Çocukların Velayeti Çekişmeli Boşanmada Kimde Kalır?
- Velayet ve Boşanmanın Hukuki Tanımı
- Çekişmeli Boşanmada Velayetin Belirlenmesi
- Velayetin Anneye veya Babaya Verilme Koşulları
- Velayet Kararının Değiştirilmesi ve İtiraz
- Yabancı Ülkede Yaşayan Ebeveynler ve Velayet
- Çocuk Kaçırma ve Alıkoyma
- Görüş ve Nafaka Hakkı
- Sık Sorulan Sorular ve Yargı Kararları
Çocukların velayeti çekişmeli boşanmada kimde kalır? Bu soru boşanma sürecinde en kritik konudur. Mahkeme karar verirken çocuğun üstün yararı ve hakim takdiri esastır. Çekişmeli boşanma dosyasında çoğu zaman ortak velayet değil, ebeveynlerden birine velayet verilir.
Kararı etkileyen başlıca unsurlar:
- Çocuğun yaşı, ihtiyaçları, kardeşleri.
- Ebeveynlerin bakım kapasitesi, yaşam koşulları, sosyal ve ekonomik durum.
- 12+ yaşta çocuğun görüşü, uzman raporları.
- Geçici velayet, kişisel ilişki düzeni, nafaka.
Bu yazıda, kriterleri adım adım açıklayıp delil toplama, süreç ve pratik hatalara da değineceğiz. Kafanızdaki “çocukların velayeti çekişmeli boşanmada kimde kalır” sorusunu netleştirmeniz için rehber olacak.
Velayet ve Boşanmanın Hukuki Tanımı
Velayet Nedir?
Velayet nedir, aile hukukunun en önemli konularından biridir. Velayet, bir çocuğun bakım, eğitim, gözetim ve temsil edilme hakkının ve sorumluluğunun, kanunen yetkili olan bir veya iki ebeveyne verilmesidir. Türk Medeni Kanunu'na göre evlilik birliği devam ettiği sürece çocukların velayeti anne ve babaya birlikte aittir. Ancak boşanma veya ayrılık durumunda velayet hakkı genellikle anneden ya da babadan birine bırakılır.
Velayet, çocuğun günlük yaşantısının düzenlenmesi, eğitim, sağlık, barınma gibi temel haklarının korunması anlamına gelir. Kanunen çocuk reşit oluncaya kadar (18 yaşına kadar) velayet hakkı devam eder. İstisnai durumlarda bu hak mahkeme kararı ile değiştirilip başka bir ebeveyne veya vasiye verilebilir. Velayet hakkı çocuğun güvenliği ve sağlıklı gelişimi dikkate alınarak kullanılır ve tamamen çocuğun üstün yararı gözetilir.
Çekişmeli ve Anlaşmalı Boşanma Nedir?
Çekişmeli ve anlaşmalı boşanma nedir, en çok merak edilen boşanma terimlerindendir. Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma, velayet, nafaka, mal paylaşımı gibi tüm konularda ortak karar alarak mahkemeye başvurması ile gerçekleşen hızlı bir süreçtir. Anlaşmalı boşanmada tarafların en az bir yıl evli olmaları gerekir ve mahkeme genellikle tarafların anlaştığı şartları onaylar.
Çekişmeli boşanma ise eşlerin boşanma ya da boşanmanın sonuçlarına (velayet, tazminat, nafaka, mal paylaşımı gibi) dair anlaşmazlık yaşadığı durumlarda açılır. Bu tür boşanmalarda süreç daha uzun ve karmaşıktır. Mahkeme, dava dosyasındaki deliller ve tanıklar üzerinden olayları değerlendirir ve karar verir. Çekişmeli boşanma davasında velayetin hangi ebeveyne verileceğine de mahkeme, çocuğun en iyi şekilde korunması ve yetiştirilmesini esas alarak karar verir.
Kısacası, anlaşmalı boşanma kısa sürede sonuçlanırken, çekişmeli boşanma daha çok kanıt ve değerlendirme gerektirir ve genellikle uzun sürer. Velayetin kimde kalacağı da özellikle çekişmeli boşanmalarda sıkça tartışılan bir konudur.
Çekişmeli Boşanmada Velayetin Belirlenmesi
Hakimin Yetkisi ve Takdir Hakkı
Çekişmeli boşanmalarda velayetin kime verileceğine karar veren kişi hakimdir. Hakim, davadaki beyanları, belgeleri ve tanıkları dikkatle inceleyerek karar verir. Velayetin annede veya babada kalmasına, çocuğun çıkarlarını göz önünde bulundurarak takdir hakkı ile karar verir. Bu noktada, hakim sadece yasal düzenlemeye bakmaz. Tarafların beyanları, çocuğun durumu ve sosyal inceleme raporları önemli rol oynar. Hakimin geniş bir değerlendirme alanı vardır, ancak bu yetki keyfi olarak kullanılmaz. Mutlaka çocuğun geleceğini koruyacak şekilde bir tercihte bulunur.
Çocuğun Üstün Yararı İlkesi
Çekişmeli boşanma davalarında en önemli ilke çocuğun üstün yararıdır. Bu ilke, çocuğun fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak en iyi şekilde korunmasını ve geliştirilmesini amaçlar. Hakim karar verirken anne ve babanın haklarından önce çocuğun rahatını, güvenliğini ve mutluluğunu dikkate alır. Hangi ebeveynle yaşayacaksa çocuk daha iyi şartlara ulaşacaksa, karar o yönde olur. Mesela annenin veya babanın ekonomik durumu iyi ise ancak çocuk ona karşı duygusal olarak mesafeli hissediyorsa, bu durum dikkate alınır.
Velayetin Belirlenmesinde Etkili Kriterler
Velayetin belirlenmesi sırasında hakim birçok kritere bakar ve bunlara göre karar verir. En önemli kriterler şunlardır:
- Çocuğun yaşı ve gelişim evreleri
- Çocuğun cinsiyeti ve kardeş ilişkileri
- Ebeveynlerin sosyal ve ekonomik durumu
- Çocuğun görüşü
- Ebeveynin çocuğa yaklaşımı ve bakım yeteneği
Çocuğun Yaşı ve Gelişim Evreleri
Çocuğun yaşı, velayet kararında oldukça önem taşır. Çünkü her yaş döneminin ihtiyaçları farklıdır. Hakimler, uzmanlardan yaşa göre gelişim raporları da isteyebilirler.
0-3 Yaş Arası Velayet
0-3 yaş arası çocuklarda anne bakımı ve sevgisi genellikle daha fazla ön plana çıkar. Bilimsel araştırmalar, bu dönemde çocuğun anne ile yakınlık kurmasının gelişimi için çok önemli olduğunu gösterir. Bu yüzden hakimler, çok özel bir durum yoksa genellikle bu yaş aralığında velayeti anneye verirler.
3-6 Yaş Arası Velayet
3-6 yaş arasında çocuk artık biraz daha bağımsızlaşabilir. Ancak yine de bakım ihtiyacı yüksektir. Hakimler, anne ile çocuk arasındaki ilişkiye bakar ama aynı zamanda babanın ilgisi ve çocuğun ortamı da göz önünde bulundurulur. Her iki taraf da eşit şekilde değerlendirilir fakat anne ile çocuk arasındaki bağlantı halen güçlü görülür.
6-12 Yaş Arası Velayet
6-12 yaş grubunda çocuk, artık ilkokul çağındadır ve sosyal çevresi gelişmeye başlar. Bu dönemde çocuğun okulu, çevresi, arkadaşları ve duygusal dengesine bakılır. Hakim, çocuğun kime daha fazla ihtiyaç duyduğunu anlamaya çalışır. Anne veya baba, çocuğun düzenini bozacaksa, bu karar gözden geçirilir.
12 Yaş ve Üstü
12 yaş ve üstü çocuklarda, çocuğun görüşüne ağırlık verilir. Artık çocuk, hangi ebeveynle yaşamak istediğini açıkça ifade edebilir. Hakim, çocuğu dinler ve isteklerini önemser. Yine de bu yaş grubunda da, çocuğun talebi onun çıkarlarıyla çelişiyorsa, hakim farklı bir karar verebilir.
Çocuğun Cinsiyeti ve Kardeş İlişkileri
Çocuğun cinsiyeti, nadiren velayetin kime verileceğinde belirleyici olur. Modern hukukta kız veya erkek olması hak üzerinde fark yaratmaz. Ancak kardeşlerin bir arada kalması pedagojik açıdan önemlidir. Hakim genellikle, kardeşleri ayırmamaya çalışır. Kardeşler birlikte büyüdüğünde psikolojik olarak daha sağlıklı olabilirler.
Ebeveynlerin Sosyal ve Ekonomik Durumu
Ebeveynlerin sosyal hayatı ve maddi imkanları da velayet için önemli kriterlerdir. Çocuk en iyi yaşam koşullarına ulaşacaksa, okuluna, sağlığına ve sosyal gelişimine katkı sağlayacak ebeveyne verilir. Ancak sadece para ve imkan tek başına yeterli değildir. Bakım, sevgi ve ilgi de mutlaka göz önüne alınır.
Mahkemede Pedagog ve Uzman Görüşleri
Mahkemede sık sık pedagog, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi profesyonellerden rapor istenir. Bu uzmanlar, çocuğun gelişimi ve hangi ebeveynin daha uygun olduğu konusunda detaylı gözlemler yapar. Ebeveynlerin çocukla olan ilişkisi, ev ortamı ve çocuğun psikososyal durumu incelenir. Uzmanların raporu, hakimin kararında etkili olur.
Çocuğun Görüşünün Alınması
Mahkeme, özellikle 12 yaş ve üzeri çocukların görüşünü dinler. Ancak daha küçük yaşta bile çocuk, konuşup durumu anlatabiliyorsa onun fikirleri alınır. Fakat çocuk bir taraf tarafından yönlendiriliyorsa, bu durumun farkına varılır ve hakim ona göre değerlendirme yapar. Çocuğun gerçekten bağımsız şekilde hareket etmesi desteklenir.
Çocukla Kişisel İlişki Kurma Hakkı
Velayet anneye veya babaya verilse de, diğer ebeveynin çocukla düzenli görüşme hakkı bulunur. Bu hak yasal olarak korunur. Görüş zamanı, sıklığı ve şekli mahkeme kararında açıkça belirtilir. Çocuğun ruh sağlığı korunarak, ebeveynlerle ilişkisini sürdürebilmesi için bu hak önemsenir. Yani velayet bir tarafa geçse de çocuk, diğer ebeveyniyle sık sık görüşebilir.
Velayetin Anneye veya Babaya Verilme Koşulları
Anneye Velayet Verilme Kriterleri
Anneye velayet verilebilmesi için bazı önemli kriterler göz önünde bulundurulur. Mahkemeler, özellikle çocuğun yaşı küçükse, annenin bakım ve şefkatinin çocuk için daha uygun olduğuna sıklıkla karar verir. 0-3 yaş arasındaki çocuklarda neredeyse genel bir kural olarak velayetin anneye verilmesi tercih edilir. Bunun yanı sıra anne, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimiyle ilgileniyor, güvenli bir ortam sunabiliyor ve maddi manevi ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa velayetin anneye verilmesi mümkündür.
Anneye velayet verilmesinde annenin sağlıklı, çocukla iletişimi güçlü ve ortamının uygun olması öne çıkar. Mahkeme, anneyle çocuk arasındaki güçlü bağa ve annenin sosyal yaşamına da dikkat eder. Çocuk okul çağında ise, annenin eğitim hayatını destekleyici bir rol oynaması, yargı nezdinde değer taşır.
Babaya Velayet Verilme Kriterleri
Babaya velayet verilebilmesi için ise öncelikli olarak babanın çocuğa bakabilecek yetkinlikte olması, çocuğun gelişimi için güvenli bir ortam sunabilmesi gerekir. Özellikle çocuğun yaşı daha büyükse, baba ile çocuk arasında güçlü bir duygusal bağ varsa ve babanın çocuk için daha iyi koşullar sunabileceği ispatlanırsa, mahkeme velayeti babaya bırakabilir.
Babanın maddi durumu, eğitimi ve yaşam standartları da burada önemli rol oynar. Aynı zamanda annenin çocuk bakımına engel bir durumu mevcutsa veya annenin çocuğa zarar verecek davranışları varsa, baba bu konuda avantajlı hale gelebilir.
Çocuğun tercihi de, genellikle 12 yaşından büyük çocuklarda, babanın lehine kullanılabiliyor. Mahkeme, çocuğun yaşam koşullarını, eğitimini ve psikolojik ihtiyaçlarını göz önünde tutar.
Velayetin Anneye Verilmediği Durumlar
Velayetin anneye verilmediği durumlarda genellikle anne bakımından çocuğun üstün yararına aykırı bir durumun olması gerekir. Örneğin, annenin ciddi bir ruhsal rahatsızlığı, madde bağımlılığı, çocuğa karşı şiddet uygulamış olması veya çocuğu ihmal ve istismar etmiş olması halinde velayet anneye verilmez.
Ayrıca annenin çocuğa uygun bir yaşam ortamı sunamaması, çocuğu bırakıp terk etmesi ya da yeni kurduğu hayatında çocuğa yer vermemesi de velayetin anneye verilmemesine neden olabilir.
Bazı durumlarda ise, annenin başka bir kişiyle evlenmesi ve bu kişinin çocuğun sağlığı veya güvenliği için risk oluşturması, anneye velayet verilmemesinin nedenlerinden biridir.
Velayetin Babaya Verilmediği Durumlar
Velayet, babaya da bazı şartlar oluştuğunda verilmez. Özellikle babanın çocuğa yönelik şiddet, istismar, ihmal gibi olumsuz davranışların içinde olması durumunda mahkeme velayeti babaya vermez. Yine, babanın çocukla yeterince ilgilenmemesi, madde veya alkol bağımlısı olması, hayat koşullarının çocuğun sağlıklı büyümesine engel teşkil etmesi halinde de babanın velayet hakkı engellenir.
Babanın ekonomik durumu çok kötü ve çocuğun bakımı mümkün değilse veya baba uzun süreli hapis cezası aldıysa, velayet yine babaya bırakılmaz.
Özetle, velayet kararlarında önemli olan tek şey çocuğun üstün yararıdır. Hangi ebeveyn bu yarara uygun koşulları sağlıyorsa, mahkeme o ebeveyne velayeti vermeyi tercih eder.
Türkiye’de Ortak Velayet Uygulaması
Türkiye’de ortak velayet, hem kanunen hem de mahkeme kararlarıyla çocukların üstün yararının korunmasına yönelik bir uygulama olarak giderek yaygınlaşıyor. Özellikle son yıllarda Yargıtay’ın içtihatları doğrultusunda, boşanma sonrası çocukların hem anne hem de babayla yakın ilişki kurmalarını sağlamak amaçlanıyor. Ortak velayet, ebeveynlerin çocukların eğitimi, bakımı ve korunmasına birlikte karar vermelerini sağlıyor. Bu durumda çocuk üzerinde hak ve sorumluluklar paylaşılır, çocuğun hayatı ile ilgili önemli kararlarda anne ve baba ortak hareket eder.
Ortak velayet Türkiye’de yasalarda açıkça düzenlenmemiş olsa bile, Aile Mahkemeleri ve Yargıtay, uluslararası sözleşmelere ve çocuğun yararına dikkat ederek bu uygulamayı kabul etmektedir. 2024 yılı itibarıyla mahkemeler, çocuğun menfaati gözetilerek ve ebeveynler arasında ciddi bir anlaşmazlık yoksa ortak velayet kararı verebiliyor. Bu, özellikle çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimi açısından çok avantajlı kabul ediliyor.
Anlaşmalı Boşanmalarda Ortak Velayet
Anlaşmalı boşanmalarda ortak velayet talebi, tarafların boşanma protokolüyle birlikte mahkemeye sunulabiliyor. Eğer anne ve baba çocuklarının velayeti konusunda ortak bir irade ortaya koyarsa ve bu düzenleme çocuğun üstün yararına uygunsa, mahkeme bu talebe olumlu yaklaşabiliyor.
Anlaşmalı boşanmada ortak velayet, genellikle şu şekilde uygulanır: Mahkeme önünde taraflar ortak velayet istediklerini belirtir; protokolde çocuğun nerede kalacağı, nasıl ve ne zaman görüşüleceği, bakım ve eğitim giderleri gibi detaylar yer alır. Mahkeme, tüm bu hususları çocuğun yararı açısından inceler. Son dönemde Yargıtay da, tarafların talebi ve çocuğun yüksek yararı olduğu sürece, anlaşmalı boşanma davalarında ortak velayete onay vermektedir.
Bu uygulama, taraflar arasında sağlıklı iletişim ve işbirliği olduğu, çocuğun zarar görmeyeceği durumlarla sınırlı olarak kabul görür. Taraflar arasında büyük çatışma varsa mahkeme ortak velayet talebini reddedebilir.
Yargıtay ve Uluslararası Sözleşmelerin Rolü
Yargıtay’ın ortak velayet konusundaki içtihatları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gibi uluslararası anlaşmalar, Türkiye’de ortak velayet uygulamasının önünü açmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda doğrudan ortak velayet maddesi bulunmasa da Anayasanın 90. maddesi gereği, uluslararası sözleşmeler ile iç hukuk çeliştiğinde sözleşme hükümleri esas alınmaktadır.
Yargıtay, AİHS ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi referans göstererek, 2016 yılından bu yana anlaşmalı boşanmalarda ve uygun çekişmeli boşanma davalarında ortak velayet kararlarının verilebileceğine hükmediyor. Yani, uluslararası hukuk normları çocuğun iki ebeveyniyle de kişisel ilişki kurma ve gelişim hakkını önemsiyor. Türkiye’de de aile mahkemeleri ve Yargıtay, bu yaklaşımı benimseyerek uygulamaya yansıtıyor.
Ortak velayet kararı alınması her zaman çocuğun üstün yararı ilkesine tabidir. Yani mahkeme, çocuğun psikolojik, sosyal ve eğitimsel ihtiyaçlarının iki ebeveyn tarafından da sağlıklı bir şekilde karşılanabileceğini tespit ettiğinde ortak velayet verebiliyor.
Kısacası, Türkiye’de ortak velayet uygulaması, Yargıtay ve uluslararası sözleşmeler sayesinde, tarafların anlaşması ve çocuğun yararının gözetilmesiyle gittikçe daha fazla tercih edilmektedir.
Velayet Kararının Değiştirilmesi ve İtiraz
Velayet kararının değiştirilmesi, boşanma sonrası ortaya çıkan yeni durumlar sebebiyle mahkemece verilen ilk velayet kararının tekrar gözden geçirilmesini ifade eder. Velayetle ilgili verilen kararlar sürekli ve kesin değildir. Çocuk için en uygun koşulların sağlanması ve çocuğun üstün yararının korunması amaçlanır. Şartların değişmesi halinde taraflar veya ilgili kişiler velayet kararının değiştirilmesini talep edebilir.
Velayet Kararının Değiştirilmesi Sebepleri
Velayet kararının değiştirilmesi için bazı geçerli ve önemli sebeplerin ortaya çıkmış olması gerekir. Mevcut karar, artık çocuğun yararına hizmet etmiyorsa mahkemeye başvuru yoluyla değişiklik yapılabilir. Mahkeme, her zaman çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini ön planda tutarak yeniden değerlendirme yapar.
Anne veya Babanın Yeniden Evlenmesi
Anne veya babanın yeniden evlenmesi, velayet kararının değiştirilmesinde sıkça karşılaşılan bir sebeptir. Yeniden evlenen ebeveynin eşinin çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi, çocuğa huzursuzluk vermesi veya çocuğun uyum problemi yaşaması halinde mevcut velayet kararı yeniden değerlendirilebilir. Mahkeme, yeni eşin çocuğun yaşantısına etkisini ve oluşan aile ortamının çocuğa uygun olup olmadığını inceler. Sadece evlenmek tek başına yeterli olmasa da, çocuğun huzurunu etkileyen somut örnekler değişiklik için dayanak oluşturabilir.
Ebeveynin Ölümü veya Yer Değiştirmesi
Velayet hakkı bulunan ebeveynin vefat etmesi halinde, çocuk için yeniden velayet kararı verilir. Genellikle sağ kalan ebeveyne velayet geçer. Ancak çocuğun yaşı, isteği ve ortam koşulları göz önünde bulundurulur.
Ebeveynin başka bir şehre ya da ülkeye taşınması da velayet değişikliğine yol açabilir. Eğer yer değişikliği çocuğun eğitimini, sosyal hayatını ya da sağlık durumunu olumsuz etkiliyorsa ya da çocuğun diğer ebeveynle kişisel ilişkisini önemli ölçüde azaltıyorsa, mahkeme velayetin değiştirilmesini gündeme alır.
Ebeveynlerde Kötü Alışkanlık veya Şiddet Durumu
Ebeveynlerden birinin alkol, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıklar edinmesi velayet değişikliği için ciddi bir nedendir. Ayrıca çocuğa veya diğer aile fertlerine karşı fiziksel veya psikolojik şiddet uygulanması halinde de velayet kararı gözden geçirilir.
Mahkeme çocuğun güvenliğini ve sağlığını tehdit eden her durumda hızlıca müdahale edebilir. Ebeveynin eskisine göre çocuğa bakma kapasitesinde azalma, ihmal veya kötü muamele gibi durumlar da dikkate alınır. Bu gibi hallerde çoğunlukla velayet diğer ebeveyne veya uygun bir vasiye verilir.
Velayet Kararına İtiraz
Velayet kararına karşı itiraz mümkündür. Mahkeme kararı ilk derece mahkemesince verilir ve taraflar bu kararı kabul etmeyebilir. Kararın tebliğinden sonra, belirli süre içinde istinaf (bölge adliye mahkemesine başvuru) yoluna gidilebilir. İtiraz dilekçesinde mevcut koşulların değişimi veya mahkemece göz ardı edilen hususlar detaylıca gerekçelendirilmelidir.
Elde edilen yeni bilgi ve belgelerle başvuru yapmak, itirazın kabulü şansını artırır. Mahkemeler, çocuğun yararını gözeterek ve uzman raporlarını dikkate alarak kararı kesinleştirir. Hak kaybı yaşanmaması için sürelere dikkat edilmeli ve hukuki danışmanlık alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki mahkeme kararları, çocuğun menfaati öne çıktığı sürece değiştirilebilir ve itiraz edilebilir.
Yabancı Ülkede Yaşayan Ebeveynler ve Velayet
Uluslararası Velayet Uygulamaları
Uluslararası velayet uygulamaları, sınır aşan evliliklerin artmasıyla günümüzde çok daha önemli hale gelmiştir. Yabancı ülkede yaşayan ebeveynler söz konusu olduğunda, çocuğun velayeti konusunda hem Türk hukuku hem de ilgili yabancı ülke hukuku devreye girer. Bu noktada Lahey Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalar büyük rol oynar. Özellikle çocukların kaçırılması veya alıkonulması durumunda Lahey Çocuk Kaçırmanın Hukuki ve Uluslararası Sonuçlarına Dair Sözleşme uygulanır.
Uluslararası velayet davalarında, çocuğun oturumunun bulunduğu ülke, velayet hakkının hangi mahkemede inceleneceğinde belirleyicidir. Ayrıca, her ülkenin çocuğun üstün yararı ilkesine verdiği önem farklılık gösterebilir. Örneğin; bazı ülkeler annenin, bazıları ise ortak velayetin öncelikli olduğuna karar verebilir. Özellikle Avrupa ülkelerinde ortak velayet daha yaygın olarak tercih edilirken, ABD ve kimi uzak doğu ülkelerinde ise çocuğun yaşı ve ebeveynin maddi durumu gibi kriterler öne çıkmaktadır.
Uluslararası velayet uygulamaları sırasında, Türk vatandaşlarının haklarını korumak için Türkiye Cumhuriyeti Konsoloslukları ciddi destek sağlar. Konsolosluklar, hem bilgilendirme yapar hem de dava süreçlerinin takibini kolaylaştırır.
Yurt Dışında Açılan Velayet Davalarının Türkiye’ye Etkisi
Yurt dışında açılan velayet davalarının Türkiye’ye etkisi, özellikle çocuğun bir Türk vatandaşı ya da çifte vatandaş olması halinde gündeme gelir. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Lahey Sözleşmesi uyarınca, alınan yabancı ülke mahkemesi kararları, Türkiye’de de tanınabilir ve icra edilebilir. Ancak bunun için bazı hukuki prosedürlere uyulması gerekir. Örneğin; yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizi işlemlerinin yapılması önemlidir.
Türkiye’de mahkemeler, yabancı mahkeme kararını incelerken çocuğun üstün yararı, kararın kamu düzenine uygun olup olmadığı, anne ve babanın hakları gibi kriterlere bakar. Eğer karar Türk kamu düzenine açıkça aykırı ise ya da çocuğun hakları ihlal edilmişse, Türkiye bu kararı kabul etmeyebilir. Ancak çoğu durumda, doğru işlemler ve belgelerle kararlar geçerli hale gelir.
Türkiye'de yaşayan ebeveynin, yurt dışında velayet kararı çıkmışsa aile mahkemesine başvurarak bu kararın uygulanmasını talep etmesi gerekir. Ayrıca, çocuğun Türkiye’ye getirilmesi, görüştürülmesi veya yurtdışına çıkışı gibi işlemlerde hem Türk hukuku hem de ilgili ülke hukuku uyum içinde işletilmek zorundadır.
Günümüzde uluslararası velayet davaları gittikçe karmaşıklaşsa da, çocuğun üstün yararı ve haklarının korunması her iki ülkede de en temel ilke olmaya devam ediyor. Bu nedenle süreçte iyi bir danışmanlık almak ve gerekli başvuruları eksiksiz yapmak çok önemlidir.
Çocuk Kaçırma ve Alıkoyma
Çocuk kaçırma ve alıkoyma, özellikle boşanma süreçlerinde ve velayet davalarında oldukça hassas ve sıkıntılı bir konu olarak öne çıkıyor. Bugün birçok kişi “Çocuk kaçırma ve alıkoyma ne demek?” veya “Çocuk kaçırınca ne olur?” gibi soruları internette arıyor. Boşanmış ya da ayrı yaşayan ebeveynler arasında çocukla kişisel ilişki kurma hakkı bazen kötü niyetli olarak kullanılabiliyor ya da bir taraf kendi isteğine aykırı olarak çocuğu yanında tutuyor. Bu durum hukuki açıdan ciddi sonuçlara yol açıyor.
Çocuk kaçırma eylemi, bir ebeveynin veya üçüncü bir kişinin mahkeme kararına ya da yasal düzenlemeye aykırı biçimde çocuğu alıkoyması, saklaması veya diğer ebeveynin rızası olmadan farklı bir yere götürmesi anlamına gelir. Aynı şekilde, çocuk velayetinin kötü niyetle ihlal edilmesi, anne ya da babanın bilinçli olarak çocuğu göstermemesi veya teslim etmemesi de bu kapsamda değerlendirilir. Bu tür durumlarda, genellikle devreye savcılık ve kolluk kuvvetleri girer.
Türk Ceza Kanunu’nda Çocuk Kaçırma Suçu
Türk Ceza Kanunu’nda çocuk kaçırma suçu, özellikle çocuğun bir ebeveyninden ya da yasal vasisinden izinsiz alınması veya alıkonması halinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 234 ve 235. maddeleri bu suçu detaylı şekilde ele alır.
Çocuk kaçırma veya alıkoyma suçu, sadece öz ya da üvey ana-baba değil, üçüncü kişiler tarafından da işlenebilir. Kanunen, velayet hakkı olmayan ebeveynin çocuğu izinsiz yanında tutması veya diğer ebeveynle görüşmesini engellemesi de suçtur. Mahkeme tarafından kararlaştırılmış velayet düzenlemelerine aykırı davranan kişiler için hapis ve para cezası gündeme gelebilir. Özellikle eşlerden birinin yurtdışına kaçırma, saklama veya gizleme gibi eylemleri en ağır şekilde cezalandırılır.
Türk Ceza Kanunu madde 234: 16 yaşından küçük çocuklar üzerinde velayet hakkı başkasına aitken bu çocuğu kaçıran veya alıkoyan kişi, şikayet halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türk Ceza Kanunu madde 235: 16 yaşından büyük ancak 18 yaşından küçük çocuklar, kendi rızaları olsa bile, velayet hakkı sahibinin isteği dışında bir yere götürülürse şikayet halinde cezai yaptırım uygulanır.
Çocuk kaçırmada en çok görülen durumlar şunlardır:
- Anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma sonrası çocuğu göstermek istemeyen ebeveynin diğer ebeveyne çocuğu teslim etmemesi.
- Mahkeme kararına rağmen çocuğun şehir dışı ya da yurtdışına götürülmesi.
- Çocuğun üçüncü kişiler tarafından alıkonması veya saklanması.
Sonuç olarak; çocuk kaçırma ve alıkoyma suçları oldukça ciddi ve geri dönüşü olmayan süreçlere neden olabilir. Ebeveynler, çocuğun psikolojisini de gözeterek yasal kararlara mutlaka uymalıdır. Aksi takdirde ceza davaları, velayet hakkı kaybı ve hapis cezası gibi ciddi sonuçlarla karşılaşmak mümkündür.
Görüş ve Nafaka Hakkı
Velayeti Olmayan Ebeveynin Görüş Hakkı
Velayeti olmayan ebeveynin görüş hakkı, boşanma sürecinde ve sonrasında en çok merak edilen konulardan biridir. Mahkemeler, genellikle çocuğun hem anne hem de baba ile sağlıklı bir ilişki kurmasını ister. Bu nedenle velayeti elinde bulundurmayan ebeveyne düzenli şekilde çocukla görüşme hakkı tanır.
Bu hak, çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir. Hakim, çocuğun yaşı, eğitim durumu, sağlık koşulları gibi unsurları dikkate alır ve bir görüşme takvimi oluşturur. Genellikle hafta sonları, bayramlar, yaz tatilleri gibi özel günlerde daha uzun süreli görüşmeler planlanabilir.
Velayeti olmayan ebeveyn, belirlenen gün ve saatlerde çocuğu görebilir ve birlikte zaman geçirebilir. Ancak ebeveynler arasında ciddi bir çatışma ya da tehdit unsuru varsa, bu görüşmeler bir sosyal hizmet uzmanı gözetiminde yapılabilir.
Özetle, velayeti olmayan ebeveynin görüş hakkı hem çocuğun psikolojik gelişimi hem de ebeveyn-çocuk bağının devamı için önemli bir haktır. Bu hakkın ihlali durumunda, mahkemeye başvurularak görüşme hakkının yeniden düzenlenmesi talep edilebilir.
Çocuk Nafakası ve Maddi Sorumluluklar
Çocuk nafakası, boşanma sonrası çocuğun bakım, eğitim ve temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için ödenen maddi destektir. Nafaka yükümlülüğü kural olarak, velayeti kendisinde olmayan ebeveyne aittir. Yani çocuğun velayeti kimdeyse, diğer ebeveyn düzenli olarak nafaka ödemekle yükümlüdür.
Nafaka miktarı belirlenirken ebeveynlerin gelir durumu, çocuğun yaşı, sağlık ve eğitim ihtiyaçları dikkate alınır. Mahkeme, çocuğun ihtiyaçlarını ve tarafların maddi gücünü değerlendirir. Eğer ebeveynin geliri düştüyse ya da çocuğun ihtiyaçları arttıysa, nafaka miktarının artırılması ya da azaltılması için de tekrar mahkemeye başvurulabilir.
Nafakanın ödenmemesi halinde, velayeti üstlenen ebeveyn icra takibi başlatabilir. Ayrıca uzun süreli nafaka ödenmemesi durumunda, borçlu ebeveyn hakkında yasal işlem başlatılabilir.
Çocuk nafakası, yalnızca biyolojik ebeveynlere değil, bazen de evlatlık ilişkisi bulunan kişilere de yüklenebilir. Amaç, çocuğun herhangi bir mağduriyet yaşamadan hayatına devam etmesinin sağlanmasıdır.
Sonuç olarak, nafaka ödemek hem bir yasal zorunluluk hem de çocuğun en temel hakkıdır. Ebeveynler, çocuklarının geleceği için bu sorumluluğu yerine getirmek zorundadır.
Sık Sorulan Sorular ve Yargı Kararları
Velayet Kararlarında Sıkça Sorulan Sorular
Velayet konusunda ailelerin ve çocukların aklında birçok soru oluşur. Boşanma sonrası velayetin kime verileceği, hangi yaşta çocuğun görüşünün alınacağı veya velayet değiştirilebilir mi gibi konular merak edilir. En çok sorulan sorulardan bazıları şunlardır:
-
Velayet her zaman anneye mi verilir?
Hayır. Mahkeme, çocuğun üstün yararına göre karar verir. Anne veya baba olması tek başına yeterli olmaz. -
Çocuğun yaşı velayeti etkiler mi?
Evet. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklar çoğu zaman anne bakımına muhtaç görülür. Ancak yine de şartlar değerlendirilir. -
Çocuk isteğini söyleyebilir mi?
Genellikle 12 yaş ve üzerindeki çocukların görüşü alınır. Ancak daha küçük yaşta da çocuğun fikrine önem verilebilir. -
Velayet değiştirilebilir mi?
Evet. Velayet verildikten sonra koşullar değişirse, yeniden dava açılıp velayet kararı değiştirilebilir. -
Ortak velayet mümkün mü?
Türkiye’de ortak velayet, genellikle anlaşmalı boşanmalarda ve her iki tarafın da istemesi halinde uygulanabiliyor. Ancak henüz tüm davalarda standart bir uygulama değil.
Bu gibi sorular velayet davalarında sıklıkla sorulmakta ve mahkemeler her durumda çocuğun yaşına, gelişimine ve ihtiyaçlarına göre karar vermektedir.
Yargıtay Kararları ve Örnekler
Yargıtay, velayet davalarında rehber niteliğinde kararlar vermiştir. Özellikle şu durumlarda Yargıtay’ın uygulamaları dikkat çeker:
-
Küçük yaş çocuklarda öncelik:
Yargıtay genellikle 0-3 yaş arası çocukların anne bakımına muhtaç olduğunu vurgular. Ancak annenin çocuğun gelişimine zarar verecek bir durumu varsa bu kural esnetilir. -
Çocuğun görüşünün önemi:
Son yıllarda verilen kararlarda Yargıtay, 12 yaşını dolduran çocukların mutlaka dinlenmesini şart koşar. Eğer çocuk açıkça bir ebeveynde kalmak istiyorsa, bu görüş dikkate alınır. -
Ortak velayet örnek kararı:
Yakın zamanda çıkan bazı kararlarda Yargıtay, uluslararası sözleşmelere atıf yaparak anlaşmalı boşanmalarda ortak velayete izin vermiştir. -
Velayetin değiştirilmesi:
Anne veya babanın evlenmesi, taşınması veya çocukla yeterince ilgilenmemesi gibi durumlarda Yargıtay, velayetin diğer tarafa verilmesine karar verebilir.
Bazı örnek kararlar arasında, ebeveyni sürekli olarak değiştiren, aile ortamını sağlıklı tutamayan veya çocuğu istismar eden kişilere velayetin verilmemesi dikkat çeker. Bu yüzden her olayda çocuğun üstün yararı ilk planda tutulur.
Not: Yargıtay kararları, her davanın kendine özgü koşulları olduğunu ve tek tip bir sonucun olmadığını hatırlatır. Her durumda mahkeme, hem anne-baba hem de çocuğun mevcut durumunu detaylıca inceler.
Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?
Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.
Lütfen unutmayın;
- Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
- Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
İlginizi Çekebilir
-
Biyolojik Baba Olmadığı Anlaşılan Kişinin Anneye Tazminat ve Dolandırıcılık Davası Hakkı
DNA testiyle biyolojik baba olmadığı anlaşılan kişinin anneye karşı dava hakları: soybağının reddi, maddi-manevi tazminat, dolandırıcılık ceza davası, TMK.
-
İsim Soyisim Değişikliği Nasıl Yapılır?
İsim soyisim değişikliği nasıl yapılır? Nüfus müdürlüğü veya mahkeme yoluyla başvuru sürecini, gerekli belgeleri ve şartları öğrenin.
-
Aldatma Delili Nasıl Toplanır?
Aldatma delili toplama yöntemleri nelerdir? Tanık beyanları, telefon kayıtları ve fotoğraflar gibi unsurlarla aldatmanın ispatı hakkında bilgi edinin.
-
Eşinin Telefonunu Karıştırmak Suç mu?
Eşinizin telefonunu karıştırmanın hukuki sonuçları nelerdir? İzinli veya izinsiz durumlar nasıl değerlendirilir? Bu ve benzeri soruların yanıtlarını bu yazımızda bulabilirsiniz.
-
Psikolojik Şiddet Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Psikolojik şiddet nedeniyle boşanma davasının nasıl açılabileceğini, sürecin işleyişini ve hukuksal haklarınızı bu makalede detaylı olarak anlatıyoruz.
-
Çocuğu Olmayan Kadınlar Nafaka Alabilir Mi?
Çocuğu olmayan bir kadının nafaka alıp alamayacağı konusunu detaylı bir şekilde inceliyoruz. Türk Medeni Kanunu perspektifinden bir bakış.
-
TC Vatandaşı Olmayan Bir Eşten Nasıl Boşanılır?
TC vatandaşı olmayan bir eşten boşanmayı düşünüyorsanız, ayrıntılı ve pratik bilgilerle hazırlanan bu makaleyi inceleyin.
-
Erkeklerin Nafaka Ödeme Sorumluluğunu Kaldıran Durumlar
Erkeklerin nafaka ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldıran durumları açıklayan bir yazı. Bilinmesi gerekenler ve hukuki süreçler burada!
-
Bir Erkeğin İki Farklı Kadına Nafaka Ödeme Durumu
Erkek, aynı anda iki farklı kadına nafaka ödeyebilir mi? İlgili yasaları, süreci ve gereklilikleri detaylarıyla inceliyoruz. Bilinçli kararlar için bilgi sahibi olun.
-
Nafaka Ödemekte Zorluk Çekiyorum: Ne Yapmalıyım?
Nafaka ödemekte zorluk mu çekiyorsunuz? Bu yazıda nafaka ödeme zorlukları ve çözüm önerileri üzerine farklı yaklaşımları inceleyeceğiz.