Yoksulluk Nafakası Nedir?

27 dakika

Yoksulluk nafakası nedir? Boşanma nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşecek eş için, diğer eşten talep edilen maddi destektir. Yoksulluk nafakası, tarafların gelir durumuna, kusur oranına ve yaşam standartlarına göre mahkemece belirlenir.

Bu yazıda:

  • Şartları ve kimler alabilir?
  • Nasıl talep edilir, hangi belgeler gerekir?
  • Süresi, miktarı nasıl hesaplanır, artırma/azaltma mümkün mü?
  • Ne zaman sona erer (yeniden evlenme, yoksulluğun kalkması vb.)?
  • Tedbir nafakası ve İştirak nafakası ile farkları, Aile Mahkemesi süreci.

Aradığınız pratik cevapları sade bir dille, güncel uygulamalara göre ele alacağız; böylece haklarınızı daha net görüp doğru adımı atabilirsiniz. Devam edelim: yoksulluk nafakası.

Yoksulluk Nafakası Tanımı

Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonucunda maddi olarak zor duruma düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan eşe, diğer eş tarafından ödenen bir mali destektir. Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası yoksulluğa düşmemek için verilir. Buradaki amaç, boşanma nedeniyle maddi sıkıntıya giren tarafı korumak ve ona yeni hayatına başlarken temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir sağlamaktır. Yoksulluk nafakası, sürekli olarak ödenebileceği gibi bazen belirli bir süreç için de hükmedilebilir. Bu tür nafakada esas olan, boşanan kişinin ekonomik olarak kendi geçimini sağlayamayacak durumda olmasıdır.

Yoksulluk Nafakası ile Diğer Nafaka Türleri Arasındaki Farklar

Yoksulluk nafakası, diğer nafaka türleriyle karıştırılmamalıdır. Türkiye’de nafaka deyince karşımıza dört ana tür çıkar: Tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve yardım nafakası. Tedbir nafakası, boşanma davası süresince ödenir ve geçicidir. İştirak nafakası ise ortak çocukların bakım ve eğitim giderleri için verilir. Yoksulluk nafakası, doğrudan boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan eş içindir. Yardım nafakası ise yakın akrabalar arasında ihtiyaç halinde talep edilebilen bir destektir.

Yoksulluk nafakası, sadece süresiz veya belirli bir süreyle ödenmek üzere hükmedilen, boşanan eşin yoksulluğa düşmesini önlemeyi hedefleyen bir nafaka türüdür. Diğer nafaka türlerinde ya çocuklar ya da boşanma davasının geçici dönemi esas alınırken, yoksulluk nafakasında boşandıktan sonraki yaşam dikkate alınır. Ayrıca, yoksulluk nafakası eşler arasında alınıp verilebilen bir haktır ancak iştirak nafakası yalnızca çocuk için söz konusu olur.

Türk Medeni Kanunu’nda Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk nafakasının yasal dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesidir. Bu maddeye göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, geçimi için diğer taraftan süresiz veya mahkeme tarafından kararlaştırılacak süreyle maddi destek talep edebilir. Yargıtay ve mahkemeler, nafaka miktarını ve süresini belirlerken, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusur oranlarını, medeni kanunun ilgili maddelerine göre detaylı şekilde değerlendirirler.

Kanun, yoksulluk nafakası şartlarını belirtirken hem “yoksulluğa düşme” hem de “kusurun ağır olmaması” gibi iki temel kriter öngörmüştür. Yani, kardeş kusuru boyutunda olan taraf yoksulluk nafakası talep edemez. Medeni Kanuna göre nafakaya hükmedilmesi için taleple dava açılması gerekir, mahkeme kendiliğinden yoksulluk nafakası kararı vermez.

Böylece, Türk Medeni Kanunu’nda yoksulluk nafakası, boşanan ve yoksulluk riski taşıyan tarafı korumak amacıyla, çeşitli şartlar gözetilerek düzenlenmiştir.

Yoksulluk Nafakası Şartları

Yoksulluğa Düşme Kriteri

Yoksulluk nafakası şartları arasında en önemlisi, nafaka isteyecek olan kişinin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre bir kişinin yaşamını devam ettirmesi için gerekli asgari ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa yoksulluğa düşmüş sayılır. Yani, boşanmayla birlikte ev, gıda, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelen kişiler yoksulluk nafakası talep edebilir. Burada dikkat edilmesi gereken, kişinin çalışmıyor olması ya da sadece geliri olmaması yeterli değildir. Nafaka talebinde bulunan kişinin, boşanma sonrasında sosyal ve ekonomik olarak ciddi anlamda mağdur olması gerekir. Eğer kişi ailesinden maddi destek alıyorsa veya başka bir geliri varsa, mahkeme bunları ayrıntılı şekilde değerlendirir.

Kusur Durumu ve Etkisi

Yoksulluk nafakası şartları içinde bir diğer önemli husus da kusur durumudur. Nafaka talep eden taraf, diğerinden daha ağır kusurlu olmamalıdır. Yani, boşanmanın gerçekleşme sebebi nafaka talep eden kişinin davranışlarıysa ve bu davranışlar ciddi seviyedeyse, mahkeme yoksulluk nafakası verilmesine karar vermeyebilir. Kısaca özetlemek gerekirse, ağır kusurlu olan taraf yoksulluk nafakası alamaz. Ancak eşit kusur ya da daha düşük kusur olması halinde talep eden kişi yoksulluk nafakası hakkı kazanabilir. Mahkemeler, kusur tespitini boşanma sürecinde detaylıca inceler ve gerekirse delil toplar.

Talep Etme Zorunluluğu

Yoksulluk nafakası şartlarından bir diğeri ise, bu nafakanın talep edilmesidir. Mahkemeler, yoksulluk nafakasını kendiliğinden hükme bağlamaz; mutlaka taraflardan birinin bunu istemesi gerekir. Talep olmadan hakim nafaka bağlayamaz. Yani, boşanma sürecinde veya sonrasında nafaka isteyen tarafın bu isteğini açıkça ortaya koyması gerekir.

Dava ile Birlikte Talep

Dava ile birlikte talep, yani boşanma davası açılırken yoksulluk nafakası da istenmesi, en sık tercih edilen yoldur. Böylece mahkeme, boşanma kararını verirken aynı zamanda nafaka hakkında da hüküm kurar. Avukatlar genellikle boşanma dilekçelerinde bu talebi açıkça belirtir. Eğer boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edilirse, mahkeme hem boşanmaya hem de nafaka şartlarına bakarak karar verir.

Boşanma Sonrası Ayrı Dava Açılması

Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebinde bulunulmadıysa veya daha sonra ihtiyaç doğduysa, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava açarak da yoksulluk nafakası istenebilir. Fakat burada hak düşürücü süre yoktur; talep eden kişi dilediği zaman nafaka davası açabilir. Ancak zaman geçtikçe mağduriyet daha zor ispatlanabilir, bu yüzden hemen dava açılması tavsiye edilir.

Nafaka Yükümlüsünün Şartları

Yoksulluk nafakası şartlarından sonuncusu ise, nafaka yükümlüsünün mali gücüdür. Yani nafaka ödeyecek tarafın, gerçekten bu ödemeyi yapabilecek ekonomik durumda olması gerekir. Nafaka yükümlüsünün gelir durumu, yaşam standartları ve bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler mahkeme tarafından ayrıntılı incelenir. Eğer nafaka borçlusu da maddi zorluk yaşıyorsa ya da asgari geçimini ancak sağlıyorsa, mahkeme bunu dikkate alır ve nafaka miktarını buna göre belirler. Gereken durumlarda nafakayı reddedebilir ya da çok düşük bir miktara hükmedebilir. Sonuç olarak, yoksulluk nafakası, hem alacaklı hem de borçlunun şartlarına göre adil bir şekilde değerlendirilir.

Kimler Yoksulluk Nafakası Alabilir?

Boşanmada Yoksulluk Nafakası Almaya Hak Kazananlar

Boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası almaya hak kazananlar genellikle boşanma ile birlikte maddi olarak zor durumda kalacak olan kişilerdir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak şartıyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebilir. Burada önemli olan nokta, nafaka isteyen kişinin evlilik sürecinde iş sahibi olmaması veya boşanma sonrası kendi geçimini sağlayamayacak durumda olmasıdır.

Bazı durumlarda, kadınlar daha çok yoksulluk nafakası talep etse de, erkekler de gerekli şartları sağlamaları halinde nafaka alabilir. Hak kazanabilmek için karşı tarafın ağır kusurlu olması gerekmez; ancak nafaka isteyen kişinin, boşanmada ağır kusurlu olmaması gerekir. Eğer nafaka isteyen taraf, boşanmaya sebep olacak şekilde ağır kusurlu ise bu haktan yararlanamaz.

Boşanmada Tarafların Sosyoekonomik ve Mali Durumları

Boşanmada tarafların sosyoekonomik ve mali durumları, yoksulluk nafakası bağlanmasında ve miktarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biridir. Mahkeme, her iki tarafın gelirlerini, mal varlıklarını, mevcut ve gelecekteki kazançlarını detaylıca inceler. Nafaka isteyen kişinin işsiz olması, düzenli bir geliri ya da mal varlığı bulunmaması nafaka bağlanmasında güçlü bir etkendir.

Öte yandan, nafaka yükümlüsünün ise aylık geliri, sahip olduğu ev, arsa ya da diğer taşınmazlar, hatta bankadaki parasal varlıkları da hesaplanır. Tarafların gelirleriyle birlikte çocuk, sağlık durumu ve yaşı da dikkate alınır. Eğer nafaka isteyen taraf, makul bir yaşam standardı sürdüremeyecekse ve karşı taraf bu imkânlara sahipse, nafaka miktarı daha yüksek olabilir. Mahkemeler, taraflar arasında bir denge kurmaya ve kimsenin mağdur olmasına engel olmaya çalışır.

Evli Gibi Yaşama ve Haysiyetsiz Hayat Sürme

Evli gibi yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme, yoksulluk nafakası hakkının kaybedilmesine sebep olabilen önemli durumlardandır. Eğer nafaka alan kişi, başkasıyla evliymiş gibi birlikte yaşıyorsa veya toplum tarafından uygun görülmeyen “haysiyetsiz” bir hayat sürüyorsa, nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurarak yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep edebilir.

Burada “evli gibi yaşama”, kişinin biriyle birlikte yaşadığı, evlilik birliğini andıran fakat resmiyete dökülmemiş bir hayatı sürdürmesidir. “Haysiyetsiz hayat sürme” ise genel ahlak kurallarına ya da toplum değerlerine aykırı yaşantılar için kullanılır. Her iki durumda da mahkeme, delil sunulması ve bu yaşam tarzının ispatlanması hâlinde nafakayı kaldırabilir. Nafaka alan kişinin bu gibi durumları yaşadığına dair ciddi ve somut deliller olması gerekir.

Kısaca; yoksulluk nafakası almak isteyenin boşanmayla yoksulluğa düşmesi, ağır kusurlu olmaması, karşı tarafın gelir durumunun uygun olması ve ahlaka uygun bir hayat sürmesi gerekir. Bu şartlar sağlanıyorsa, mahkemeye başvuru yapılarak nafaka hakkı elde edilebilir.

Yoksulluk Nafakasının Miktarı ve Belirlenmesi

Nafaka Miktarını Belirleyen Unsurlar

Nafaka miktarını belirleyen unsurlar, yoksulluk nafakasının ne kadar olacağı konusunda mahkemelerin dikkat ettiği en önemli kriterlerdir. Birçok kişi “Nafaka neye göre belirlenir?” diye merak eder. Burada nafaka talep edenin ihtiyaçları ve diğer tarafın ödeme gücü göz önünde bulundurulur. Hakim, nafaka isteyenin çalışıp çalışmadığına, gelirine, varsa çocukların ihtiyaçlarına ve genel hayat standartlarına bakar. Aynı zamanda nafaka ödeyecek kişinin aylık gelirine, mal varlığına ve yaşam giderlerine dikkat edilir.

Bunun yanında tarafların yaşları, sağlık durumları, sosyal çevreleri ve bulundukları şehir gibi etmenler de miktarı etkileyebilir. Örneğin, İstanbul’da yaşayan biri ile küçük bir şehirde yaşayan kişi arasındaki harcama kalemleri farklı olabilir. Hakim, tüm bu kriterleri dosya üzerinden inceler ve adaletli bir miktar belirlemeye çalışır.

Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumu

Tarafların ekonomik ve sosyal durumu, yoksulluk nafakasında en çok dikkate alınan faktörlerden biridir. Eğer nafaka talep eden tarafın düzenli bir geliri yoksa ve yaşamını idame ettiremeyecek düzeydeyse, daha yüksek bir nafaka bağlanabilir. Ancak, talep edenin maddi durumu biraz iyiyse, nafaka miktarı da buna göre az olabilir. Nafaka ödeyecek tarafın geliri, borçları, bakmakla yükümlü olduğu başka kişiler olup olmadığı mutlaka incelenir.

Mahkemeler ayrıca, tarafların sahip olduğu taşınmazlar, arabalar ve banka hesaplarını da sorgular. Eğer nafaka isteyenin ailesinden maddi destek aldığı ya da başka bir yerden geliri olduğu tespit edilirse, hakim bu durumu da göz önünde bulundurur. Tarafların sosyal statüsü, hayat standartları ve ilerideki maddi beklentileri dahi nafaka kararında etkili olabilir.

Hakimin Takdir Yetkisi ve Ölçütler

Hakimin takdir yetkisi ve ölçütler, yoksulluk nafakasında nihai kararın nasıl verileceğini belirler. Türk Medeni Kanunu’nda yoksulluk nafakası için net ve sabit bir tutar belirtilmez; hakim, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ışığında adil bir değerlendirme yapar. Burada hakimin takdir hakkı çok geniş olup, hem nafaka isteyenin hem de ödeyecek olanın yaşam standartlarını gözetir.

Hakim, nafaka miktarını hesaplarken bazen bilirkişi raporu ister, bazen tarafların sunduğu ek beyan ve belgelerden yararlanır. Gerekirse, ilgili kuruluşlardan gelir ve malvarlığı sorgusu yapılmasını talep edebilir. Yoksulluk nafakası miktarı, Türk hukuk sistemine göre her zaman hakimin mantık ve vicdan ölçüsünde belirlenir. Durumda değişiklik olduğu takdirde taraflar mahkemeden nafaka miktarının artırılması veya azaltılması talebinde bulunabilir.

Kısacası yoksulluk nafakasının ne kadar olacağı; tarafların ekonomik durumu, ihtiyaçları ve hakimin hakkaniyetli ölçüsüyle belirlenir ve her dava özelinde değişiklik gösterebilir.

Yoksulluk Nafakasının Süresi ve Sona Erme Halleri

Yoksulluk Nafakasının Süresi

Yoksulluk nafakası, boşanma davası sırasında ya da boşanma kararından sonra yoksulluğa düşecek olan eşe ödenir ve başlangıçta süresiz olarak hükmedilir. Yani Türk Medeni Kanunu’nda yoksulluk nafakasına bağlanan belirli bir süre yoktur. Bu nafaka, hükmedildiği sürece devam eder. Ancak, tarafların şartlarında önemli değişiklikler olması veya kanunun öngördüğü özel sona erme hallerinin gerçekleşmesi halinde nafaka sona erebilir. Bu yüzden “yoksulluk nafakası ne kadar süreyle ödenir?” sorusunun cevabı kişiden kişiye, olaydan olaya değişebilir.

Nafakanın Kendiliğinden Sona Ermesi

Yoksulluk nafakası öyle her zaman mahkeme kararı ya da talep ile sona ermez. Bazı durumlarda kendiliğinden, yani herhangi bir başvuru ya da işleme gerek kalmadan son bulur. Yoksulluk nafakasının kendiliğinden sona erdiği bazı önemli haller vardır.

Nafaka Alacaklısının Evlenmesi

Nafaka alacaklısı yani nafaka alan taraf yeniden evlenirse, yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer. Burada evliliğin resmi olarak gerçekleşmiş olması yeterlidir, nafaka borçlusunun veya mahkemenin bir işlem yapmasına gerek yoktur. Yeniden evlenme, eski eşin geçimini sağlama zorunluluğunu tamamen ortadan kaldırır.

Nafaka Alacaklısının Ölümü

Nafaka alacaklısının ölmesi durumunda da yoksulluk nafakası hemen sona erer. Ölen kişiye nafaka ödenmeyeceğinden bu durumda da herhangi bir mahkeme kararına ihtiyaç yoktur. Nafaka hakkı, kişisel bir hak olduğu için mirasçılara geçmez.

Fiilen Evli Gibi Yaşama

Nafaka alan kişi, resmi bir evlilik olmadan bir başkasıyla fiilen evliymiş gibi bir hayat sürerse (yani birlikte yaşamaya başlarsa), yine yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer. Bu durumda, nafaka borçlusu durumu ispat ederek nafakanın kaldırılması için mahkemeye başvurabilir.

Yoksulluk Halinin Kalkması

Eğer nafaka alan kişinin ekonomik durumunda olumlu değişiklik olur ve yoksulluk hali ortadan kalkarsa, yoksulluk nafakası sona erer. Bu durumda borçlunun mahkemeye başvurup nafakanın kaldırılmasını talep etmesi gerekir.

Haysiyetsiz Hayat Sürülmesi

Türk Medeni Kanunu’na göre, nafaka alacaklısı eğer haysiyetsiz bir hayat sürmeye başlarsa, nafaka borçlusu mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını isteyebilir. Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun genel kabulüne aykırı, ahlaka uygun olmayan bir yaşam tarzı olarak değerlendirilir. Mahkeme, iddiaların somut delillerle ispat edilmesini ister.

Nafaka Borçlusunun Ölümü

Nafaka borçlusu yani nafaka ödeyen kişinin ölümü halinde de, yoksulluk nafakası otomatik olarak sona erer. Borçlu öldüğünde, nafaka borcu da ortadan kalkar ve bu borç, borçlunun mirasçılarından talep edilemez. Nafaka hakkı kişisel bir haktır, miras yoluyla devam etmez.

Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler

Yoksulluk nafakasında, nafaka kararının sona ermesine dair doğrudan bir zamanaşımı süresi bulunmaz. Yoksulluk nafakasını almaya hak kazanan kişi, her ay için ayrı bir nafaka alacak hakkına sahip olur. Ancak, geçmişe dönük olarak alınmayan nafakaların tahsili için İcra ve İflas Kanunu’na göre 10 yıllık bir zamanaşımı süresi uygulanır. Yani, geçmişe dönük olarak en fazla 10 yıl içindeki nafakalar icra yoluyla talep edilebilir. Hak düşürücü süre ise yoktur, ancak nafakanın sona ermesine neden olan durum ortaya çıktığında, tarafların buna uygun şekilde işlem yapması gerekir.

Sonuç olarak, yoksulluk nafakasının süresi ve sona erme halleri, hem tarafların hayatındaki önemli değişikliklere hem de mevzuatta açıkça belirlenen bazı hallere bağlı olarak değişmektedir. Tarafların bu süreçlerle ilgili hukuki danışmanlık almaları, hak kaybı yaşamamak adına önemlidir.

Yoksulluk Nafakasının Değiştirilmesi ve Kaldırılması

Tarafların Mali Durumunda Değişiklik Olması

Tarafların mali durumunda değişiklik olması, yoksulluk nafakasının değiştirilmesi ya da kaldırılması için en önemli sebeplerden biridir. Yoksulluk nafakası, nafaka alacaklısının gerçekten yoksulluk sınırında olup olmadığını dikkate alır. Eğer nafaka alan kişinin ekonomik durumu düzelirse ya da nafaka ödeyen kişinin mali durumu bozulursa, nafakanın miktarı yeniden gözden geçirilebilir.

Örneğin, nafaka alacaklısı bir işe girerse, miras kalırsa veya başka bir geliri olursa, mahkemeye başvurarak mevcut nafakanın azaltılması ya da tamamen kaldırılması istenebilir. Aynı şekilde, nafaka borçlusunun işsiz kalması veya gelirinin ciddi şekilde azalması da nafaka miktarının düşürülmesini sağlayabilir.

Nafakanın Artırılması veya Azaltılması

Nafakanın artırılması veya azaltılması için, mevcut nafaka kararında değişikliğe neden olacak yeni durumların ortaya çıkması gerekir. Nafaka ödenen kişi ağır bir hastalığa yakalandıysa, yaşam şartları ciddi şekilde bozulduysa veya ülke genelinde ekonomik koşullar değiştiyse, mahkeme nafaka miktarını artırabilir. Tersine, nafaka alan kişinin maddi durumunda iyileşme olursa veya yeniden evlenirse, nafaka azaltılabilir hatta kaldırılabilir.

Nafaka miktarının değiştirilmesi için dava açılması gereklidir. Mahkemeye maddi durumdaki değişikliği gösteren belgeler sunulmalıdır. Hakim, her iki tarafın güncel gelir, gider, malvarlığı ve yaşam standartlarını inceleyerek adil bir karar verir.

Nafakanın İradi Sona Erdirilmesi

Nafakanın iradi sona erdirilmesi, tarafların kendi aralarında anlaşarak nafakanın kaldırılması anlamına gelir. Yani, nafaka borçlusu ile nafaka alacaklısı karşılıklı rıza ile nafaka ödemesinin durdurulmasına karar verebilirler. Bu durum resmî bir protokol ile yapılmalı ve mahkemeye başvurulmalıdır.

Her iki tarafın yazılı onayı olmadan nafaka tek taraflı olarak kaldırılamaz. Özellikle mahkeme kararı ile verilen nafakalarda bu işlem çok daha dikkatli yapılmalıdır. Taraflar hem hak kaybı yaşamamak hem de ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek için genellikle mahkeme onayıyla bu süreci tamamlarlar.

İradi sona erdirme sonrasında, tekrar nafaka talebi için yeni bir dava açılması gerekir. Bu nedenle, tarafların karar vermeden önce hukuki danışmanlık almalarında fayda vardır.

Yoksulluk Nafakasında Uygulama ve Usul

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Yetkili ve görevli mahkeme konusunda en çok merak edilen, yoksulluk nafakası taleplerinin hangi mahkemede ve nasıl açılacağıdır. Yoksulluk nafakası davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Eğer bir yerde aile mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Mahkemesi sıfatıyla bakar.

Yetkili mahkeme ise genellikle davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası isteniyorsa, boşanma davasının açıldığı mahkeme de yetkilidir. Bu nedenle, boşanma davası ile birlikte veya boşanma sonrasında ayrı olarak yoksulluk nafakası talep etmek mümkündür.

Boşanma Davası ile Birlikte veya Sonradan Talep

Boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası istenebileceği gibi, boşanma davası kesinleştikten sonra da ayrıca yoksulluk nafakası için dava açılabilir. Burada önemli olan nokta, boşanmadan sonra yoksulluk nafakası talep etmek isteyen kişinin, hukuken yoksulluğa düştüğünü ve nafakaya muhtaç olduğunu kanıtlamasıdır.

Boşanma davası sırasında talep edilirse, mahkeme kararında bu konuya yer verilir. Ancak sonradan açılacak davada ise, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde dava açmak gerekir. Bu süreye dikkat etmek gerekir, aksi takdirde hak düşebilir. Boşanma ile birlikte veya sonradan talep arasında hukuken bir fark yoktur ancak pratikte hak kaybı olmaması için boşanma davası ile birlikte talep etmek daha avantajlıdır.

Anlaşmalı Boşanmalarda Yoksulluk Nafakası

Anlaşmalı boşanma davalarında da yoksulluk nafakası talep edilebilir. Çiftler, boşanma protokolünde yoksulluk nafakası konusunu açıkça kararlaştırabilir. Anlaşmalı boşanma protokolünde, nafaka miktarı, süresi ve ödeme şekli taraflar arasında karşılıklı anlaşmayla belirlenir.

Protokolde açık bir şekilde yoksulluk nafakası yer almıyorsa, sonradan bu konuda ayrıca bir dava açmak mümkündür. Ancak mümkün olan en açık ve detaylı düzenleme protokolde yapılmalı ve mahkemeye sunulmalıdır. Bu durumda mahkeme, tarafların üzerinde anlaştığı şekilde karar verir.

Toplu Ödeme (Lump Sum) ve Süreklilik

Yoksulluk nafakası Türkiye’de genellikle her ay düzenli yapılan ödemeler şeklinde uygulanır. Ancak taraflar anlaşarak tek seferde “toplu ödeme” şeklinde de ödenmesini kararlaştırabilir. Toplu ödeme, uygulamada “lump sum” olarak geçer ve daha çok tarafların anlaşmalı boşanmasında görülür.

Toplu ödeme ile nafaka alacaklısı tek seferde yoksulluk nafakası hakkını alır ve ileride tekrar talepte bulunamaz. Ancak mahkeme tarafların iradesini açıkça yazılı protokolde belirtmesini ve rızalarını kontrol eder. Süreklilik ise ayda bir sabit miktarın ödenmesi şeklindedir ve ekonomik koşullara, tarafların durumuna göre ileride artırılabilir veya azaltılabilir.

Her iki ödeme şeklinin de avantajları ve dezavantajları bulunur. Süreklilikte alacaklı sürekli gelir sağlarken, toplu ödemede ise hemen büyük bir meblağ elde edilebilir. Seçim, tarafların ihtiyaçlarına ve anlaşmasına göre şekillenir.

Nafakanın Ödenmemesi ve Yaptırımlar

İcra Takibi ve Tazyik Hapsi

İcra takibi ve tazyik hapsi, nafaka borcunun düzenli ödenmemesi durumunda nafaka alacaklısına verilen önemli haklardır. Nafaka ödenmezse, alacaklı, borçlunun ödemediği tutarlar için icra müdürlüğüne başvurarak icra takibi başlatabilir. Bu işlem sırasında icra müdürlüğü borçluya ödeme emri gönderir. Borçlu verilen süre içinde ödemezse, alacaklı mal varlığına haciz işlemi başlatabilir.

Bir başka önemli yaptırım ise tazyik hapsidir. Nafaka borçlusu, nafakayı ödememekte ısrar ederse, alacaklı şikayet yoluyla aile mahkemesine başvurabilir. Mahkeme borçlunun cezalandırılmasına karar verirse, borçlu üç aya kadar tazyik hapsine tabi tutulabilir. Bu hapis cezası, borçlu nafaka borcunu ödediğinde her zaman sona erer. Böylece tazyik hapsi, nafaka borcunun ödenmesini sağlamak için etkili bir baskı mekanizması olarak kullanılmaktadır.

Nafaka yükümlüsüne tazyik hapsi uygulanabilmesi için icra takibi başlatılması ve ödenmeyen nafaka için usulüne uygun şartların oluşmuş olması gerekir. Söz konusu hapis, hem nafaka yükümlüsünü ciddi şekilde zor durumda bırakabilir hem de nafaka ödemelerinin aksatılmaması için güçlü bir uyarı niteliğindedir.

Geriye Dönük Nafaka Alacakları

Geriye dönük nafaka alacakları konusu, borçlunun geçmişte ödemediği nafakaların tahsili açısından büyük önem taşır. Nafaka alacaklısı, ödenmeyen nafaka borçlarını icra takibine konu edebilir ve geçmişe dönük olarak birikmiş nafaka borçlarının tahsilini talep edebilir.

Türk hukukunda geriye dönük nafaka talepleri için bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Yani, alacaklı geçmiş yıllara dair ödenmeyen nafaka borçlarını doğrudan ve sınırsız bir şekilde talep edemez. Uygulamada nafaka alacaklarında on yıllık zaman aşımı süresi geçerlidir. On yılı geçen geçmiş nafaka borçları için takip yapılamaz.

Nafaka alacaklısı, geriye dönük ödenmeyen nafakalar için icra müdürlüğüne başvurarak tahsilat işlemi başlatabilir. Böylece, nafaka borçlusu hem geçmişe hem de geleceğe yönelik ödenmeyen tüm nafakaları ödemek zorunda kalır. Eğer borçlu ödemezse yine aynı şekilde haciz ve gerekirse tazyik hapsi uygulanabilir. Bu nedenle, nafaka ödemeleri düzenli yapılmadığında, geriye dönük nafakalar kabarık bir borca dönüşebilir. Özellikle ekonomik zorluklar nedeniyle nafaka ödeyemeyen borçlular, biriken borç yükünün ileride daha ağır sonuçlara yol açabileceğini unutmamalıdır.

Yargıtay’ın Yoksulluk Nafakasına Yaklaşımı

Yargıtay’ın yoksulluk nafakasına yaklaşımı, son yıllarda büyük ölçüde “hakkaniyet” ve “yoksulluğa düşme” şartlarına dayanıyor. Yargıtay, yoksulluk nafakası kararı verirken Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesindeki ölçütleri uyguluyor. Yani, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşin, çok ağır bir kusurunun olmaması hâlinde, diğer eşten mali gücüyle orantılı biçimde yoksulluk nafakası talep edebileceği kabul ediliyor.

Son kararlarda Yargıtay, özellikle “yüksek miktarda” veya “süresiz” nafaka taleplerine karşı dikkatli yaklaşıyor. Geliri ve mal varlığı olan kişilere yoksulluk nafakası bağlanmaması veya daha düşük bir miktarda hükmedilmesi yönünde kararlar veriyor. Ayrıca, eşlerin mali durumu, eğitim düzeyi ve çalışma gücü de değerlendiriliyor. Yargıtay’a göre nafaka yükümlüsü olacak kişinin de geliri yoksa ya da asgari ücret düzeyinde ise, “daha adil bir şekilde” nafaka miktarı belirlenmeli.

Bununla birlikte, evlilik süresi ile orantısız şekilde uzun süren veya toplu ödeme biçimindeki nafakalarda Yargıtay’ın zaman zaman “orantısızlık” uyarısı yaptığı görülüyor. Özetle, Yargıtay hakkaniyetin, toplumsal gerçekliğin ve bireysel koşulların dikkate alınmasını önemsiyor. Yani artık otomatik olarak ve süresiz yüksek nafaka ödenmesi değil, tarafların durumuna göre adil bir çözüm sağlanmaya çalışılıyor.

Yargıtay Kararlarından Örnekler

Yargıtay’ın yoksulluk nafakası ile ilgili güncel kararlarında şu uygulamalar dikkat çekiyor:

  • Çok kısa süren bir evlilik için uzun süreli toplu nafaka istenmişse, Yargıtay “evlilik süresine orantılı olarak makul bir miktarın belirlenmesini” istiyor. Örneğin, 14 ay süren evlilik için 150 aya karşılık gelen toplu bir nafakaya onay verilmemiş.
  • Düzenli geliri olan kişiler için nafaka talebinde büyük bir zorunluluk olmadığını belirten kararlar mevcut. Yani maaşı, düzenli geliri veya yüksek mal varlığı olan nafaka talep eden tarafların talepleri reddedilebiliyor.
  • Boşanma davasında kusur oranı önemli: Yargıtay kararlarında ağır kusurlu ya da tamamen kusurlu olan kişinin yoksulluk nafakası talep edemeyeceği vurgulanıyor. Eşit kusurlu olanlarda ise maddi koşullara bakılarak karar veriliyor.
  • Yoksulluk durumunun ortadan kalkması halinde: Yeni evlilik, fiilen evli gibi yaşama ya da gelir düzeyinin önemli ölçüde yükselmesi durumunda nafakanın kaldırılması veya azaltılması yönünde kararlar veriliyor.
  • Islah ve artırma talepleri: Son dönemde Yargıtay, ıslah ile nafaka artırımına sıkı kural getiriyor. Nafaka miktarının ancak önemli bir değişiklik varsa artırılabileceğine işaret ediyor.

Örneğin; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2023/7940 Esas, 2024/6030 Karar numaralı dosyada, kadının kendi geçimini sağlayabilecek düzeyde geliri olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesini hukuka uygun bulmuştur. Ayrıca, 2024/1210 kararında ise asgari ücretli erkekten çok yüksek nafaka talebinin hakkaniyete aykırı olduğuna karar verilmiştir.

Kısacası, Yargıtay güncel uygulamalarda tarafların gerçek ekonomik durumu, kusur oranı ve hakkaniyet ilkelerini vurgulayarak hem nafaka talebinde hem de sona erdirilmesinde örnek teşkil edecek kararlar vermektedir. Bu yaklaşım, hem nafaka yükümlüsünü hem de nafaka talepçisini korumayı amaçlamaktadır.

Yoksulluk Nafakası ile İlgili Sık Karşılaşılan Sorunlar

Asgari Ücretli Nafaka Borçluluğu

Asgari ücretli nafaka borçluluğu, boşanma davalarında sıklıkla gündeme gelir. Birçok kişi Türkiye’de asgari ücretle geçimini sağlıyor. Mahkemeler, nafaka yükümlüsünün asgari ücretli olmasını dikkate almak zorunda. Ancak çoğu zaman, mevcut asgari ücret tutarı düşük olduğu için nafaka borcu, borçlunun ekonomik durumunu olumsuz etkileyebilir. Çoğu nafaka kararı verilirken, asgari ücretli borçlunun elinde kalan para ile hem kendi yaşamını hem de nafaka ödemesini sürdürebilmesi beklenir.

Burada denge kurmak zordur. Hakim nafakanın miktarını belirlerken hem borçlunun hem de alacaklının gelir ve gider durumunu inceler. Ancak yine de asgari ücretli bir kişinin ek geliri yoksa, yüksek miktarda nafaka ödemesi sıkıntı yaratır. Bu gibi durumlarda nafakanın azaltılması veya artırılması için tekrar dava açmak mümkün olur. Asgari ücretli kişilerin, şartlarda değişiklik olduğunda nafaka miktarının yeniden belirlenmesini isteme hakları bulunur.

Nafaka Alanın Gelirindeki Değişiklikler

Nafaka alanın gelirindeki değişiklikler de sık karşılaşılan bir sorundur. Yoksulluk nafakasına karar verildiğinde, alan kişinin yoksulluğa düşmemesi amaçlanır. Ancak zamanla bu kişi işe girebilir veya ek gelir elde edebilir. Bu durumda nafaka borçlusu, mahkemeye başvurarak nafakanın azaltılmasını veya tamamen kaldırılmasını talep edebilir.

Örneğin, yıllardır nafaka alan bir kişi özel bir kurumda çalışmaya başlarsa ve düzenli maaş geliri olursa artık yoksulluk şartı ortadan kalkabilir. Mahkemeler bu tür durumlarda güncel gelir ve yaşam şartlarını inceler. Nafaka alıcısının evlilik sonrası mal varlığında veya gelirinde gözle görülür bir artış varsa, nafakanın kaldırılması yoluna gidilebilir. Böylece nafaka eşitlikçi ve adil bir şekilde güncellenmiş olur.

Nafaka Borçlusunun Çalışamaması veya İşsizlik

Nafaka borçlusunun çalışamaması veya işsiz kalması, özellikle son dönemde ekonomik krizlerden dolayı daha da önemli hale gelmiştir. İşsiz kalan veya sağlık sorunları nedeniyle çalışamayan nafaka borçlusu, mevcut nafaka miktarını ödemekte zorlanabilir.

Bu gibi hallerde borçlu, mahkemeye başvurarak nafakanın azaltılmasını hatta sıfırlanmasını talep etme hakkına sahiptir. Mahkeme, borçlunun işsiz olup olmadığını, sağlık durumunu ve maddi imkânlarını araştırır. Nafaka borçlusunun ciddi bir geliri yoksa, ödemeye devam etmesi beklenemez.

Ancak işsizliğin ve çalışamamanın geçici mi yoksa kalıcı mı olduğu önemlidir. Hakim, sürekli ve uzun süren işsizlik durumlarında nafakada değişikliğe gidilmesi gerektiğini kabul edebilir. Fakat kısa süreli işsizliklerde, borçludan bir süre sonra yeni iş bulması ve ödeme düzenine yeniden dönmesi beklenebilir. Özellikle sağlık sorunları ile ilgili tıbbi raporlar ve belgeler mahkemede dikkate alınır.

Yoksulluk nafakası alanında karşılaşılan bu sorunlar, hem borçlu hem de alacaklı tarafın hak ve menfaatlerinin dengeli bir şekilde korunmasını gerektirir.

Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?

Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.

Lütfen unutmayın;

  • Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
  • Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Danışmanlık Talebi Oluştur

İlginizi Çekebilir

Soru Sor Danışmanlık Talep Et