Boşanma Sürecinde Kendi İçin Alınan Kredi Borcu Kime Ait Olur
- Boşanma Sürecinde Kredi Borçlarının Genel Değerlendirilmesi
- Bireysel Olarak Alınan Kredi Borçları
- Ortak İhtiyaçlar İçin Alınan Kredi Borçları
- Kredi Borçlarının Boşanma Davasında Değerlendirilmesi
- Eşlerden Birinin Borcunun Diğer Eşi Bağlaması Durumu
- Mal Paylaşımı ve Borçların Hesaplanması
- Uzman ve Avukat Desteğinin Önemi
Boşanma sürecinde kendi için alınan kredi borcu kime ait olur? En çok sorulan bu soru, bankanın kimi muhatap alacağı ve mal paylaşımında bu borcun nasıl görüleceğiyle ilgilidir. Genel kural: bireysel kredi ve kredi kartı borcu, onu çeken kişiye aittir. Banka, müşterek borçlu ya da kefil yoksa diğer eşi sorumlu tutmaz. Ancak konut kredisi gibi aile için kullanılan borçlarda, mal rejimi ve ödemelerin zamanı önem kazanır.
Not: Banka açısından borç, sözleşmedeki borçluya aittir; mal paylaşımı ayrı bir konudur.
Bu yazıda; mal rejimi, “aile ihtiyacı–kişisel harcama” ayrımı, kefil/müşterek borçlu olmanın sonuçları ve anlaşmalı boşanma protokolü ile borcun nasıl düzenlenebileceği adım adım anlatılacak. Böylece, “Boşanma sürecinde kendi için alınan kredi borcu kime ait olur” sorusuna pratik cevaplar bulacaksınız.
Boşanma Sürecinde Kredi Borçlarının Genel Değerlendirilmesi
Boşanma sürecinde kredi borçları, tarafların maddi ve manevi anlamda en çok kafa karışıklığı yaşadığı konulardan biridir. Özellikle evlilik sırasında çekilen kredi borçları, hangi eşin sorumluluğunda kalacak, ortak ödemeler ne olacak gibi sorular çok sık merak edilir. Bu noktada, borcun türü, kredinin hangi amaçla çekildiği ve eşler arasındaki mal rejimi büyük önem taşır. Kısacası; hem borcun niteliği hem de yasal mevzuat, boşanmada kredi borçlarının paylaşımında belirleyici olur. Güncel yargı kararları ve Türk Medeni Kanunu'ndaki düzenlemeler de bu hususları ayrıntılı şekilde açıklamaktadır.
Bireysel ve Ortak Borçların Ayrımı
Boşanma sürecinde *bireysel ve ortak borçların ayrımı büyük önem taşır. Eşlerden birinin yalnızca kendi adına ve kendi ihtiyacı için çektiği krediler genellikle bireysel borç olarak kabul edilir. Bireysel kredi kartı borçları veya sadece bir eşin adının geçtiği tüketici kredisi borçları buna örnek gösterilebilir. Bu tür borçlardan yalnızca borcun sahibi olan eş sorumludur. Diğer eşin bu krediye onayı veya haberi yoksa da kural değişmez.
Ortak borçlar ise evlilik birliği için, örneğin aile konutu, otomobil veya ortak kullanım amacına yönelik alınan kredilerle oluşur. Eğer iki eşin ikisi de sözleşmede imza atmış ya da kredi yaşam birliği içinde, ortak masrafları karşılamak amacıyla kullanılmışsa, bu borçlar ortak borç sayılır ve her iki eş de sorumlu tutulabilir.
Kısaca:
- Bireysel borç → Sadece tek eşin sorumluluğunda
- Ortak borç → Genellikle her iki eşin ortak sorumluluğunda
Mal Rejiminin Kredi Borçlarına Etkisi
Mal rejiminin kredi borçlarına etkisi, boşanma sonrası kredi borçlarının kimde kalacağı konusunu doğrudan belirler. Evlilik içinde edinilen malların ve borçların paylaşılması için genelde “edinilmiş mallara katılma” rejimi uygulanır. Bu rejime göre, evlilik sırasında birlikte edinilen mallar da, o mallarla ilgili kredi borçları da her iki eşe ait kabul edilir. Ancak borcun hangi döneme ait olduğu ve hangi amaçla alındığı önemli bir detaydır. Örneğin; kredi borcu evlilik öncesi çekilmiş ama evlilik süresince ödemesi yapılmaya devam edilmişse, ödemenin bir kısmı mal rejimi kapsamında değerlendirilebilir.
Diğer mal rejimleri (mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı vs.) ise borçların yalnızca hangi eşin üzerine alındıysa onun sorumluluğunda kalacağı anlamına gelir. Özellikle, bir malın alınması için çekilen krediye ilişkin ödemenin büyük bölümü evlilik süresinde yapıldıysa, mahkeme bunu ortak mal olarak değerlendirip borcun paylaşılmasına karar verebilir.
Türk Medeni Kanunu'nda Kredi Borçları
Türk Medeni Kanunu’nda kredi borçları ile ilgili ana kurallar, borcun kim tarafından ve ne için alındığına bakılarak belirlenir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilikte edinilen mal ve borçlar esas alınır ve mal rejimi sona erdiğinde tasfiye edilir. Kanunda özellikle mal rejimi tasfiyesi sırasında, malın edinilmesi amacıyla kullanılan kredinin detaylarına ve ödemelerin hangi döneme ait olduğuna dikkat edilir.
Borçların paylaşımı hakkında önemli maddeler:
- Kişisel borçlar eşleri bağlamaz. Yani yalnızca tek kişinin borcuysa, diğer eş bu borçtan sorumlu değildir.
- Aile konutu gibi ortak ihtiyaç kredileri ise ortak borç kabul edilir. Burada borcun kim tarafından ödendiği, mülkiyetin kimin adına olduğu ve ödemenin evlilik hangi aşamasında yapıldığı incelemeye alınır.
- Evlilik öncesi alınan, ancak ödemesi evlilik sırasında yapılan kredilerde, ödenen kısım kadar ortaklık doğabilir.
Sonuç olarak: TMK’ya göre kredi borçlarında her dosya özelinde ayrıntılı inceleme şarttır. Hangi borcun kişisel, hangisinin ortak olacağı; borcun amacına, alındığı ve ödendiği döneme, mal rejimi seçimine göre belirlenir. Hem bireysel hem ortak borçlar doğru tespit edilmeden adil bir paylaşım sağlanamaz.
Bireysel Olarak Alınan Kredi Borçları
Eşin Kendi İhtiyacı İçin Aldığı Krediler
Bireysel olarak alınan kredi borçları, evlilik birliği içinde çoğu zaman kişisel ihtiyaçlar için çekilen krediler şeklinde karşımıza çıkar. Burada önemli olan, kredinin hangi amaçla ve kim tarafından çekildiğidir. Eşlerden biri, sadece kendi isteği ve ihtiyacı doğrultusunda bir krediye başvurmuşsa, bu borç genellikle diğer eşi bağlamaz.
Boşanma sürecinde, kişisel kullanım için alınan kredilerin ödenmesinden başvuruyu yapan eş tek başına sorumlu tutulur. Özellikle evlilik birliği içinde yapılan bireysel alışverişler, kişisel harcamalar veya kendi adına alınan bir eşyaya yönelik ihtiyaç kredileri buna örnektir.
Bireysel İhtiyaç Kredileri ve Sorumluluk
Bireysel ihtiyaç kredileri, genellikle bir eşin kendi adına bankadan aldığı ve kişisel harcamaları için kullandığı kredilerdir. Kredi sözleşmesi sadece bir eş üzerine yapıldıysa, borcun ödenmesinden de sadece o eş yasal olarak sorumludur. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'na göre diğer eşin bu borçtan sorumluluğu doğmaz.
Boşanma aşamasında, bireysel ihtiyaç kredisi borçları mal paylaşımı sırasında genellikle dikkate alınmaz. Çünkü bunlar eşin özel borcu olarak kabul edilir. Ancak, kredinin ortak hayatı ilgilendiren bir harcamada kullanılıp kullanılmadığı tartışma konusu olabilir. Yine de, borç kâğıt üzerinde kim adına ise, sorumluluğu da sadece o kişidedir.
Kredi Kartı Borçları
Kredi kartı borçları, boşanma davasında sık yaşanan anlaşmazlıklardandır. Birçok eş, ortak yaşam sırasında yapılan kredi kartı harcamalarının paylaşımında sorun yaşayabilmektedir. Ancak kredi kartı sözleşmesi kim üzerine ise, yasal olarak borcun asıl sahibi odur.
Yani, bir eşin sadece kendi üzerine olan kredi kartı borçlarından genelde kendisi sorumludur. Bunun tek istisnası, yapılan harcamaların ortak ihtiyaçlar için kullanıldığına dair güçlü kanıtların sunulmasıdır. Örneğin ev eşyası almak, çocuk ihtiyaçları veya ortak tatil gibi harcamalar paylaşım sırasında değerlendirmeye alınabilir. Buna rağmen, ana kural olarak kreditör bankaya karşı borcun sorumlusu kredi kartı sahibi eş olarak kabul edilir.
Eşten Habersiz veya Onay Olmadan Alınan Kredi Borçları
Eşten habersiz ya da onayı olmadan alınan krediler, boşanma sürecinde büyük önem taşır. Özellikle tek başına borçlanan eşin yaptığı sözleşmelerde diğer eşin adı veya imzası yoksa, bu borçlar sadece ilgili kişiyi bağlar.
Türk Medeni Kanunu'nda ve Yargıtay kararlarında, eşin rızası ve onayı olmadan alınan kredilerden diğer eşin sorumlu tutulamayacağı açıkça belirtilmiştir. Yani evlilik sırasında bile olsa, bir eşin diğerinden gizli olarak yaptığı borçlanmalar nedeniyle öbür eş borçlu olmaz. Ancak bazı özel durumlarda, ortak yaşamı ilgilendiren bir konuda rıza aranmaksızın yapılan harcamalar tartışma konusu olabilir. Yine de, genellikle habersiz ve onaysız borçlar bireysel sorumluluktur ve ortak mal paylaşımına dâhil edilmez.
Özetle, boşanma sonrası bireysel kredi borçlarının paylaşımında en önemli kriter, borcun kimin adına ve kimin ihtiyacı için alındığıdır. Eşten habersiz yapılan borçlanmalar ise yasal olarak sadece borçlanana aittir.
Ortak İhtiyaçlar İçin Alınan Kredi Borçları
Ortak ihtiyaçlar için alınan kredi borçları, evlilik sürecinde çiftlerin en çok kafa karıştıran konuların başında gelir. Boşanma aşamasında ise bu borçlar nasıl paylaşılır ve kim ne kadar öder soruları oldukça önem kazanır. Çünkü evlilikte yapılan harcamalar ve alınan krediler çoğunlukla her iki eşin ortak yaşamına katkı için kullanılır. Özellikle aile konutu, ortak araç veya evlilikte edinilen diğer mallar için kullanılan krediler boşanma davasında detaylı şekilde incelenir.
Aile Konutu ve Ortak Mal İçin Alınan Krediler
Aile konutu almak için çekilen krediler, çiftlerin ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla alınır ve yasal olarak ortak borç kapsamına girme eğilimindedir. Türk Medeni Kanunu'na göre evlilik birliği devam ettiği sürece aile için yapılan borçlanmalardan her iki eş de sorumlu olabilir. Yani aile konutunun krediyle alınması durumunda bu borç yalnızca krediyi çeken kişinin değil, çoğu zaman her iki eşin mesuliyetindedir. Boşanma gerçekleştiğinde de bu borcun paylaşımı kritik bir konu olur.
Konut Kredisi Borcunun Paylaşımı
Konut kredisi borcunun paylaşımı, krediyle alınan evin kime bırakılacağı ve mal rejimine göre değişir. Ortak bir ev için çekilmiş kredi, evlilik birliği süresince her iki eşin ortak borcu olarak kabul edilebilir. Eğer boşanma sırasında ev bir tarafa bırakılıyorsa, genellikle kredinin geri kalan kısmı da evi alan tarafta kalır. Fakat bazı durumlarda mahkeme her iki eşin ödeme gücüne, evin mevcut değerine ve ödeme geçmişine bakarak borcun nasıl paylaşılacağına karar verir. Eşlerden biri yalnızca kefil ise borcun paylaşımı yine mahkeme takdirindedir.
Ortak Araç Kredisi ve Paylaşım Kriterleri
Ortak araç kredisi için de benzer prensipler geçerlidir. Araba, aile ihtiyacı için alınmışsa ve krediyle ödenmişse, boşanma sırasında bu borcun nasıl paylaşılacağına dair önemli kriterler vardır. En önemli ölçütler şunlardır:
- Aracın adı kimin üzerine kayıtlı?
- Kredi ödemeleri hangi eş tarafından yapıldı?
- Aracın ortak kullanımı var mıydı?
Mahkeme, aracı kullanan ve ödemeleri üstlenen tarafa öncelik verebilir. Ancak araç ortak mal sayılıyorsa, kredi borcu da eşit ya da adil şekilde paylaşılır.
Evlilikte Edinilen Mallar İçin Alınan Krediler
Evlilikte alınan beyaz eşya, mobilya, elektronik ürünler gibi mallar için kullanılan krediler de sıklıkla gündeme gelir. Bu tür krediler, ortak ihtiyaçlara yönelik harcandığı için mal rejimi ve paylaşımda dikkate alınır. Mal paylaşımı davalarında, bu borçlar da genellikle ortak sorumluluk kapsamında değerlendirilir. Eşlerden biri ödediği taksitleri belgeleyebilirse, bu ödemelerin mal paylaşımında hesaba katılması mümkün olur. Yani kim ödedi, mallar kimde kalacak gibi detaylar önemli role sahiptir.
İşletme ve Yatırım Amaçlı Alınan Krediler
Eğer eşlerden biri, birlikte kurulmuş bir işletme için veya aile yatırımı olarak bir taşınmaz/araç için kredi çekmişse, bu da boşanma sırasında incelemeye alınır. İşletme veya yatırım kredilerinin paylaşımı için şu sorulara bakılır:
- İşletme ortak mı, yoksa eşlerden birinin şahsi girişimi mi?
- Kredi eşlerin ortak kazancına mı harcandı?
- Diğer eşin rızası veya katkısı var mıydı?
Eğer kredi ortak yarar için kullanıldıysa ve gelirler aile bütçesine katkı sağladıysa, mahkeme bu borcu da ortak borç olarak değerlendirebilir. Ancak kredi yalnızca bir eşin şahsi yatırımı için alındıysa ve diğer eşin haberi yoksa, o zaman paylaşım dışı kalabilir.
Boşanma sürecinde görüleceği gibi, ortak ihtiyaçlar için alınan kredi borçları birçok detay dikkate alınarak paylaştırılır. Her borcun mahkemede farklı incelenebileceğini unutmamak gerekir.
Kredi Borçlarının Boşanma Davasında Değerlendirilmesi
Boşanma davalarında kredi borçlarının paylaşımı, çiftler için en çok kafa karıştıran konulardan biridir. Evlilik boyunca alınan kredilerin kim tarafından, ne için ve nasıl kullanıldığı, mahkemede borç paylaşımı açısından büyük önem taşır. Kredi türüne, borcun neden alındığına ve tarafların onayına göre farklı sonuçlar ortaya çıkabilir.
Anlaşmalı Boşanma ve Kredi Borçlarının Paylaşımı
Anlaşmalı boşanma sürecinde, kredi borçlarının paylaşımı tamamen çiftlerin karşılıklı anlaşmasına bırakılır. Taraflar, mahkemeye sunacakları protokolde, kimin hangi kredi borcunu üstleneceği, borçların nasıl ödeneceği gibi detayları açıkça belirtebilirler. Örneğin, konut kredisi eşlerden birine ait olacak şekilde düzenlenebilir veya kredi kartı borçları ortaklaşa paylaşılabilir.
Burada en önemli nokta, anlaşmalı boşanma protokolünde kredi borcu maddelerinin açık ve net şekilde ifade edilmesidir. Eğer borçların paylaşımı net olmazsa, sonradan anlaşmazlık çıkması mümkündür. Yani kredi borçlarının yükümlülüğü, eşlerin kendi beyanlarına ve uzlaşmalarına göre belirlenir.
Çekişmeli Boşanma Davasında Borçların Paylaşımı
Çekişmeli boşanma davalarında, kredi borçlarının paylaşımı artık çiftlerin kendi kararından çıkar ve mahkemenin takdirine kalır. Mahkeme, borcun evlilik birliği içinde mi alındığına, ortak ihtiyaçlara mı yoksa bireysel harcamalara mı kullanıldığına bakar. Eşlerden biri kendi adına kredi çekip, sadece şahsi harcamaları için kullanmışsa, bu borç genellikle o eşe ait olur.
Ancak aile konutu, ortak araba ya da ev eşyaları gibi ortak mallar için alınan kredilerde, mahkeme borcu ortak borç olarak kabul edebilir. Karar verirken tarafların ekonomik ve sosyal durumu, katkı oranları ve borcun kim tarafından ödendiği dikkate alınır. Mahkeme, adil bir paylaşım sağlamak için kapsamlı bir inceleme yapar.
Mahkemenin Borç Tespiti ve Değerlendirme Kriterleri
Mahkeme, kredi borçlarının tespitinde öncelikle borcun niteliğine ve evlilik süresince alınma amacına bakar. Borç, ortak yaşam için mi yoksa bireysel ihtiyaç için mi alınmış? Hangi taraftan kimlerin imzası veya onayı var? Borçların hangi mal üzerinde etkisi var? Tüm bu sorular, değerlendirme aşamasında önemlidir.
Aynı zamanda kredi borcunun mevcut olup olmadığı, güncel tutarı, kimin ödediği ve nasıl kullanıldığına dair belgeler de büyük önem taşır. Özellikle büyük miktarlı kredilerde her şey evraklarla ispatlanmak zorundadır. Mahkeme, hakkaniyet ve ortak yarar gözeterek karar verir.
Kredi Sözleşmeleri, Ekstreler ve Delillerin İncelenmesi
Kredi sözleşmeleri, hesap ekstreleri ve ilgili diğer deliller, boşanma davalarında mahkeme için en önemli kaynaklardır. Taraflar hangi tarihte, ne miktarda kredi kullandıklarını ve ödemelerin kim tarafından yapıldığını bu belgelerle ispatlarlar.
- Kredi sözleşmesinde taraf olarak kimin adı geçiyor?
- Ödemeler hangi hesabından yapılmış?
- Fatura ve dekontlar hangi tarihlere ait?
- Kredi borcu hangi malların alımında kullanılmış?
Tüm bu bilgiler, borcun sahipliliği ve paylaşımında belirleyici olur. Mahkeme eksiksiz belge sunulmasını ister. Eksik veya yanlış bilgi durumunda, karar olumsuz etkilenebilir.
Tapu ve Mülkiyet Kayıtlarının Borçlara Etkisi
Boşanma davalarında tapu ve mülkiyet kayıtları, özellikle ev ve araba kredisi gibi büyük borçlarda çok etkilidir. Çünkü krediyle alınan ev ya da araç, kimin adına kayıtlıysa veya kimin kullanımına verilmişse, borç paylaşımı da buna göre şekillenir.
Örneğin, konut kredisiyle alınan bir ev eşlerden birinin adına tapuya kayıtlı ise, mahkeme borcun paylaşımında bu kaydı inceleyerek karar verir. Ancak mal rejimi gereği, diğer eşin de katkısı varsa pay talep edebilir. Araç kredilerinde de benzer şekilde, araç kimin adına tescil edildiyse ve kullanım şekli nasılsa bu bilgilere bakılır.
Sonuç olarak, tapu ve mülkiyet kayıtları kredi borçlarının kimin sorumluluğunda olduğunu gösteren önemli resmi delillerdir. Bu yüzden, davadan önce tüm kayıtların güncel olmasına dikkat etmek gerekir.
Eşlerden Birinin Borcunun Diğer Eşi Bağlaması Durumu
Eş Muvafakatnamesinin Önemi
Eş muvafakatnamesi, evlilik birliği içinde alınan büyük kredi borçları veya yapılan finansal işlemler sırasında sıkça gündeme gelir. Özellikle aile konutu veya yüksek meblağlı taşınmazların satışı, ipotek tesis edilmesi gibi işlemlerde bankalar eşin de iznini, yani muvafakatname vermesini ister. Bu uygulamanın temel nedeni, aile düzeninin bozulmaması ve bir eşin, diğer eşin onayı olmadan evin geleceğini ciddi şekilde etkileyen bir borca girip girmediğinin güvence altına alınmasıdır.
Türk Medeni Kanunu’na göre, aile konutu ile ilgili işlemlerde eşlerden biri tek başına karar alıp uygulamaya geçemez. Yani eş muvafakatnamesi olmadan yapılan büyük borçlanmalar, diğer eş için bağlayıcı olmaz. Bankalar ve finans kuruluşları, hem kendi risklerini azaltmak hem de hukuki geçerliliği korumak için bu belgeyi mutlaka talep eder. Eğer muvafakatname alınmadan bir kredi çekilirse, o kredi borcu yalnızca kredi alan eşin sorumluluğunda olur.
Bireysel Sorumluluğa Müzahir ve Ortak Sorumluluk Oluşturan Durumlar
Evlilikte kredi borçları kimi zaman sadece bir eşi, kimi zaman da her iki eşi birden sorumlu kılabilir. Burada bireysel sorumluluk ile ortak sorumluluk arasındaki ayrım iyi anlaşılmalıdır. Eğer bir kredi, sadece bir eşin kişisel ihtiyacı için alınmış ve diğer eşin onayı veya haberi olmadan gerçekleşmişse, bu borç yalnızca kredi çeken eşin sorumluluğunu doğurur.
Fakat ortak ihtiyaçlar için, örneğin aile konutu almak veya ortak harcamaları karşılamak amacıyla alınan bir kredide durum değişir. Eğer kredi sözleşmesinde iki eşin de imzası varsa, o borçtan her iki eş de müştereken ve müteselsilen (yani birlikte ve ayrı ayrı) sorumlu olur. Aynı zamanda bazı özel durumlarda, eşin haberi olmasa dahi hayat tarzı, alışkanlıkları ve sürekli yapılan ortak harcamalar dikkate alınarak mahkeme tarafından borcun ortak kabul edilmesi mümkündür.
Kredi kartı borçlarında da benzer bir durum geçerlidir. Ana kart sahibinin borcundan genelde eşi sorumlu tutulmaz; ancak ek kart çıkarılmışsa ve eşin harcamaları bu kartla yapılmışsa, burada borç her iki eşin de sorumluluğuna geçebilir.
Eşin Kötü Niyetli Borçlanması ve Yasal Sonuçlar
Bazen eşlerden biri, diğerini ekonomik olarak zor durumda bırakmak veya kötü niyetli davranmak amacıyla yüksek miktarda borçlanmalara gidebilir. Bu tür kötü niyetli borçlanma davranışları, hukuken ve mahkemelerde farklı şekilde değerlendirilir.
Eğer bir eş, diğer eşin rızası olmadan ve ortak yaşamı açıkça zedeleyici şekilde borçlanmışsa, bu borçlardan dolayı diğer eş sorumlu tutulmaz. Özellikle ispatlanabilen kötü niyet söz konusuysa borcun ortak ödenmesi gibi bir durum oluşmaz. Hatta bazı durumlarda kötü niyetli borçlanan eşin tasarrufları iptal edilip, borcun sadece kendisi tarafından ödenmesine karar verilebilir.
Mahkemeler, eşlerin mal varlığı ve borçlanma niyetini araştırırken, harcamaların evlilik birliğinin gereksinimlerinin dışında ve aşırı olmasına, harcamalardan diğer eşin bilgisinin olup olmadığına ve mevcut mal rejimine bakarak karar verir. Sonuç olarak, kötü niyetin varlığı ve ispatı, borcun paylaşımında çok önemli sonuçlar doğurur ve genellikle diğer eşin koruması yönünde hüküm verilir.
Mal Paylaşımı ve Borçların Hesaplanması
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Kredi Borçları
Edinilmiş mallara katılma rejimi, Türkiye’de evli çiftlerin çoğunlukla tabi olduğu yasal mal rejimidir. Bu rejimde, evlilik süresince elde edilen mallar “edinilmiş mal” olarak kabul edilir ve boşanma durumunda bu mallar eşler arasında eşit şekilde paylaşılır.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde, krediyle alınan malların durumu önemlidir. Eğer bir araç ya da konut gibi mal krediyle alınmışsa, hem kredi kalan borcu hem de malın mevcut değeri dikkate alınır. Kredi borcunun tamamı ya da kalan kısmı edinilmiş mala ilişkinse, evlilik sürecinde ödenen taksitler ve alım nedeni incelenir. Örneğin bir konut kredisiyle alınan ev, kimin adına olursa olsun, evlilik içinde edinilmişse her iki eşin hakkı doğar. Ancak kalan kredi borcundan da her iki taraf ortak şekilde sorumludur.
Mal Ayrılığı ve Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde Borçların Durumu
Mal ayrılığı rejiminde, evlilikte her eş, kendi malının sahibi olur ve diğer eşin malları üzerinde hak iddia edemez. Bu rejimde, alınan kredi borçları da kimin tarafından kullanılmışsa, sadece o eşin sorumluluğundadır. Yani mal ayrılığı varsa, bir krediyle alınan araba veya ev için diğer eş herhangi bir hak ya da borç üstlenmez.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde ise, bazı mallar ortak kabul edilir, ancak borçların paylaşımı yine dikkatle ele alınır. Ortak mallar için alınan ya da ödenen krediler, malın paylaşımı sırasında dikkate alınır. Yani eşlerden biri evlilikte ortak bir mal için kredi çekmişse ve bu mal ortak mal sayılıyorsa, boşanmada bu borç da ortak borç gibi değerlendirilebilir.
Mal Ortaklığı Rejiminde Borçlar
Mal ortaklığı rejimi çok sık tercih edilmese de, uygulandığında tüm edinilen mallar ve krediyle alınan varlıklar ortak kabul edilir. Krediyle alınan mallar, her iki eşin ortak borcu olarak kabul görür. Borçların paylaşımı yapılırken, hangi borcun hangi mallar için alındığı ve bu malların ortak mal olup olmadığına bakılır. Kredi borçları da mallarla birlikte ortak olarak değerlendirilir ve paylaştırılır.
Mal Rejimi Tasfiyesinde Kredi Borçlarının Hesaplanması
Mal rejimi tasfiyesi yapılırken, kredi borçları da toplam mal varlığı ve malların değeriyle birlikte hesaplanır. Yani bir evin değeri 1 milyon TL ise ve 400 bin TL kredi borcu kalmışsa, paylaşılacak net değer 600 bin TL olarak kabul edilir. Bu hesaplama sırasında, kredinin ne için ve evliliğin hangi aşamasında alındığı inceleme konusu olur. Eğer borç, sadece evlilikten önce alınan bir mal içinse ve o mal kişisel mallar arasında yer alıyorsa, bu borç da paylaşılmaz.
Mal rejimi tasfiyesinde amaç, gerçek hakkaniyetli bir paylaşım sağlamaktır. Eşlerin edindiği mallar, kalan kredi borçları göz önüne alınarak bölüşülür. Yani hem mal değeri hem de üzerindeki borç birlikte düşünülerek , net paylaşım tutarı belirlenir.
Dava ve Tasfiye Sürecinde Yapılması Gerekenler
Dava ve tasfiye sürecinde, tüm kredi borçları ve mal kayıtları detaylıca incelenmelidir. Öncelikle hangi mal üzerinde ne kadar kredi borcu olduğu, krediyle alınan malın ortak mal mı yoksa kişisel mal mı olduğu tespit edilir. Banka kredi sözleşmeleri, hesap ekstreleri ve tapu kayıtları toplanmalıdır.
Tarafların anlaşmaya varması halinde uzlaşı yoluyla borç ve mal paylaşımı kolayca gerçekleştirilebilir. Ancak anlaşma olmazsa, mahkeme, hangi borcun kime ait olduğunu, kredinin hangi mal için çekildiğini, hangi tarihte çekildiğini ve malların mevcut durumunu titizlikle araştırır.
Eşlerin, dava sürecinde hak kaybı yaşamaması için tüm belgeleri eksiksiz hazırlaması, gerekirse bir avukattan destek alması çok faydalı olur. Belgelerin eksiksiz olması, mahkemenin borçların ve malların doğru paylaşıma karar vermesini sağlar. Bu süreçte, önemli olan hukuka ve adalete uygun, şeffaf bir paylaşımın yapılmasıdır.
Uzman ve Avukat Desteğinin Önemi
Hukuki Danışmanlık Gereksinimi
Boşanma sürecinde kredi borçlarının paylaşımı konusunda doğru kararlar alabilmek için hukuki danışmanlık oldukça önemlidir. Kredi borçlarının niteliği, mal rejimine göre paylaşım kuralları ve borçlu olan eşin sorumlulukları gibi konular çok karmaşık olabiliyor. Bu nedenle alanında uzman bir avukattan alınan öneriler, kafa karışıklığını önler ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırır.
Hukuki danışmanlık alan kişiler, hangi borcun kişisel sayılacağını, hangisinin eşler arasında ortak paylaşılması gerektiğini kolayca ayırt edebilirler. Bu destek sayesinde taraflar hem kendi haklarını korur hem de gelecekte doğabilecek olası sorunların önüne geçerler.
Avukat desteği almadan yapılan başvurularda, birçok kişi hak kaybı yaşayabiliyor. Özellikle banka sözleşmeleri, kredi ekstreleri ve mülkiyet kayıtlarının doğru analiz edilmesinde bir uzmanın görüşü çok fark yaratır. Her boşanma davasında ihtiyaçlara göre özel bir yol haritası yapılması gerekir. Bu haritanın hazırlanmasında da en büyük yardım yine bir hukukçudan gelir.
Profesyonel Destekle Hakların Korunması
Boşanma sırasında profesyonel destek almak, kişilerin maddi ve manevi haklarının korunmasını sağlar. Avukatlar, müvekkillerinin haklarının ne olduğunu netleştirir ve süreç boyunca yapılması gereken tüm hukuki işlemleri eksiksiz olarak yürütür.
Kredi borçlarının paylaşımı gibi teknik konularda, bazen taraflar arasında anlaşmazlık çıkabiliyor. Böyle zamanlarda avukatlar anlaşmazlıkların çözümünde aracı rol oynar ve tarafların makul çözümlere ulaşmasına yardımcı olur. Ayrıca bankaya olan borçlar, ev veya araba kredileri gibi büyük borç kalemleri hakkında doğru paylaşımı yapabilmek için avukat desteği şarttır.
Birçok kişi süreçte karşı taraftan hakkını tam olarak alamayabiliyor veya beklentisinin altında bir sonuçla karşılaşıyor. Profesyonel destek sayesinde süreç daha hızlı ve güvenli ilerler. Avukatlar, dava sürecinde tüm kanıtların eksiksiz toplanması, gerektiğinde bilirkişi raporlarının hazırlanması ve tarafların haklarının savunulması gibi önemli konularda aktif rol alır.
Kısacası, boşanma sürecinde kredi borçlarıyla alakalı hak kaybı yaşamak istemeyen herkesin profesyonel bir avukattan destek alması hem maddi hem de manevi açıdan büyük avantaj sağlar. Bu destek, ileride doğabilecek yeni davaların da önüne geçerek tarafların hayatına hızlı ve güvenli bir şekilde devam etmesini mümkün kılar.
Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?
Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.
Lütfen unutmayın;
- Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
- Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.