Mirasbırakan Nedir?

30 dakika

Mirasbırakan nedir? Kısaca, vefatıyla birlikte malvarlığı, hak ve borçları mirasçılarına geçen kişiye mirasbırakan denir. Hukukta “muris” olarak da geçer. Kimler mirasçı olur, miras nasıl paylaşılır, borçlar da geçer mi? Mirasbırakan; vasiyetname veya miras sözleşmesi ile, saklı pay sınırlarına uyarak tasarrufta bulunabilir. “Kimler yasal mirasçıdır, kim atanmış mirasçı olabilir?” gibi sorular da sıkça merak edilir.

Bu rehberde:

  • Tanım ve temel kavramlar (tereke, veraset ilamı)
  • Yasal mirasçı ve atanmış mirasçı ayrımı
  • Saklı pay, tenkis ve reddi miras
  • Vasiyetname ve miras sözleşmesi adımları

Aradığınız cevapları sade örneklerle anlatacağız; adım adım ilerleyip haklarınızı netleştireceğiz. Başlamadan önce, temel taşı olan “mirasbırakan” kavramını doğru yerleştirelim.

Mirasbırakanın Tanımı

Mirasbırakan, en basit ifadeyle kendisine ait olan malvarlığını ve haklarını ölümünden sonra bırakacak olan kişiye verilen isimdir. Türk hukukunda “muris” kelimesiyle de aynı anlamda kullanılır. Yani hayatını kaybeden ve geride kalanlara miras bırakan gerçek kişi, mirasbırakan olarak adlandırılır. Hukuk dilinde bu kavram, ölen kişinin tüm mal varlığının ve borçlarının, kanunda belirlenmiş veya atanmış mirasçılarına geçmesini sağlar.

Mirasbırakanın Hukuki Statüsü

Mirasbırakan, hukuksal olarak sadece gerçek kişiler olabilir. Yani tüzel kişiler veya kurumlar mirasbırakan olamazlar; sadece insanlar ölümünden sonra miras bırakabilir. Ayrıca, mirasın mirasçılara geçişiyle birlikte, mirasbırakanın malvarlığı üzerindeki tasarruf hakları ve borçları, mirasçılara topluca geçer. Bu geçişe de “külli halefiyet” denir. Tereke (mirasbırakanın malvarlığı bütünü) üzerindeki bütün haklar ve yükümlülükler, ölüm anından itibaren mirasçılara intikal eder.

Muris ve Mirasbırakan Arasındaki Terim Farkı

Mirasbırakan ve muris terimleri, pratikte aynı kişiyi ifade eden hukuki kavramlardır. Aralarındaki fark aslında dil kökeninden gelir. "Muris" daha çok hukukçular tarafından kullanılmakla birlikte Arapça kökenli bir kelimedir ve “miras bırakan kişi” anlamına gelir. “Mirasbırakan” ise Türkçedir ve anlamı tamamen aynıdır. Yani her iki kelime de ölen ve arkasında miras bırakmış kişiyi ifade etmek için kullanılır.

Mirasbırakalabilecek Kişiler ve Koşullar

Mirasbırakan olabilmek için, kişinin gerçek kişi olması ve fiil ehliyetinin bulunması gerekir. Yani hayatta olan herkes, öldükten sonra mirasbırakan olur. Bunun dışında, vasiyetname hazırlamak veya miras sözleşmesi yapmak isteyenlerin ayırt etme gücüne sahip olması ve 15 yaşını doldurmuş olması gerekir. Ancak miras, bu tür bir işlem yapılmamış olsa da, her gerçek kişinin ölümüyle, kanuni varislerine otomatik olarak geçer.

Mirasbırakan sıfatı, sadece ölümle ortaya çıkar. Bir kişi hayattayken “mirasbırakan” değildir, ancak ölümü gerçekleştiğinde ve mirası hukuken dağıtılmaya başladığında, bu unvanı alır. Yani, gerçek kişi olma ve vefat etmiş olma şartlarının yanı sıra, menkul veya gayrimenkul bir malvarlığına sahip olunması da gerekir.

Kısaca özetlemek gerekirse; miras bırakacak olan kişi gerçek kişi olmalı, vasiyetname veya miras sözleşmesi yapıyorsa ayırt etme gücüne ve gerekli yaş şartına sahip olmalı, ayrıca ölüm sonrası mirasçılarına bir malvarlığı bırakıyor olmalıdır. Bu şartlar altında, her gerçek kişi mirasbırakan olabilir.

Mirasbırakanın Malvarlığı Üzerindeki Yetkileri

Mirasbırakanın malvarlığı üzerindeki yetkileri, kişinin vefatından önce sahip olduğu tüm mal varlığını dilediği şekilde kullanabilmesini kapsar. Mirasbırakan hayatta olduğu sürece taşınmazları satabilir, mallarını başkalarına bağışlayabilir ya da üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, malvarlığı üzerindeki tam hak ve kontrol mirasbırakana aittir. Yani, mirasçıların miras üzerinde hiçbir hakkı, mirasbırakan hayattayken söz konusu olamaz.

Ayrıca mirasbırakan, vasiyetname veya miras sözleşmesi ile mirasını veya belirli mallarını belli kimselere bırakabilir. Ancak bunda da bazı yasal sınırlamalar vardır. Çünkü bazı mirasçılar için “saklı pay” denilen, korunmuş bir pay söz konusudur. Buna rağmen, mirasbırakan malvarlığının çoğunluğunu veya tümünü hayattayken satıp harcamada özgürdür.

Mirasbırakanın Sorumlulukları ve Borçları

Mirasbırakanın sorumlulukları ve borçları, hayattaki borçları ve yükümlülükleri ile ilgilidir. Kişi vefat ettiğinde, tüm mal varlığı ile birlikte borçları da mirasçılara geçer. Yani bankaya olan borçlar, vergi borçları veya şahsi borçlar; miras kaldığında mirasçılar üzerinde sorumluluk oluşturur. Sadece varlıklar değil, borçlar da mirasın bir parçasıdır.

Mirasbırakan, borçlarını temizlemeden vefat etmişse, bu borçlar da mirasçılarına aynen geçer. Ancak mirasçılar isterlerse mirası reddetme hakkına sahiptir. Eğer kabul ederlerse, borçlardan da sorumlu hale gelirler. Bu nedenle mirasçılar, terekedeki varlık ve borçları iyice öğrenmeden karar vermemelidir.

Mirasbırakanın Tasarruf Serbestisi

Mirasbırakanın tasarruf serbestisi, kişinin kendi mal varlığı üzerinde ölümünden sonrasını tayin edecek şekilde istediği gibi işlem yapabilme özgürlüğü anlamına gelir. Mirasbırakan vasiyetname hazırlayabilir, miras sözleşmesi düzenleyebilir veya dilediği bir kişiyi mirasından pay alacak şekilde sicile kaydettirebilir.

Ancak bu özgürlük sınırsız değildir. Türk Medeni Kanunu gereğince saklı paylı mirasçıların haklarına zarar veremez. Bunun sebebi, bazı aile bireylerinin korunması ve mağdur olmalarının engellenmesidir. Yani mirasbırakan isterse malvarlığının büyük bölümünü bir kişiye bırakabilir, fakat saklı paylara dokunamaz.

Mirasbırakanın Tüm Mirasını Bir Kişiye Bırakması

Mirasbırakan teori olarak tüm mirasını bir kişiye bırakmak isteyebilir. Bunu vasiyetname ile yazılı olarak belirtebilir ya da miras sözleşmesi yapabilir. Ancak, yukarıda bahsedildiği gibi saklı pay sahibi olan mirasçıların hakları her zaman korunur. Yani örneğin bir baba, tüm malvarlığını sadece bir çocuğuna bırakmak istese bile, diğer çocukların saklı payları yasal olarak korunmaktadır.

Vasiyetname hazırlanırken ya da miras sözleşmesi yapılırken bu sınırlar mutlaka gözetilmelidir. Aksi takdirde saklı payları ihlal edilen diğer mirasçılar mahkemeye başvurarak haklarını geri isteyebilirler.

Saklı Pay Kavramı ve Sınırları

Saklı pay kavramı, Türk Medeni Kanunu'na göre bazı yakın mirasçıların mirasçıya ait olan kısmının kanunla koruma altına alınmasıdır. Saklı paylı mirasçılar genellikle altsoy (çocuklar, torunlar), ana ve baba ile sağ kalan eşten oluşur. Mirasbırakan ne kadar isterse istesin, bu kişilere yasal oranda bir pay ayırmak zorundadır.

Saklı pay oranları şunlardır:

  • Çocuklar için, yasal miras payının yarısı
  • Anne ve baba için, yasal miras payının dörtte biri
  • Sağ kalan eş için, yasal miras payının dörtte biri veya tamamı (duruma göre değişir)

Yani mirasbırakan, malvarlığının geri kalan kısmı üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilir, ancak saklı paylara dokunamaz.

Saklı Pay Üzerinde Etkili Olamayan Tasarruflar

Mirasbırakanın yaptığı bazı tasarruflar, saklı payı ihlal edemez. Yani bir vasiyetname veya miras sözleşmesi hazırlanmış olsa da, saklı pay sahibi olan mirasçıların yasal payları her zaman korunur. Eğer mirasbırakan saklı payları gözetmeden bir veya birkaç kişiye fazla miras bıraktıysa, saklı payı ihlal edilen mirasçılar “tenkis davası” açabilir.

Tenkis davası sonucunda, saklı payların tamamlanması için yapılan fazla tasarruflar iptal edilir veya azaltılır. Böylece mirasbırakanın iradesi saklı payı aşan kısımda geçersiz sayılır. Bu da, miras hukukunda saklı pay ilkesinin, aile fertlerini korumadaki önemini gösterir.

Mirasın Mirasçılara Geçişi

Mirasın Geçiş Anı

Mirasın geçiş anı, miras hukukunda oldukça önemli bir konudur. Mirasçılar açısından hakların ve borçların ne zaman başladığı bu ana göre belirlenir. Türk Medeni Kanunu’na göre, mirasın geçiş anı, mirasbırakanın ölümüdür. Yani miras bırakan kişi öldüğü anda, miras üzerindeki hak ve borçlar kanuni olarak mirasçılara geçer.

Bu durumda, miras kalan mallar, alacaklar ve borçlar, vasiyetname ya da yasal mirasçılık durumuna bakılmaksızın, doğrudan doğruya mirasçılara intikal eder. Yargıtay kararları ve hukuk uygulaması da ölüm tarihini esas alır ve hiç kimse mirası ölümden önce edinemez.

Mirasın Geçiş Şekli ve Külli Halefiyet

Mirasın mirasçılara geçiş şekliyle ilgili en önemli kavramlardan biri külli halefiyet ilkesidir. Külli halefiyet, mirasçıların, mirasbırakanın tüm malvarlığının (aktif ve pasif tüm mal, hak ve borçların), bir bütün olarak ve aynı anda mirasçılara intikal etmesini ifade eder.

Bu ilke gereği:

  • Mirasçılar mirasbırakanın hem mal varlığını hem de borçlarını aynı şekilde devralır.
  • Yani sadece alacakları veya parayı değil, borçları da yüklenirler.
  • Mirasçılar tereke üzerindeki mülkiyet haklarına, miras açıldığı anda sahip olurlar.

Bu geçiş otomatik ve kanuni olup, herhangi bir mahkeme kararına veya işlemlerine gerek duyulmaz. Ancak mirasçılar dilerlerse, belirli süreler içinde mirası reddedebilirler.

Tereke ve Mirasbırakanın Mal Varlığı

Tereke, mirasbırakanın ölümüyle birlikte mirasçılara geçen tüm malvarlığının genel adıdır. Yani tereke, gerek taşınmaz gerek taşınır mallar, alacaklar, paralar, haklar ve borçların tümünü kapsar. Bunlar:

  • Gayrimenkuller (ev, arsa, tarla gibi)
  • Taşınır mallar (araç, ziynet eşyası, ev eşyası gibi)
  • Alacak ve borçlar
  • Banka hesapları

Terekenin tespiti, mirasçıların haklarını doğru şekilde alabilmesi açısından büyük öneme sahiptir. Mirasçılar, ölüm anında mevcut olan mal varlığını bir bütün olarak, yani olduğu şekliyle (külli halefiyet ile) devralmış olurlar. Mirastan hakkını almak veya mirasla ilgili haklarını korumak isteyen kişiler için, terekenin neyi içerdiğini ve kesin sınırlarını bilmek oldukça gereklidir.

Tereke sadece mal ve hakları değil, aynı zamanda mirasbırakana ait borçları da içerir. Bu nedenle mirasçıların, mirası kabul etmeden önce terekenin durumunu iyi değerlendirmeleri gerekir. Özellikle borcu fazla olan bir terekede, mirasın kayıtsız şartsız kabulü mirasçıların zararına olabilir. Bu durumda reddi miras seçeneği düşünülmelidir.

Mirasçılar, terekenin tam olarak ne içerdiğini bilmeden karar vermemelidir; mutlaka bir hukukçudan bilgi alınması tavsiye edilir.

Mirasçılar ve Mirasçılık Türleri

Mirasçılık, bir kişinin vefatıyla onun mal varlığının kimlere ve nasıl geçeceğini belirleyen hukuk alanıdır. Mirasçılar, yasal ve atanmış olmak üzere iki temel türe ayrılır. Ayrıca saklı paylı mirasçılar da özel bir gruptur. Güncel bilgilere göre, Türk Medeni Kanunu’nda mirasçılar açıkça tanımlanmıştır ve her bir grubun hakkı farklıdır.

Yasal (Kanuni) Mirasçılar

Yasal mirasçılar, miras bırakan kişinin kendi isteğinden bağımsız olarak, kanun tarafından otomatik şekilde mirasçı olarak belirlenen kişilerdir. Bu gruptakilerin hakkı, mirasçının tasarrufuna gerek kalmadan ortaya çıkar ve genellikle kan bağına dayanır. Yasal mirasçılar şu alt gruplara ayrılır:

Altsoy

Altsoy, miras bırakanın doğrudan soyu olan çocukları, torunları ve onların çocuklarını kapsar. Altsoy yasal mirasçıların ilk sırasında yer alır. Eğer vefat edenin çocukları hayattaysa, miras tamamen çocuklara kalır. Çocuklardan biri vefat etmişse onun payı kendi çocuklarına (torunlara) geçer. Yani, her nesil hayatını kaybettikçe alt nesil miras hakkını devralır.

Ana ve Baba

Yasal mirasçıların ikinci derecesinde miras bırakanın annesi ve babası bulunur. Miras bırakanın altsoyu yoksa, anne ve baba mirası eşit şekilde paylaşır. Anne-baba vefat etmişse onların çocukları yani miras bırakanın kardeşleri ve yeğenleri mirasçı olur.

Büyükanne ve Büyükbaba

Üçüncü derecede ise miras bırakanın büyükanne ve büyükbabası yer alır. Altsoy ve anne-baba grubu yoksa, miras bu kişilere ve onların çocuklarına (hala, amca, teyze, dayı) geçer. Onlar da yoksa bu hak kuzenlere kadar ilerler. Her aşamada daha öncelikli olan grup varsa, sonraki gruplara miras payı kalmaz.

Sağ Kalan Eş

Sağ kalan eş, her zaman yasal mirasçıdır. Ancak eşin miras payı, diğer mirasçılarla birlikte değişir. Eğer altsoy ile mirasçı olursa farklı oran alır, anne-baba ya da büyükannelerle birlikte olursa oran yine değişir. Eşin payı, yasal düzenlemelerle tespit edilmiştir ve özel bir koruma altındadır.

Evlatlık

Evlatlık ve onun altsoyu, miras bırakanın öz çocuğu gibi aynı haklara sahiptir. Evlatlık, hem biyolojik ailesinden hem de evlat edinenden miras alabilir. Bu durum, evlatlığın sadece yeni ailesinden değil, biyolojik ailesinden de hak sahibi olabilmesini sağlar.

Devlet

Diğer tüm yasal mirasçı gruplarında kimse bulunmazsa, miras devlete kalır. Devlet, son yasal mirasçıdır ve tüm taşınır ve taşınmaz malların tamamını alır.

Atanmış (İradi) Mirasçılar

Atanmış mirasçılar, miras bırakanın kendi iradesiyle seçtiği ve vasiyetname veya miras sözleşmesi ile belirlediği kişilerdir. Atanmış mirasçının, miras bırakanla akrabalık bağı olması gerekmez. Herkes atanmış mirasçı olabilir, vakıf ve dernekler de dahil.

Vasiyetname ile Atama

Vasiyetname ile atama, miras bırakanın bir belge ile mirasının tamamını ya da bir kısmını istediği kişiye bırakmasıdır. Vasiyetname, noterden veya resmi şekilde hazırlatılabilir. Vasiyetnamede ismi geçen kişi veya kurum, atanmış mirasçı olur ve mirasa hak kazanır.

Miras Sözleşmesi ile Atama

Miras sözleşmesi, miras bırakan ile atanacak kişi arasında yapılan resmî yazılı bir sözleşmedir. Bu yöntemle, ileride mirasçı olacak kişi önceden belirlenir ve genellikle karşılıklı bir menfaat gözetilmektedir. Yani, miras bırakan sağlığında bir karara varır ve ileride bu kişi mirasçı olur.

Saklı Paylı Mirasçılar

Saklı paylı mirasçılar, kanunen korunan ve miras bırakanın tasarrufuyla dahi elinden alınamayan bir miras hakkına sahip olan gruptur. Saklı paylı mirasçılar şunlardır: altsoy (çocuk, torun), anne ve baba ve sağ kalan eştir. Miras bırakan, vasiyetname ya da başka bir yolla bu kişilerin saklı payını ortadan kaldıramaz. Her durumda, bu kişilerin kanunda belirtilen oranlarda miras hakkı saklıdır.

Kardeşler güncel düzenlemelerle saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır. Miras bırakan, saklı paylı mirasçıların dışındakiler için istediği gibi tasarrufta bulunabilir.

Saklı paylı mirasçılar, gerekçesiz olarak mirastan dışlanamaz ve haklarının ihlali halinde tenkis davası açabilirler.

Kısaca: Mirasçılık kurumunda kan bağı, hukuk ve irade birlikte rol oynar. Yasal mirasçılık, kanun gereği; atanmış mirasçılık ise bireysel tercih ile gerçekleşir. Saklı pay ise, miras bırakanın dahi değiştiremeyeceği bir hakkı güvence altına alır.

Ölüme Bağlı Tasarruflar

Ölüme bağlı tasarruflar, bir kişinin ölümünden sonra malvarlığının kimlere ve nasıl geçeceğini belirlediği hukuki işlemlerdir. Türk Medeni Kanunu’na göre, ölüme bağlı tasarruf iki ana şekilde yapılabilir: vasiyetname ile miras sözleşmesi. Bu işlemler, kişinin malvarlığı üzerindeki iradesini ortaya koymasına imkan verir ve miras paylaşımında önemli rol oynar.

Vasiyetname

Vasiyetname, mirasbırakanın kendi iradesiyle tüm malvarlığını veya belirli bir kısmını, ölümünden sonra geçerli olmak üzere, istediği kişilere bırakmasını sağlayan tek taraflı bir ölüme bağlı tasarruftur. Vasiyetname hazırlamak isteyen kişi, kanunda belirtilen kurallara uygun şekilde bu işlemi yapmalıdır. Vasiyetname ile miras bırakılacak kişiler açıkça seçilebilir veya belirli vasiyetler, bağışlamalar yapılabilir. Vasiyetname yapılırken mirasçılar arasında eşitlik şartı aranmaz, mirasbırakan dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Fakat, kanunda belirtilen birtakım sınırlamalar da vardır.

Vasiyetnamenin Şekil ve Geçerlilik Şartları

Vasiyetnamenin şekil ve geçerlilik şartları Türk Medeni Kanunu’nda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için öncelikle mirasbırakanın ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Vasiyetname üç şekilde hazırlanabilir:

  1. Resmi Vasiyetname: Noter, sulh hakimi veya kanunda yetkilendirilmiş diğer kişiler önünde düzenlenir. İki tanık hazır bulunmalıdır.
  2. El Yazılı Vasiyetname: Tamamen mirasbırakan tarafından, kendi el yazısı ile yazılır, imzalanır ve tarih atılır.
  3. Sözlü Vasiyetname: Olağanüstü durumlarda, örneğin savaş, ölüm tehlikesi, ulaşılması güç yerlerde, iki tanığa beyan edilerek yapılır.

Her üç türde de vasiyetnamenin yasal şartlara uygun hazırlanıp hazırlanmadığına dikkat edilmelidir. Özellikle el yazılı vasiyetnamelerde, vasiyetnamenin tamamen mirasbırakanın el yazısı ile hazırlanması ve imzalanması çok önemlidir. Şekil şartlarına uygun olmayan vasiyetnameler geçersiz sayılır.

Miras Sözleşmesi

Miras sözleşmesi, mirasbırakan ile diğer bir kişi veya kişiler arasında yapılan ve ölüme bağlı bir tasarruf içeren özel bir anlaşmadır. Bu sözleşmede, mirasbırakan ölümünden sonra malvarlığının tamamını veya bir kısmını karşı tarafa bırakmayı taahhüt edebilir. Miras sözleşmesi, vasiyetnameden farklı olarak iki taraflı bir işlemdir ve tarafların iradelerinin karşılıklı olarak ortaya konması gerekir.

Miras sözleşmesi, noter huzurunda düzenlenmeli ve taraflar ile noter tarafından imzalanmalıdır. Ayrıca, miras sözleşmesi resmi şekle tabi olup, ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş kişiler tarafından yapılabilir. Miras sözleşmesiyle mirastan çıkarma, belirtme veya belirli bir malın bırakılması da kararlaştırılabilir. Ancak, kanuni sınırlamalar bu sözleşmede de geçerlidir ve saklı paylı mirasçıların hakları korunur.

Miras Sözleşmesiyle Atanmış Mirasçılar

Miras sözleşmesiyle atanmış mirasçılar, mirasbırakan ile yaptığı sözleşme sayesinde mirasçı olma hakkını elde eden kişilerdir. Bu kişiler, sözleşmede açıkça belirtilmişse, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçı olurlar. Miras sözleşmesi, vasiyetnameden farklı olarak geri alınamaz ya da tek taraflı olarak değiştirilemez; her iki tarafın da rızası gerekir.

Miras sözleşmesiyle atanmış mirasçılar, yasal mirasçılardan önce veya onların yanında miras hakkı kazanabilir. Ancak burada da saklı paylı mirasçıların hakları göz ardı edilemez. Miras sözleşmesiyle atanmış mirasçılar, mirasbırakanın ölümünden sonra tereke üzerinde hak sahibi olur ve mirasçılık belgesiyle bu hakları resmiyete kavuşur.

Kısaca, miras sözleşmesiyle atanmış mirasçılık, oldukça güçlü bir hukuki statü sağlar ve mirasbırakan ile yapılan sözleşme sayesinde güvence altına alınır. Mirasçının hakları, yasal sınırlar çerçevesinde ilerler ve kanuna uygunluk her zaman aranır.

Mirasbırakanın İşlemleri ve Hukuki Sonuçları

Muris Muvazaası ve Mal Kaçırma

Muris muvazaası, halk arasında "mirastan mal kaçırma" olarak da bilinir. Mirasbırakan kişi, bazı mirasçıların miras hakkını engellemek amacıyla mallarını bir başkasına (genellikle başka bir çocuğuna ya da yakınına) satış, bağış veya ölüme bağlı sözleşmeymiş gibi göstermektedir. Aslında yapılan işlem gerçekte bağış olsa da satışmış gibi gösterilerek tapu devri yapılır. Amaç kalan mirasçıların bu maldan hak talep etmesini önlemektir. Muris muvazaasında, görünüşte yapılan işlem ile asıl amaç birbirinden farklıdır ve burada asıl kazanan yine miras hakkı çiğnenen kişilerdir.

Muris Muvazaası Davası

Muris muvazaası davası, mirasbırakanın hukuken geçerli olmayan bir işlemle mirasçılarından mal kaçırmasının önüne geçmek için açılır. Bu dava kime karşı açılır? Genellikle, muvazaalı işlemle temlik edilen tapu kaydının yeni sahibi adına açılır ve gerçek amaç ortaya çıkarılmak istenir.

  • Bu davada mahkemeden istenen, yapılan işlemin muvazaalı olduğunun tespiti ve iptalidir.
  • İspat yükü, mal kaçırıldığını iddia eden davacı mirasçıdadır.
  • Dava açmak için belirli bir süre sınırı yoktur; yasal mirasçılar her zaman bu hakkı kullanabilir.

Bu davada amaç, mirasbırakanın gerçek iradesiyle ortaya çıkmayan tapu işleminin ortadan kaldırılması ve mirasçılara iade edilmesidir.

Tapu İptali ve Tescili Davası

Tapu iptali ve tescili davası, genellikle muris muvazaası işlemlerinin ardından açılır. Mal kaçırılan taşınmazın tapu kaydı iptal edilir ve tekrar mirasbırakan adına tescil edilerek, mirasçılar arasında paylaşılması sağlanır. Dava sonucunda;

  • Tapudaki işlem ortadan kalkar,
  • Miras hakkı korunur,
  • Haksız şekilde mal alan kişiler tapu kaydını yitirir.

Tapu iptali ve tescili davası açılırken; tanık, belge, para hareketleri gibi deliller getirmek güçlü bir ispat imkanı sağlar. Mahkeme karar verirse, taşınmazlar mirasçılar adına yeniden tescil edilir.

Tenkis Davası

Miras hukukunda tenkis davası, özellikle saklı paylı mirasçıların hakkının korunması için çok önemlidir. Eğer mirasbırakan sağlığında veya vefatında yaptığı işlemlerle kanuni sınırların üstünde mal devretmişse, saklı pay sahibi mirasçılar tenkis davası açabilir. Tenkis, azaltmak anlamına gelir; burada amaç saklı payların iade edilmesidir.

Saklı Payın İhlali ve Tenkis Talebi

Saklı pay, kanun gereği belli mirasçıların her hâlükârda alacağı miras hakkıdır. Eğer mirasbırakan, saklı payı aşacak kadar malı devreder veya bağışlarsa; saklı payı ihlal edilen mirasçı, tenkis davası ile hakkını mahkemede talep edebilir.

  • Tenkis davası açabilmek için mirasbırakanın saklı payı ihlal eden bir işlem yapmış olması gerekir.
  • İhlal, çoğunlukla vasiyetname ile fazla mal bırakılması ya da bağış yapılması yoluyla olur.
  • Mahkemede saklı pay ihlali ispat edilmelidir; belge, tanık ve işlemlerin miktarı delil olarak kullanılır.
  • Tenkis davası ile amaçlanan, saklı paya dönüş yapılması ve mirasçıların bu paydan mahrum kalmamasıdır.

Zamanaşımı açısından dikkat edilmeli, genellikle mirasın açılmasından sonra bir yıl içinde dava açmak gerekir.

Mirastan Yoksunluk ve Mirastan Çıkarma

Mirastan yoksunluk ve mirastan çıkarma, mirasbırakanın iradesi ya da yasal düzenlemeler yoluyla bazı yakınlarının mirastan hak alamamasına sebep olur. İki kavram arasında temel farklar bulunur:

  • Mirastan çıkarma, tamamen mirasbırakanın iradesine dayalıdır ve ancak vasiyetname ile yapılabilir.
  • Mirastan yoksunluk ise kanunda sayılan çok ağır suçlar nedeniyle kendiliğinden gerçekleşir ve müracaat gerekmez.

Mirastan çıkarılma sebepleri arasında, mirasbırakana ya da yakınlarına ağır bir suç işlemek, aile bağlarını ciddi şekilde zedelemek veya mirasbırakandan uzaklaştırıcı kötü davranışlar göstermek vardır.

Mirastan yoksun bırakılan veya çıkarılan kişi, mirastan hiçbir hak talep edemez. Ancak bu kişinin çocukları varsa, onlar miras hakkını korumaya devam eder.

Sonuç olarak, mirasbırakanın işlemleri ve bunların hukuki sonuçları, mirasçılar arasında yaşanabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmesi için yasal çerçevede ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Hak kayıplarını önlemek için miras sürecinde dikkatli olunmalı ve gerektiğinde bir hukuk uzmanından destek alınmalıdır.

Mirasın Paylaşımı ve Miras Davaları

Terekenin Paylaşılması

Terekenin paylaşılması, mirasbırakanın vefatından sonra geride bıraktığı mal ve hakların mirasçılar arasında dağıtılması demektir. Tereke; taşınmazlar, taşınırlar, alacaklar ve borçlar gibi tüm mal varlığını içerir. Mirasçılar terekenin paylaşımını kendi aralarında anlaşarak yapabilecekleri gibi, anlaşamazlarsa bu durumda mahkemeye başvurarak paylaşım talebinde bulunabilirler. Türk Medeni Kanunu’na göre her mirasçının tereke üzerindeki hakkı, miras payı oranında olur. Paylaşım aşamasında önce mirasbırakanın borçları ödenir, ardından kalan mallar mirasçılar arasında dağıtılır.

Anlaşmalı Paylaşım

Anlaşmalı paylaşım, tüm mirasçıların kendi aralarında uzlaşarak terekeyi bölüşmeleri anlamına gelir. Mirasçılar kendi aralarında bir anlaşma yapar ve mirasın nasıl bölüşüleceğine karar verirler. Çoğu zaman noter huzurunda veya yazılı bir anlaşmayla paylaşım yapılır. Eğer tereke içinde taşınmaz varsa, tapuda işlem yapılabilmesi için tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi gerekir. Anlaşmalı paylaşım genellikle daha hızlı ve masrafsızdır. Çünkü mahkemeye başvurulmadan ve dava açılmadan mal paylaşımı tamamlanmış olur.

Yargı Yolu ile Paylaşım

Yargı yolu ile paylaşım, mirasçılar arasında anlaşma sağlanamazsa başvurulan bir yöntemdir. Bu durumda mirasçılardan biri ya da birkaçı sulh hukuk mahkemesine başvurarak “mirasın taksimi” davası açar. Mahkeme, terekenin özelliklerine göre paylaşımı ya doğrudan yapar ya da tereke mallarının satılarak bedelinin paylaştırılmasına karar verir. Terekedeki bazı malların bölünememesi halinde, o mal açık artırmayla satılır ve bedeli mirasçılar arasında paylaştırılır. Mahkeme yolu ile paylaşım süreci biraz uzun ve masraflı olabilir.

Mirasbırakanın Borçlarının Mirasçılara İntikali

Mirasbırakanın borçlarının mirasçılara intikali, mirasın kabulü ile birlikte gerçekleşir. Mirasçılar, terekenin hem alacaklarından hem de borçlarından sorumlu olurlar. Yani mirasçı, mirasbırakanın borçlarını da kabul etmiş sayılır. Eğer mirasçı mirası kayıtsız şartsız kabul ederse, borçlardan da kendi payı oranında veya müştereken sorumlu olur. Önemli olan, mirasçıların kişisel mallarıyla bu borçları ödemek zorunda kalmamalarıdır. Mirası kabul eden mirasçıların sorumluluğu, kural olarak mirasın kendisiyle sınırlıdır. Ancak bazı durumlarda kişisel malvarlığına da başvurulabilir.

Mirasın Reddi

Mirasın reddi, mirasçıların kendilerine intikal eden mirası, yasal süresi içinde kabul etmeyerek reddetmeleri anlamına gelir. Reddi miras işlemi sayesinde mirasçı, hem terekenin haklarından hem de borçlarından tamamen kurtulur. Mirasçılar için çoğu zaman borcu çok olan terekelerde başvurulan bir yoldur. Mirasın reddi yasal bir haktır ve mirasçıların iradesine bağlıdır.

Reddi Mirasın Şartları ve Sonuçları

Reddi miras yapılabilmesi için bazı şartlar vardır:

  • Red süresi: Mirasçı mirasçı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içinde mirası reddetmelidir.
  • Yazılı olarak başvuru: Reddi miras dilekçesi, sulh hukuk mahkemesine yazılı olarak verilmelidir.
  • Kısmi ret olmaz: Miras ya tamamen kabul edilir ya da tamamen reddedilir. Mirasın bir kısmı reddedilemez.

Reddi mirasın sonuçları ise şunlardır:

  • Mirasçı, mirasbırakanın malvarlığından ve borçlarından hiçbir şekilde sorumlu olmaz.
  • Red ile birlikte, reddedenin payı diğer mirasçılara geçer. Hiçbir mirasçı kalmazsa tereke devlete kalır.
  • Reddi miras yapıldıktan sonra bu karardan vazgeçmek mümkün değildir.

Mirasın fazla borçlu olması ya da mirasçının bu malvarlığını istememesi durumunda reddi miras sıkça başvurulan bir yoldur. Özellikle borçlu miraslarda, mirasçılar bu yolla kendi malvarlıklarını koruyabilirler.

Muristen Doğan Hakların Ödenmesi

Muristen doğan hakların ödenmesi, genellikle vefat eden bir kişinin (mirasbırakanın) sosyal güvenlik kurumları, emekli sandığı veya iş yerlerinden doğan haklarının, yasal mirasçılarına ya da hak sahiplerine aktarılmasını ifade eder. SGK tarafından yapılan açıklamalara göre, murisin hak ettiği fakat hayattayken tahsil edemediği para veya haklar, ölüm tarihinden sonra yasal mirasçılar arasında kanundaki hisseler oranında paylaştırılır. Buna örnek olarak ölüm toptan ödemesi, cenaze yardımı ve birikmiş maaşlar verilebilir.

Hak sahipleri, ödemeyi almak için genellikle ölüm belgesi, veraset ilamı ve kimliklerini ibraz etmek zorundadır. Başvurular, e-Devlet üzerinden veya ilgili kurumlara doğrudan yapılabilmektedir. Özellikle SGK'nın "muristen doğan hakkın ödenmesi talebi" uygulaması sayesinde işlemler hızlanmıştır. Bu tür ödemeler, genellikle SGK veya kurumun belirlediği zaman diliminde tamamlanır. Hakların ödenmesi sırasında, murisin borç yükü ile alacak hakları birbirinden ayrı değerlendirilir ve sadece hak sahibi mirasçı ilgili tutarı alabilir.

İcra Dosyalarında Mirasbırakan

İcra dosyalarında mirasbırakan, genellikle vefat etmiş bir kişinin borçlarından dolayı oluşan ve devam eden icra takiplerinde gündeme gelir. Mirasbırakanın ölümü üzerine, borçlarına ilişkin her türlü icra takibi biter ve dosya otomatik olarak kapanmaz. Bu durumda, yasal mirasçılar devreye girer. Mirasçılar mirası kabul ettiyse, mirasbırakanın borçlarından ve icra dosyalarından da sorumlu olurlar.

Ancak borçlu kişinin ölmesi, ona karşı yürütülen takiplerin hukuken sona erdiği anlamına gelmez. Takiplere devam edilebilmesi için, mirasçıların tespit edilmesi ve icra dosyasına eklenmesi gerekir. Mirasçılık belgesiyle (veraset ilamı) ispat edilen yasal mirasçılar, tereke borçlarını sadece miras payları oranında üstlenir. Eğer mirası reddederlerse, icra takibi kendilerine yöneltilemez.

e-Devlet üzerinden "murise ait icra dosyası sorgulama" hizmeti sayesinde, mirasçılar murisin adında açılmış dosyaların ayrıntılarına erişebilir. Kısacası, icra dosyalarında mirasbırakan ile ilgili işlemler, aktif borçların ve malvarlığının duruma göre mirasçılara intikaliyle devam eder.

Boşanma ve Miras Hakkı

Boşanma ve miras hakkı konusu, Türk Medeni Kanunu'na göre oldukça açık şekilde düzenlenmiştir. Kanuna göre, boşanan eşler birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar. Yani, boşanma gerçekleştiği anda, taraflar artık karşılıklı olarak yasal miras hakkı elde edemez. Ayrıca, boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflar (örneğin vasiyetnamede eş yararına bırakılan mallar) da boşanmayla birlikte kendiliğinden geçersiz olur.

Ancak, istisnai bir durum vardır: Boşanma davası açılmış ve dava devam ederken bir eş vefat etmişse, sağ kalan eşin miras hakkını kaybetmesi için ölen eşin kusurunun olmaması gerekir. Eğer ölen eş boşanmada tam kusurlu ise, sağ kalan eş yine de mirasçı olur. Bu yüzden, boşanma davası devam ederken ölüm gerçekleşirse, mahkeme öncelikle hangi eşin kusurlu olduğuna karar verir.

Sonuç olarak, boşanmış eşler birbirleri üzerinde miras hakkına sahip değildir; ancak mal rejiminin tasfiyesi ve ölüm sırasında dava süreci gibi detaylar dikkate alınarak her olay ayrı değerlendirilmelidir.

Kısaca özetlemek gerekirse, muristen doğan hakların ödenmesi, icra dosyalarında mirasbırakan işlemleri ve boşanma sonrası miras hakkı gibi konular, güncel mevzuat ve uygulamalar kapsamında pratikte sıkça karşılaşılan ve dikkatle takip edilmesi gereken hususlardır.

Mirasbırakanın Tanımı

Mirasbırakan kavramı miras hukukunda çok temel bir yere sahiptir. Mirasbırakan, ölüme bağlı olarak sahip olduğu tüm hak ve borçları kanunda belirtilen kişilere yani mirasçılarına devreden kişidir. Bir başka deyişle, bir kişi vefat ettiğinde onun malvarlığı, alacakları ve varsa borçları hukuki olarak miras bıraktığı kişilere geçer. Genellikle mirasbırakan terimi ile aynı anlamda kullanılan muris sözcüğü de bu anlama gelmektedir. Kısacası mirasbırakan, ölen ve arkasında miras bırakmış kişidir.

Mirasbırakanın Hukuki Statüsü

Mirasbırakanın hukuki statüsü, Türk Medeni Kanunu hükümleriyle belirlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Mirasbırakan sadece gerçek kişi olabilir; tüzel kişiler yani şirketler veya dernekler mirasbırakan olamaz. Mirasbırakanın vefatıyla birlikte onun tüm malvarlığı ve borçları, mirasçılarına kanunen geçer. Eğer bir kişi ardında hiçbir yasal ya da atanmış mirasçı bırakmadan ölürse, Türk Medeni Kanunu madde 501 uyarınca mirası Devlet'e intikal eder. Yani devlet, son çare olarak mirasçıdır.

Muris ve Mirasbırakan Arasındaki Terim Farkı

Muris ve mirasbırakan kavramları günlük ve hukuki dilde sıkça duyulsa da, çoğunlukla aynı anlama gelir. Türk hukukunda "mirasbırakan" terimi kullanılmakla birlikte, "muris" Arapça kökenli olup miras bırakan anlamında kullanılır. Her iki terim de, ölen ve malvarlığını kendi mirasçılarına devreten kişinin adı olarak geçer. Aradaki fark sadece terminolojik olup, uygulamada birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Kısaca; hukuki belgelerde bazen mirasbırakan, bazen muris ifadesi görebilirsiniz. Bunlar aynı kişiyi anlatır.

Mirasbırakalabilecek Kişiler ve Koşullar

Mirasbırakan olabilmek için bazı koşullar aranır. Mirasbırakan mutlaka gerçek kişi olmalıdır; yani bir insan olmalıdır. Tüzel kişiler (şirketler gibi) mirasbırakan olamazlar. Ayrıca mirasbırakanın hukukta tam ehliyetli olması, yani kendi iradesiyle tasarrufta bulunabilecek durumda olması gerekir. Vefat eden herkes, malı olsun ya da borcu olsun, mirasbırakan kabul edilir. Hiç malı olmayan biri de mirasbırakan olabilir, çünkü borç da mirasçılara geçebilir. Yani herkes ölümünden sonra bir şekilde mirasbırakan olur ve mirasçılar belirlenir.

Sonuç olarak, mirasbırakan, ölüme bağlı olarak miras bırakan anlamına gelir ve bu kavram Türk Medeni Kanunu’nda ayrıntılı şekilde tanımlanmıştır. Herkes, hayatta olduğu sürece malvarlığı üzerindeki haklara ve ölümünden sonra mirasının kimlere geçeceğine dair bazı yasal haklara ve sınırlandırmalara sahiptir.

Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?

Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.

Lütfen unutmayın;

  • Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
  • Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Danışmanlık Talebi Oluştur

İlginizi Çekebilir

Soru Sor Danışmanlık Talep Et