İşyerinde Isıtma ve Klima Açılmaması Haklı Fesih Sebebi Mi?
İşyerinde Isıtma ve Klima Açılmaması Haklı Fesih Sebebi Mi? Çalışırken üşüyor ya da sıcaktan bunalıyorsanız ve klima hâlâ açılmıyorsa, bu durum haklı fesih sayılır mı? İş Kanunu ve 6331 kapsamında işverenin iş sağlığı ve güvenliği ile termal konforu sağlama yükümlülüğü var.
Bu yazıda:
- Hangi koşullarda “ısıtma/klima yok” gerekçesiyle haklı fesih mümkün?
- “Çalışmaktan kaçınma hakkı” nasıl kullanılır?
- Hangi belgeler (tutanak, doktor raporu, başvuru) işe yarar?
- Uygulamada öne çıkan Yargıtay kararları ve örnekler nelerdir?
Sorunun yanıtını mevzuat ve örneklerle adım adım açıklayacağız: İşyerinde Isıtma ve Klima Açılmaması Haklı Fesih Sebebi Mi?
Yasal Dayanaklar ve Düzenlemeler
4857 Sayılı İş Kanunu’nda Çalışma Ortamı
4857 Sayılı İş Kanunu’nda çalışma ortamı konusu, işçi sağlığı ve güvenliğinin temelini oluşturur. Bu kanuna göre işveren, işçilerin çalıştığı ortamı sağlıklı ve güvenli hale getirmekle yükümlüdür. Kanunda, işyerlerinde kullanılan ekipmanların uygunluğu, temizliği ve düzenliliği vurgulanmıştır. Ayrıca işçinin, çalışma koşulları nedeniyle vücut ve ruh sağlığının zarar görmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır. İş Kanunu’nun çeşitli maddelerinde çalışma ortamı koşullarının uygunluğu; havalandırma, ısıtma, aydınlatma ve hijyen gibi detaylarla birlikte ele alınır. Bu maddeler, hem işverenin hem de çalışanın haklarını ve sorumluluklarını belirleyen temel çerçeveyi çizer.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun Kapsamı
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işyerlerinde çalışan tüm işçileri ve işverenleri kapsar. Bu kanunun amacı, çalışanların sağlığını korumak ve iş kazalarını önlemektir. Kanun, tüm sektörlerdeki çalışanlar için risklerin önlenmesi ve minimum iş güvenliği standartlarının sağlanması gerektiğini belirtir. İşverenler, 6331 sayılı kanuna göre işyerinde risk değerlendirmesi yapmak ve gerekli önlemleri almak zorundadırlar. Ayrıca, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilgilendirilmesi ve eğitilmesi zorunludur. Klima, havalandırma, aydınlatma ve genel ortam koşulları gibi konular da bu kanunun kapsamında yer alır ve denetime tabidir.
Yönetmelik ve Standartlar
Yönetmelik ve standartlar, kanunların detaylarını belirleyen ve uygulamayı kolaylaştıran düzenlemelerdir. Özellikle “İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik”, işyerlerindeki ısıtma, aydınlatma, havalandırma gibi fiziki koşulların nasıl olması gerektiğini ayrıntılı olarak açıklar. Klima ve benzeri cihaz yoluyla ortam sıcaklığının korunması, işçilerin sağlığı için yönetmeliklerle güvence altına alınmıştır. Ayrıca, Türk standartları ve uluslararası normlar çerçevesinde işyerleri düzenli aralıklarla denetlenmekte ve uygunluğu kontrol edilmektedir. Bu yönetmelikler, işverenin sorumluluklarını ve çalışanın haklarını somutlaştırarak uygulamada rehberlik eder.
İşverenin Yükümlülükleri
Sağlıklı Çalışma Koşulları Sağlama Zorunluluğu
Sağlıklı çalışma koşulları sağlama zorunluluğu, işverenin en temel yükümlülüklerinden biridir. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işveren, çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlığını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, sadece yasal bir mecburiyet değil, aynı zamanda çalışanların verimli, huzurlu ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak için gereklidir.
İşverenler işyerinde temiz, havadar, yeterince aydınlatılmış ve güvenli bir ortam yaratmalıdır. Havalandırma, temizlik, yeterli su ve tuvalet imkânları gibi detaylar da bu kapsamda değerlendirilir. Özellikle ısıtma, soğutma ve nem kontrolü, çalışanların sağlığını korumak için önemli unsurlardır. Eğer işveren bu şartları sağlamazsa, hem idari para cezasıyla karşılaşabilir hem de iş kazası ve meslek hastalığı gibi daha ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.
Mesleki Risklerin Önlenmesi ve Risk Değerlendirmesi
Mesleki risklerin önlenmesi ve risk değerlendirmesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na göre işverenin en önemli sorumluluklarından biridir. İşverenler, işyerinin tüm alanlarında risk değerlendirmesi yapmak, olası tehlikeleri önceden tespit etmek ve bunlara karşı önlem almak zorundadır.
Bu değerlendirme sonucunda, çalışanları etkileyebilecek tüm tehlikeler ortaya çıkarılır. Örnek olarak, kimyasallarla çalışanların maruz kalabileceği zararlı gazlar, aşırı sıcak ya da soğuk ortamlar veya azar azar biriken sağlık sorunları dikkate alınmalıdır. Risk değerlendirmesi sadece bir kere yapılmaz; işyeri koşulları değiştikçe veya yeni bir makine, ekipman alınırsa tekrar edilmelidir. Alınan önlemler ve yapılan risk analizleri belgelenmeli ve düzenli olarak güncellenmelidir.
Isıtma ve Klima İçin Alınması Gereken Önlemler
Isıtma ve klima için alınması gereken önlemler, işyerinin konumuna ve çalışan sayısına göre değişiklik gösterir. İşverenler, çalışanların bulunduğu ortamın sıcaklık ve havalandırma koşullarını mevzuata uygun şekilde sağlamalıdır.
Bir işyerinde ısının çok düşük ya da çok yüksek olması hem sağlığı hem de iş verimini olumsuz etkiler. Yönetmeliklere göre işyerlerinde kış aylarında yeterli ısıtma yapılmalı, yaz aylarında ise uygun şekilde soğutma sağlanmalıdır. Klima veya kombi sistemleri düzenli olarak bakımdan geçirilmeli, filtreleri temizlenmeli, arızalar hemen giderilmelidir.
Ayrıca işverenler, ısıtıcı ve klimaların çalışanların sağlık ve güvenliğini riske atmayacak şekilde konumlandırılması gerektiğini de unutmamalıdır. Aksi halde işçiler donma, halsizlik, baş ağrısı veya solunum rahatsızlıkları gibi sorunlarla karşılaşabilir. Eğer işveren bu önlemleri almazsa, çalışanlar haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir ve tazminat talep edebilirler.
Çalışanın Hakları ve Korunma Mekanizmaları
Sağlıklı ve Güvenli Ortamda Çalışma Hakkı
Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı, Türkiye'de çalışanlar için temel bir haktır. 4857 Sayılı İş Kanunu ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çalışanlara güvenli bir işyeri ortamı sağlanmasını zorunlu kılar. Çalışanlar, işyerinde herhangi bir sağlık veya güvenlik riskiyle karşılaştıklarında, işverenden bu riskleri ortadan kaldırmasını talep edebilir. Bu ortamın sağlanmadığı durumlarda çalışanlar, haklarını aramak için farklı mekanizmalara başvurabilir. Yetersiz havalandırma, uygun olmayan ısıtma ya da işyerinin fiziki koşullarındaki eksiklikler de bu hakkın kapsamına girer.
Haklı Fesih Hakkı ve Koşulları
Haklı fesih hakkı, çalışanlara işyerindeki ağır ve önemli sorunlar sebebiyle iş sözleşmesini tek taraflı ve tazminat haklarını kaybetmeden sona erdirme imkanı verir. İşçi, sağlık ve güvenliğini tehdit eden bir durumla karşılaştığında, bu hakkını kullanabilecektir. Ancak bunun için kanunda belirtilen bazı şartların oluşması gerekir. Haklı fesih şartları sağlandığında, çalışan bildirimsiz olarak işten ayrılabilir ve kıdem tazminatına hak kazanır.
4857/24’e Göre Haklı Fesih Sebepleri
4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinde, işçinin haklı fesihte bulunabileceği sebepler detaylı şekilde açıklanmıştır. Bu maddede özellikle işverenin işçi sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokan davranışları veya ihmalleri haklı fesih sebebi olarak sayılır. Örneğin; işyerinde yeterli ısıtma yoksa, hava temizlenmiyorsa veya sağlık koşulları sağlanmıyorsa, işçi bu durumu kanıtlayarak haklı nedenle sözleşmesini feshedebilir. Yargıtay kararlarında da çalışan lehine bu tip sorunlar haklı sebep sayılmıştır.
6331/13’e Göre Çalışmaktan Kaçınma Hakkı
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesi, çalışanlara ciddi ve yakın tehlikelerde çalışmaktan kaçınma hakkı verir. Çalışan, iş güvenliğini tehdit eden bir tehlike oluştuğunda ve işveren gerekli önlemleri almadığında, bu hakkını kullanabilir. Çalışan tehlike geçene kadar işine başlamayabilir ve bundan dolayı ücretinden ya da haklarından hiçbir şekilde mahrum bırakılamaz. Isıtma veya klima eksikliği nedeniyle sağlığı tehlikeye giren işçi, Çalışmaktan Kaçınma Hakkı’nı kullanmak için gerekli prosedürü yerine getirebilir.
Yasal Bildirimler ve Hakların Korunması
Yasal bildirimler, çalışanların haklarını güvence altına alan önemli bir adımdır. İşçi, haklı fesih ya da çalışmaktan kaçınma hakkını kullanmadan önce genellikle işverene yazılı bildirimde bulunmalıdır. Böylece hem işyerindeki sorunun kayıtlara geçmesi sağlanır hem de olası hukuki bir süreçte kanıt sağlanır. Özellikle haklı fesihte yazılı bildirim büyük önem taşır. Çalışanların, haklarını kullanırken tüm süreçleri yazılı belgelerle desteklemesi ve olası bir dava durumunda ellerinde delil bulundurması gerekmektedir. Ayrıca çalışanlar, iş sözleşmelerinde ya da toplu iş sözleşmelerindeki özel maddelere de dikkat etmelidir. Bu bildirimler sayesinde işçinin hakları daha güçlü bir şekilde korunmuş olur.
Isıtma ve Klima Eksikliğinde Haklı Fesih
Yargıtay Kararları ve Yargı Uygulamaları
Yargıtay kararları ve yargı uygulamaları, işyerinde uygun ısıtma ve klima sağlanmaması durumunda işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceğini göstermektedir. Özellikle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararlarında, çalışan sağlığını ve güvenliğini tehdit eden şartlar ağır bastığında “haklı fesih” hakkının doğduğu açıkça belirtilir. Mahkemeler, işyerinin fiziki koşullarının yetersiz olması halinde çalışanın iş akdini tek taraflı olarak sona erdirebileceğine karar vermektedir. Bu nedenle, yargıya taşınan birçok uyuşmazlıkta işçinin lehine karar verildiği görülmektedir.
Isıtma Eksikliği Davaları
Isıtma eksikliği davaları genellikle işyerinde uzun süreli soğuk ortamda çalışma, uygun ısıtma şartlarının sağlanmaması gibi durumlarda açılmaktadır. Yargıtay, sürekli olarak düşük sıcaklıkta çalışan bir işçinin, işverenin uyarılmasına rağmen gerekli önlemler alınmaması durumunda iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceğini belirtmektedir. Örneğin, mahkemeler işyerinde kalorifer, soba ya da merkezi ısıtma sisteminin olmamasını ve bu durumun çalışan sağlığını etkilemesini genellikle işçi lehine değerlendirir. Bu tür davalarda işçinin uyarıda bulunmuş olması ve işverenden çözüm beklemiş olması önem taşımaktadır.
Klima Açılmaması ve Mahkeme Kararları
Klima açılmaması ile ilgili mahkeme kararlarında da işyerinin sıcak yüzünden çalışılamaz hale gelmesi kritik rol oynar. Özellikle yaz aylarında aşırı sıcak ortamda çalışma, sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Yargıtay, klimaların sürekli arızalı olması, bakımının yapılmaması veya işverenin bilinçli şekilde açmaması durumunda haklı fesih hakkı doğduğunu kabul etmektedir. Mahkemeler, özellikle sağlık raporlarıyla belgelenen rahatsızlıkları ve işyeri ortamının ölçülen yüksek sıcaklık değerlerini dikkate alır. Bu gibi durumlarda işçi, klima eksikliğini işverene yazılı olarak bildirmiş ve çözüm beklemişse, iş akdini sona erdirme hakkına sahiptir.
Sağlık Sorunları ve İşyeri Fiziki Koşullarının Etkisi
Sağlık sorunları ve işyeri fiziki koşullarının etkisi, çalışanların iş performansını ve yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Uzmanlar, sıcak ya da çok soğuk bir ortamda uzun süre çalışmanın çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurguluyor. Özellikle solunum yolu hastalıkları, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları görülebilir. Ayrıca, klimasız veya soğuk bir ortamda sürekli çalışmak bağışıklık sisteminin zayıflamasına da yol açabilmektedir. Bu gibi durumlarda işyeri hekimi raporu, devlet hastanelerinden alınan sağlık raporları ve diğer tıbbi belgeler, işçinin haklı fesih talebini destekleyen önemli delillerdir. İş sağlığı uzmanları da sorunların giderilmemesinin, işverenin yasal sorumluluğunu artırdığını belirtir.
İşyeri Değişikliği ve Çalışma Koşullarındaki Bozulma
İşyeri değişikliği ve çalışma koşullarındaki bozulma, işçinin mevcut çalışma ortamından farklı bir mekana alınması veya mevcut ofis/deponun fiziksel şartlarında yapılan olumsuz değişikliklerle ortaya çıkabilir. Örneğin, daha önce ısıtması veya kliması bulunan bir işyerinden, bu tür ekipmanların olmadığı başka bir lokasyona geçişte işçinin çalışma koşulları bozulmuş olur. Böyle bir durumda işçinin “çalışma şartlarında esaslı değişiklik” itiraz hakkı doğar. Eğer işveren, işçinin onayı olmadan ve haklı sebep sunmadan böyle bir değişiklik yaparsa, işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Mahkemeler ise genellikle çalışma ortamının, işçinin sağlık ve güvenliğini ciddi şekilde etkileyecek şekilde bozulmasını haklı fesih sebebi olarak kabul etmektedir. Özellikle yasal sınırların altındaki sıcaklık değerlerinde veya klimasız, havasız alanlarda çalışmak zorunda bırakılan işçilerin talepleri sıklıkla kabul görmektedir.
Fesih Süreci ve Sonuçları
Haklı Fesihte Kıdem Tazminatı Hakkı
Haklı fesihte kıdem tazminatı hakkı, işçilerin en çok merak ettiği konulardan biridir. 4857 Sayılı İş Kanunu’nda belirtilen haklı nedenle fesih halinde, işçi kendi isteğiyle işi bıraksa bile kıdem tazminatı alabilir. Özellikle işverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almaması, çalışma ortamının sağlıksız oluşu, ısıtma ve klima eksikliği gibi mevzular kıdem tazminatına hak kazandırır.
İşçinin, işyerinde geçirdiği süreye göre kıdem tazminatı, her tam yıl için 30 gün brüt ücret üzerinden hesaplanır. Bir yıldan az süreler ise orantılı olarak tazminata eklenir. Burada önemli olan, fesih işleminin işçinin haklı sebep göstererek yapılmasıdır. Haklı sebep olmadan yapılan fesihlerde işçi kıdem tazminatı hakkını kaybedebilir.
Haklı Fesihte İhbar Tazminatı Durumu
Haklı fesihte ihbar tazminatı durumu ise farklıdır. Haklı nedenle iş sözleşmesini fesheden işçi, ihbar öneli vermek zorunda olmadığı gibi ihbar tazminatı da talep edemez. Aynı şekilde, işverenin de bu durumda işçiden ihbar tazminatı istemesi mümkün değildir.
Buradaki ana kural; haklı fesihte, iş akdinin sona erdiği gün sözleşmenin sonlandırılmış olmasıdır. Yani işçi, işyerindeki ciddi sorunu gerekçe gösterip işi hemen bırakabilir ve bu yüzden ihbar tazminatı gündeme gelmez. Eğer iş sözleşmesi haklı bir neden olmadan feshedilirse o zaman karşılıklı ihbar tazminatı konusu doğar.
Diğer İşçilik Alacakları
Diğer işçilik alacakları kapsamında, haklı fesih sonrası işçinin varsa kullanılmamış yıllık izin ücreti, fazla mesai alacakları, ödenmeyen ücretler, ulusal bayram ve genel tatil alacakları da talep edilebilir. Haklı nedenle fesih, sadece kıdem tazminatı değil tüm birikmiş işçilik haklarını da kapsar.
İşçi, işverenin ihmali veya kanuna aykırı uygulamaları nedeniyle işten ayrıldığı için, hak ettiği tüm ödemelerin eksiksiz ve zamanında yapılmasını talep edebilir. Bu alacakların tamamı için ayrı ayrı başvuru ve yasal takip gerekebilir. Unutulmamalı ki, işçi hakkını aramak için yasal yollara başvurduğunda, geçmiş döneme ait tüm alacaklarını ispatla yükümlüdür.
Süreçte Dikkat Edilmesi Gerekenler
Süreçte dikkat edilmesi gerekenler arasında haklı sebeple fesih kararının belgelendirilmesi ilk sırada yer alır. İşçinin yaşadığı ısınma, havalandırma, sağlıksız ortam gibi sorunları ispatlayıcı deliller (tutanak, fotoğraf, sağlık raporu, işyeri yazışmaları) toplaması önemlidir.
Fesih bildirimi yazılı olarak yapılmalı ve gerekçeler net şekilde belirtilmelidir. Ayrıca, işçinin talepleriyle ilgili işverene başvurduğunu ve çözüm bulunamadığını gösteren belgeler ileride dava gerekirse büyük avantaj sağlar.
Son olarak, hak kaybı yaşanmaması için mümkünse bir iş hukuku avukatından veya uzmanından destek almak akıllıca olur. Zamanaşımı süreleri, başvuru şekli ve talep edilen alacaklarla ilgili yasal ayrıntılar gözden kaçırılmamalıdır.
İşten ayrılmaya veya hakkınızı aramaya karar vermeden önce, detaylara dikkat etmek ve sağlam kanıtlar toplamak, daha sonra yaşanacak süreçte işçiye avantaj sağlar.
Diğer Haklı Fesih Sebepleriyle Karşılaştırma
Ahlak ve İyi Niyet Kurallarına Aykırılıklar
Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılıklar, işçinin haklı nedenle fesih yapmasında en çok karşılaşılan sebeplerden biridir. Özellikle işverenin işçiye hakaret etmesi, mobbing uygulaması, cinsel tacizde bulunması ya da işçinin özel hayatına müdahale etmesi gibi durumlar 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre önemli haklı fesih gerekçeleridir. Burada işverenin davranışlarının, işyerindeki çalışma ortamını çekilmez hale getirmesi gerekir. İşçi bu tip bir durumda, yazılı olarak bildirerek, derhal iş akdini feshedebilir ve kıdem tazminatına hak kazanabilir.
Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlara şöyle örnek verilebilir:
- İşçiye sürekli hakaret edilmesi
- İşçinin maaşına haksızca el konulması
- İşçinin kişisel verilerinin izinsiz paylaşılması
- İş yerinde cinsel taciz
Bu tip durumlarda işçinin kanıt sunabilmesi çok önemlidir. Gizli ses kaydının yasal olup olmadığı gibi teknik detaylarda mutlaka bir uzmana danışmak gerekir.
Ücretin Ödenmemesi ve Diğer Sağlık Sebepleri
Ücretin ödenmemesi veya eksik ödenmesi, haklı fesih için en yaygın kullanılan gerekçelerdendir. Eğer işveren, işçinin ücretini tam ve zamanında ödemezse, işçi 4857/24’e göre haklı nedenle derhal fesih hakkına sahip olur. Ayrıca fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, primlerin yatırılmaması veya sigortasız çalıştırma da bu kapsamdadır.
Diğer sağlık sebepleri arasında ise işçinin sağlığını tehlikeye atan işyeri koşulları, ağır iş yükü, toksik maddeye maruz kalma gibi durumlar bulunur. Eğer iş yerindeki ortam, işçinin fiziksel veya ruhsal sağlığını bozacak seviyeye gelirse, burada da işçinin haklı fesih hakkı doğar. Mesela klima ve havalandırma sorunları nedeniyle solunum yollarında ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkıyorsa, bu bir haklı fesih sebebi olarak kullanılabilir.
Zorlayıcı Sebepler ve İşyerinin Kapanması
Zorlayıcı sebepler, işyerinden veya işçiden kaynaklanmayan ama çalışmayı imkânsız hale getiren olaylardır. Örneğin, doğal afet, yangın, salgın hastalık gibi alışılmadık gelişmeler sonucunda işyerinin faaliyetinin uzun süre durdurulması, zorlayıcı sebep olarak kabul edilir.
Bu gibi durumlarda:
- İşyeri tamamen kapanmışsa, iş sözleşmesi kendiliğinden sona erer.
- Geçici zorlayıcı sebepler (örneğin deprem sonrası kısa süreli kapanma) işçinin çalışmadığı süre boyunca sözleşmeyi askıya alır, ancak işçi isterse bu nedenle haklı fesih yapabilir.
Zorlayıcı sebep hallerinde işçi, kıdem tazminatına da hak kazanır. Örneğin pandemide uzun süre işbaşı yaptırılamıyorsa ve işverenin de bir çözüm sağlayamaması durumunda işçi sözleşmesini sonlandırabilir.
Sonuç olarak, diğer haklı fesih sebepleri ile örneğin ısıtma ve klima eksikliği gibi işyeri koşullarından doğan sebepler arasında, gerekçelerin dayandığı kanun maddeleri ve sonuçlar açısından benzerlikler vardır. Ancak her birinin kendine özgü şartları ve ispat yolları olmaktadır.
Ulusal ve Uluslararası Haklar
Anayasal Çalışma Hakkı ve İnsan Hakları
Anayasal çalışma hakkı ve insan hakları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda açıkça belirtilmiştir. Anayasa’nın 49. maddesi, herkesin çalışma hakkına sahip olduğunu söyler. Bu maddeye göre, devlet çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumakla yükümlüdür. Çalışanlar için sağlıklı ve güvenli bir ortam sağlanmak zorundadır. İşverenler bu yükümlülüklere uymadığında çalışanlar, haklarına sahip çıkabilir.
Aynı şekilde Anayasa’nın 17. maddesi de kişilerin maddi ve manevi bütünlüğünün korunmasını garanti eder. Bu madde kapsamında, işyerinde sağlık ve güvenliğin olmaması, hem çalışma hakkını hem de kişinin temel haklarını zedeleyebilir. Sağlıksız bir çalışma ortamı, işçinin insanca yaşama ve çalışma hakkını ortadan kaldırabilir.
Ek olarak insan hakları evrensel beyannamesi ve diğer insan hakları metinleri de, çalışanların güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkını destekler. Kimse kötü çalışma koşullarında, sağlığı bozacak ortamlarda çalışmaya zorlanamaz. İşçi, kendini güvende hissetmiyorsa bu hakkı yasal yollarla arayabilir.
Uluslararası Sözleşmeler ve Standartlar
Uluslararası sözleşmeler ve standartlar, çalışan haklarını dünya ölçeğinde güvence altına alır. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından kabul edilen çeşitli sözleşmelere taraftır. Özellikle ILO 155 ve ILO 161 numaralı sözleşmeler, iş sağlığı ve güvenliği standartlarını belirler. Bu sözleşmeler, işçiye uygun sıcaklık, havalandırma ve genel güvenliğin sağlanmasını öngörür.
Ayrıca, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan Avrupa Sosyal Şartı da Türkiye tarafından onaylanmıştır. Bu şart, işçilerin çalışma ortamlarının sağlıklı olmasını temel bir hak sayar. İşverenler, bu uluslararası anlaşmalara uymak zorundadır. Yani işyerinde klima eksikliği, aşırı sıcak ya da soğuk ortamlar uluslararası hukuk kapsamında da bir hak ihlali sayılabilir.
Uluslararası standartlar sadece asgari sağlık ve güvenliği değil, insan onuruna yakışır çalışma koşulları da şarta bağlar. İşçinin sağlığına zarar veren koşullar, yalnızca ulusal mevzuatta değil, aynı zamanda uluslararası platformlarda da korunur. Bu nedenle, çalışanlar haklarını hem yerel hem de uluslararası düzeyde arama hakkına sahiptir.
Sonuç olarak, işyerinde sağlıklı çalışma sağlanması sadece Türkiye’nin kendi yasalarında değil, evrensel insan hakları metinlerinde ve uluslararası sözleşmelerde de açıkça güvence altına alınmıştır. İşverenler, çalışanların bu haklarını ihlal ettiğinde, işçiler yerel mahkemeler kadar uluslararası mercilere de başvurma hakkına sahip olur.
Uzman Desteği ve İş Hukuku Avukatının Rolü
Fesih Sürecinde Profesyonel Destek
Fesih sürecinde profesyonel destek almak, işçinin haklarını en doğru şekilde kullanabilmesi için büyük önem taşır. Özellikle işten ayrılma kararı alındığında ya da iş şartlarında önemli bir değişiklik yaşandığında, bir iş hukuku avukatı ile görüşmek işçi için büyük kolaylık ve güvence sağlar. İş hukuku avukatları, yasal haklarınızın neler olduğunu ve hangi adımları atmanız gerektiğini açıkça anlatır. Fesih bildiriminin nasıl hazırlanacağı, hangi belgelerin toplanması gerektiği ve süreçte hak kaybı yaşamamak için dikkat edilmesi gerekenler konusunda işçiye yol gösterir.
İşçinin fesih sonrası tazminat, fazla mesai, yıllık izin gibi alacakları olup olmadığının belirlenmesinde de iş hukuku avukatının desteği oldukça kritiktir. Ayrıca, mahkemeye başvurma zorunluluğu doğduğunda işlemlerin eksiksiz yürütülmesi için hukuki destek gerekir. Böylece işçi haklarını kaybetme riski olmadan, yasal olarak güçlü bir şekilde süreci yönetebilir.
Hak Kaybı Riskine Karşı Yapılması Gerekenler
Hak kaybı riskine karşı yapılması gerekenler arasında en başta belgeli hareket etmek gelir. İşçiler, işyerindeki şikayetlerini ve taleplerini yazılı olarak işverene iletmelidir. Özellikle fesih kararı alınacaksa fesih bildiriminin yazılı olmasına dikkat edilmelidir. İşten ayrılma sebebinin açıkça belirtilmesi gerekir.
Bir diğer önemli nokta ise yasal sürelere dikkat etmektir. Hak kaybını önlemek için işçi fesih hakkını yasal süresinde kullanmalı, ilgili başvurularını zamanında yapmalıdır. Tazminat ve diğer alacaklar için gereken evrakların (maaş bordrosu, hizmet dökümü, sağlık raporları gibi) eksiksiz toplanması da gereklidir.
Tüm bunların yanında, iş hukuku avukatından danışmanlık almak, yanlış bir adım atmanın önüne geçer. Avukat, hem yapılan işlemlerin yasalara uygun olup olmadığını denetler hem de gerekli başvuruları doğru şekilde yönlendirir. Böylece işçi, yasal haklarını en tam şekilde kullanabilir ve olası mağduriyetlerin önüne geçer.