Danıştay Nedir?
Danıştay, Türkiye’de idari yargı alanındaki en yüksek mahkemedir. İdarenin işlem ve eylemlerini hukuka uygunluk yönünden denetler; bazı konularda yürütmeye danışma görevi de görür. Peki Danıştay nedir, görevleri nelerdir, hangi davalara bakar?
Bu yazıda sade bir dille şunları öğreneceksiniz:
- Danıştay’ın tanımı, görevleri ve yetkileri
- Hangi davalarda ilk derece mahkemesi olarak karar verdiği
- Temyiz süreci, süreler ve yürütmenin durdurulması
- Kurullar ve yapısı (ör. İdari Dava Daireleri Kurulu)
Kısa not: Temyizde genel süre çoğunlukla 30 gündür; her dosyada değişebilir.
Detaylara geçmeden önce, idari yargı sistemindeki yerini ve hukuk devletindeki rolünü netleştirelim: Danıştay.
Danıştay'ın Tanımı
Danıştay, Türkiye’nin en yüksek idari mahkemesidir. Yani Türkiye'deki idari yargının en üst organı olarak görev yapar. Danıştay, hem temyiz (itiraz) mahkemesi olarak çalışır hem de belirli davalarda ilk derece mahkemesi olarak da karar verme yetkisine sahiptir. Kanunlara göre aynı zamanda yürütme organına danışma ve inceleme görevleri de vardır. Yani devlet yönetiminde hukuka uygunluk açısından denetim yapan, önemli durumlarda görüş bildiren bir kuruluştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve özel Danıştay Kanunu'yla görevleri net olarak belirlenmiştir.
Danıştay'ın Tarihi Gelişimi
Danıştay’ın geçmişi oldukça köklüdür ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan önemli bir dönüşüme sahiptir. İlk olarak 1868 yılında “Şûrâ-yı Devlet” adıyla Osmanlı'da kurulmuştur. Bu dönem, Osmanlı'da ıslahatların ve modernleşme hareketlerinin yoğun olduğu yıllardı. Kuruluş amacı sadece idari yargı kararları vermek değil, aynı zamanda hükümete ve devlete danışmanlık etmekti.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçerken kurumda büyük değişiklikler oldu. 1922’de “Şûrâ-yı Devlet” olarak son kez çalıştıktan sonra, Cumhuriyet dönemine geçilmesiyle birlikte 1927 yılında yeni bir düzenlemeyle yeniden faaliyete başladı. 1961 Anayasası ile Danıştay adı kesinleşti ve Türkiye'deki idari yargı sisteminin en önemli yapı taşı hâline geldi. 1982 Anayasası’yla da bugünkü görev ve yetkileri daha da netleşti.
Osmanlı Döneminden Cumhuriyet'e Danıştay
Osmanlı döneminde Danıştay’ın karşılığı olan kurumun adı Şûrâ-yı Devlet idi ve kuruluş yılı 1868’dir. Bu kurum hem yasama hem de yürütme organına danışmanlık yapıyor, devlet işlerinde hukuki denetim sağlıyordu. 1922 yılına kadar görev yaptı. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kurumun faaliyetleri kısa bir süre durdu, ancak 1927'de Cumhuriyet yönetimi, idareyi denetleyecek yeni bir yüksek mahkemeye ihtiyaç duymasından dolayı Danıştay’ı yeniden kurdu.
Cumhuriyet döneminde, Danıştay sadece Osmanlı’daki görevlerini değil, aynı zamanda modern devlet yapısı içindeki daha etkin bir idari yargı sistemi için geliştirilerek bugünkü hâlini aldı. 1961 ve 1982 anayasaları ile bugünkü ismini ve yapısını kazandı. Böylece Şûrâ-yı Devlet’ten Danıştay’a geçişle birlikte, Türkiye’de idarenin hukuka uygunluğunu sağlayan ve vatandaşların devlete karşı haklarını aradığı çok önemli bir yargı kurumu ortaya çıktı.
Danıştay, hem Osmanlı’nın tecrübesinden, hem de Cumhuriyet’in hukuk devleti anlayışından beslenerek bugün de görevini sürdürmektedir.
Danıştay'ın Görev ve Yetkileri
Genel Görevler
Danıştay'ın genel görevleri arasında idari yargı mercisi olarak kamu kurumları ile kişiler arasındaki uyuşmazlıkları çözmek bulunur. Danıştay, devletin yönetim işlerinde yapılan işlemlerin hukuka uygunluğunu denetler. Ayrıca yasalarla üstüne verilen denetim, inceleme ve danışma görevini de yerine getirir. Devletin idari işleyişinde ortaya çıkan kararlar, işlemler veya düzenlemeler, vatandaşlar tarafından Danıştay’a taşındığında bu üst mahkeme nihai incelemeyi yapar.
Temyiz İncelemesi Görevleri
Danıştay'ın bir diğer önemli görevi de temyiz incelemesi yapmaktır. İdare ve vergi mahkemelerinin verdiği kararlar, taraflarca uygun bulunmadığında temyiz yoluyla Danıştay’a taşınabilir. Burada Danıştay, mahkemelerin hukuka uygun karar verip vermediğini kontrol eder ve gerekirse bozma ya da onama kararı verir. Bu sayede yargı kararlarının birliği sağlanır ve hatalı kararların düzeltilmesi mümkün olur.
İlk Derece Mahkemesi Olarak Görevleri
Danıştay, sadece temyiz mercii olmakla kalmaz, bazı önemli davalarda ilk derece mahkemesi olarak da görev yapar. Burada ilk elden verilen kararların, kesinleşmeden önce Danıştay tarafından incelenmesi sağlanır.
Bakanlar Kurulu Kararları
Bakanlar Kurulu kararlarına karşı açılan iptal davalarında, Danıştay ilk derece mahkemesi gibi hareket eder. Yani vatandaş veya kurumlar Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu düşündüklerinde ilk olarak Danıştay’a başvururlar.
Düzeltici ve Düzenleyici İşlemler
Bazı önemli düzelten veya düzenleyen idari işlemlerle ilgili davalarda da Danıştay ilk derece mahkemesidir. Bu tür işlemler genellikle tüm ülkeyi etkileyen yüksek dereceli kararlardır. Örneğin, önemli bir yönetmeliğin iptali için açılan davada ilk yetkili mahkeme Danıştay’dır.
Tam Yargı ve İptal Davaları
Kamu idaresinin işlem, eylem ve ihmalleri nedeniyle kişisel hakları zarar görenler, tam yargı davaları ile Danıştay’da tazminat talep edebilirler. Ayrıca genel düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davalarında da Danıştay çoğu zaman ilk derece mahkemesi rolündedir. Böylece başvurular doğrudan Danıştay tarafından incelenir ve sonuca bağlanır.
Yürütmenin Durdurulması Kararları
Danıştay, iptal veya tam yargı davası sırasında dava konusu işlemin uygulanmaya devam etmesi halinde telafisi güç zararların doğabileceğini düşünürse, yürütmenin durdurulması kararı verebilir. Bu karar, dava sonuçlanana kadar işlemin uygulanmasını geçici olarak engeller. Bu sayede kişiler ya da kamu yararı, işlemin hemen uygulanmasının doğuracağı zararlardan korunmuş olur.
İdari ve Hukuki Görüş Bildirme Görevleri
Danıştay, sadece uyuşmazlıkları çözmekle kalmaz, aynı zamanda idari ve hukuki görüş bildirme görevi de üstlenir. Bakanlıklar veya hükümet, hazırlanan yönetmelik, tüzük ve önemli mevzuat değişiklikleri hakkında Danıştay’dan görüş isteyebilir. Danıştay, bu görüşleriyle Türkiye’deki idari yapının yasal dayanağını güçlendirir ve uygulamada çıkabilecek sorunları önceden belirler.
Bu görevler sayesinde Danıştay, hem idarenin hukuka uygun hareket etmesini sağlar, hem de vatandaşların haklarını etkin şekilde korur.
Danıştay'ın Kurumsal Yapısı
Dairelerin Yapısı
Danıştay'ın kurumsal yapısı içinde en önemli unsurlardan biri, dairelerdir. Danıştay’da hem idari davalar hem de vergi davalarına bakan farklı daireler yer alır. Her dairenin kendine ait başkanı, üyeleri ve raportörleri bulunur. Daireler esas olarak belli dava türlerinin görüşülüp karara bağlandığı, kararların verildiği birimlerdir. Danıştay’da toplamda kaç daire olduğu, her birinin hangi konulara bakacağı kanun ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Dairelerde dosyalar sırayla üyelere dağıtılır ve çoğunluk oyu ile karar alınır.
İdari Daireler
İdari daireler, Danıştay’ın idare hukukuna ilişkin dava ve işleri yürüttüğü bölümleridir. Bu daireler, kamu görevlilerinin işlemleri, idarenin aldığı kararlar ve yürütmenin işlemlerine dair iptal ve tam yargı davalarına bakar. İdari işlem iptali, kamu görevlilerinin atanması, görevden alınması veya disiplin işlemleri gibi pek çok konu bu dairelerin alanına girer. İdari daireler genellikle en yoğun ve kritik dosya yüküne sahip birimlerdir. Başvuran kişilerin en çok karşılaştığı birimler de genellikle bu idari daireler olmaktadır.
Vergi Daireleri
Vergi daireleri, Danıştay’da sadece vergi ile ilgili davalara bakan, vergisel uyuşmazlıkları inceleyen ihtisaslaşmış dairelerdir. Vergi uyuşmazlıkları, mükellef ile vergi idaresi arasında çıkabilecek sorunları kapsar. Vergi daireleri; vergi tarhiyatı, cezalar, vergi iadesi ve benzeri konulardaki idari iş ve işlemler hakkında verilen davalara bakar. Mali yükümlülüklerden doğan anlaşmazlıkların çözümü için uzmanlaşmış üyeler burada görev yapar.
Danıştay Genel Kurulu
Danıştay Genel Kurulu, Danıştay’ın en üst karar organıdır. Genel Kurul, Danıştay Başkanı’nın başkanlığında toplanır ve bütün daire başkanları ile üyelerinden oluşur. Bu kurul; önemli içtihat değişiklikleri, üyelikle ilgili konular veya idari yargı alanının bütününü ilgilendiren konular üzerinde karar verir. Eğer bir daire tarafından önüne getirilen konularda görüş ayrılığı olursa veya bir konuda hukuki uygulama birliği sağlanmak istenirse, Genel Kurul devreye girer. Ayrıca, Danıştay Başkan ve başkanvekillerinin seçimi de Genel Kurul tarafından yapılır.
İçtihatları Birleştirme Kurulu
Danıştay’da farklı daireler aynı konulardaki dosyalarda birbirinden farklı kararlar verirse, hukuki birliği sağlamak amacıyla “İçtihatları Birleştirme Kurulu” devreye girer. İçtihatları Birleştirme Kurulu, Genel Kurul’dan farklı olarak özel olarak bu görev için oluşturulmuş bir kuruldur. Bu kurulun kararları, Danıştay’ın tüm daireleri ve idari mahkemeler için bağlayıcıdır. Böylece, idari yargıdaki karar tutarlılığı ve hukuki istikrar korunmuş olur. İçtihatları birleştirme kararları kamuoyuna duyurulur ve uygulamada yol gösterici olur.
Danıştay’ın kurumsal yapısı, bu unsurlar sayesinde hem uzmanlaşmış adalet dağıtımı hem de yargıdaki tutarlılık açısından oldukça önemlidir.
Üye Sayısı ve Dağılımı
Danıştay’ın üye sayısı zaman zaman yapılan yasal düzenlemelere göre değişmektedir. 2024 yılında yapılan en son değişikliklerle artık Danıştay’da üye sayısı daha önceki yıllara göre azaltılarak 90 olarak belirlenmiştir. Daire sayısı da revize edilerek 17’den 10’a düşürülmüştür. Kaynak. Danıştay üyeleri, idari yargının en üst seviyesinde görev yapar ve görev dağılımı da kurumsal yapıya göre düzenlenir. Dairelere bağlı olarak görev yapan bu üyelerden bazıları İdari Dava Dairelerinde, bazıları ise Vergi Dava Dairelerinde görev alır.
Üye dağılımında, ana hatlarıyla dörtte üçü idari yargı kökenli hâkim ve savcılardan, dörtte biri ise diğer nitelikleri taşıyan kamu görevlilerinden seçilmektedir. Böylece hem yargı tecrübesi, hem de idarenin farklı alanlarından bilgi birikimi Danıştay’a yansıtılmış olur. Daireler arası dağılım ise Danıştay Genel Kurulu tarafından belirlenir.
Üyelerin Seçim ve Atama Usulü
Danıştay üyelerinin seçim ve atama usulünde iki ana yol bulunur. Kanuna göre, üyelerin dörtte üçü (çoğunluğu) birinci sınıf idari yargı hâkim ve savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından seçilir. Geri kalan dörtte biri ise ilgili kanunda belirtilen koşullara sahip olan, kamu hizmetinde belirli alanlarda çalışan kişiler arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır.
Bu sistem sayesinde hem hâkimlik mesleği tecrübesi olanlar hem de idarenin farklı kademelerinde tecrübe kazanmış olanlar Danıştay üyeliğine getirilebilir. Atama genellikle bir kadro açığı olduğunda ve görev süresi sona eren üyelerin yerine yapılır. Böylece Danıştay’da sürekli bir yenilenme ve güncellenme sağlanır.
Görev Süreleri
Danıştay üyelerinin görev süreleri düzenli olarak yasalarla sınırlanmıştır. Son düzenlemelere göre, bir kişi en fazla 12 yıl boyunca Danıştay üyesi olabilir. Kanuna göre “Bir kimse iki defa Danıştay üyesi seçilemez”, yani bir kişi bu görevini tamamladıktan sonra yeniden Danıştay üyeliğine atanamaz. Görev süresi sona eren üyeler yine yasal mevzuata uygun şekilde görevden ayrılır ve yerlerine yeni atamalar gerçekleştirilir.
Bunun dışında Danıştay Başkanının, Başsavcı’nın, Başkanvekillerinin ve Daire Başkanlarının görev süreleri ise genellikle 4 yıldır. Süresi bitenler ise yeniden seçilebilir. Bu sistem üst düzey yöneticiliklerde taze kan olmasını sağlar, ayrıca deneyimli kişilerin tekrar seçilmelerine de kapı aralar.
Danıştay Başkanlığı ve Başkanlık Seçimi
Danıştay Başkanı, Danıştay Genel Kurulu’nda gizli oyla seçilir. Seçimlerde Danıştay üyeleri ve Daire Başkanları oy kullanır. Başkanlık için aday olanlar, kurul üyeleri arasından çıkar. Adaylardan birinin salt çoğunluğu sağlaması gerekir. Eğer ilk turda bu çoğunluk sağlanamazsa, daha fazla tur yapılır ve genellikle en sonunda en yüksek oyu alan aday başkan olur.
Başkanlık seçimi dört yılda bir yapılır ve Danıştay Başkanı isterse tekrar aday olabilir. Danıştay Başkanının seçilmesi, yüksek yargı organının bağımsızlık ve tarafsızlığını koruması açısından da oldukça önemlidir. Başkan seçildiği andan itibaren, Danıştay’ı temsil eden en üst yetkili olur ve kurumun idari işleyişinde söz sahibidir.
Danıştay başkanının görev süresi bittikten sonra yeniden seçilme hakkı vardır. Seçimlerin kurum içinde yapılması, dayanışma ve demokratik işleyiş açısından büyük önem taşır.
Dava Açma ve Başvuru Usulleri
Danıştay'da dava açmak ve başvuru yapmak için uyulması gereken birtakım usuller vardır. Danıştay’da dava açma süresi genellikle 60 gündür ve bu süre, idari işlemin tebliğinden sonraki günden başlar. Eğer konu vergiyle ilgiliyse, bu süre 30 gün olabilmektedir. Dava açmadan önce bazı durumlarda, önce idareye başvuru yapılması gerekmektedir. Bu başvurunun ardından idarenin 30 gün boyunca cevap vermemesi durumunda “zımni red” oluşur. Yani, cevap verilmezse isteğin reddedildiği kabul edilip dava açılabilir.
Dava, genellikle imzalı bir dilekçeyle Danıştay’a veya görevli diğer idare ya da vergi mahkemelerine başvurularak açılır. Dilekçe hazırlanırken, dava konusu, taraf bilgileri ve dayanak gerekçeler açık ve düzenli şekilde belirtilmelidir. Başvuru sırasında gerekli harç ve giderler ödenir. Özellikle idarî işlem iptal davalarında bu sürelere dikkat edilmelidir; aksi halde davanız reddedilebilir.
Danıştay’da, bazı özel davalar ve belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar doğrudan başlatılabilir. Yine de, başvuru ve dava açma usullerinin temelini 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) oluşturur. İdareye yapılan başvurular ve süreci daha iyi anlamak için ilgili yönetmelikleri gözden geçirmek faydalı olur.
Temyiz ve İtiraz Süreçleri
Danıştay, idari yargının en üst merciidir ve birçok kararın temyiz incelemesini yapar. Alt mahkemelerin (bölge idare, idare veya vergi mahkemeleri) kararlarına karşı temyiz başvurusu yapılabilir. Temyiz süresi tebliğden itibaren 30 gündür. Taraflar, kararı aldıktan sonra bu süre geçmeden Danıştay’a temyiz dilekçesi sunmalıdır. Eğer bu süre içinde başvuru yapılmazsa, karar kesinleşir.
Temyiz sürecinde, Danıştay dosyayı usul ve esas açısından inceler. Usul hatası veya kanuna aykırılık varsa karar bozulabilir. Eğer Danıştay, alt mahkeme kararını onarsa, karar kesinleşir. Bozma olursa dosya yeniden ilgili mahkemeye gönderilir.
İtiraz yolları ise genellikle ara kararlar ve belirli ara işlemler üzerinde mümkündür. Temyizden farklı olarak, bazı usul eksiklikleri veya yanlışlıklar için itiraz daha dar kapsamlıdır. Fakat genel olarak Danıştay’da karar düzeltme gibi yöntemler de vardır; bu başvurular da yine belli bir süreyle sınırlıdır ve genellikle kararın tebliğ edilmesinden itibaren 15 gün içinde yapılır.
Yargı Reformu kapsamında, temyiz incelemelerinin 6 ay içinde sonuca bağlanması hedeflense de mevcut süreçlerde bu süre uzayabilmektedir. Ayrıca, bazı kararların temyiz edilmesi ancak belli parasal sınırları aşınca mümkündür.
Kararların Bağlayıcılığı ve Hukuki Sonuçları
Danıştay’ın verdiği kararlar, idare için bağlayıcıdır. İdare, Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarını derhal uygulamakla yükümlüdür. Kanuna göre, kararın idareye tebliğinden itibaren en geç 30 gün içinde gereği yapılmalı ve işlem tesis edilmelidir.
İptal kararları ile birlikte idarenin hukuka aykırı işlemi ortadan kalkar. Danıştay’ın gerekçesiyle kararlar vermesi, hem idarenin hem de başvurucunun hukuki güvenliğini sağlar. Ayrıca, bozma kararları sonrasında mahkeme, Danıştay’ın bozma gerekçesine uymak zorunda olmasa bile gerekçeli olarak başka bir karar verirse yine dosya Danıştay’a geri gelir. Böylece nihai denetim sağlanır.
Danıştay’ın içtihat birleştirme kararları ise, hem diğer mahkemeler hem de idare için genel bağlayıcılık taşır. Alt derece mahkemeleri bu kararlara uygun kararlar vermekle yükümlüdür. Kararların uygulanmaması, idare açısından hukuki ve bazen cezaî sorumluluklar doğurabilir.
Sonuç olarak, Danıştay kararlarının uygulanması ve bağlayıcılığı, idare hukukunda başvuruculara ve topluma güven verir. Yargı yoluyla alınan bu kararların, hukuk devletinin gerektirdiği şekilde hızlı ve tam uygulanması büyük önem taşır.
Danıştay Kararlarının Önemi
Danıştay kararlarının önemi, Türkiye'de idari yargı sisteminin işleyişinde çok kritik bir yere sahip olmasından kaynaklanır. Danıştay kararları, devletin idari işlemlerini denetler ve hukuka uygunluk açısından değerlendirir. Bu kararlar, sadece ilgili davada değil, benzer durumlarda da yol gösterici olur. Özellikle idare tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygun olup olmadığına dair emsal teşkil eden kararlar sayesinde kamu kurumları daha dikkatli davranır.
Danıştay'ın verdiği kararlar, alt mahkemeler ve kamu idareleri için bağlayıcı olmasa da büyük oranda rehber olarak kabul edilir. Uyuşmazlıkların çözümünde adaletin sağlanmasına katkı sunar. Ayrıca, idarenin keyfi davranışlarının önüne geçilmesine yardımcı olur ve vatandaşın haklarının korunmasında güçlü bir koruma sağlar. Bu nedenle, Danıştay kararlarının hem hukukçular hem de kamu idareleri için önemi büyüktür.
İçtihat Birleştirmesi
İçtihat birleştirmesi, farklı Danıştay dairelerinin veya mahkemelerinin aynı konuda farklı kararlar vermesi durumunda ortaya çıkar. Aynı olay veya benzer olaylar karşısında farklı kararlar verilirse, adalet sisteminde birliği sağlamak amacıyla Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu devreye girer. Kurul, konuyla ilgili tüm görüşleri alır ve nihai bir karar çıkarır.
Bu karar, sadece benzer davalarda değil, tüm idari yargı mercileri ve idareler için bağlayıcı hale gelir. İçtihat birleştirme ile uygulamada birlik ve öngörülebilirlik sağlanır. Vatandaşlar ve kamu kurumları, benzer olaylarda nasıl bir karar verileceğini önceden bilir ve hukuk güvenliği artar. Böylece, Danıştay'ın bütünlüğü ve otoritesi güçlenmiş olur.
Danıştay Kararlarının Uygulanabilirliği
Danıştay kararlarının uygulanabilirliği, kararların ne kadar etkin olduğu ile doğrudan ilgilidir. Teorik olarak Danıştay'ın verdiği iptal ya da tam yargı kararları, ilgili kamu idaresi tarafından kısa sürede uygulanmak zorundadır. Danıştay kararları, idarenin işlemlerini iptal ettiğinde, idarenin aynı işlemi tekrar etmemesi veya eksiklikleri gidererek yeni bir işlem tesis etmesi beklenir.
Eğer Danıştay bir idari işlemi iptal etmişse, eski işlem geri alınır ve vatandaşın mağduriyeti giderilir. Tam yargı davalarında ise vatandaş zarara uğramışsa, bu zararın tazmini sağlanır. Kararların gecikmeden uygulanması, adaletin geri sağlanmasında önemlidir. Ancak zaman zaman, idareler kararların uygulanmasında gecikme gösterebilir, bu gibi durumlarda ek hukuki mekanizmalar devreye girer.
Sonuç olarak, Danıştay kararlarının hem teoride hem pratikte uygulanması, idarenin hukuk devleti ilkesine olan bağlılığının bir göstergesidir. Vatandaşlar için de hak arama yollarında güvence sağlar.
Danıştay'ı Diğer Yüksek Mahkemelerden Ayıran Özellikler
Danıştay ve Yargıtay Arasındaki Farklar
Danıştay ve Yargıtay, Türkiye'nin en yüksek iki mahkemesi arasında yer alsa da, görev alanları ve işlevleri bakımından önemli farklara sahiptir. Danıştay, idari yargının en üst mahkemesidir. Yani devletle vatandaş arasındaki idari uyuşmazlıklara bakar. Belediyeler, kamu kurumları ya da bakanlıklar gibi idarelerin yaptığı işlemler konusunda açılan davalar Danıştay'ın ilgi alanına girer.
Yargıtay ise adli yargının en üst organıdır. Ceza ve hukuk davalarına bakan mahkemelerden çıkan kararların son incelemesini yapar. Yani bir kişiyle başka bir kişi arasındaki anlaşmazlıklarda, ticari davalarda ya da ceza davalarında en son sözü Yargıtay söyler.
Bir örnekle açıklarsak; bir vergi cezası için devletle davalık olan birinin davasına Danıştay bakarken, iki kişinin arsa anlaşmazlığı veya bir trafik kazası sonucu açılan davaya Yargıtay bakar. Bu yönüyle Danıştay ve Yargıtay, yargı alanı ve baktıkları davalar bakımından birbirinden ayrılır. Ayrıca Danıştay bazı düzenleyici işlemlerde danışma ve görüş bildirme görevi de üstlenirken, Yargıtay'ın böyle bir görevi bulunmamaktadır.
Danıştay ve Sayıştay Arasındaki Farklar
Danıştay ve Sayıştay, isimleri ve yüksek mahkeme statüleriyle karıştırılsa da görevleri oldukça farklıdır. Danıştay, idari davalara bakan bir yargı organıdır. Yani Danıştay, vatandaşı ilgilendiren idari işlemlerle ilgili mahkeme olarak faaliyet gösterir.
Sayıştay ise, devletin ve kamu kuruluşlarının gelir, gider ve mallarını TBMM adına denetleyen bir kurumdur. Yani Sayıştay, aslında bir mahkeme olmaktan çok, bir denetim organıdır. Devlet kurumlarının harcamalarını, bütçe uygulamalarını ve mali işlemlerinin kanuna uygun olup olmadığını inceleyip raporlar. Bu denetimler sonunda tespit edilen usulsüzlükler için de tazmin ve ceza kararları verebilir.
Kısacası, Danıştay adli bir yargı ve mahkeme kurumu iken; Sayıştay ise daha çok mali denetim ve kontrolle görevli olan, TBMM'ye bağlı bir kurum olarak görev yapar. Sayıştay’ın verdiği kararlar da bazı hallerde Danıştay’ın denetiminden geçebilir, bu da iki kurumun etkileşimde bulunduğu bir başka noktadır.
Sonuç olarak, Danıştay'ın en belirgin özelliği, idareyle ilgili uyuşmazlıklara son noktayı koyan yargı mercii olmasıdır. Yargıtay adli davalara bakarken, Sayıştay ise mali denetim ve kontrol görevini üstlenir. Böylelikle üç yüksek kurumun görev ve sorumluluk alanları birbirinden net şekilde ayrılır.
Fiziki Yerleşkesi
Danıştay'ın fiziki yerleşkesi, Ankara ilinde yer almaktadır. Türkiye'nin en önemli yüksek yargı kurumlarından biri olan Danıştay, Çankaya ilçesinde, Dumlupınar Bulvarı No:149 adresinde konumlanmıştır. Danıştay’ın bulunduğu bu büyük ve modern kompleks, hem davaların görüldüğü salonları, hem idari ofisleri hem de danışma ve arşiv birimlerini barındırır.
Danıştay binası, teknolojik altyapı, güvenlik, engelli erişimi gibi modern kamu binalarında olması gereken tüm ihtiyaçlara uygun olarak inşa edilmiştir. Ankara şehrinin merkezine yakın bir noktadadır ve hem vatandaşlar hem de avukatlar için ulaşım olanakları oldukça gelişmiştir. Bu geniş kompleks, yargı süreçlerinin sağlıklı ve hızlı şekilde yürütülmesi için önemli olanaklar sunar.
Bütçesi ve Personel Sayısı
Danıştay'ın bütçesi her yıl merkezi yönetim bütçesinden ayrılarak belirlenir. 2024 yılı için Danıştay’a yaklaşık 1 milyar 680 milyon TL başlangıç ödeneği tahsis edilmiştir. Bu bütçe, personel giderleri, hizmet alımları, sosyal güvenlik primleri ve diğer zorunlu harcamalar gibi kalemleri karşılamak için kullanılmaktadır. Yalnızca personel harcamaları için ise yaklaşık 140 milyon TL ayrılmıştır.
Danıştay’ın personel sayısı ise son açıklanan verilere göre yaklaşık 82 memur ve 263 işçi olarak kayda geçmiştir. Ayrıca sözleşmeli ve geçici personellerle de bu sayı dönem dönem artabilmektedir. Personel yapısında hâkimlerin, savcıların yanı sıra zabıt kâtipleri, teknik elemanları, arşiv uzmanları ve destek personelleri de bulunmaktadır.
Danıştay, yüksek bütçesi ve geniş personel kadrosuyla Türkiye’deki idari yargı süreçlerinin daha hızlı ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlar. Bütün bu kaynak ve olanaklar, adaletin etkin ve tarafsız bir şekilde işletilmesine katkı sunar. Adaletin hızlı ve şeffaf tecellisi için personel sayısı ve bütçenin yeterliliği çok önemli bir yere sahiptir.
Danıştay ile İlgili Temel Kanunlar ve Yönetmelikler
2575 Sayılı Danıştay Kanunu
2575 Sayılı Danıştay Kanunu, Danıştay’ın kuruluşunu, organlarını, görev ve yetkilerini düzenleyen ana kanundur. Danıştay’ın hukuki yapısı, işleyiş usulleri ve üyelerin seçimiyle ilgili tüm esaslar bu kanunda belirlenmiştir. Özellikle Danıştay’ın dairelerinin nasıl çalışacağı, hangi dairede hangi tür davalara bakılacağı ve organların görev dağılımı gibi teknik ayrıntılar madde madde açıklanır.
2575 Sayılı Kanun, Danıştay’ın bağımsız bir yüksek yargı organı olarak idari yargının en üstü olduğunu vurgular. Ayrıca, bu kanun ile Danıştay üyelerinin özlük hakları, görev süreleri, atanması ve disiplin işlemleri de açıklıkla ifade edilmektedir. Böylece idari yargıdaki istikrar ve adil yargılanma ilkeleri korunmuş olur.
Günümüzde Danıştay’ın uygulama alanındaki değişiklikler ve yenilikler de yine 2575 Sayılı Danıştay Kanunu’nda yapılan değişikliklerle yürürlüğe girer. Kısacası, Danıştay’ın tüm kurumsal işleyişinin temelini bu kanun oluşturur.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ise idari davaların nasıl açılacağını, işleyeceğini ve sonuçlanacağını açıklayan usul kanunudur. Türkiye'de idari davalar açmak isteyenler ve bu davalarda görev alacak mahkemeler için tüm süreç ayrıntılı bir şekilde bu kanunda düzenlenmiştir.
Bu kanun kapsamında, dava açma süreleri, mahkemelere başvuru usulleri, itiraz ve temyiz yolları gibi birçok önemli süreç yer alır. Aynı zamanda idari yargıda savunma mekanizması, delil sunma, keşif ve bilirkişi faaliyetleri gibi adımlar da bu kanunun hükümlerine göre yürütülür.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, idari yargıda hızlı, etkin ve adaletli sonuç alınmasını hedefler. Bu kanun, sadece Danıştay'ı değil; idare ve vergi mahkemelerini de kapsar. Yani Türkiye’de idari yargının temel taşı olarak önemli bir rol üstlenir.
Bu iki kanun, Danıştay’ın hem kurumsal yapısını hem de davaların işleyiş biçimini hukuk güvenliği çerçevesinde netleştirir. Davacı ve davalı açısından hak kaybı yaşanmaması için tüm süreçler ve ayrıntılar, bu yasalar sayesinde güvence altına alınmış olur.
Danıştay'ın Tanımı
Danıştay'ın tanımı, kısa ve net biçimde Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek idari mahkemesi olmasıyla yapılır. Danıştay, Anayasa’ya ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na göre idari yargı alanının en üst düzeydeki kurumudur. İdari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetler ve kamu idaresinin işlemlerine karşı açılan davalarda karar verir. Bunun yanında bazı durumlarda yürütme organına danışma ve inceleme görevini de üstlenir.
Danıştay, hem temyiz mahkemesi hem de bazı davalarda ilk derece mahkemesi olarak görev yapar. Yani, alt idari mahkemelerden gelen dosyalar temyiz için Danıştay’a gelirken büyük ve önemli bazı konularda doğrudan Danıştay’da dava açılabilir. Ayrıca Danıştay, idarenin hukuka aykırı işlemlerinin iptali gibi kamu menfaatini ilgilendiren önemli konularda da karar mercii olur.
Kısacası Danıştay, hem bir yüksek mahkeme, hem de yürütmeye bilgi-inceleme desteği sağlayan bir danışma organıdır.
Danıştay'ın Tarihi Gelişimi
Danıştay'ın tarihi gelişimi, Osmanlı’daki 19. yüzyıl yenileşme hareketleriyle başlar. 1868 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda Şûrâ-yı Devlet adı altında kurulmuştur. Bu kurum, ilk olarak hem yasama hem yürütme hem de yargı alanında danışma ve denetleme fonksiyonu taşımaktaydı.
Şûrâ-yı Devlet, 54 yıl boyunca İmparatorluk döneminde çeşitli görevlerde bulunmuş ve zamanla gelişen devlet düzeniyle birlikte kendini yenilemiştir. 1922’de Osmanlı'nın sona ermesiyle, bu kurumun işlevleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve yeni kurulan Cumhuriyet'teki idari yapılarına devredilmiştir.
Cumhuriyet’le birlikte 669 sayılı kanunla, 1927'de yeniden faaliyete geçmiş ve modern anlamda Türkiye Cumhuriyeti Danıştay’ı olarak şekillenmiştir. 1961 ve 1982 Anayasalarında, Danıştay’ın adı ve statüsü korunmuş, görev ve yetki alanı zaman içinde yapılan yasal düzenlemelerle güncellenmiştir.
Osmanlı Döneminden Cumhuriyet'e Danıştay
Osmanlı döneminden Cumhuriyet'e Danıştay'ın yolu, devletin modernleşme aşamalarının izlerini taşır. Osmanlı’da, idari işlerin düzenlenmesi ve şikâyetlerin değerlendirilmesi için 1868'de Şûrâ-yı Devlet kurulmuştu. Burada alınan kararlar ve yapılan uygulamalar, bugünkü Danıştay’ın temelini oluşturdu. Aynı dönemde yargı ve idare birbirinden ayrılarak Şûrâ-yı Devlet ve Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye gibi kurumlar oluşturulmuştu.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Danıştay, 1922’deki Meclis hükümetine geçişle birlikte kısa bir süre lağvedilmiş, 1927’de tekrar resmi olarak açılmıştır. Osmanlı’dan devralınan tecrübe ve kurum kültürü, Cumhuriyet yönetiminin hukuk devleti anlayışına aktarılmıştır.
1961 Anayasası'nda ilk defa "Danıştay" adıyla anayasal bir yüksek mahkeme olarak düzenlenen kurum, 1982 Anayasası ile bugünkü yapısına kavuşmuştur. Böylece hem Osmanlı’nın reformcu mirası, hem de Cumhuriyet’in modern hukuk anlayışı iç içe geçmiştir.
Özetle, Danıştay tarihsel olarak köklü bir geçmişe sahip olup hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde idari yargının ve danışmanlığın temel taşı olmuştur.