Temyiz Nedir?
Temyiz nedir? Kısaca, bir mahkeme kararının hukuka uygunluk yönünden bir üst merci tarafından incelenmesidir. Genelde istinaf sonrası dosya Yargıtay önüne gelir ve karar sadece hukuk kurallarına göre denetlenir; deliller yeniden tartışılmaz. Yani temyiz, bir “ikinci bakış” değil, bir kanun yolu denetimidir.
Bu yazıda şu sorulara net cevaplar bulacaksınız:
- Temyiz süresi kaç gündür ve nasıl hesaplanır?
- Hangi kararlar temyiz edilebilir, hangileri edilemez?
- Kimler temyiz başvurusu yapabilir ve dilekçede neler olmalı?
Not: Temyiz, çoğunlukla “usul ve hukuk” kontrolüdür; maddi vakıa denetimi değildir.
Ayrıca istinaf–temyiz farkı, Yargıtay’ın verebileceği karar türleri (onama, bozma, düzelterek onama) ve pratik ipuçlarına da değineceğiz. Böylece “temyiz” sürecini adım adım anlayacaksınız.
Temyizin Tanımı ve Amacı
Temyiz Nedir?
Temyiz nedir diye merak eden herkes için basit bir tanım yapmak gerekirse, temyiz, bir mahkemede verilen kararın, daha üst bir mahkemede tekrar incelenmesini istemek demektir. Türk hukuk sisteminde, genellikle yerel mahkemelerin verdiği kararlar kesinleşmeden önce, taraflar bu kararı bir üst mahkemeye götürerek hataların giderilmesini talep edebilir. Temyiz başvurusu sonucunda üst mahkeme, yerel mahkemenin kararını onaylayabilir, bozabilir veya düzelterek onaylama yoluna gidebilir. Böylece hukuka aykırı bir kararın kesinleşmesi engellenmiş olur.
Temyizin Hukuktaki Yeri
Temyizin hukuktaki yeri oldukça önemlidir. Türkiye’de temyiz, adaletin sağlanmasında ve hatalı kararların düzeltilmesinde anahtar bir rol oynar. Hem ceza hem de hukuk yargılamasında başvurulabilen temyiz, özellikle Yargıtay’ın görevli olduğu yüksek yargı yoludur. Temyiz sistemi sayesinde, alt mahkemelerin verdiği kararların, kanuna ve usule uygun olup olmadığı Yargıtay tarafından tekrar gözden geçirilir. Temyiz, hak arama özgürlüğü kapsamında temel bir hak olarak kabul edilir ve yargı kararlarının kalitesini artırır.
Temyizin Amaçları
Temyizin amaçları arasında en önemlisi, mahkemelerin verdikleri kararların denetlenmesini sağlamaktır. Hatalı ya da eksik yapılan yargılamalarda, tarafların mağdur olmaması için bir üst yargı yöntemine başvurmak büyük bir güvence sunar. Bir diğer amaç ise, hukukta birliğin sağlanmasıdır. Özellikle aynı konuda farklı kararlar verilmesini önlemek, uygulamada istikrar sağlamak temyizin sonuçlarından biridir. Ayrıca, temyiz sayesinde hukuki hatalar düzeltilebilir, hak ihlalleri önlenebilir ve kanunların doğru uygulanması tam anlamıyla temin edilir. Tüm bu amaçlar, adalet duygusunun zedelenmemesi için sistemin vazgeçilmez bir unsuru olarak temyizin önemini artırır.
Temyiz Kanun Yolunun Tarihçesi
Temyiz kanun yolu, Osmanlı döneminden günümüze kadar Türkiye hukuk tarihinde çok önemli bir yer tutar. Tarihsel olarak 1868’de kurulan "Divan-ı Ahkâm-ı Adliye" kurumuyla temyizin temelleri atılmıştır. 1879 yılında ise "Mahkeme-i Temyiz" adıyla bugünkü modern anlamına yaklaştırılmıştır. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte Yargıtay adını almış ve temyiz mercii olarak sistemdeki yerini sağlamlaştırmıştır. Yargıtay, ülkede hukukun birliğini sağlama ve alt mahkemeler arasındaki karar ayrılıklarını gidermek amacıyla kurulmuştur. Yıllar içinde kanunlarda yapılan değişikliklerle temyiz sistemi daha işlevsel ve adil hale getirilmiştir.
Hukuk ve Ceza Yargılamasında Temyiz
Hukuk ve ceza yargılamasında temyiz, hem bireyler hem de toplum açısından büyük önem taşır. Hukuk yargılamasında temyiz, Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği nihai kararlara karşı başvurulan bir üst denetim yoludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) göre istinaf mahkemesinden geçen dosya Yargıtay’a gider. Ceza yargılamasında ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) göre, belirli suç veya ceza sınırlarını aşan kararlar için temyiz başvurusu yapılabilir. Ceza davalarında Yargıtay, usul ve esas yönünden kararların doğruluğunu denetler. Her iki yargı türünde de temyiz yoluyla verilen kararların hukuka uygunluğu güvence altına alınır, hatalı kararların düzeltilmesi sağlanır.
Temyiz ve İstinaf Arasındaki Farklar
Temyiz ve istinaf kanun yolları, Türk hukuk sisteminin iki önemli denetim mekanizmasıdır ancak aralarında çeşitli farklar bulunur. İstinaf, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın esastan ve yeniden incelendiği bir kanun yoludur. Yani istinaf mahkemesi hem maddi vakıaları yeniden değerlendirir hem de hukuki denetim yapar. Temyiz ise, istinaf mahkemesinin kararından sonra başvurulan ve kararın sadece hukuki yönden denetlendiği kanun yoludur. Yargıtay, temyiz başvurularında vakaları değiştirmez, kararın hukuka uygunluğunu kontrol eder. Kısacası, istinaf maddî ve hukukî inceleme yaparken, temyiz yalnızca hukuki inceleme yapar. Temyizde genellikle yeni delil sunulamaz, sadece kararın yasalara uygun olup olmadığı araştırılır.
Temyizde Yargıtay'ın Rolü
Temyiz sürecinde Yargıtay, en üst inceleme merci olarak görev yapar. Yargıtay’ın temel görevi, istinaf mahkemesi kararlarının hukuka uygun olup olmadığını incelemektir. Yargıtay, dosya üzerinde veya duruşmalı olarak dosyayı değerlendirir ve verdiği kararlarla hukuki içtihat birliğini sağlar. Yargıtay’ın incelediği dosyalarda, maddi olaylar tekrar araştırılmaz; sadece olayların hukuki açıdan doğru değerlendirilip değerlendirilmediğine bakılır. Ayrıca, Yargıtay kararıyla bozma, onama veya düzelterek onama gibi nihai kararlar verilebilir. Bu yönüyle Yargıtay, hem bireysel adaletin tecellisini hem de ülke genelinde hukukun genel uygulama birliğini güvence altına alan çok önemli bir kurumdur.
Temyiz Edilebilen Karar Türleri
Temyiz edilebilen karar türleri, genellikle mahkemelerin verdiği nihai kararlardır. Nihai kararlar, davayı tamamen veya kısmen sona erdiren, taraflar arasında uyuşmazlığı çözen kararlardır. Özellikle asliye hukuk mahkemeleri, ceza mahkemeleri ve diğer ilk derece mahkemelerinin verdiği hüküm ve kararlar, belli koşullar sağlandığında temyiz edilebilir.
Temyiz edilebilen kararlar arasında:
- Mahkemenin esasa ilişkin nihai kararı
- Kısmi kararlar
- Feragat veya kabul neticesinde verilen kararlar
- Mahkemenin davayı reddetmesine veya kabulüne ilişkin hükümler
- Birden fazla davalının olduğu hallerde, bazı taraflarla ilgili kesinleşmeyen kararlar sayılabilir. Ancak bu kararların temyize uygun olup olmadığı ayrıca ilgili yasa ve usullere bağlıdır.
Özellikle güncel Türk hukuku açısından, belirli bir parasal sınırı aşan kararlar temyiz edilebilmektedir. Bu sınır her yıl Adalet Bakanlığı tarafından belirlenir ve Resmi Gazete’de yayımlanır. Ayrıca bazı idari yargı kararları da temyize tabidir.
Temyiz Edilemeyen Kararlar ve İstisnalar
Temyiz edilemeyen kararlar ise Kanun tarafından açıkça belirtilmiştir. Basit yargılama usulüyle verilen ve kanunda açıkça kesin olduğu yazan kararlar temyiz edilemez. Yine de bu kuralın istisnaları vardır.
Genel olarak temyiz edilemeyen kararlar:
- Ara kararlar (Mahkeme yargılamasına devam ederken verdiği, esası çözmeyen kararlar)
- Geçici hukuki koruma kararları (ihtiyati tedbir gibi)
- İstinaf incelemesinden geçmemiş, ilk derece mahkemesinin kesin nitelikteki kararları
- Belirlenmiş parasal sınırın altında kalan davalara ilişkin kararlar olarak sıralanabilir.
Ancak kanunda “kesin” olduğu yazsa bile, bazı kararlar istisnai olarak temyize tabi olabilir. Özellikle hak ihlali, adil yargılanma hakkının ihlali gibi önemli durumlar söz konusu ise, üst mahkemelere başvurmak mümkün olabilir.
Ceza yargılamasında da belirli düşük cezalar, kısa süreli hapis veya adli para cezası gibi bazı kararlar temyize kapalıdır. Ancak tarafların hak kaybı riskini azaltmak için bazı istisnalar uygulanabilmektedir.
Temyiz Sınırı ve Yıllara Göre Güncel Durum
Temyiz sınırı, mahkeme kararlarının temyize götürülebilmesi için kararın parasal değerinin ulaşması gereken minimum tutarı ifade eder. Her yıl güncellenen temyiz sınırı, davanın açıldığı yıldaki karar tarihine göre değişiklik gösterir.
2024 yılı için hukuk davalarında temyiz sınırı 107.090 TL olarak belirlenmiştir. Yani, mahkeme kararı ile hükmedilen değer bu tutarı aşmıyorsa, karar kesin niteliktedir ve temyize götürülemez. Ancak kamu düzenine aykırı hususlar veya adil yargılanma hakkının ağır ihlali gibi hallerde sınır aşılmasa dahi temyiz olanakları araştırılır.
Ceza davalarında ise temyiz sınırı, verilen cezanın türüne ve miktarına bağlı olarak kanunda açıkça gösterilmiştir. Daha küçük suçlar ve para cezaları için temyiz yolu kapalıdır. Yıllara göre temyiz sınırları, yasal düzenlemeler ve Adalet Bakanlığı’nın güncel duyuruları ile değişmektedir. En güncel bilgilere, her yıl Resmi Gazete’de yayımlanan temyiz sınırı tebliğlerinden ulaşılabilir.
Temyiz sınırını dikkate almadan yapılan başvurular, usulden reddedilmektedir. Bu nedenle dosyanın güncel temyiz sınırı ile karşılaştırılması çok önemlidir.
Temyiz Süreci
Temyiz Başvurusu Nasıl Yapılır?
Temyiz başvurusu yapmak için, öncelikle davada taraflardan birisi olmanız gerekir. Temyiz başvurusu, kararı veren mahkemeye verilecek bir temyiz dilekçesi ile yapılır. Eğer karar yüksek mahkeme tarafından verildiyse, başvuru doğrudan ilgili mahkemeye yapılmalıdır. Genel uygulamada ise, ilk derece mahkemesine veya istinaf mahkemesinin ilgili dairesine başvurulur.
Dilekçe yazıldıktan sonra, mahkeme kalemine elden verilebilir ya da UYAP e-Devlet kapısı üzerinden elektronik olarak gönderilebilir. Dilekçe dışında, gerekli harç ve giderlerin de ödenmesi gerekir. Mahkeme dilekçeyi aldıktan sonra inceleme için üst mahkemeye gönderir.
Temyiz Dilekçesi Hazırlama
Temyiz dilekçesi hazırlarken dikkatli olunmalı, dilekçe açık ve anlaşılır olmalıdır. Yazılı olma mecburiyeti vardır, sözlü başvurular kabul edilmez. Dilekçenin üzerinde, başvuruda bulunanın kimlik bilgileri ve imzası mutlaka yer almalıdır. Temyiz dilekçesi genellikle bir avukat tarafından profesyonelce hazırlanır; ancak kişi, dilerse kendisi de hazırlayabilir.
Temyiz Dilekçesinde Bulunması Gereken Bilgiler
Temyiz dilekçesinde şu bilgiler mutlaka bulunmalıdır:
- Dilekçeyi veren kişinin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve adresi
- Davadaki karşı tarafın adı, soyadı ve adresi
- Kararın hangi mahkemeden ve hangi tarihte verildiği
- Kararın numarası (esas ve karar numaraları)
- Temyiz sebepleri (kararın neden yanlış ya da hukuka aykırı olduğu açıklanmalı)
- Talep edilen sonuç (kararın bozulması, düzeltilerek onanması gibi)
- Dilekçe tarihi ve ıslak imza
Bu bilgilerin eksiksiz olması, temyiz başvurunuzun geçerli sayılması için çok önemlidir. Eksik veya yanlış bilgi girilirse dilekçe reddedilebilir.
Temyiz Başvuru Süresi ve Hesaplanması
Temyiz başvurusu için kanunen belirlenmiş süreler vardır. Hukuk davalarında temyiz süresi, kararın tebliğinden itibaren iki haftadır (14 gün). Ceza davalarında ise bu süre genellikle kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 15 gündür. Süre, kararın tarafınıza tebliğ edildiği günü takip eden ilk günden başlayarak hesaplanır.
Eğer süre hafta sonu veya resmi tatile denk gelirse, takip eden ilk iş gününde temyiz başvurusu yapılabilir. Süresi içinde yapılmayan başvurular kabul edilmez ve karar kesinleşir.
Yanlış Mahkemeye Başvuru Durumu
Eğer temyiz başvurusu yanlışlıkla başka bir mahkemeye yapılırsa, bu başvuru süre içinde yapılmışsa geçerli kabul edilir. Dilekçeyi alan mahkeme, dilekçeyi yetkili olan mahkemeye gönderir. Yani süresinde yapılan başvurular hakkınızda kayıp oluşturmaz, ancak zaman kaybı yaşanabilir. Bu nedenle, temyiz dilekçesini daima kararı veren mahkemeye sunmaya özen göstermek gerekir.
Temyiz Harcı ve Giderleri
Temyiz için başvuru yaparken mahkeme harçlarının ve diğer masrafların ödenmesi gerekir. 2025 yılı için Yargıtay’a yapılan temyiz başvurularında temyiz başvuru harcı genelde maktu olup, 3.033,70 TL civarındadır. Konusu para olan davalarda ise ayrıca oransal bir karar ve ilam harcı da alınır. Dosya gönderim, tebligat ve posta masrafları gibi ek giderler de olabilir.
Harç ve masrafların eksik yatırılması durumunda mahkeme başvuruyu işleme almayabilir. Maddi durumunuz uygun değilse adli yardım talebinde bulunarak geçici olarak harç muafiyeti isteyebilirsiniz.
Temyiz sürecinde süreler, harçlar ve usul kuralları çok önemlidir. Eksik veya yanlış başvuru davanızın kaybına sebep olabilir, bu yüzden detaylara dikkat edilmeli ve gerekiyorsa bir avukata danışılmalıdır.
Temyiz Hakkının Kullanılması
Kimler Temyiz Başvurusu Yapabilir?
Temyiz başvurusunda bulunma hakkı, davanın taraflarına, onların yasal temsilcilerine, davaya müdahil olanlara ve bazı hallerde Cumhuriyet Savcısına tanınmıştır. Bu kişilerin her biri, kendi hak ve menfaatleri zarar gördüğünde mahkeme kararını üst mahkemeye taşıyabilir.
Taraflar
Kimler temyiz başvurusu yapabilir sorusunun en temel cevabı davanın esas taraflarıdır. Davacı ve davalı, verilen mahkeme kararını yasal süresi içinde temyiz edebilir. Bu hak bireysel olup, karardan zarar gören taraf tarafından kullanılır. Kimi zaman sadece davalı, kimi zamanda yalnızca davacı karar aleyhine ise temyiz yoluna başvurabilir.
Yasal Temsilciler (Avukat, Vasi)
Temyiz hakkının kullanılması konusunda yasal temsilciler de önemli rol oynar. Küçüklerin veya kısıtlı kişilerin davalarında, veli ya da vasi gibi yasal temsilciler, onların adına temyiz başvurusunda bulunabilir. Ayrıca, davanın avukatla takip edilmesi durumunda, avukatlar da vekaletnameye dayanarak temyiz sürecini yürütebilir ve temyiz başvurusu yapabilirler. Avukat aracılığıyla yapılan başvurularda, vekaletname sunulması çoğu zaman zorunludur.
Müdahil Kişiler (Mağdur, Şikayetçi)
Ceza davalarında mağdur ve şikayetçi de, taraf sıfatı taşımasa bile temyiz hakkını kullanabilir. Müdahil kişiler olmak, mahkemede bir çıkarı ya da menfaati savunmak anlamına gelir. Temyiz hakkı, müdahilin menfaatine açıkça zarar veren kararlar için kullanılabilir. Bu kişiler kararın değiştirilmesini, bozulmasını veya düzeltilmesini isteyebilir.
Cumhuriyet Savcısı
Ceza davalarında Cumhuriyet Savcısı da, hem kamu adına hem de kamu düzenini ilgilendiren konularda temyiz başvurusu yapabilir. Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz hakkı, suçun karşılıksız kalmaması ve adaletin tam olarak sağlanması amacıyla önemli bir güvencedir. Savcı, verilen kararı uygun bulmazsa, kamu yararı gözeterek üst mahkemeye başvurabilir.
Temyiz Hakkından Feragat
Temyiz hakkının kullanılması kadar, bu haktan vazgeçmek yani feragat etmek de mümkündür. Taraflar, mahkeme kararının kendilerine tebliğ edilmesinden sonra ve yasal süresi içinde, temyiz hakkından açık bir beyanla feragat edebilir. Feragat işlemi geri alınamaz ve hakim kararı kesinleştirir. Temyiz hakkından feragat, genelde kararın taraflarca kabul edildiğinin göstergesidir. Ancak bazı davalarda (örneğin kamu düzenini ilgilendiren hususlarda), feragat mümkün olmayabilir. Feragat yapacak kişi mutlaka davaya taraf olan ya da onun yasal temsilcisi olmalıdır.
Temyiz Sebepleri ve Hukuki Gerekçeler
Temyiz Sebepleri Nelerdir?
Temyiz sebepleri nelerdir diye soran birçok kişi, yerel mahkemede verilen bir kararın neden ve nasıl Yargıtay’a taşınabileceğini merak eder. Temyiz sebepleri, mahkeme kararındaki ciddi hataların düzeltilmesini sağlamak için öngörülür. Özellikle hukuka aykırılık, usule aykırılık, delillerin yanlış değerlendirilmesi ve kararda gerekçesizlik en sık karşılaşılan temyiz nedenlerindendir. Temyiz başvurusu yapılırken, bu sebepler detaylıca gerekçelendirilmelidir. Çünkü Yargıtay sadece bu gösterilen nedenlerle karar üzerinde inceleme yapar.
Hukuka ve Usule Aykırılık
Hukuka ve usule aykırılık, temyiz başvurusunun en temel sebebidir. Eğer mahkeme, kanunları yanlış uyguladıysa veya yargılama sırasında adil yargılanma ilkelerine uymadıysa temyiz hakkı doğar. Örneğin, usul hükümlerine (tebligatın yapılmaması, tarafların dinlenmemesi gibi) uyulmadan alınan kararlar ya da yasaların yanlış uygulanması ciddi bir hukuka aykırılık oluşturur. Temyiz dilekçesinde bu tür aykırılıklar açıkça belirtilmeli, hangi yasanın ihlal edildiği yazılmalıdır.
Delillerin Değerlendirilmesindeki Hatalar
Delillerin değerlendirilmesindeki hatalar, temyiz başvurusunda sıkça karşılaşılan bir nedendir. Mahkeme, sunulan delilleri doğru şekilde incelememiş veya önemli bulguları göz ardı etmiş ise temyiz gerekçesi oluşur. Örneğin, tanık beyanlarının dikkate alınmaması ya da yanlış yorumlanması, delil olarak kabul edilmeyen belgelerin hükme esas alınması hukuksal bir hata sayılır. Bu durumda, temyiz başvurusu yapılırken hangi delilin nasıl yanlış değerlendirildiği açıkça anlatılmalıdır. Yargıtay, delillerin doğru değerlendirilip değerlendirilmediğine özel önem verir.
Kararda Gerekçesizlik
Kararda gerekçesizlik, temyiz sebeplerinin önemli bir parçasıdır. Bir mahkeme kararı mutlaka dayandığı delilleri ve hukuksal gerekçeleri açıkça belirtmelidir. Eğer karar “gerekçesiz” veya “yetersiz gerekçeli” ise yani neden bu sonuca ulaşıldığı anlaşılmıyorsa, taraflar için bu durum ciddi bir mağduriyet yaratır. Gerekçesiz kararlar, adil yargılanma hakkını ortadan kaldırır. Böyle durumlarda temyiz başvurusu özellikle “gerekçe eksikliği” ya da “gerekçesizlik” sebebine dayanır.
Temyiz Sebebi Gösterme Zorunluluğu
Temyiz sebebi gösterme zorunluluğu, başvurunun kabulü için olmazsa olmazdır. Yargıtaya başvururken mutlaka karardaki hata veya eksiklikler açık bir şekilde belirtilmelidir. Sadece “kararı temyiz ediyorum” demek yeterli değildir. Özellikle hangi maddede, hangi usul kuralında hata yapıldığını, nelere dayanılarak kararın yanlış olduğunu belirtmek önemlidir. Aksi halde Yargıtay başvuruyu reddedebilir. Bu yüzden temyiz dilekçesi hazırlanırken somut ve açık sebepler gösterilmeli, hukuki ve mantıklı gerekçeler yazılmalıdır. Her maddeye dayanan bir temyiz dilekçesi, başvurunun başarıya ulaşma şansını artırır.
Unutmayın, temyizde en önemli nokta başvurunuzun nedenini açıkça anlatmaktır!
Ön İnceleme
Temyiz incelemesi aşamalarında ilk adım, genellikle ön inceleme olarak bilinir. Yargıtay’a ulaşan dosya, önce bazı şekli kontrollerden geçer. Bu aşamada, dosyanın temyize uygun olup olmadığı, başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığı, gerekli harç ve diğer usul işlemlerinin eksiksiz tamamlanıp tamamlanmadığı kontrol edilir. Eğer bir eksiklik varsa, başvuru doğrudan reddedilebilir veya eksikliklerin giderilmesi için süre tanınır. Ön inceleme, mahkemeye ulaşan tüm evrakların tamam olduğundan ve temyiz başvurusunun kabul edilebilir bir başvuru olduğundan emin olmayı amaçlar. Böylece, esasa girilmeden şekil açısından bir filtreleme yapılır.
Esastan İnceleme
Ön inceleme aşaması eksiksiz geçildiyse, dosya esastan incelenmeye başlanır. Esastan inceleme; temyiz edilen kararın gerçekten hukuka uygun olup olmadığının esas açısından Yargıtay tarafından detaylı olarak değerlendirilmesini ifade eder. Burada Yargıtay, mahkemelerin verdiği kararı hem maddi hem de hukuki açıdan kontrol eder. Dosyadaki delillerin değerlendirilip değerlendirilmediği, kararın dayandığı hukuki gerekçe, uygulanan yasa maddeleri ve usul kuralları gözden geçirilir. Eğer bir hata tespit edilirse, dosya bozulabilir. Hata yoksa karar onaylanır.
Duruşma ile İnceleme
Temyiz incelemesinde kural olarak dosya üzerinden çalışma yapılır; ancak bazı istisnai durumlarda duruşmalı inceleme de mümkündür. Duruşma ile inceleme, yalnızca kanunun açıkça belirttiği ve çok istisnai durumlarda yapılmasına izin verdiği bir uygulamadır. Özellikle ağır ceza davalarında veya tarafların açıkça duruşma talebiyle başvurusunda duruşma günü belirlenir. Bu gün geldiğinde taraflar Yargıtay'da sözlü açıklama yapabilirler. Hakimler, tarafları dinler ve ardından karar verir. Eğer taraflardan hiçbiri duruşmaya gelmezse, inceleme yine dosya üzerinden devam eder. Bu yöntem, mahkemenin kararını sözlü olarak savunma hakkını tanır, fakat çok nadiren tercih edilir.
Dosya Üzerinden İnceleme
Yargıtay’da dosya üzerinden inceleme, temyiz incelemesinde uygulanan asıl yöntemdir ve neredeyse tüm dosyalar bu şekilde karara bağlanır. Bu yöntemde, taraflar ve avukatlar yeniden ifade vermez veya ek belge sunmaz. Yargıtay, dosyada bulunan beyanlar, deliller ve kararlara bakarak kararını verir. Sözlü tartışma ya da duruşma yapılmaz. Bu, sürecin hızlı ve etkili yürütülmesini sağlar ve adaletin gecikmemesine katkıda bulunur. Sadece çok istisnai hallerde duruşmalı inceleme yapılır; onun dışındaki tüm başvurular dosya üzerinden, yazılı olarak incelenir ve karara bağlanır.
Temyiz incelemesi aşamalarında, şekli kontrolle başlayıp, esas incelemeyle devam eden bu süreçler hukuk düzeninin doğru karar vermesine yardımcı olur. Dosya üzerinden ve gerektiğinde duruşmalı olarak yapılan bu kontroller, adaletin sağlıklı işlemesine büyük katkı sunar.
Temyiz Sonuçları
Onama Kararı
Onama kararı, Yargıtay tarafından verilen ve yerel mahkemenin kararının doğru bulunduğunu gösteren bir karardır. Yargıtay, inceleme yaptığı dosyada yerel mahkemenin hem usul hem de esas açısından hukuka uygun davrandığını tespit ederse, kararı onaylar, yani “onama” kararı verir.
Onama kararıyla birlikte, yerel mahkemenin verdiği karar kesinleşir ve artık bu karar üzerinden farklı bir kanun yoluna gidilemez. Onama kararından sonra taraflar yalnızca çok sınırlı hallerde “karar düzeltme” yoluna başvurabilirler, ancak bu yol da belirli koşullara bağlıdır ve oldukça istisnai bir mekanizmadır.
D düzelterek Onama Kararı
Düzelterek onama kararı, Yargıtay’ın yerel mahkeme kararında küçük bir hata veya eksiklik bulması fakat bu hata veya eksikliğin kararın esasını etkilememesi durumunda verdiği bir karardır.
Burada Yargıtay, kararın esasındaki bir hatayı düzelterek kararı onar. Örneğin; maddi hata, işlem eksikliği, hükümdeki yazım yanlışı gibi düzeltilebilir durumlar tespit edilirse, Yargıtay bu hatayı düzeltip sonucu olumlu bulursa kararı düzeltip onaylar. Böylece hem karar hukuka uygun hale gelir hem de yeniden yerel mahkemeye dönmeye gerek kalmaz.
Bozma Kararı ve Sonuçları
Bozma kararı, Yargıtay’ın incelediği kararı hukuka, usule veya delillere uygun bulmadığında verdiği karardır. Yani Yargıtay, yerel mahkemenin kararında ciddi yanlışlıklar veya eksiklikler tespit ederse o kararı bozar ve dosyayı yeniden incelenmesi veya karar verilmesi için geri gönderir.
Bozma kararı sonucunda, dosya tekrar ilk derece mahkemesine veya ilgili mahkemeye gider. Yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararında gösterdiği hukuki gerekçeleri dikkate alarak yeniden yargılama yapar. Eğer yerel mahkeme, Yargıtay’ın gerekçesine uyarak karar verirse süreç devam eder ve karar kesinleşmeye gider.
Yerel Mahkemece Direnme
Yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına karşı bazen “direnme kararı” verebilir. Yani Yargıtay’ın gerekçesine katılmayarak kendi ilk kararını tekrar edebilir. Direnme kararı verilirse dosya tekrar Yargıtay’a gönderilir. Bu defa Yargıtay’ın daha üst düzeydeki kurulları devreye girer ve uyuşmazlık çözülene kadar süreç devam eder.
Direnme üzerine Yargıtay genel kurulu kararı kesin nitelikte olur ve uyuşmazlık bu aşamada kesin olarak sonuçlanır.
Kesinleşen Kararların İcraya Etkisi
Kesinleşen kararlar, icra edilebilir hale gelir. Yani artık bu kararlar hakkında yeni bir dava açılamaz, temyize veya başka bir kanun yoluna başvurulamaz. Taraflardan biri aleyhine alınmış olan ve kesinleşen kararlar, ilgili icra dairesine gönderilebilir ve işlem başlatılabilir.
Özellikle maddi alacaklar, tahliye kararları veya aile hukukunda verilen hükümler, ancak kesinleştikten sonra fiilen uygulanabilir. Kesinleşmemiş bir karar ise, icra safhasına tamamen geçemez; sadece ihtiyati tedbir kararları gibi bazı istisnai durumlar olabilir.
Sonuç olarak, temyiz yolundaki her karar, davanın sonucunu ve kararın uygulanabilirliğini doğrudan etkiler. Karar kesinleştiğinde hukuk güvenliği sağlanır ve ilgili taraflar haklarını kullanmaya başlayabilirler.
Ceza Yargılamasında Temyiz
Ceza yargılamasında temyiz, istinaf mahkemesinin verdiği karara karşı daha üst bir yargı merciine başvurulmasını ifade eder. Türk hukukunda bu merci Yargıtay’dır. Temyiz, genellikle istinaf sonrası yapılan ve esas olarak kararın hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi amacı taşır. Temyiz süreciyle birlikte, kararın doğru ve adil olup olmadığı yalnızca hukuki yönden, usul hatası ve kanuna aykırılık açısından incelenir.
Ceza yargılamasında temyize başvurmak isteyen kişiler, kararı veren istinaf mahkemesine bir dilekçeyle başvururlar. Temyiz başvurusu için kararın muhataba tebliğ edilmesinden itibaren 15 gün süre bulunur. Bu sürenin geçirilmesi halinde, temyiz hakkı kaybedilir.
Ceza Davalarında Temyiz Başvurusu
Ceza davasında temyiz başvurusu, yazılı olarak yapılır. Sanık, katılan veya mağdur, temyiz hakkını kullanabilir. Temyiz başvurusu, ilgili kararı veren istinaf mahkemesine dilekçe ile ulaştırılır. Cezaevinde bulunan hükümlüler ise, bu başvurularını cezaevi idaresi aracılığıyla yapabilir.
Başvuru sırasında dilekçenin bizzat verilebileceği gibi, mahkeme zabıt katibine sözlü beyan da yapılabilir. Beyan tutanağa geçirilir ve hakim tarafından onaylanır. Temyiz başvurusu usulü açısından eksiksiz ve doğru bilgi sunmak son derece önemlidir.
Ceza Temyiz Dilekçesi
Ceza temyiz dilekçesi hazırlanırken, kararın tarih ve numarası, temyiz eden kişinin kimliği, hangi kararın temyiz edildiği ve hangi sebeplere dayanıldığı açıkça yazılmalıdır. Dilekçede şu bilgiler mutlaka yer almalıdır:
- Mahkeme ve dosya bilgileri (esasa ve karara esas numarası)
- Kararın kısa özeti ve hangi noktalar için temyiz istendiği
- Temyiz edenin kimlik ve iletişim bilgileri
- Temyiz gerekçeleri (kanun ve usule aykırılıklar açık ve anlaşılır şekilde yazılmalıdır)
Dilekçede yer alacak itiraz nedenlerinin açıkça yazılması Yargıtay’ın incelemesinde büyük önem taşır. Eksik veya belirsiz gerekçeyle hazırlanan dilekçelerle başvurulan temyiz başvuruları, çoğunlukla başarılı olmaz.
Ceza Hukukunda Temyiz Edilemeyen Durumlar
Her ceza davası kararı temyize açık değildir. Beş yıl veya daha az hapis cezalarına ilişkin kararlar genellikle istinaf sonrası kesinleşir ve temyiz edilemez. Ancak bazı istisnai suç tiplerinde, ceza miktarından bağımsız olarak temyiz yolu açık tutulmuştur. Ayrıca adli para cezaları ve bazı hafif suçlara ilişkin kararlar da temyiz kapsamında değildir.
Özetle temyiz edilemeyen ceza davaları örnekleri:
- 5 yıl ve altındaki hapis cezaları
- Miktarı ne olursa olsun adli para cezaları
- Kanunda açıkça kesin olduğu belirtilen hükümler
İstisnai olarak, bazı suçlar ve özel yasal düzenlemelerde farklı hükümler yer alabilir. Bu nedenle kararın türüne göre doğrudan bir avukata başvurmak faydalıdır.
Cumhuriyet Savcısının Yetkisi
Cumhuriyet savcısı, kamunun haklarını korumak adına ceza davalarında temyiz başvurusu yapma yetkisine sahiptir. Savcı, sanık lehine veya aleyhine temyize gidebilir.
Savcının temyiz dilekçesinde, temyiz talebinin sanığın lehine mi yoksa aleyhine mi olduğu mutlaka açıkça belirtilmelidir. Eğer savcı sanık lehine temyiz yoluna başvurursa, bu başvurudan yalnızca temyizde gösterilen hususlar incelenir ve sanığın aleyhine olacak bir karar verilemez.
Hukuk Davalarında Temyiz
Hukuk davalarında temyiz, istinaf mahkemeleri veya ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve temyize açık olan kararlara karşı, Yargıtay nezdinde yapılan itiraz başvurusu anlamına gelir. Hukuk davalarında da temel amaç usul hatalarının giderilmesi ve adaletin sağlanmasıdır.
Hukuk davalarında temyiz yolu işleyişi özetle şöyle işler:
- İstinaf mahkemesince verilen nihai karar taraflara tebliğ edilir.
- Taraflar, kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz dilekçesini kararı veren mahkemeye sunar.
- Temyiz dilekçesi ve dosya, ilgili Yargıtay dairesine gönderilir.
- Yargıtay incelemesinden sonra yeni bir karar verilerek sonuç taraflara bildirilir.
Hukuk Mahkemelerinde Temyiz Usulü
Hukuk mahkemelerinde temyiz başvurusu, genellikle mahkemeye sunulan bir dilekçe ile yapılır. Bu başvuruda bulunmak isteyen taraf, kararı temyiz etmekteki haklı nedenlerini açıkça yazar. Dilekçede:
- Mahkemenin adı ve esas/karar numarası
- Temyiz eden tarafın bilgileri
- Temyiz edilen karar ve gerekçeleri
- İstem sonucu (kararın bozulması, düzeltilmesi gibi)
belirtilmelidir. Eksiksiz ve titiz şekilde hazırlanmış temyiz dilekçesi, davanın bir üst yargı merciinde sağlıklı şekilde incelenmesini sağlar.
Önemli Not: Hukuk ve ceza davalarında temyiz usulü ve süresi farklılıklar gösterebilir. Dolayısıyla süreç öncesi, özellikle ceza ve ciddi hukuk davalarında bir avukattan profesyonel destek almak faydalı olur.
Temyizle İlgili Önemli Notlar ve Pratik Bilgiler
Temyiz Dilekçesi Hazırlarken Dikkat Edilecekler
Temyiz dilekçesi hazırlarken dikkat edilmesi gereken en önemli şey, dilekçenin açık, anlaşılır ve mevzuata uygun olmasıdır. Temyiz dilekçesinde, temyiz edilen kararın tam olarak hangi yönlerinden şikayetçi olunduğu ve hangi hukuki nedenlere dayandığı net şekilde belirtilmelidir. Dilekçenin başında kararın tarihi, mahkemesi, dosya numarası, tarafların isimleri gibi bilgilerin tam ve doğru olarak yer alması şarttır.
Temyiz sebebi mutlaka belirtilmeli, sadece "kararı temyiz ediyorum" gibi genel ifadelerden kaçınılmalıdır. Ayrıca dilekçede somut olayla ilgili hukuka veya usule aykırılık nedenleri ayrıntılı şekilde anlatılmalı, mümkünse ilgili kanun maddelerine atıf yapılmalıdır. Belgeler ve deliller açıkça gösterilmeli, ek olarak sunulan evraklar dilekçede belirtilmelidir. Dilekçe el yazısı yerine bilgisayarda yazılırsa okunabilirliği artar.
Unutmamak gerekir ki, bazı davalar için temyiz gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Bu yüzden gerekçeli yazmak çok önemlidir. Eksik, hatalı ya da dayanağı olmayan gerekçelerle yapılan başvurularda Yargıtay incelemesi olumsuz sonuçlanabilir.
Temyiz Sürecinde Sık Yapılan Hatalar
Temyiz sürecinde en sık yapılan hataların başında, temyiz süresinin kaçırılması ve eksik ya da hatalı dilekçe hazırlanması gelir. Birçok kişi kararın tebliğinden itibaren süresi içinde başvuru yapmayı unutur veya gecikir. Aynı şekilde, temyiz sebebinin açıkça gösterilmemesi veya yanlış mahkemeye başvuru yapılması da sık karşılaşılan hatalardandır.
Bazen başvuranlar temyiz harcını yatırmayı unuturlar, bu da başvurunun reddine neden olabilir. Dilekçeye dosya numarasının veya karar tarihinin yanlış yazılması, taraf bilgi eksikliği veya kararın hangi kısmının temyiz edildiğinin belirtilmemesi yaygın hatalardandır.
Bir diğer hata da, temyiz hakkı bulunmayan kararlar için başvuru yapılmasıdır. Bu durumda, Yargıtay doğrudan başvuruyu reddeder. Ayrıca, gerekçesiz, soyut ve dayanağı olmayan iddialarla yapılan başvuruların başarılı olma ihtimali çok düşüktür.
Temyiz Süresinin Kaçırılması ve Sonuçları
Temyiz süresi yasalarla açıkça belirlenmiştir ve çoğu zaman kararın tebliğinden itibaren 2 hafta veya 7 gün gibi net süreler vardır. Bu süreler kaçırıldığında, temyiz hakkı kaybedilir ve karar kesinleşir. Temyiz süresi içinde başvuru yapılmazsa, sonradan yapılan başvurular kesinlikle değerlendirilmeye alınmaz.
Süresi içinde temyiz edilmeyen kararlar icraya konulabilir ve kişi aleyhine birçok yasal sonuç doğurabilir. Süreyi kaçıranlar için genellikle eski hale getirme gibi istisnai haklar çok sınırlı durumlar için geçerlidir ve kolayca kabul edilmez. Bu nedenle, tebliğ tarihini iyi takip etmek ve sürenin hesaplanmasında herhangi bir hata yapmamak gerekir.
Sonuç olarak, temyiz süresinin kaçırılması başvurunun esastan incelenmesine dahi fırsat tanımaz. Bu da önemli hak kayıplarına yol açabilir. Uygulamada bu tip mağduriyetlerin yaşanmaması için mutlaka takvimi önceden planlamak ve mümkünse bir hakimi ya da avukatı danışmak önemli bir avantaj sağlar.
Yargıtay'ın İçtihadı Birleştirme Kararları
Yargıtay'ın içtihadı birleştirme kararları, Türk hukuk sisteminde çok önemli bir yere sahiptir. Bu kararlar, Yargıtay daireleri veya genel kurulları arasında aynı konuda farklı görüşlerin ortaya çıkması durumunda verilir. Amaç, hukuki istikrarı sağlamak ve benzer durumlarda çelişkili kararların önüne geçmektir.
İçtihadı birleştirme kararı verilmesi için öncelikle farklı daireler veya kurullar arasında aynı konuda içtihat uyuşmazlığı olmalıdır. Yargıtay Büyük Genel Kurulu bu konuyu görüşüp bir karar verir. Alınan kararlar, tüm Yargıtay dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar. Yani bu içtihadı birleştirme kararları, benzer meselelerde bundan sonra tüm mahkemeler tarafından uygulanmak zorundadır.
Bu kararların Resmi Gazete’de yayımlanması zorunludur ve yayımlandıktan sonra hukuken bağlayıcılık kazanır. İçtihadı birleştirme kararları sadece Yargıtay’ı ve alt mahkemeleri değil, avukatları ve davalardaki tarafları da doğrudan etkiler. Çünkü mahkemeler bu karara aykırı bir karar verirse üst mahkemelerce karar bozulur.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın içtihadı birleştirme kararları hukuk güvenliği sağlar ve yargılamada öngörülebilirlik sunar.
Alt Mahkemeler Üzerindeki Etkisi
Yargıtay kararlarının, özellikle de içtihadı birleştirme kararlarının alt mahkemeler üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. İçtihadı birleştirme kararları, yasal olarak hem ilk derece mahkemeleri hem de Yargıtay daireleri için bağlayıcıdır. Yani bir yerel mahkeme, benzer bir hukuki konuda farklı bir karar veremez.
Alt mahkemeler, Yargıtay’ın nihai yorumuna uygun karar vermek zorundadır. Eğer aykırı karar verilirse, bu karar istinaf veya temyiz aşamasında mutlaka bozulur. Böylece hukukta birlik ve adalet güvenliği sağlanır.
Yargıtay'ın kararları çoğu zaman örnek teşkil etse de, yalnızca içtihadı birleştirme kararları hem Yargıtay dairelerini hem de tüm alt mahkemeleri kesin şekilde bağlar. Diğer normal Yargıtay kararları ise, alt mahkemeleri doğrudan bağlayıcı değildir; ancak çok önemli bir yol gösterici rol oynarlar ve çoğu mahkeme bu görüşlere uygun şekilde karar verir.
Özetle, Yargıtay'ın özellikle içtihadı birleştirme kararlarıyla; ülke genelindeki hukuk uygulamasının birliği ve dengesini sağlamakta çok önemli bir görevi vardır. Alt mahkemeler için adeta yol haritası niteliğindedir ve hukuki karmaşanın önlenmesine destek olur.