mirastan çıkarıldığı açıklanmalı ve çıkarma gerekçesi belirtilmelidir. Aksi takdirde, sözleşme hükümsüz sayılır. Ayrıca, miras sözleşmesi yapıldığında, iki tarafın da rızası olacağı için, sadece mirasbırakanın tek taraflı olarak karar vermesi mümkün değildir; karşılıklı anlaşma gerekir.

Diğer yandan, mirasbırakan, miras sözleşmesini tek başına feshedemez, sözleşmede başka bir hüküm yoksa karşılıklı rıza gerekir. Yani, bu yöntem vasiyetnameye göre daha karmaşık ve sınırlı uygulanır.

Gerekçelerin belirtilmesi zorunluluğu

Mirasçılıktan çıkarma işlemi için gerekçelerin belirtilmesi zorunludur. Türk Medeni Kanunu’nun açık hükmüne göre, bir mirasçıyı mirastan çıkarmak isteyen kişi, vasiyetname veya miras sözleşmesinde çıkarma nedenini net olarak yazmalıdır. Gerekçe belirtilmezse veya gösterilen gerekçe kanunda yer alan sebepler dışında olursa, bu işlem geçersiz olur.

Haklı sebepler kanunda şu şekilde belirtilmiştir:

  1. Mirasçının mirasbırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi
  2. Mirasçının, aile hukukundan doğan yükümlülüklerini ağır biçimde yerine getirmemesi

Gerekçelerin açıkça ve somut bir şekilde ifade edilmesi çok önemlidir. Eğer mirasçı çıkarıldığında sebebin gerçekten var olup olmadığının ispat edilmesi gerekirse, bunu ispat yükü çıkarılan mirasçıya ait olur. Gerekçesiz veya yanlış gerekçe ile yapılan mirasçılıktan çıkarma, iptal edilebilir.

Bir mirasçıyı çıkarma düşünceniz varsa, işlemlerde çok dikkatli olmanız ve her maddi sebebi eksiksiz şekilde belgelerle desteklemeniz önerilir. Aksi durumda mirasçının hak iddiası ve dava açma hakkı doğabilir.

Mirastan çıkarılan kişinin hakları ve davalar

Mirastan çıkarılan kişinin hakları, Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre sınırlandırılmıştır. Mirasbırakan tarafından geçerli bir nedenle (örneğin ağır bir suç işlenmesi veya mirasbırakana karşı ailevi yükümlülüklerin ağır şekilde yerine getirilmemesi gibi) mirastan çıkarılan kişi, otomatik olarak mirastaki hakkını kaybeder. Ancak, çıkarma işlemi usulüne ve kanuna uygun yapılmamışsa veya gösterilen sebep gerçek değilse, mirastan çıkarılan kişi iptal davası açabilir.

Bazı önemli haklar ve açılabilecek davalar şunlardır:

  • Mirastan çıkarma kararının iptali davası: Mirastan çıkarılan kişi, bu karara itiraz edebilir ve mahkemede çıkarma işleminin geçersiz olduğunu ileri sürebilir.
  • Tenkis davası: Ancak mirastan çıkarma gerçekten kanuni şartlara uygunsa, saklı payı olan kişi bu davayı açamaz. Usulsüz çıkarma varsa yine tenkis davası da açılabilir.
  • Mirasçılık belgesi verilmesi davası: Mirastan çıkarılan kişi, hakkının hukuka aykırı şekilde gasp edildiğini düşünüyorsa mirasçılık belgesi verilmesi için de mahkemeye başvurabilir.
  • Diğer mirasçılar tarafından haksız işlem yapıldıysa terekede haklarını koruma amaçlı farklı davalar da gündeme gelebilir.

Mirastan çıkarılan kişinin hakları, özellikle çıkarma işleminin kanunda belirtilen nedenlere dayanıp dayanmadığına ve sürecin yasalara uygun işleyip işlemediğine göre şekillenir. Her miras dosyası farklıdır; bu nedenle profesyonel hukuki destek almak süreçte büyük önem taşır.

İptal davası açma süreci ve görevli mahkeme

İptal davası açma süreci için, mirastan çıkarıldığını öğrenen mirasçının hızlı hareket etmesi gerekir. Mirastan çıkarma işlemi mirasbırakanın ölümüyle birlikte kesinleşir. Bundan sonra:

  1. İlk aşamada iptal davası açılmasına karar verilir.
  2. Dava, asliye hukuk mahkemesinde açılır. Yetkili mahkeme ise mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.
  3. Davacı, mirastan çıkarılmaya ilişkin vasiyetnamenin veya diğer belge ve işlemlerin kanunda belirtilen sebeplere dayanmadığını, şekil şartlarına uyulmadığını veya gösterilen sebebin gerçek olmadığını ispatlamalıdır.
  4. Mahkemeye sunulacak dilekçede, çıkarma işleminin geçersizliği iddia edilir; varsa deliller ve tanıklar gösterilir.

Dava sürecinde davanın doğru mahkemede ve yasal süresi içinde açılması oldukça önemlidir. Genellikle miras hukukunda hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri dikkate alınmalıdır.

Mahkeme, tüm delilleri ve gerekçeleri inceledikten sonra çıkarma işlemini iptal edebilir. İptal kararı verilirse mirastan çıkarılan kişi, mirastaki yasal hakkına tekrar kavuşur.

Affın etkisi

Affın etkisi konusu, mirasbırakan ile mirasçısı arasında geçmişte yaşanan olumsuz olayların ardından bir barışma veya af hali gerçekleşirse gündeme gelir. TMK madde 578’e göre; mirastan yoksunluk, açıkça veya örtülü olarak gerçekleştirilen bir affetme (yani mirasbırakanın “seni affettim” anlamına gelen sözleri veya davranışları) ile ortadan kalkar.

Ancak mirasçılıktan çıkarma ile affın etkisi farklıdır:

  • Bazı hukukçulara göre, eğer bir kişi mirastan çıkarıldıysa ve sonrasında mirasbırakan kendisini affettiyse, bu durumda affın açıkça gösterilmesi halinde çıkarma işleminin hükümsüz kalacağı savunulabilir.
  • Yargıtay uygulamasında ise genellikle affın kesin ve açık olması gerekir; sadece sözle edilen affın, vasiyetname gibi resmi belgeler karşısında etkili olabilmesi için güçlü deliller gerekir.
  • Affın etkili olabilmesi için ya yeni bir vasiyetname düzenlenmeli ya da eski tasarrufu geri aldığını açıkça belirten bir belge hazırlanmalıdır.

Kısacası, affedilme halinde mirastan çıkarılmış kişinin, affı hukuken ispat edebilirse miras hakkını geri alması mümkündür. Ancak sürecin dikkatle yürütülmesi ve mutlaka uzman bir avukata danışılması tavsiye edilir.

Yargıtay Kararları ve Uygulama Örnekleri

Önemli emsal kararlar

Önemli emsal kararlar, mahkemeler tarafından benzer uyuşmazlıklarda dikkate alınan, daha önce Yargıtay tarafından verilmiş kararlardır. Yargıtay emsal kararları, bir olay hakkında daha önce verilmiş olan hükümlerin, aynı türden yeni olaylarda yol gösterici olmasına ve hukukta birlik sağlanmasına yardımcı olur.

Yargıtay kararları ve uygulama örnekleri araştırıldığında, emsal kararların sadece hukuki bir görüş sunmakla kalmadığı, aynı zamanda aşağıdaki durumlarda etkili olduğu görülür:

  • Hukuk sisteminde tutarlılık sağlama,
  • Aynı ya da benzer olaylarda benzer çözümler sunma,
  • Adaletin tesisine katkı.

Örnek olarak; boşanma davalarında nafaka ve velayet konusunda Yargıtay’ın verdiği kararlar sıkça emsal olarak sunulur. Ceza davalarında ise haksız tahrik, meşru müdafaa veya iyi hal konularında Yargıtay'ın görüşleri uygulamalarda belirleyici olur. Ayrıca, kişisel verilerin korunması ve sosyal medya suçları ile ilgili yeni gelişen alanlarda da Yargıtay’ın verdiği kararlar yol göstericidir.

Emsal kararların bir diğer özelliği, mahkemenin benzer olayda önceki karardan farklı bir sonuca ulaşacaksa bunu gerekçelendirme zorunluluğudur. Yargıtay'ın içtihat birliği kararları, alt derece mahkemelerini bağlayıcı nitelik taşır. Ancak unutulmamalıdır ki, emsal kararlar ABD veya İngiltere gibi hukuk sistemlerinde olduğu gibi kanun hükmünde değildir; Türk hukukunda yol göstericilerdir.

Uygulamaya ilişkin dikkat edilmesi gereken hususlar

Yargıtay kararlarının uygulamadaki önemi, sadece mevcut bir davada değil, gelecekte oluşacak benzer davalarda da izlenecek yolu belirlemesindedir. Uygulama sırasında dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar şunlardır:

  • Kararların bağlayıcılığı: Türkiye'de Yargıtay kararları, alt mahkemeler için doğrudan bağlayıcı değildir. Ancak içtihadı birleştirme kararları istisnadır, bunlar tüm mahkemeleri bağlar.
  • Kararların gerekçesi: Mahkeme, Yargıtay kararını dikkate almamışsa veya mevcut emsal kararın dışında bir karar vermişse, bunun gerekçesini ayrıntılı olarak açıklamak zorundadır.
  • Kararın güncelliği: Yargıtay uygulamaları zaman içinde değişebilir. Bir kararın halen emsal olup olmadığını, güncelliğini koruyup korumadığını kontrol etmek gerekir.
  • Olayların benzeme derecesi: Emsal karar uygulamasında olayların benzerliği önemlidir. Farklı olgusal durumlarda farklı sonuçlar çıkabileceği unutulmamalıdır.
  • Dilekçeye ekleme: Uygulamada, avukatlar veya taraflar, davaya emsal kararları ekleyerek mahkemeye sunabilirler. Doğru ve açıklayıcı bir şekilde gerekçelendirilmiş kararlar seçilmelidir.

Yargıtay kararlarının uygulamadaki önemi büyüktür çünkü hak arayanlara, avukatlara ve hâkimlere yol haritası sunar. Yine de her davanın kendine özgü olduğu, emsal kararların rehber niteliğinde olduğu ve tek başına sonuca götürmediği unutulmamalıdır. Bu nedenle, bir davada mutlaka olayın özel koşulları ve güncel içtihatlar bir arada değerlendirilmelidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Mirastan yoksunluk ile ilgili sık karşılaşılan konular

Mirastan yoksunluk denilince insanların aklına ilk gelen konuların başında, birinin mirasçı olup olamayacağı, hangi durumlarda mirastan yoksun bırakılabileceği ve yoksunluk kararı kimler tarafından verilebileceği geliyor. Mirastan yoksun bırakma genellikle vasiyetnameyle olur, ama bazı durumlarda kanunen de mirasçılık hakkı ortadan kalkar. Özellikle, miras bırakan kişiye fiziksel zarar vermek, onun ölümüne sebep olmak, miras bırakanı hile veya tehdit ile vasiyet düzenlemeye zorlamak gibi ağır fiiller mirastan yoksunluk sebebidir.

Çok sorulan bir diğer konu ise, yoksun bırakılan kişinin alt soyunun yani çocuklarının miras hakkı olup olmadığıdır. Ayrıca, "Birisi mirastan yoksun bırakıldıysa tüm mallardan mı, yoksa belli bir kısımdan mı yoksun kalır?" gibi detaylar da merak edildiği için, mirastan yoksunluk kararının kapsamı ve etkileri sıkça araştırılır.

Altsoyun durumu ve hakları

Altsoyun durumu ve hakları merak konusu olduğunda, en çok şu sorular soruluyor: "Mirastan yoksun bırakılanın çocukları miras alabilir mi?", "Altsoy babası veya annesi yüzünden mirastan yoksun kalır mı?" Türk Medeni Kanunu’na göre, mirastan yoksun bırakılan kişinin altsoyu, yani çocukları ya da torunları, eğer kendilerine bir yoksunluk sebebi uygulanmıyorsa, mirasçı olmaya devam ederler. Bu düzenleme, özellikle torun ve çocukların mağdur olmaması için getirilmiştir.

Kısacası, bir kişi mirastan yoksun bırakıldığında sadece kendisi bu haktan mahrum kalır. Altsoyu ise miras hakkını korur ve o kişinin payına düşen mirası alabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, altsoy da aynı şekilde mirastan yoksun olması için hakkında ayrıca bir sebep bulunmalıdır.

Sık yapılan hatalar ve öneriler

Sık yapılan hatalar arasında, mirastan yoksun bırakmanın vasiyetnameyle kolayca yapılabileceği düşüncesi öne çıkıyor. Oysa ki, mirastan yoksunluk için Türk Medeni Kanunu’nda sayılan çok özel şartların oluşması gerekir, aksi halde yapılan işlem geçersiz sayılır. Bir diğer hata ise, yoksun bırakılan kişinin çocuklarının da otomatikman mirastan mahrum kalacağını sanmaktır. Bu nedenle, miras planlaması yaparken mutlaka bir hukukçudan veya noterden destek almak iyi bir fikirdir.

Uzmanlar, miras konusunda acele karar vermemeyi, vasiyetname hazırlarken açık ve net ifadeler kullanmayı ve mirastan yoksunluk sebeplerinin doğru tespit edilmesi gerektiğini tavsiye ediyorlar. Özellikle karmaşık aile ilişkilerinde ve büyük servetlerde, hatalı bir işlem ileride mahkemelik olabilir. Son olarak, resmi yolları ve yazılı belgeleri kullanmak, ileride yaşanabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek için önemlidir.

Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?

Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.

Lütfen unutmayın;

  • Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
  • Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Danışmanlık Talebi Oluştur

Sıkça Sorulan Sorular

Mirasçıları mirastan çıkarmak için resmi bir süreç var mı?

Evet, mirasçıları mirastan çıkarmak için miras bırakanın resmi bir vasiyetname hazırlaması ve bu isteğini açıkça belirtmesi gerekmektedir. Yoksun bırakma, yasal süreçleri izlemeli ve hukuka uygun olarak yapılmalıdır.

Miras hakkından yoksun bırakılma hangi durumlarda gerçekleşir?

Miras hakkından yoksun bırakılma, çeşitli nedenlerle olabilir; örneğin, miras bırakanı kasten öldürmek, fiziksel şiddet uygulamak, cinsel saldırıda bulunmak veya ağır bir suç işlemiş olmak gibi durumlar yoksun bırakılma sebepleri arasında sayılabilir.

Kimler miras hakkından yoksun bırakılabilir?

Miras bırakan, kanunda belirtilen ağır nedenlerden biri veya benzer nedenlerle, özellikle yakın aile üyelerini yoksun bırakabilir. Yoksun bırakılacak kişi genellikle miras bırakanın çocukları, eşleri veya yakın akrabaları olabilir.

Yoksun bırakılmadan sonra miras nasıl paylaştırılır?

Yoksun bırakılan kişi miras hakkını kaybeder ve bırakılan miras, diğer mirasçılar arasında yasal miras paylaşım kurallarına göre bölüştürülür. Eğer yoksun bırakılanın mirasçı olduğu durumda başka biri yoksa, farklı akrabalar veya devlet mirasa dahil olabilir.

Miras hakkından yoksun bırakılma durumunda vasiyetname nasıl etkilenir?

Miras hakkından yoksun bırakılma, vasiyetnameye uygun olarak düzenlenmelidir. Vasiyetname, yoksun bırakılacak kişiler dışında kalanlara mirasın nasıl dağıtılacağını açıkça belirtmelidir.

Eşler miras hakkından yoksun bırakılabilir mi?

Evet, belirli şartlar altında eşler de miras hakkından yoksun bırakılabilir. Ancak bu, oldukça ciddi sebeplere dayanmalı ve yasal düzenlemeleri içermelidir.

Çocukların miras hakkından yoksun bırakılması mümkün müdür?

Evet, çocuklar da belirli yasal sebeplerle miras hakkından yoksun bırakılabilirler. Ancak bu karar, yasal bir vasiyetname aracılığıyla yapılmalı ve geçerli sebeplere dayanmalıdır.

Miras hakkından yoksun bırakılmayı hangi tür yasalar düzenler?

Miras hakkından yoksun bırakılmayı düzenleyen yasalar genellikle medeni hukuk yasalarıdır. Türkiyede Türk Medeni Kanunu, bu tür olayların düzenlenmesinde temel bir yasadır.

Miras hakkından yoksun bırakma itiraz edilebilir mi?

Evet, miras hakkından yoksun bırakılan kişi veya onun temsilcisi, bu duruma itiraz edebilir ve mahkemeye başvurarak yoksun bırakmanın geçersiz kılınmasını talep edebilir.

Miras hakkından yoksun bırakılmak nedir?

Miras hakkından yoksun bırakılmak, bir kimsenin mirasçı olma hakkının yasal nedenlerle elinden alınması durumudur. Bu, genellikle miras bırakanın ölmeden önce yaptığı bir işlem veya vasiyetle gerçekleşir.

İlginizi Çekebilir

Soru Sor Danışmanlık Talep Et