Bir Şirketin İflası Nasıl Verilir?
- İflasa Tabi Olan Şirketler
- Şirketin İflasa Sürüklenme Sebepleri
- Şirketin İflası İçin Başvuru Yolları
- İflas Başvuru Süreci ve İşleyişi
- İflasın Açılması
- İflas Masasının Oluşumu
- Alacaklıların Bildirimi ve Çağrısı
- Alacakların İncelenmesi ve İtirazlar
- Alacaklılar Toplantısı
- İflas İdaresi ve Tasfiye Süreci
- İflasın Sonuçları
- İflasta Alacaklıların Durumu
- İflasın Kapatılması ve Kaldırılması
- Konkordato Nedir, İflas ile Farkları Nelerdir?
- Şirket Türlerine Göre İflas Prosedürlerindeki Farklar
- İflas Sürecinde Avukat ve Uzman Desteği
- Örnek Yargı Kararları ve Emsal Uygulamalar
- Sıkça Sorulan Sorular
- Şirket hangi durumda iflas edebilir?
- İflas süreci ne kadar sürer?
- Her şirket iflas edebilir mi?
- İflas eden şirketin yöneticileri şahsen sorumlu olur mu?
- İflas başvurusunu kimler yapabilir?
- Şirket iflas ettiğinde borçlar tamamen silinir mi?
- Konkordato nedir, iflastan farkı nedir?
- İflas sonrası şirketin mal varlığı ne olur?
- İflas etmiş bir şirket tekrar açılabilir mi?
- İflas davaları için avukat şart mı?
- Kaynakça ve Mevzuat Linkleri
Bir şirketin iflası, finansal zorlukların doruk noktasına ulaştığı ve şirketin borçlarını karşılayamayacak duruma geldiği zaman, hem alacaklılar hem de şirketin kendisi tarafından talep edilebilir. İflas süreci genellikle Asliye Ticaret Mahkemesi'ne yapılan bir başvuru ile başlar. Bu süreçte mahkemeye sunulması gereken belgeler arasında; ticaret sicil belgeleri, son yıllık bilanço ve gelir tabloları yer alır. Aynı zamanda, iflas yöneticisi atanarak -şirketin varlıklarının adil bir şekilde tasfiye edilmesi ve alacaklılara dağıtılması amacıyla- sürecin yönetilmesi sağlanır.
Şirketin iflas başvurusu sırasında, gerekli hukuki adımların dikkatlice atılması ve sürecin sorunsuz ilerlemesi adına profesyonel destek almak oldukça önemlidir. Bir iflas davası açılırken, borçlunun yerleştirme adresine bağlı ticaret mahkemesi devreye girer ve belgelerin eksiksiz olması gereklidir. İflas süreci, çoğu zaman karmaşık olan hukuki ve mali işlemler içermekte olup, kesin bir şekilde kontrol edilmelidir.
İflasın Tanımı
İflas, ticaret hayatında sıkça duyduğumuz önemli bir kavramdır. İflas; borçlunun, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi nedeniyle, hakkında Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen resmî bir karar sonucu başlatılan, malvarlığının toplu olarak paraya çevrilip alacaklılar arasında belirli bir sıraya göre paylaştırıldığı yasal bir süreçtir.
İflas sayesinde borçlu (yani “müflis”) malları topluca paraya çevrilir. Elde edilen meblağ ise alacaklılara ödenir. Bir kişinin ya da şirketin tek tek mallarının haczedilmesiyle karıştırılmamalıdır. Burada tüm malvarlığı topluca hesaba katılır. İflasın amacı, borçlunun ödeme gücünü kaybettiği anda alacaklıların haklarının korunması ve tasfiyenin adaletli şekilde yapılmasıdır.
Günlük hayatta genellikle “Şirket iflas etti” ya da “Kişi iflasını açıkladı” ifadeleriyle karşılaşırız. Ancak iflas, kendiliğinden gerçekleşmez; yetkili bir mahkeme kararı ve yasal süreç şarttır.
İflasın Hukuki Temeli ve Dayanağı
İflasın hukuki temeli, Türk hukukunda İcra ve İflas Kanunu’na (İİK) ve ilgili diğer mevzuata dayanmaktadır. Bu kanun, borçların nasıl tahsil edileceğini, iflas sürecinin ne şekilde işleyeceğini ve malvarlığının nasıl paylaştırılacağını ayrıntılı olarak düzenler.
İflas hukukunun amacı, bir borçlunun borçlarını ödeyememesi durumunda, tüm alacaklıların eşit şekilde korunmasını sağlamaktır. Yani; alacaklılardan birinin hızlı davranıp tüm alacağını tahsil etmesini, diğerlerinin ise mağdur olmasını önler. Burada esas olan toplu tasfiye ilkesidir.
İcra ve İflas Kanunu’na göre iflas, yalnızca borçlarını ödeyemeyen ve kanunda belirtilen şekilde ticari faaliyette bulunan kişiler (çoğunlukla tacirler ve ticaret şirketleri) için mümkündür. Bireysel borçlularda ise haciz yöntemi uygulanır.
Kısaca özetlemek gerekirse; iflasın hukuki altyapısı, alacaklıların korunması, ticari hayatın düzeni ve ekonominin güvenliği için oluşturulmuştur. Mahkeme kararı olmadan iflas gerçekleşmez ve süreç tamamen yasaldır.
İflasa Tabi Olan Şirketler
İflasa Tabi Gerçek ve Tüzel Kişiler
İflasa tabi gerçek ve tüzel kişiler, ticaret hukukunda oldukça önemli bir yer tutar. Türk Ticaret Kanunu’na göre, özellikle tacir sayılan kişiler iflasa tabidir. Tacir; ticari işletmeyi kısmen veya tamamen kendi adına işleten gerçek kişiler ile şirket gibi tüzel kişiliklerdir. Yani, hem kişisel olarak ticaretle uğraşanlar hem de bir şirket çatısı altında faaliyet gösterenler iflas edebilir.
Genel olarak iflasa tabi olanlar:
- Bireysel olarak esnaf niteliğinin üstünde ticaret yapan gerçek kişiler
- Limited, anonim gibi ticaret şirketleri
- Donatma iştiraki gibi tüzel kişilik sayılan ortaklıklar
Buna karşılık, kamu kurumları, dernek ve vakıf gibi bazı tüzel kişilikler iflasa tabi değildir. Ayrıca, esnaflar (yani küçük işletmeler) da istisnai olarak çoğunlukla iflasa tabi olmaz, borçlarını ödeyemezlerse farklı hükümler uygulanır.
Hangi Şirket Türleri İflas Edebilir?
Hangi şirket türleri iflas edebilir sorusu sıkça araştırılır. İflas edebilen şirket türleri özellikle Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Ticaret şirketleri içinde iflasa tabi olanlar arasında şunlar bulunur:
- Anonim Şirketler (A.Ş.): Herhangi bir anonim şirket borçlarını ödeyemez duruma düşerse, alacaklıları ya da kendisi iflas talebinde bulunabilir.
- Limited Şirketler (Ltd. Şti.): Limited şirketler de iflasa tabi kabul edilir ve borçların ödenmemesi halinde hukuki prosedürler işletilir.
- Komandit ve Kollektif Şirketler: Ticaret odasına kayıtlı ve tacir olan kollektif veya komandit şirketler de iflas hükümlerine tabidir. Ancak, komandit şirkette sadece komandite ortak (sorumluluğu sınırsız ortak) açısından doğrudan işlem yapılır.
- Donatma İştiraki: Bu tür bir ticari ortaklık da iflas hükümlerine tâbidir.
Buna karşılık, adi ortaklıklar, dernekler, vakıf ya da kamuya ait şirketler iflas prosedürüne dahil değildir. Sınırlı sorumlu şirketler, kooperatifler de eğer ticari faaliyetleri varsa birçok durumda iflasa tabidir.
Kısacası, tacir statüsündeki şirketler ve büyük ölçekli işletmeler iflas edebilirken, küçük esnaf ya da kamu ve bazı özel statülü kurumlar bu uygulamanın dışındadır. Şirketin türü, sorumluluk düzeyi ve ticari niteliği, iflasa tabi olup olmadığını belirleyen temel unsurlardır.
Şirketin İflasa Sürüklenme Sebepleri
Ekonomik ve Mali Nedenler
Şirketin iflasa sürüklenme sebepleri arasında ekonomik ve mali nedenler ilk sıralarda yer alır. Şirketler genelde gelirlerinin giderlerini karşılamadığı dönemlerde maddi sıkıntıya girerler. Özellikle likidite sıkıntısı, yani eldeki nakdin borçları ve masrafları karşılamaya yetmemesi, iflasa giden yolu açık hale getirir. Satışlarda ani bir düşüş yaşanması, piyasa şartlarının kötüleşmesi ya da önemli müşterilerin kaybedilmesi de şirketin mali durumunu hızla zayıflatabilir.
Döviz kurundaki ani dalgalanmalar, yüksek faiz oranları ya da yükselen enflasyon gibi dış ekonomik şartlar da şirketin mali dengesini bozar. Bunlara ek olarak, yanlış yatırımlar yapılması veya yüksek borçlanma ile büyümeye çalışmak, şirketin ödeme kabiliyetini zamanla kaybetmesine yol açar. Özellikle ödeme vadelerinin sıkışması ve kredilerin geri ödenememesi, şirketin bankalar ve alacaklılar nezdinde güven kaybına uğramasına sebep olur. Sonuç olarak, şirketin iflas süreci başlatılabilir.
Hukuki ve Ticari Nedenler
Şirketlerin iflasa sürüklenmesinde hukuki ve ticari nedenler de oldukça etkilidir. Şirketin ticari faaliyetlerinde yaşanan usulsüzlükler veya kanuna aykırı işlemler, hem maddi kayıplara hem de yasal sorunlara yol açabilir. Örneğin, vergi borçlarının ödenmemesi veya SGK primlerinin aksatılması, devletten haciz gelmesine sebep olur. Bununla birlikte, sözleşmeye dayalı yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, tedarikçilerle ya da müşterilerle davalık olmaya kadar gidebilir.
Ayrıca şirket hakkında açılan icra takiplerinin artması, ticari ilişkilerde güvenin zedelenmesi gibi durumlar hem kısa hem de uzun vadede şirketin iflasa sürüklenmesine zemin hazırlar. İhalelerden men edilmek, sektörde kötü bir isim edinmek ya da ortaklar arasında yaşanan anlaşmazlıklar da şirketin itibarı ve finansal sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratır.
Kambiyo Senedine Bağlı Nedenler
Şirketin iflasa sürüklenme sebeplerinden biri de kambiyo senedine bağlı nedenlerdir. Kambiyo senetleri; çek, bono ve poliçe gibi ödeme araçlarıdır. Şirketler bu araçlarla ticari yükümlülükler altına girerler. Ancak, vadesi geldiğinde bu senetlerin ödenememesi, şirketin ciddi hukuki ve mali baskı altına girmesine neden olur.
Alacaklı taraf, ödenmeyen kambiyo senedi üzerinden icra takibi başlatabilir ve ödeme yapılmadığında mahkemeye başvurabilir. Bu durumda, mahkeme tarafından şirketin doğrudan iflası talep edilebilir. Kambiyo senedine dayalı borçlar genellikle kısa vadeli ve yüksek tutarlıdır. Şirketin nakit akışını doğru yönetememesi, üzerine düşen borçları vaktinde ödeyememesi, iflas sürecinin hızla başlamasına yol açar. Özellikle birden fazla kambiyo taahhüdünün yerine getirilememesi halinde, şirket geri dönüşü zor bir iflas girdabına sürüklenebilir.
Şirketin İflası İçin Başvuru Yolları
Şirketin iflası için başvuru yolları Türk hukukunda üç ana şekilde öne çıkar: Adi iflas yolu, kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ve şirketin kendi iflasını talep etmesi. Bu yollar, alacaklının borcuna kavuşabilmesi veya şirketin borçlarını ödeyemeyecek duruma düşmesi halinde başlatılır.
Adi İflas Yolu
Adi iflas yolu, en klasik ve en çok başvurulan yol olarak bilinir. Özellikle şirketler ve tacirler için uygulanır. Bu yol, genel alacakların tahsili için kullanılır ve alacaklıların alacaklarını eşit şekilde tahsil etmelerine olanak tanır. Adi iflas yolunda takipli ve takipsiz olmak üzere iki ana yöntem bulunur.
Takipli İflas
Takipli iflas, bir alacaklının, borçlu şirketin iflasını talep etmeden önce icra dairesinde iflas takibi başlatması ile başlar. Öncelikle alacaklı, icra dairesinden başlatarak borçlu şirkete bir iflas ödeme emri gönderilmesini sağlar. Şirket bu ödeme emrine karşı yedi gün içinde borcunu ödeyebilir ya da itiraz edebilir. Eğer borçlunun ödediği veya itiraz ettiği görülmezse alacaklı, asliye ticaret mahkemesine başvurarak şirketin iflasına karar verilmesini talep edebilir.
Bu yöntem, şirketin ödeme aczine düştüğünün alacaklı tarafından mahkemeye sunulmasına dayanır. Yani takibin kesinleşmesi ile mahkeme, şirketin durumu ve deliller ışığında iflas kararı verir. Takipli iflas yolu genellikle en sık uygulanan yoldur ve geniş bir alacaklı grubu için geçerlidir.
Takipsiz (Doğrudan) İflas
Takipsiz ya da doğrudan iflas yolu, bazı özel hallerde uygulanır. Bu yöntemde, alacaklı ya da bazen şirketin kendisi, doğrudan asliye ticaret mahkemesine başvurarak iflas talebinde bulunur. Yani bu yöntemde icra dairesinde herhangi bir iflas takibi başlatılmaz.
Doğrudan iflas, özellikle şirketin borca batık olduğunun tespit edilmesi gibi açık durumlarda uygulanır. Mahkeme, şirketin mali durumunu, belgeleri ve iddiaları inceleyerek doğrudan iflas kararı verebilir.
Kambiyo Senetlerine Mahsus İflas Yolu
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ise sadece bono, çek, poliçe gibi kambiyo senedine bağlı alacaklar için geçerlidir. Eğer elinizde böyle bir senet mevcutsa doğrudan kambiyo senedine mahsus iflas yolunu tercih edebilirsiniz.
Bu yolda da öncelikle ilamsız takibe benzer şekilde bir takip başlatılır. Borçluya ödeme emri gönderilir ve beş gün içinde ödeme yapması ya da itiraz etmesi gerekir. Borçlu ödeme yapmaz veya itirazı reddedilirse, doğrudan mahkemeye başvurulup şirketin iflasına karar verilmesi istenir. Kambiyo senetlerine mahsus iflas, zamana ve şekil şartlarına hassas bir süreçtir.
Şirketin Kendi İflasını Talep Etmesi
Şirketin kendi iflasını talep etmesi, Türk hukukunda açıkça düzenlenmiş bir haktır. Şirketin yönetim organı ya da temsilcileri, şirketin borca batık durumda olduğunu düşünüyorsa veya artık borçlarını karşılayamayacak noktadaysa, kendi iflasını isteyebilir.
Bunun için ilgili belgelerle birlikte, şirketin ticaret sicilinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurulur. Mahkeme, şirketin finansal durumunu ve başvurunun doğruluğunu inceleyerek şirketin iflasına doğrudan karar verebilir.
Özetle, şirketin iflası için; alacaklının başvurusu ile takipli ya da takipsiz (doğrudan) iflas yolları, kambiyo senedine bağlı alacaklarda özel iflas yolu ve şirketin kendi isteğiyle yaptığı başvurular mümkündür. Her yöntem kendi içinde ayrı prosedüre ve şartlara bağlıdır; süreçler ise detaylı inceleme ve belgelerin sunulmasıyla ilerler.
İflas Başvuru Süreci ve İşleyişi
Şirketler zor durumda kaldığında iflas yoluna başvurmak kaçınılmaz olabilir. İflas başvuru süreci oldukça dikkat isteyen ve titizlikle takip edilmesi gereken adımlardan oluşur. Sürecin başında doğru belgelerin hazırlanması ve yetkili mahkemeye başvuru yapılması gerekir. İşte bu sürecin detayları:
Başvuru Dilekçesi ve Gerekli Belgeler
İflas başvurusunda ilk aşama, başvuru dilekçesi hazırlamaktır. Başvuru dilekçesinde borçlunun kim olduğu, hangi şirketin iflası istendiği ve gerekçeleri açıkça yazılır. Dilekçeye ek olarak çeşitli belgelerin sunulması şarttır. Çünkü mahkeme, mevcut mali durumun ve şirketin yapısının belgelerle açıkça ortaya konmasını bekler.
Mali Durum Belgeleri
Mali durum belgeleri, şirketin gerçek borcunun ve varlıklarının görülmesi açısından en önemli dökümanlardır. Bu kapsamda; bilanço, gelir tablosu, borç listeleri ve son dönem mizanı gibi belgeler hazırlanır. Ayrıca varsa bankalardan alınan faiz ve kredi dökümleri de eklenmelidir.
Ticaret Sicil ve Vergi Kayıtları
Başvuru sırasında şirketin ticaret sicil gazetesi örneği sunulmalıdır. Bu belge şirketin resmi kuruluşunu ve değişikliklerini gösterir. Ayrıca vergi levhası ve güncel vergi borcu dökümü de dosyada bulunmalıdır. Böylece şirketin yasal olarak faaliyette olduğu ve hangi kayıtlarla çalıştığı açıkça belgelenmiş olur.
Şirket Defterleri
Mahkeme, başvurudan sonra şirketin kanuni defterlerinin ibraz edilmesini isteyebilir. Yevmiye defteri, envanter defteri, büyük defter ve genel kurul karar defterleri bu kapsamda en çok aranan kayıtlardır. Defterler sayesinde şirketin tüm ticari işlemleri geriye dönük olarak incelenebilir.
Yetkili Mahkeme ve İcra Dairesinin Tespiti
İflas başvuruları, şirketin merkez adresinin bağlı olduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine yapılır. Buradaki önemli nokta, şirketin ana sözleşmesinde belirttiği adresin esas alınmasıdır. Ayrıca, ilgili mahkemeye bağlı iflas dairesi ve icra müdürlüğü de sürecin takip ve yürütülmesinden sorumludur.
Başvuru yapılmadan önce hangi mahkemenin ve icra dairesinin yetkili olduğu net olarak belirlenmelidir. Yanlış yerde yapılan başvurular kabul edilmez ve ciddi zaman kaybına yol açabilir.
Başvurunun Değerlendirilmesi ve Karar Süreci
Mahkemeye yapılan iflas başvurusu dosya üzerinden veya duruşmalı olarak incelenir. Mahkeme ilk olarak başvurunun eksiksiz olup olmadığına bakar. Gerekli belgeler tamamsa, genellikle şirket yöneticilerinden veya yetkililerinden savunma istenir.
Mahkeme, hem alacaklıların hem de şirketin sunduğu tüm belgeleri titizlikle inceler. Şirketin borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği, malvarlığı durumu ve ödeme güçlüğü değerlendirilir. İnceleme sonunda mahkeme, iflas şartlarının oluşup oluşmadığına karar verir.
Eğer şartlar oluşmuşsa, iflasın açılmasına karar verilir. Aksi durumda ise başvuru reddedilir ve süreç sona erer. Karar hem taraflara hem de ticaret sicile bildirilir. Bu aşamadan sonra şirketin kontrolü büyük ölçüde mahkeme ve atanan iflas idaresine geçer.
Bu süreçte belgelerin eksiksiz hazırlanması, doğru mahkemeye başvuru yapılması ve sürecin tüm aşamalarının titizlikle takip edilmesi büyük önem taşır.
İflasın Açılması
İflasın açılması, mahkeme tarafından iflas kararı verilmesiyle başlar. Bu karar, borçlunun artık borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunu ve ticari faaliyetlerine devam edemeyeceğini resmi olarak ilan eder. İflas davası genellikle alacaklıların talebiyle başlatılır. Borçlunun merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi yetkilidir. Mahkemenin iflas kararı vermesiyle birlikte, borçlu artık "müflis" sıfatını alır ve ondan sonra tüm malvarlığı, iflas idaresinin gözetimine girer. İflas ilanı ticaret sicilinde yayımlanır ve kamuya duyurulur.
İflas Masasının Oluşumu
İflas masası, müflisin (iflas edenin) haczedilebilen tüm mal ve haklarının toplandığı yasal bir havuzdur. İflasın açıldığı anda, borçlunun nerede ve kimde olursa olsun bütün malvarlığı ve hakları iflas masasını oluşturur. Bu masaya giren varlıklar, artık borçlunun yönetiminden çıkar ve iflas idaresi tarafından yönetilir. Böylece müflisin malvarlığında yapılacak her türlü tasarruf, ancak iflas idaresinin izniyle mümkün olur.
Alacaklıların Bildirimi ve Çağrısı
İflas süreci başladığında, iflas idaresi alacaklılara duyuru yapar. Bu duyuru genellikle mahkeme ilanı ile olur ve alacaklıların mevcut alacaklarını bildirmesi için genellikle bir ay süre tanınır. Alacak bildirimi, alacaklının borçlu üzerinde hak talep edebilmesi için zorunludur. Bu sürede bildirilmeyen alacaklar, daha sonra masaya ancak özel şartlar altında kaydedilebilir. Bildirimin ardından, tüm alacak talepleri iflas idaresi tarafından incelenir.
Alacakların İncelenmesi ve İtirazlar
Alacaklılar alacaklarını bildirdikten sonra, iflas idaresi bildirimde bulunan alacakları inceler. Alacak kaydında eksiklik veya yanlışlık varsa, ya da alacak gerçekte mevcut değilse, itiraz hakkı doğar. Müflis, diğer alacaklılar veya idare, bildirilen alacaklara itiraz edebilir. İtiraz edilen alacaklar için genellikle ayrı bir inceleme yapılır. Uyuşmazlık halinde alacaklının hakkı mahkemede dava açmaktır. Kesinleşen alacaklar ise masaya yazılır ve paylaştırılır.
Alacaklılar Toplantısı
İflasta alacaklılar toplantısı, özellikle adi tasfiye süreçlerinde çok önemlidir. Bu toplantı, iflas idaresinin belirlediği tarihte ve ilanda belirtilen yer ve saatte tüm alacaklıların katılımına açık olarak yapılır. Toplantının amacı, iflas idaresinin seçilmesi, masa yönetiminin belirlenmesi ve bazı acele kararların alınmasıdır. İlk toplantıda yeterli çoğunluk sağlanmazsa ikinci bir toplantı düzenlenir. Toplantılarda masa mallarının durumu, satış süreçleri ve alacaklıların sıralaması tartışılır.
İflas İdaresi ve Tasfiye Süreci
İflas idaresi, toplantıda seçilen veya mahkemece atanan kişilerden oluşur. İflas idaresi, masadaki malların korunması, satılması ve elde edilen paranın alacaklılara dağıtılması ile görevlidir. Tasfiye süreci, genellikle malların tespitinden satışına kadar olan geniş bir süreci kapsar. Malların satışı tamamlandığında bir sıra cetveli hazırlanır ve her alacaklının ne kadar alacağı belli olur. Tasfiye işlemleri sonunda, elde edilen tutar oranında alacaklılara ödeme yapılır ve kalan borçlar için aciz belgesi düzenlenir. Böylece iflas süreci tamamlanır.
Not: Yukarıdaki bilgiler, güncel Türk iflas hukukuna ve uygulamaya göre hazırlanmıştır. Özellikle süreçte değişiklik olabileceği için, detaylı bilgi için bir hukukçuya danışmanız önerilir.
İflasın Sonuçları
Şirket Yöneticileri ve Ortakların Sorumluluğu
Şirket yöneticileri ve ortakların sorumluluğu, iflas sürecinde oldukça önemlidir. İflas eden bir şirketin yöneticileri; özellikle, görevlerini kötüye kullanmışlarsa ya da şirketin borca batıklık halini zamanında bildirmemişlerse çeşitli hukuki ve cezai sorumluluklarla karşılaşabilirler. Türk Ticaret Kanunu ve İcra İflas Kanunu'na göre, eğer yöneticiler kasıtlı olarak şirketi zarara uğratmışsa, alacaklılara karşı şahsi sorumlulukları doğabilir. Ayrıca, bazı durumlarda şirket ortakları da taahhüt ettikleri sermaye payları oranında veya şahsi malvarlıkları ile sorumlu tutulabilir. Özellikle limited ve şahıs şirketlerinde ortakların ilave sorumlulukları söz konusu olabilir.
Şirket Malvarlığının Tasarrufu ve Dağıtımı
Şirket malvarlığının tasarrufu ve dağıtımı, iflasın açılması ile birlikte tamamen iflas masasına geçer. Artık şirket kendi malvarlığı üzerinde tasarruf edemez. İflas idaresi, şirketin tüm varlıklarını kayda geçirir ve bunların paraya çevrilmesi için işlemleri başlatır. Elde edilen para öncelikle masraf ve kamu alacaklarına, ardından alacaklıların alacaklarını tahsil etmesine ayrılır. Tasfiye sırası ve dağıtımı, öncelik sıralamasına göre yapılır. Teminatlı alacaklar önceliklidir, ardından diğer alacaklar gelir. Dağıtım tamamlandıktan sonra, kalan varsa ortaklara payı oranında bir dağıtım gerçekleşebilir; ancak genellikle şirketin borçları varlıklarını aştığından pay kalmaz.
Vergisel Sorumluluklar ve Beyanname Süreçleri
Vergisel sorumluluklar ve beyanname süreçleri, iflas eden şirket için son derece dikkat edilmesi gereken bir konudur. Şirketin iflası ilan edildikten sonra dahi, şirketin vergisel yükümlülükleri devam eder. Yani şirketin tasfiye ve iflas sürecinde bile vergi beyannameleri düzenli olarak verilmeli, varsa doğan vergiler ödenmelidir. İflas idaresi bu süreçte Maliye’ye gerekli bildirimleri yapmak zorundadır. Ayrıca, şirketin önceki dönemlerine ait vergi borçları ve kamu alacakları, dağıtım sırasında öncelikli alacak olarak kabul edilir. Eğer bu borçlar ödenmezse, şirket temsilcileri ve ortaklar, ilgili yasalar gereği bu vergilerden kısmen veya tamamen sorumlu tutulabilirler. Özellikle KDV, gelir ve kurumlar vergisine ilişkin sorumluluklar unutulmamalıdır.
Bu süreçlerin tamamı, olası ek cezaların ve sorumlulukların önüne geçmek için dikkatlice yürütülmelidir.
İflasta Alacaklıların Durumu
Alacaklıların Hakları ve Öncelik Sırası
Alacaklıların hakları ve öncelik sırası, iflas sürecinde en çok merak edilen konulardan biridir. Bir şirketin iflasında, şirketin mal varlığı çeşitli hak sahiplerine, yani alacaklılara dağıtılır. Ancak herkesin aynı anda parasını alması mümkün değildir. Bu nedenle, Türk İcra ve İflas Kanunu’nda alacaklılara belirli bir öncelik sırası tanınmıştır.
Alacaklıların hakları arasında, iflas masasına giren mallardan alacaklarını tahsil etme hakkı ilk sıradadır. Fakat, bazı alacak türleri, koruma amacıyla diğerlerine göre öne çıkar. Örneğin rehinli alacaklar ve bazı kamu alacakları (vergi borçları gibi) öncelikli olarak ödenir. Sonrasında ise işçi alacakları, nafaka gibi sosyal alacaklar gelir. Diğer ticari alacaklar ise bu sosyal ve kamu alacaklarından sonra sıralanır.
Sıralama şu şekildedir:
- İflas masası masrafları (iflas idaresi, satış giderleri)
- Rehinli alacaklar
- İşçi ücretleri ve işçiyle ilgili tazminatlar
- Kamu alacakları (vergi, SGK primi gibi)
- Diğer adi alacaklar (ticari borçlar, cari hesaplar v.b.)
- Pay sahipleri, ortaklar (şirket sahiplerinin kendi alacakları)
Bu öncelik sırası, kimin önce veya tamamen ödeneceğini belirler. Parasını tamamen alamayan alacaklılar için ise “sıraya girme” sistemi uygulanır.
İflas Sırasında Alacakların Tahsil Edilmesi
İflas sırasında alacakların tahsil edilmesi için belirli bir süreç izlenir. Alacaklıların ilk yapması gereken şey, iflas ilanından sonra alacaklarını iflas masasına bildirmektir. Şirket iflas ettiğinde icra müdürlüğü veya iflas idaresi, alacaklılara çağrıda bulunur ve genellikle resmi bir ilan yolu ile alacakların bildirimi istenir.
Alacaklının doğru şekilde hareket etmesi önemlidir. Öncelikle kendisine ait olan alacak miktarını ve dayanağını gösteren belgelerle başvuru yapar. Zamanında bildirilmezse, o yıl için yapılan paylaştırmada dışarıda kalabilir.
İflas idaresi, gelen talepleri inceler ve kabul edip etmemeye karar verir. Kabul edilen alacaklar bir ödeme çizelgesine işlenir. Şirketin mal varlığı satıldıktan sonra ise alacaklılara, yukarıda bahsedilen öncelik sırasına göre ödeme yapılır. Kimi zaman mal varlığı tüm borçları kapatmaz ve kısmi ödeme (“oranlama” veya “pay” usulüyle) yapılır.
Eğer alacaklı rehinli ise, öncelikli olarak kendi rehini üzerinden tahsilat yapar. Diğer alacaklar ise masanın kalan varlığından çoğu zaman “oranlı” olarak ödeme alır. Tüm ödeme sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi temel ilkedir.
Unutulmamalıdır ki, alacağını tam olarak tahsil edemeyenler için de iflas kapanana kadar her paylaştırma döneminde ödeme imkanı bulunur. Alacakların tahsili için bazen yasal takipler ve itiraz süreçleri de gündeme gelebilir.
İflas masasından alacak tahsil etmek isteyenlerin yasal süreci iyi takip etmesi ve belgelerini zamanında teslim etmesi gerekir. Aksi halde hak kaybı yaşanabilir.
İflasın Kapatılması ve Kaldırılması
Tasfiyenin Tamamlanması ve Kapatılma Şartları
Tasfiyenin tamamlanması, iflas sürecinin en son aşamalarından biridir. Şirketin malvarlığı satılır, alacaklılara paylaştırılır ve elde kalan varlıklarla ilgili gerekli hukuki işlemler yapılır. İflas masası tarafından yürütülen tasfiye işlemi bittikten sonra tasfiye raporu hazırlanır. Bu rapor, malvarlığının nasıl paylaştırıldığı, hangi borçların ödendiği ve hangi alacakların karşılanamadığını gösterir.
Tasfiyenin tamamlanabilmesi için;
- Tüm şirket aktif ve pasiflerinin kapanmış olması,
- İflas masası tarafından yapılacak işlemlerin sona ermiş olması,
- Alacaklılara nihai dağıtımın yapılması gerekir.
Tasfiye sonunda, iflas müdürü veya idaresi tarafından ilgili icra mahkemesine başvuru yapılır ve iflasın kapatılması kararı alınır. Mahkeme, tasfiye sürecinde herhangi bir usulsüzlük olup olmadığını inceler. Eğer tasfiye eksiksiz tamamlanmışsa, iflas dosyası resmen kapatılır. Böylece şirketin tüzel kişiliği sona erer ve eski ortaklar ile yöneticiler üzerindeki iflasa ilişkin kısıtlamalar kalkar.
İflas Kararına İtiraz ve Temyiz Yolları
İflas kararı verildikten sonra, ilgili taraflar bu karara karşı belirli yasal yolları kullanabilirler. Mahkemenin iflas kararı vermesinden itibaren genellikle 10 gün içinde, taraflar itiraz hakkını kullanabilir. Bu itiraz, iflas kararını veren mahkemeye veya istinaf mahkemesine yapılır.
Eğer ilk derece mahkemesinin kararı hakkında bir hata olduğunu düşünenler varsa, istinaf yoluna başvurabilirler. İstinaf mahkemesi, verilen kararın hukuka uygun olup olmadığını tekrar inceler. İstinafta da karar değişmezse, son olarak temyiz yoluna gidilebilir. Türkiye’de temyiz yetkisi Yargıtay’a aittir. Temyiz başvurusunda, süreç ve karar yeniden değerlendirilir.
Bu işlemler sırasında, itiraz ve temyiz süresi içinde karar kesinleşmediği takdirde iflas işlemleri başlatılmaz veya durdurulur. Ancak temyiz veya itiraz reddedilirse, iflas kararı kesinleşir ve tasfiye süreci devam eder.
Her aşamada sürelere dikkat edilmesi çok önemlidir. Aksi takdirde, hak kaybı yaşanabilir ve iflas kararının kaldırılması ya da değiştirilmesi mümkün olmaz. Bu nedenle, bir avukat desteğiyle ilerlemek çoğu zaman büyük avantaj sağlayacaktır.
Konkordato Nedir, İflas ile Farkları Nelerdir?
Konkordato, şirketlerin ya da borçlu kişilerin borçlarını ödeyemez duruma geldiğinde başvurduğu yasal bir koruma yöntemidir. Konkordato sayesinde borçlu ile alacaklılar arasında yapılan anlaşma çerçevesinde, borçlar ya belirli bir oranda ödenir ya da vadeleri yeniden düzenlenir. Mahkeme gözetiminde uygulanan bu sistem, borçlunun mali açıdan nefes almasına ve iflastan kurtulmasına yardımcı olur.
Konkordato sürecinin amacı, işlerin tamamen bitip şirketin kapatılması değil; bir çözüm yolu bularak şirketin faaliyetlerine devam etmesidir. Yani şirketler konkordato ile yeniden yapılanma fırsatı yakalar. Mahkeme tarafından konkordato süresi boyunca, alacaklılar borçlunun mallarına haciz uygulayamaz ya da ipotekli malları satışa çıkartamaz. Böylece şirket, belirli bir süre nefes alma şansı yakalar ve borçlarını yeniden ödemeye başlar.
İflas ise borçlunun borçlarını ödeyemeyecek durumda olması ve alacaklıların başvurusu üzerine, bütün mallarının topluca tasfiye edilmesiyle sonuçlanan hukuki bir süreçtir. İflasta amaç, borçlunun bütün varlığının paraya çevrilip tüm alacaklılar arasında adil bir şekilde dağıtılmasıdır. İflas gerçekleştiğinde şirket faaliyetlerini tamamen durdurur, ticaret sicilinden kaydı silinir ve hukuken sona erer.
Konkordato ile iflas arasındaki en önemli fark şu şekildedir:
- Konkordato, borçlunun yeniden mali yapılandırma ve şirketini kurtarma amacıyla kullandığı bir yöntemdir. Borçlu, borçlarını ödemeye devam eder.
- İflas ise borçlunun ekonomik olarak tamamen sona erdiği, tüm mal varlığının elden çıkarıldığı ve faaliyetin bitirildiği son noktadır.
- Konkordatoda alacaklılar ve borçlu arasında anlaşma olurken, iflasta borçlunun malları tasfiye edilir ve alacaklılara paylaştırılır.
- Konkordato ilan eden şirketler, mahkemenin belirlediği süre boyunca haciz tehditinden korunur. İflasta ise borçlu zaten mal varlığını kaybeder.
Bu sebeplerle, konkordato borçtan çıkışta “son çare” değil, batma riski büyümeden kullanılan bir kurtarma tedbiridir. İflas ise artık mali çöküşün ve şirketin sona erdiğinin resmidir. Özellikle son yıllarda şirketler iflastan ziyade konkordato yoluna gitmeyi tercih etmektedir, çünkü hem itibarları zarar görmez hem de ticari hayatlarına devam edebilirler.
Şirket Türlerine Göre İflas Prosedürlerindeki Farklar
Limited Şirketlerin İflası
Limited şirketlerin iflası, Türk Ticaret Kanunu ve İcra İflas Kanunu’na göre yürütülür. Limited şirketlerde iflas kararı genellikle şirket borçlarının ödenememesi halinde alacaklıların talebiyle veya şirketin kendi talebiyle mahkeme tarafından verilir. Limited şirketlerde ortakların sorumluluğu, koydukları sermaye ile sınırlıdır. Ancak bazı durumlarda, ödenmeyen kamu borçlarından (vergi, SGK primleri gibi) dolayı şirket müdürleri şahsen sorumlu olabilir.
Limited şirketlerde tasfiye sürecinde, şirketin tüm mal varlığı satılır ve elde edilen gelir ortaklara dağıtılmadan önce alacaklılara ödenir. Şirketin ticaret sicilinde kaydı, iflasın kapatılmasıyla birlikte silinir.
Anonim Şirketlerin İflası
Anonim şirketlerin iflası, biraz daha farklı kurallara tabidir. Anonim şirketler, hisse sahipleri açısından sermaye kadar sorumluluk ilkesine göre hareket eder. Yani ortaklar, şirket borçlarından dolayı koydukları sermaye dışında başka bir yükümlülük altına girmezler. İflas, çoğunlukla şirketin borçlarını ödeyemediğinin tespitiyle birlikte başlatılır ve mahkemenin kararıyla yürütülür.
Anonim şirketlerde iflas sürecinde yönetim kurulu üyeleri, şirket defter ve kayıtlarını iflas idaresine teslim etmek zorundadır. Pay sahiplerinin hakları, iflasın ilanından sonra sadece alacaklılar sırasındaki konumları ile sınırlıdır. Elde edilen varlıklar önce ipotekli veya rehinli alacaklılara, sonra diğer alacaklılara dağıtılır. Şirketin tüzel kişiliği, tasfiye ve iflas süreci tamamlanana kadar devam eder.
Şahıs Şirketinde İflas
Şahıs şirketlerinde iflas, ortaklık yapısı gereği daha farklı sorumluluklar doğurur. Şahıs şirketlerinde (kolektif ve komandit şirketler), ortaklar şirket borçlarından dolayı şahsi malvarlıklarıyla da sorumludurlar. Yani şirket borçları karşılanamazsa, ortakların kişisel malvarlıklarına da icra işlemi uygulanabilir.
Şahıs şirketlerinde iflas işlemi genellikle hem şirketi hem de ortakları kapsar. Ortaklar, ödenmeyen borçları şahsi varlıklarıyla karşılamak zorundadır. Ayrıca vergisel ve SGK borçlarının tahsili sırasında da ortaklara direkt ulaşılabilir. Tasfiye ve iflas süreci tamamlandığında, şirketin ticaret sicil kaydı silinir ve şirket sona ermiş olur.
Şirket türüne göre iflas prosedürlerindeki bu farklar, hem yönetici hem ortaklar açısından hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi açısından büyük önem taşır. İşletme sahipleri, şirket türünü seçerken bu ayrıntıları dikkate almalıdır.
İflas Sürecinde Avukat ve Uzman Desteği
İflas sürecinde avukat ve uzman desteği, hem şirketlerin hem de alacaklıların haklarını korumak açısından çok önemlidir. İflas işlemleri sadece hukuki bilgi değil, aynı zamanda ticari tecrübe ve doğru strateji gerektirir. Bu yüzden, bir avukat ve mali danışman ile çalışmak hem sürecin hızlanmasını hem de hataların önlenmesini sağlar.
İflas sürecinde uzman desteğinden yararlanan şirketler, yanlış ya da eksik başvuru riskini minimuma indirir. Özellikle iflas dilekçesi hazırlanırken, mali belgelerin eksiksiz sunulması ve ticaret sicil kayıtlarının doğru şekilde beyan edilmesi gerekir. Bu noktada avukatlar, yasal mevzuat ve usulleri en iyi bilen kişiler olarak devreye girerler.
Alacaklılar açısından da, avukat desteği önemlidir. Çünkü alacaklılar alacaklarını takip etmek, toplantılara katılmak ve haklarını savunmak için profesyonel bilgiye sahip olmalıdır. Avukatlar alacak bildirimi, itiraz süreçleri ve toplantı prosedürlerinde müvekkillerini doğru şekilde yönlendirir.
İflas sürecindeki teknik konularda ise mali müşavir veya bağımsız denetçi gibi uzmanlara danışmak fayda sağlar. Çünkü bilançoların analizi, varlıkların tespiti ve tasfiye hesaplarının çıkarılması finansal bilgi gerektirir. Uzman desteğiyle adımların şeffaf atılması, hem şirketin hem de alacaklıların zarar görmesini önler.
Türkiye’de iflas hukuku sürekli değişmekte ve güncellenmektedir. Böyle bir ortamda bir avukat veya ilgili uzmanla çalışmak, sürecin sorunsuz ilerlemesini sağlar. Ayrıca, mahkeme ve icra dairesiyle yapılacak yazışmalar, toplantılara katılım ve kanuni başvurularda tecrübeli bir profesyonelden alınacak destek, işlerin kolay ve hata payı düşük şekilde tamamlanmasına yardımcı olur.
Sonuç olarak, iflas süreci karmaşık bir hukuki süreçtir ve uzman desteğiyle çok daha kolay yönetilebilir. Şirketlerin de alacaklıların da menfaatlerini koruması için mutlaka bir avukat veya mali uzmanla hareket etmesi tavsiye edilir.
Örnek Yargı Kararları ve Emsal Uygulamalar
Örnek yargı kararları ve emsal uygulamalar, iflas davalarında hem alacaklılar hem de borçlular için büyük önem taşır. Çünkü mahkemelerin daha önce verdiği kararlar, benzer durumlarda yol gösterici olur. Uygulamada çoğu kez mahkemeler, Yargıtay’ın iflasla ilgili hukuki yorumlarını dikkate alır.
İflas kararlarında en çok karşılaşılan örneklerden biri, şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluğuna yönelik emsal kararlardır. Örneğin, mahkemeler şirketin iflasa sürüklenmesinde kasıt veya ağır kusur görürse, yöneticilerin şahsi malvarlığına da başvurulabileceğine hükmedebiliyor. Bu tür kararlar Yargıtay’ın da içtihatlarında geniş yer bulmuştur.
Kambiyo senedine bağlı iflaslarda ise emsal teşkil eden kararlarda, mahkemeler genellikle bonoya veya çeke dayalı alacaklarda doğrudan iflas takibini kabul etmektedir. Yargıtay bazı kararlarında, çekin karşılıksız çıkması halinde, alacaklının doğrudan iflas isteyebileceğinin altını çizer.
Bir diğer önemli emsal uygulama ise, alacaklılar sıralamasındaki önceliklere yönelik kararlar olarak karşımıza çıkar. Yargıtay, iflas masasında öncelikli alacakların (örneğin işçi alacaklarının ve kamu alacaklarının) diğerlerinden önce ödeneceğini açıkça belirtmiştir. Bu, iflasın tasfiyesinde alacaklıların haklarının korunmasında büyük önem taşır.
Tasfiye işlemlerindeki usulsüzlükler ile ilgili de mahkemelerin verdiği örnek kararlar vardır. Özellikle iflas idaresinin görevini kötüye kullanması veya tasfiye hesaplarının şeffaf yürütülmemesi durumlarında, yapılan işlemler iptal edilebiliyor. Bu konuda Yargıtay’ın verdiği bozma kararları öğretici niteliktedir.
Son olarak, iflas kararına karşı temyiz ve itiraz süreçlerinde daima mahkemelerin gerekçeleri dikkatle incelenir. Genellikle eksik inceleme, alacakların yanlış sıraya konulması veya gerekli belgelerin eksiksiz olmaması gibi nedenlerle kararlar bozulabiliyor. Bu yargı kararları, uygulamada süreçlerin şeffaf ve doğru yürümesini sağlar.
Günümüzde iflas hukukuyla ilgili çok sayıda Yargıtay kararı mevcuttur. Bu kararlar ve uygulamalar, hem borçlu hem de alacaklı açısından hakların korunmasında yol gösterici olur ve iflas sürecindeki belirsizlikleri azaltır.
Sıkça Sorulan Sorular
Şirket iflası süreciyle ilgili insanların aklına en çok takılan soruları ve pratik yanıtlarını bu bölümde bulabilirsiniz. Sıkça sorulan sorular, uygulamada en çok karşılaşılan sorunlara göre hazırlanmıştır.
Şirket hangi durumda iflas edebilir?
Şirketin borçlarını ödeyememesi, vadesi gelen ödemelerini karşılayamaması ve aktiflerinin, borçlarının altında olması gibi durumlar, şirketin iflasına sebep olabilir. Mahkemeden resmi olarak bu durumun tespiti ve iflas kararı gerekir.
İflas süreci ne kadar sürer?
İflas süreci başvurunun yapıldığı mahkeme ve işlemlerin yoğunluğuna göre değişir. Genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında sonuçlanabilir. Karmaşık yapılı şirketlerde bu süre daha da uzayabilir.
Her şirket iflas edebilir mi?
Hayır, her şirket iflas edemez. Türk hukukunda anonim şirketler, limited şirketler ve kolektif/komandit gibi ticaret şirketleri iflasa tabi olabilir. Şahıs şirketleri ise bazı istisnalar dışında iflasa tabi değildir.
İflas eden şirketin yöneticileri şahsen sorumlu olur mu?
Anonim ve limited şirket yöneticileri normal şartlarda şirket borçlarından şahsen sorumlu olmazlar. Ancak, kanuna aykırı işlemler, usulsüzlük veya zimmet gibi durumlarda şahsi sorumluluk ve cezai yaptırım söz konusu olabilir.
İflas başvurusunu kimler yapabilir?
Alacaklılar (şirkete borcu bulunan kişiler veya kurumlar) veya şirketin kendisi iflas başvurusu yapabilir. Bazı durumlarda Savcılık da başvuruda bulunabilir.
Şirket iflas ettiğinde borçlar tamamen silinir mi?
İflas ile şirketin borçları sona ermez; malvarlığı tasfiye edilir ve alacaklılara dağıtılır. Varlıklar yetmezse alacakların geri kalanı tahsil edilemeyebilir, fakat şahsi sorumluluk doğan durumlar hariç, yöneticilerden istenemez.
Konkordato nedir, iflastan farkı nedir?
Konkordato, şirketin borçlarını belirli bir takvimde ödemesi için alacaklılarıyla yaptığı anlaşmadır. İflas ise tamamen tasfiye anlamına gelir. Konkordato ile şirket faaliyetini sürdürebilir, iflasla ise sona erer.
İflas sonrası şirketin mal varlığı ne olur?
Şirketin tüm mal varlığı icra iflas idaresince toplanır ve alacaklılara belirli bir sıra dahilinde dağıtılır. Kalan varlık olursa şirket ortaklarına geri döner, genelde böyle bir durum çok nadir görülür.
İflas etmiş bir şirket tekrar açılabilir mi?
Aynı şirket tekrar açılamaz, ancak iflas kapandıktan sonra eski ortaklar yeni bir şirket kurabilir. Fakat bazı hallerde eski borçlardan dolayı kısıtlamalar olabilir.
İflas davaları için avukat şart mı?
Avukat ile çalışmak zorunlu değil, fakat sürecin karmaşıklığı ve teknik hataların önlenmesi için avukat desteği tavsiye edilir.
Bu başlık altında öne çıkan sorular yanıtlanmıştır. Siz de sürecinize özel farklı sorularınız için mutlaka bir uzmana danışmalısınız.
Kaynakça ve Mevzuat Linkleri
Şirketlerin iflas süreciyle ilgili en güvenilir bilgiler genellikle mevzuat metinlerinde ve resmi kaynaklarda bulunur. İflas ve konkordato işlemlerinin hukuki dayanakları Türk Ticaret Kanunu, İcra ve İflas Kanunu ve çeşitli yönetmeliklerde detaylı şekilde düzenlenmiştir.
Kaynakça ve mevzuat linkleri, şirketlerin iflası konusunda araştırma yapan kişilere büyük kolaylık sağlar. Çünkü sürecin ayrıntıları, yasal haklar ve yükümlülükler, uygulamada örnek teşkil eden yargı kararları bu belgelerde yer alır. Özellikle hakim uygulamalar ile değişen mevzuat hükümleri için güncel kaynaklardan yararlanmak gerekir.
Aşağıda Türkiye’de en çok başvurulan mevzuat metinleri ve güvenilir kaynaklar özetlenmiştir:
-
Türk Ticaret Kanunu (TTK)
- Tüm şirket türleriyle ilgili iflas ve tasfiye süreçlerini açıklar.
- Türk Ticaret Kanunu
-
İcra ve İflas Kanunu (İİK)
- İflas başvurusu, alacaklıların hakları, malvarlığının tasfiyesiyle ilgili temel yasadır.
- İcra ve İflas Kanunu
-
Vergi Usul Kanunu
- İflas sürecinde uygulanacak vergi beyanları ve yükümlülükleri düzenler.
- Vergi Usul Kanunu
-
Resmî Gazete
- Mevzuat değişiklikleri ve uygulamada çıkan örnek yargı kararlarının yayımlandığı platform.
- Resmî Gazete
-
T.C. Adalet Bakanlığı
- Adli süreç bilgilerinin ve uygulamada karşılaşılan örneklerin bulunduğu kaynak.
- Adalet Bakanlığı İcra ve İflas Dairesi
-
Türkiye Barolar Birliği
- Avukatlar, şirket yöneticileri ve diğer ilgililer için rehber ve güncel açıklamalar.
- Türkiye Barolar Birliği
-
İstanbul Ticaret Odası ve Diğer Odalar
- Uygulamada karşılaşılan işlemler ve iflas-prosedürü rehberleri.
- İstanbul Ticaret Odası
Kişisel veya kurumsal olarak daha fazla bilgiye ihtiyaç duyanlar, yukarıdaki linkleri takip ederek en güncel mevzuat ve yargı uygulamalarına ulaşabilir. Özellikle süreç hakkında tereddüt yaşayanlar için hukukçulardan destek alınması önerilir.
Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?
Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.
Lütfen unutmayın;
- Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
- Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Sıkça Sorulan Sorular
İflas sürecinde alacaklıların hakları nelerdir?
İflas sürecinde alacaklıların hakları, iflas kanunları çerçevesinde korunmaktadır. Öncelikle, alacaklılar iflas masasına başvurarak alacaklarını kayıt altına alabilirler. İflas sürecinde alacaklılar, belirli sınıflandırmalara göre ödeme önceliğine sahip olabilir, ve bu öncelik durumları genellikle borçlunun varlık durumuna göre değerlendirilir. Ayrıca, süreç içinde alacaklılar toplantısı gibi ortamlarda da görüş ve itirazlarını dile getirme şansına sahipler.
İflas başvurusu yapmak için hangi belgeler gereklidir?
İflas başvurusu yaparken hazır bulundurmanız gereken belgelerin listesi oldukça önemlidir. Öncelikle, şirketin ticaret sicil gazetesi, son üç yıla ait bilanço ve gelir tablosu gibi temel finansal dokümanlar olmazsa olmaz. Ayrıca, alacaklı ve borçlu listeleri, varsa ipotek veya rehin sözleşmeleri gibi belgeler de gerekebilir. Bu belgelerin eksiksiz ve doğru bir şekilde sağlanması, başvurunuzun hızlı ve etkili bir şekilde işlem görmesi için kritik öneme sahiptir.
Şirket iflas ettikten sonra borçlulara nasıl bir süreç izlenir?
Şirketin iflas etmesinin ardından borçlular için izlenen süreç, borçların yapılandırılması ile başlar. İflas yöneticisi tarafından borçların detaylı bir envanteri çıkarılır ve bu envanter doğrultusunda alacaklıların alacaklarına karşılık gelecek ödemeler planlanır. Bu süreçte, borçluların durumlarına göre farklı ödeme planları veya anlaşmalar devreye sokulabilir.
Mahkeme iflas başvurusunu reddederse ne olur?
İflas başvurusunun mahkeme tarafından reddedilmesi, başvuru sahipleri için çeşitli alternatif yolları göz önünde bulundurmayı gerekli kılar. Red kararının ardından, şirketin mali durumunu düzeltmek için yeniden yapılandırma veya başka finansal düzenlemeler düşünülebilir. Ayrıca, başvurunun reddedilme sebepleri analiz edilerek, eksiklikler giderildikten sonra yeni bir iflas başvurusu yapılabilir.
İflas sonrası şirket varlıkları nasıl değerlendirilir?
İflasın ardından şirket varlıklarının değerlendirilmesi, iflas yöneticisi tarafından gerçekleştirilir. Varlıklar, piyasa değerine uygun şekilde satışa çıkarılır ve elde edilen gelir, alacaklıların hak ettikleri paylar doğrultusunda dağıtılır. Bu süreçte varlık satışları genellikle açık artırma yoluyla yapılır ve bu durum, şeffaf bir değerleme ve adil bir paylaşım sürecinin işletilmesini sağlar.
İlginizi Çekebilir
-
Yabancı Şirkete Türkiye'den Nasıl Dava Açılır?
Yabancı şirkete Türkiye'den dava açma süreçlerini keşfedin. Hukuki gereklilikler, avukat rehberliği ve tebligat işlemleri hakkında detaylar.
-
Şirket Ortaklığından Nasıl Çıkılır
Şirket ortaklığından çıkma yollarını, hukuki süreçlerini ve dikkat edilmesi gerekenleri öğrenin. Limited ve anonim şirketlere dair detaylı bilgiye ulaşın.
-
Şirket Vergi Borcu: Ortakların Sorumluluğu ve Yükümlülükleri Nelerdir?
Şirketin vergi borcunun ortağa geçip geçmeyeceğini merak edenler için detaylı bir inceleme. Vergi borcu ve ortaklık ilişkisi hakkında bilinmesi gerekenler.
-
Anonim Şirketlerin Sermaye Artırım Süreci Nasıl İşler?
Anonim şirketlerde sermaye artırım süreci ve yöntemleri, rüçhan hakları, SPK ile ilişkiler ve vergisel detaylar hakkında bilgi edinin.