Asılsız İhbarlarda Sanığın Durumu: Avukatistan Hukuki Yorum
İddianame belirtildiği şekliyle, iki müştekiye ayrı ayrı 2021 ve 2022 yıllarında toplam 38 adet asılsız ihbarda bulunma suçlamasıyla ve bu ihbarların yapıldığı IP adresinin şüpheli Oya Gür'e ait internet aboneliğine tanımlı olması sebebiyle iftira suçunu işlediği anlaşılmıştır.
İddianamenin belirtildiği deliller şunlardır: müştekilerin beyanları, kolluk tutanakları, ihbar tutanakları ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) IP raporu.
İddianamede belirtilen ihbar sayıları, birinci müşteki için 5 adet, ikinci müşteki içinse 12 adet olmak üzere toplam 38 adettir. Ancak bu belirlenen ihbar tutanak sayısına karşı dosyada bulunan toplam ihbar tutanak sayısı sadece 17 adettir.
İddianamede IP adresinin Oya Gür'e ait internet aboneliğine tanımlı olduğu belirtilmiş, ancak ihbarlar 8 farklı IP adresinden yapılmışlar. İddianamede belirtilen delillerden BTK IP raporu, soruşturma esnasında hiç toplanmamış ancak var olmayan bir delil olarak gösterilmiştir.
1- Dosyada mevcut ihbar tutanak sayısı ile iddianamede belirtilen asılsız ihbar sayısı arasında büyük bir fark bulunuyor. Bu durumun Oya Gür açısından avantajı ne olabilir?
2- İddianamede belirtilen BTK IP raporu dosyaya sunulmamış fakat fezlekede, Telekom tarafından alınmış olan IP raporu dosyaya sunulmuştur. Fezlekede, 38 adet asılsız ihbara ait IP adresinin de Oya Gür'e ait olduğu belirtilmişken, Telekom IP raporunda sadece 10 adet IP adresi tespit edilmiştir. Bu durumun Oya Gür açısından avantajı ne olabilir?
3- İddianamede delillerden olarak BTK IP raporu gösterilmiş ancak toplanmamış bir delildir. Mahkeme, fezlekede delil olarak gösterilen Telekom IP raporunu delil olarak kabul edebilir mi? (İddianamede yanlışlıkla belirtildiği için)
Geniş bir hukuki yorum yapmanızı rica ederim. Teşekkürler.
Cevaplar
Avukatistan
Merhaba,
Sanık Oya Gür'ün durumunu değerlendirirken, dava dosyası ve iddianamede yer alan tespitler ve delillerin dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Sorularınıza detaylı bir şekilde cevap vermek için, soru sorularınızı ayrı ayrı ele alarak açıklamalar yapmaktayım.
1. İhbarnameler ile İddianamedeki Asılsız İhbar Sayısı Arasındaki Farkın Sanık Açısından Avantajı
İddianamede belirtilen 38 asılsız ihbardan, dosyada yalnızca 17 ihbar tutanağının bulunması, dosya içeriğinin eksikliğini ve bu ihbarların delil olarak ne kadar güvenilir olduğunu sorgulatır. Sanık Oya Gür’ün savunma hakkını kullanırken, bu tutarsızlık, sanığın lehine yorumlanabilir. Sanık, bu ihbarların gerçekliğini ve aslında dosyada sağlam bir delil olduğunu sorgulatabilir ve bu, delilin güvenilirliğini azaltabilir.
2. Fezleke ve Telekom IP Raporundaki Çelişkilerin Sanık Açısından Avantajı
Fezlekede belirtilen, ihbarlara ait IP adreslerinin sanık Oya Gür'e ait olduğu yönündeki ifadelerle, Telekom'dan alınan IP raporunda yalnızca 10 IP adresinin tespit edilmiş olması arasındaki çelişki, delillerin güvenilirliğini sorgulatma imkanı sağlar. Sanık ve savunma avukatı, bu belirsizlikleri mahkemede dile getirerek, suçlamanın yanlışlığına ve delillerin yetersizliğine işaret edebilir. Dosyadaki bu tür çelişkiler, sanık lehine değerlendirme olasılığı yaratabilir, çünkü savunma tarafı için, hukuki şüphenin ötesinde bir suç isnadını çürütecek argümanlar sunma şansı verir.
3. İddianamedeki BTK IP Raporunun Olmaması ve Mahkemece Kabulü
İddianamede BTK IP raporu delil olarak gösterilmiş olmasına rağmen bu raporun aslında toplanmamış olması, ciddi bir yargı hatasıdır ve savunma tarafından, delillerin yetersizliğini ve kovuşturma sürecinde yapılan usulsüzlükleri göstermek için kullanılabilir. Mahkeme, fezlekede sunulan ve iddianamedeki hataları düzelten Telekom IP raporunu, bu usulsüzlükleri düzeltmek amacıyla delil olarak kabul edebilir. Ancak, burada sanık veya savunma avukatının, fezleke ve iddianame arasındaki uyumsuzlukları ve delillerin tam ve doğru bir şekilde toplanmamış olması gerçeklerini vurgulaması önem taşır.
Özetle, dosyadaki eksiklikler ve çelişkiler sanık Oya Gür'ün lehine yorumlanabilir ve bu durum, savunma stratejisini şekillendirirken dikkate alınmalıdır. Sanık ve savunma avukatının, bu tür yargı hatalarını ve delillerin eksikliğini mahkemede etkin bir şekilde ele alması, hukuki sürecin adil bir şekilde yönetilmesine katkı sağlayabilir.
Herhangi bir ek soru veya daha detaylı yardıma ihtiyacınız olursa, bana yazmaktan çekinmeyiniz.
Saygılarımla.