Adi Konkordato Nedir?

25 dakika

Adi konkordato nedir, nasıl işler? Borçlarını ödemekte zorlanan borçlunun, alacaklılarıyla mahkeme gözetiminde yaptığı bir konkordato anlaşmasıdır. Amaç, iflası önlemek, icra takiplerini durdurmak ve işletmenin devamını sağlamaktır. Borçlu bir ödeme planı sunar; alacaklı onayı ve mahkeme tasdikiyle plan yürürlüğe girer. Süreçte geçici mühlet ve kesin mühlet aşamaları bulunur.

Peki kimler başvurabilir, hangi belgeler gerekir, onay şartları nelerdir? Konkordato türleri arasında adi konkordato, iflas sonrası konkordato ve malvarlığının terki suretiyle konkordato nasıl ayrışır? Bu yazıda tanımı, başvuru şartları, aşamalar, avantaj–riskler ve pratik ipuçlarını adım adım ele alacağız. Hazırsanız, adi konkordato sürecine yakından bakalım.

Adi Konkordato Nedir?

Adi konkordato, borçlu kişinin veya kurumun borçlarını vadesi geldiğinde ödeyemeyecek durumda olması halinde başvurabileceği bir hukuki yoldur. Adi konkordatoda, borçlu ile alacaklılar arasında bir anlaşma yapılır. Bu anlaşma sayesinde borçlu, borçlarının bir kısmından indirim alır ya da ödemelerini belirli bir süreye yayarak gerçekleştirme fırsatı bulur. En sık uygulanan konkordato türü olarak bilinir ve borçlunun tamamen iflasa sürüklenmesini önlemeyi amaçlar. Genellikle, rehinli ve imtiyazlı olmayan alacaklılar bu anlaşmada yer alır ve ödemelerin düzenlenmesi için mahkeme gözetiminde bir süreç başlatılır.

Amaçları Nelerdir?

Adi konkordatonun amaçları hem borçluyu hem de alacaklıyı korumaya yöneliktir. En temel amacı, dürüst borçlunun iflas etmesini önleyerek şirketin veya kişinin faaliyetlerini sürdürebilmesini sağlamaktır. Bunun yanında, alacaklıların ellerindeki alacakların tamamını kaybetmelerini önlemeyi de hedefler. Adi konkordato sayesinde borçlar yapılandırılır, ödeme süreleri uzatılır ya da alacak miktarlarında indirim sağlanabilir. Böylece borçlu taraf mali olarak nefes alırken, alacaklıların da mağduriyeti azaltılmış olur. Borçlunun ticari itibarı korunmuş olur ve iflas durumunda yaşanacak iş kayıpları, işten çıkarmalar gibi olumsuzlukların önüne geçilebilir.

Türk Hukukunda Yeri ve Dayanak Kanunlar

Türk hukukunda adi konkordato, İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 285-309. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu kanun maddeleri, konkordato başvuru şartlarından süreçte izlenecek adımlara kadar her detayı kapsamaktadır. 7101 sayılı yasa ile yapılan son güncellemelerle birlikte konkordato kurumunun işleyişi daha etkin ve uygulanabilir hale getirilmiştir. Borçlu ve alacaklıların hakları, konkordato komiserinin atanması, geçici ve kesin mühlet süreçleri ve mahkemeye başvuruyla ilgili tüm prosedürler bu kanun kapsamında belirlenmiştir. Sonuç olarak, konkordato başvurusunda kanunun açık hükümlerine uygun hareket etmek zorunludur ve sürecin her aşaması yasal bir zeminde ilerler.

Vade (Vadeli) Konkordato

Vade konkordatosu, borçlunun alacaklılarına borçlarını belirli bir süre içinde ödeyebilmesine imkan tanıyan bir konkordato türüdür. Burada alacaklılar, alacaklarını hemen istemekten vazgeçip borçluya ek bir vade tanır. Böylece borçlunun maddi durumu toparlanana kadar bir zaman kazanılır. Bu sürede icra takipleri de genellikle durur ve borçlu mali açıdan nefes alabilir. Vade konkordatosu, özellikle kısa süreli mali sıkıntılar çeken işletmeler için tercih edilen bir çözüm yoludur.

Tenzilat (İndirimli) Konkordato

Tenzilat konkordatosu ya da indirimli konkordato ise alacaklıların alacaklarından belirli bir miktar ya da oranda vazgeçmesi mantığıyla çalışır. Borçlu, alacaklılara borçlarının tamamını ödeyemeyeceğini ortaya koyar ve bir teklif sunar. Bu teklifte genellikle alacağın belli bir yüzdesinin ödeneceği belirtilir. Eğer alacaklılar bu indirimi kabul ederse ve mahkeme de onaylarsa borçlu, anlaşmada belirlenen tutarı ödeyerek borcunun kalan kısmından kurtulur. Tenzilat konkordatosu sayesinde borçlu, borcunun bir bölümünü ödemekten tamamen kurtulmuş olur.

Karma Konkordato

Karma konkordato ise, vade ve tenzilat konkordatosunun birleşimidir. Yani hem vade tanınır hem de borçta indirim yapılır. Alacaklı, borcun bir kısmından feragat eder ve kalan tutarın da belirli bir vade içerisinde ödenmesini kabul eder. Borçlu ve alacaklılar arasında yapılan bu karışık anlaşma, her iki konkordato türünün avantajlarının birleşmesini sağlar. Karma konkordato uygulamada sıkça tercih edilir çünkü hem borçluyu rahatlatır, hem de alacaklıya bir şekilde ödeme yapılmasını garanti eder.

Adi Konkordato ile Diğer Konkordato Türlerinin Karşılaştırılması

Adi konkordato türleri arasında yer alan vade, tenzilat ve karma konkordato uygulamada bazı yönlerden farklılık gösterir. Vade konkordatosunda asıl amaç borcun ödenmesi için zamandır, tenzilat konkordatosunda ise ödenecek tutarın azaltılması öne çıkar. Karma konkordato ise hem vade hem indirim avantajını birleştirir.

Adi konkordato, iflastan önce borçlunun mali durumunu düzeltmesi ve borçlarını yapılandırması amacıyla alacaklılarla mahkeme gözetiminde anlaşmaya varılmasıdır. Diğer yandan, iflas içi konkordato ve malvarlığının terki suretiyle konkordato gibi çeşitler ise ya iflastan sonra ya da tüm malvarlığının devriyle gerçekleşir. Adi konkordato hem borçluya işini sürdürme şansı tanır, hem de alacaklıları toplu çözüme yönlendirir.

Sonuç olarak, tüm konkordato türleri borçlu ve alacaklılar arasında uzlaşmayı, sürdürülebilir bir çözüm üretmeyi amaçlar; ancak tercih edilecek yol, borçlunun durumu ve alacaklıların beklentilerine göre değişiklik gösterir.

Kimler Başvurabilir?

Adi konkordato başvurusu yapabilmek için Türk hukukunda belli kişisel şartlar aranmaz; hem gerçek kişiler hem de tüzel kişiler (şirketler) başvuru hakkına sahiptir. Yani, ticari işletme sahibi olsun veya olmasın, borçlarını ödeyememe tehlikesi yaşayan ya da halihazırda ödeme zorluğu çeken her borçlu kişi konkordato talebinde bulunabilir. Şirketlerde ise genellikle yönetim kurulu ya da ortaklar kurulu tarafından yetkilendirilmiş kişi/kişiler bu işlemi başlatır. Ayrıca, iflasa tabi tutulmayan kişiler de konkordato talebinde bulunabilir. İflasa tabi olanlardan farklı olarak, hakkında iflas tasfiyesi başlatılmış bile olsa, borçlu halen konkordato isteyebilir.

Başvuru için Gerekli Koşullar

Başvuru için öncelikle borçlu olma durumu şarttır. Borçlunun, borçlarını vadesinde ödeyememe veya yakın zamanda ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıya bulunması gerekir. Sadece borçlu sıfatına sahip kişi veya şirketler başvuruda bulunabilir. Ayrıca, konkordato başvurusunu destekleyecek bazı resmi evraklar da gereklidir: Mali tablolardaki güncellik, alacaklıların listesi, konkordato ön projesi, şirketin malvarlığının detaylı şekilde sunulması ve borçluya ait başka finansal dokümanlar eksiksiz hazırlanmalıdır.

Başvuruda iyi niyetli hareket etmek önemli bir şarttır. Borçlunun alacaklılarını kandırmak ya da mal kaçırmak amacıyla değil, gerçekten borçlarını ödemek istemesine rağmen zor durumda olduğu için bu yola başvurduğunu açık şekilde gösterebilmesi gerekir.

Mali Durumun Değerlendirilmesi ve İyi Niyet

Başvuru sırasında mali durumun değerlendirilmesi en kritik adımlardan biridir. Mahkemeye sunulan mali tablo, gelir-gider durumu, aktif ve pasif varlıklar, borç tutarları ve ödeme kabiliyeti detaylı şekilde belgelenmeli ve belgeler güncel olmalıdır. Mahkeme, borçlunun önerdiği ödeme planının gerçekten uygulanabilir olup olmadığını ve borçlunun mali durumunda iyileşme ihtimali olup olmadığını dikkate alır.

Bir diğer güçlü koşul ise iyi niyet göstergesidir. Borçlu, mahkemeye ve alacaklılarına karşı dürüst ve şeffaf davranmak zorundadır. Eğer mahkeme, başvurunun alacaklıları aldatmak ya da süreci kötü niyetli kullanmak amacı taşıdığını tespit ederse, başvuruyu reddedebilir. İyi niyet; sahte belge sunmama, malvarlığını gizlememe, gerçek mali tabloyu dürüst şekilde oluşturma gibi somut davranışlarla ispatlanabilir.

Kısacası, adi konkordato başvurusunda “borcu ödeyememe tehlikesi”, mali durumu açıklayıcı belgeler ve başvuruda samimiyet (iyi niyet) taşıyan adımlar olmazsa olmazdır. Aksi halde, hem mahkeme hem de alacaklılar nezdinde başvuru süreçte başarısız olur.

Adi Konkordato Başvuru Süreci

Adi konkordato başvuru süreci borçlarını ödeyemeyen, ancak iflas etmeden önce bir çözüm bulmak isteyen şirketler ve şahıslar için büyük önem taşır. Bu süreçte tüm aşamalar dikkatle takip edilmeli ve gerekli belgeler eksiksiz hazırlanmalıdır. Türkiye’de adi konkordato başvurusu, İcra ve İflas Kanunu’na uygun biçimde mahkemeye sunulan başvuru ile başlar. Sürecin doğru yürütülmesi, başvurunun olumlu sonuçlanmasını etkiler.

Başvuru İçin Hazırlanması Gereken Belgeler

Başvuru için hazırlanan belgeler hem borçlunun durumunu net ortaya koyar hem de mahkemenin sağlıklı karar vermesine yardımcı olur. Eksiksiz belge sunmak, başvurunun reddedilmesini engelleyen temel adımlardan biridir.

Başvuru Dilekçesi

Başvuru dilekçesi, konkordato talebinin başlangıç noktasıdır. Dilekçede başvuru sahibinin kimliği, adresi, konkordato talebinin nedenleri ayrıntılı biçimde açıklanmalıdır. Ayrıca borçlunun mali durumu, karşılaştığı ödeme güçlüğü ve konkordato ile düzelme umudu net olarak ifade edilmelidir. Dilekçede genellikle hangi tür konkordatonun talep edildiği, borçların hangi tarihe kadar ödenmesinin amaçlandığı da yer alır.

Mali Tablolar ve Raporlar

Mali tablolar ve raporlar, şirket ya da borçlunun finansal durumunu gösterir. Bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu, son üç yıla ait mali bilgiler ve varsa bağımsız denetçi raporları başvuru dosyasına eklenmelidir. Bu belgeler, mahkeme ve atanacak konkordato komiserinin mali yapıyı açıkça görmesini sağlar. Belgelerde eksiklik ya da çelişki olması, başvurunun reddine yol açabilir.

Alacaklı Listesi

Alacaklı listesi, başvuru yapan borçlunun kimlere ne kadar borcu olduğunu tablo halinde ortaya koyar. Listede alacaklıların isimleri, adresleri ve alacak miktarları detaylı şekilde yazılır. Alacakların türü, vadesi ve varsa teminatları da açıklanır. Bu listeye dayanarak konkordato ön projesinde indirim ya da vade teklifleri hazırlanır.

Konkordato Ön Projesi

Konkordato ön projesi, borçlunun alacaklılara ne tür ödeme teklifleri sunduğunu gösterir. Bu projede, borçların ne kadarının hangi şartlarla ödeneceği, indirim ya da yeni ödeme planları detaylandırılır. Konkordato ön projesi, hem alacaklı toplantılarında hem de mahkeme incelemesinde sonuç almanın anahtarıdır. Tekliflerin gerçekçi ve uygulanabilir olması çok önemlidir.

Hangi Mahkemeye Başvuru Yapılır?

Adi konkordato başvurusu, borçlunun merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine yapılır. Gerçek kişi ise yerleşim yerinde, şirket ise ticari merkezinin olduğu il veya ilçedeki asliye ticaret mahkemesi yetkilidir. Büyükşehirlerde ayrı ticaret mahkemeleri vardır, diğer yerlerde asliye hukuk mahkemeleri ticaret mahkemesi sıfatıyla görev yapabilir. Mahkeme seçimi yapılırken, yerel mahkeme yetki ve görev alanına dikkat edilmelidir.

Başvurunun İncelenmesi ve Süreç İşleyişi

Başvuru, mahkemeye sunulduktan sonra hızlıca ön incelemeye alınır. Mahkeme, ilk bakışta belgelerin eksiksiz olup olmadığını kontrol eder. Belgelerde eksiklik varsa kısa sürede tamamlama için süre verir. Belgeler tamamsa, mahkeme geçici mühlet kararı verebilir ve konkordato komiseri atar. Geçici mühlet boyunca borçlu, mallarını koruma altına alır ve icra takiplerine karşı süre kazanır. Ardından komiser, borçlunun durumunu ve tekliflerin gerçekliğini araştırır; raporlarını mahkemeye sunar. Mahkeme de alacaklılar toplantısı ve oylama sonrası kesin mühlet verip vermeyeceğine karar verir. Süreç boyunca dürüst ve şeffaf bilgi sunmak çok önemlidir.

Tüm bu adımlar, borçlu ile alacaklılar arasındaki dengeyi korumak için oluşturulmuştur. Hatalı veya eksik belge teslimi, sürecin uzamasına ya da başvurunun tamamen reddedilmesine yol açabilir. Bu nedenle profesyonel destekle hareket etmek önerilir.

Adi Konkordato Sürecinin Aşamaları

Geçici Mühlet

Geçici Mühletin Tanımı ve Süresi

Geçici mühlet, adi konkordato sürecinde mahkemenin başvuru sonrası hızlıca verdiği bir koruma sürecidir. Geçici mühletin amacı, borçlunun mal varlığının korunmasını sağlamaktır. Bu süreçte, alacaklılar hemen icra takibi başlatamaz ve mevcut işleyen işlemler durdurulur.

Geçici mühletin süresi, Türk hukukunda genellikle 3 ay olarak belirlenmiştir. Ancak, mahkeme gerekçeli olarak bu süreyi en fazla 2 ay daha uzatabilir. Toplamda geçici mühletin süresi 5 ayı geçemez.

Geçici Mühletin Etkileri

Geçici mühlet, borçlu açısından oldukça önemlidir. Bu süre boyunca borçluya karşı yeni bir icra takibi başlatılamaz ve devam eden takipler durur. Aynı zamanda borçlunun mallarının haczi yapılamaz, iflası istenemez. Borçlu şirketin faaliyetlerine devam etmesi de mümkündür, ancak mahkemenin atadığı konkordato komiserinin izni gerekebilir.

Geçici mühlet ile borçlu rahat bir nefes alır. Alacaklılar ise alacaklarını hemen tahsil edemez, öncelikle konkordato planının sonucunu beklerler. Özellikle şirketin faaliyetlerinin devamı ve iflasın önüne geçilmesi bu dönemde hedeflenir.

Komiser Atanması ve Görevleri

Geçici mühlet kararından sonra, mahkeme en az bir konkordato komiseri atar. Komiser, sürecin şeffaf yürümesini ve tarafların haklarının korunmasını sağlar. Komiserin başlıca görevleri şunlardır:

  • Borçlunun malvarlığı ve işlemlerini denetlemek
  • Alacaklılara ve mahkemeye düzenli rapor sunmak
  • Konkordato planının uygulanabilirliğini incelemek
  • Gerektiğinde borçlunun yönetimine müdahale etmek

Komiser, borçlunun kötü niyetli hareketlerinin önüne geçmek için sürekli kontrol ve gözetim altında tutar.

Kesin Mühlet

Kesin Mühletin Tanımı ve Süresi

Kesin mühlet, geçici mühletin ardından mahkemenin koşulların uygun görülmesiyle verdiği daha uzun koruma süresidir. Kesin mühlet genellikle 1 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak bu mühlet, gerekli görülürse 6 ay daha uzatılabilir.

Kesin mühlet sırasında borçlunun malvarlığı daha sıkı koruma altına alınır ve konkordato işlemleri yoğunlaşır.

Alacaklılar Toplantısı ve Oylama Süreci

Kesin mühlet sırasında en önemli aşama alacaklılar toplantısıdır. Borçlu ve komiser, bir toplantı düzenler ve burada tüm alacaklılar davet edilir. Toplantıda konkordato projesi görüşülür. Her alacaklı, sahip olduğu alacak oranında oy kullanır.

Oylama gizli olarak yapılır ve her alacaklı, gelecekteki haklarına göre hareket eder. Toplantıda alacaklıların çoğunluğunun onayı gerekir. Komiser, toplantının tutanağını hazırlar ve sonucu mahkemeye sunar.

Alacaklıların Karar Yüzdeleri ve Onay Şartları

Konkordatonun kabul edilmesi için, alacaklıların en az yarısının (50%) ve toplam alacak miktarının en az üçte ikisinin (%66) oyu gerekir. Yani hem sayı hem miktar çoğunluğu sağlanmalıdır. Eğer bu oranlar yakalanamazsa, konkordato reddedilir.

Bu çoğunluk oranları sayesinde hem küçük hem büyük alacaklıların menfaatleri dengelenir.

Mahkemece Tasdik Süreci

Alacaklılar toplantısı sonrası, konkordato planı gerekli oranlarda kabul edilmişse, dosya mahkemeye sunulur. Mahkeme, planı ve süreci inceler. Eğer işlemler hukuka uygun ise konkordatonun tasdikine karar verir. Böylece konkordato resmen yürürlüğe girer ve borçlu belirtilen ödeme planına göre borçlarını öder.

Eğer mahkeme hukuka aykırılıklar veya uygulanamazlık tespit ederse tasdik etmez ve konkordato süreci sona erer.

Bu aşamalar, adi konkordatonun hem borçlu hem de alacaklılar açısından koruyucu ve adil bir mekanizma kurmasını sağlar.

Adi Konkordatonun Alacaklılar ve Borçlu Bakımından Sonuçları

Borçlunun Hak ve Yükümlülükleri

Borçlunun hak ve yükümlülükleri, adi konkordato süreci başladığında büyük önem taşır. Borçlu, mahkemenin verdiği geçici ve kesin mühlet kararlarıyla malvarlığını koruma fırsatı elde eder. Bu dönem içinde, borçluya karşı yeni takip yapılamaz ve mevcut takipler durur. Böylece borçlu şirket nefes alma süresi içinde faaliyetini normal şekilde sürdürür.

Ancak borçlunun yükümlülükleri de devam eder. Özellikle ticari işletmeler, faaliyetlerini dürüstlükle yürütmek, konkordato projesinde belirlenen şartlara uygun hareket etmek zorundadır. Borçlu, konkordato komiserine ve mahkemeye düzenli bilgi vermekle de sorumludur. Varlıklarını gizlemek, borçludan mal kaçırmak ya da doğru olmayan bilgiler sunmak ciddi yaptırımlar doğurur. Ayrıca, konkordato süresince çalışan ücretlerinin ve kritik giderlerin ödenmesi de önemli bir yükümlülüktür.

Alacaklıların Sorumlulukları ve Hakları

Alacaklıların sorumlulukları ve hakları da süreçte büyük bir yer tutar. İcra ve İflas Kanunu’na göre, alacaklılar konkordato projesini inceleme, toplantılara katılma ve oy kullanma hakkına sahiptir. Her alacaklının alacağının miktarına göre oyu bulunur ve bu oy hakkı, konkordatonun kabul edilip edilmemesinde belirleyici olur.

Alacaklılar, borçlunun sunduğu ödeme planını detaylıca incelemeli ve projenin uygulanabilirliğine karar vermelidir. Kötü niyetli davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. Mahkeme ve komiserin talep ettiği bilgi ve belgeleri sağlamak da alacaklıların yükümlülüklerindendir. Ancak alacaklıların sürecin başından sonuna kadar haklarını koruma konusunda başvuru yolları ve itiraz hakları da saklıdır.

İcra Takiplerine Etkisi

İcra takiplerine etkisi, adi konkordatonun en çok merak edilen yönlerinden biridir. Konkordato mühleti boyunca borçluya karşı yeni icra takipleri başlatılamaz, mevcut takipler ise durur. Bu koruma, borçlunun geçici ve kesin mühlet kararları ile yürürlüğe girer. Mahkemenin onayı olmadan hiçbir icra işlemi yapılamaz.

Bu süre içinde, borçlu evini, iş yerini veya makinasını kaybetmez. Ancak bazı istisnalar bulunur: Rehinle teminat altına alınmış alacaklar için ayrı düzenlemeler vardır. Bunun dışında konkordatonun amacı, şirketin toparlanması ve yeniden ayağa kalkmasını sağlamaktır.

Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Ödeme Planları

Borçların yeniden yapılandırılması ve ödeme planları, konkordatonun kalbinde yer alır. Borçlu tarafından sunulan ödeme planı, mahkeme ve alacaklıların onayına tabidir. Vade uzatımı, indirim veya karma çözüm teklif edilebilir. Bu plan genellikle borçların belirli bir sürede, belirli oranlarla ödenmesini kapsar. Özellikle vadeli veya indirimli konkordato türlerinde borçlu, alacaklılara yaptığı teklifte esneklik gösterebilir.

Bu ödeme planı, mahkemede onaylandığında bağlayıcı olur ve çoğunluğu sağlayan alacaklılar kabul ettiğinde, azınlıktaki alacaklıları da kapsar. Borçlunun plana sadık kalması zorunludur. Planın uygulanmasında sorun çıkarsa, mahkeme iflas kararı verebilir.

Çalışanların ve Maaşların Durumu

Çalışanların ve maaşların durumu, konkordato sürecinde çoğunlukla merak edilen bir başka başlıktır. Konkordato ilanından sonra işçilerin maaş, kıdem ve ihbar tazminatı gibi doğmuş alacakları öncelikli olarak ödenir. İş Kanunu ve İcra İflas Kanunu’na göre, konkordato sürecinde işçinin korunması öncelik taşır.

Borçlu, çalışan maaşlarını zamanında ödemekle yükümlüdür. Eğer maaşlar ödenmezse, konkordato davası olumsuz etkilenir ve konkordatonun tasdiki zorlaşır. İşçilerin güvence fonuna başvuru hakları ve alacaklarını mahkemede tek tek talep etme imkanları da saklıdır. Bu, şirketin bütünlükle işlemesine ve çalışanların mağduriyetinin önüne geçilmesine yardımcı olur.

Kısacası, adi konkordato hem borçlu hem alacaklı hem de çalışanlar açısından önemli sonuçlar ve uyulması gereken kurallar içeren yapısal bir çözümdür.

Adi Konkordatonun Sona Ermesi ve Hükümsüzlüğü

Tasdikin Reddedilmesi Durumu

Adi konkordato sürecinde, mahkeme konkordato talebini onaylayabileceği gibi bazı durumlarda tasdikin reddi kararı da verebilir. Tasdikin reddedilmesi genellikle borçlunun mali durumunun ciddiyetle düzeltilmesinin mümkün olmaması, konkordato teklifinin alacaklılar için elverişli olmaması veya hukuka aykırı bir durumun tespit edilmesi hâlinde gerçekleşir.

Konkordatonun tasdiki reddedildiğinde, borçlu ve alacaklılar eski hukuki durumlarına dönerler. Borçlu hakkında koruyucu önlemler ortadan kalkar ve çoğunlukla iflas davası açılabilmektedir. Alacaklılar da borçlu aleyhine tekrar icra takibi başlatabilirler. Yani konkordato yolu kapanmış olur ve yeni bir başvuru için bazı yasal sınırlamalar ortaya çıkar.

İflas Sürecine Geçiş

Adi konkordatonun mahkemece tasdik edilmemesi ya da konkordato sürecinin herhangi bir aşamasında reddedilmesi durumunda, iflas sürecine geçiş gündeme gelir. Mahkeme, tasdiki reddederken veya konkordatonun hükümsüzlüğüne karar verirken, borçlunun mali durumuna göre doğrudan iflasa karar verebilir.

İflasın ilanıyla birlikte, artık konkordato ile sağlanan koruma sona ermiş olur. Borçlunun tüm mal varlığı iflas masasına girer ve tasfiyeye tabi tutulur. Alacaklılar, alacaklarını bu masa üzerinden takip etmeye başlarlar.

Özetle, konkordato süreci başarılı şekilde tamamlanamaz ve tasdik alınamazsa, iflas süreci hem borçlu hem de alacaklılar bakımından ciddi sonuçlar doğurur.

Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato ile Farklar

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, klasik adi konkordatodan farklı bir konkordato türüdür. Burada temel fark, borçlunun tüm malvarlığını alacaklılara bırakması ve bu malvarlığının satılarak borçların ödenmesidir. Yani borçlu, malvarlığı üzerindeki haklarından feragat eder.

Adi konkordatoda ise, genellikle borçlunun belirli bir ödeme planı ile borçlarını zaman içinde ödemesi veya belirli oranlarda indirimli olarak ödemesi amaçlanır. Malvarlığının terki suretiyle konkordato daha çok iflasa alternatif olarak görülür ve borçlunun ticari faaliyetini devam ettirme olasılığı oldukça düşüktür.

Kısaca toparlamak gerekirse; adi konkordato, borçlunun ticari faaliyetini sürdürmesini sağlayacak esnek bir mekanizmayken, malvarlığının terki suretiyle konkordato borçlunun malvarlığını terk ederek borçlardan kurtulmasına, ancak ticari faaliyetine çoğunlukla son verilmesine yol açar.

Yaygın Uygulama Hataları ve Karşılaşılan Zorluklar

Adi konkordato uygulamasında en çok karşılaşılan sorunların başında, sürecin doğru yürütülmemesi gelmektedir. Özellikle konkordato başvuru dosyasının eksik ya da hatalı hazırlanması sürecin baştan olumsuz etkilenmesine neden olur. Belgelerin tam olarak sunulmaması ve mali tabloların gerçek durumu yansıtmaması, mahkeme tarafından talebin reddedilmesine sebep olabilmektedir.

Bir diğer yaygın uygulama hatası ise, konkordato komiserinin görevlerini eksik veya hatalı yerine getirmesidir. Komiserin tarafsız olmaması ya da dosya hakkındaki raporları yetersiz hazırlaması, alacaklılar ile borçlu arasında gereksiz uyuşmazlıklara yol açar. Özellikle faize ilişkin talepler, çekişmeli alacakların yanlış değerlendirilmesi ve bir borç için birden fazla şirkete mükerrer alacak kaydedilmesi, uygulamada öne çıkan diğer problemlerdendir.

Ayrıca adi konkordato sürecinde, mahkemece tasdik süresiyle ilgili gecikmeler, alacaklılar toplantısının düzgün yapılamaması ve oylama sonuçlarının hukuka uygun olup olmadığına dair şüpheler yine sıklıkla karşılaşılan zorluklardandır. Bu sorunlar genellikle sürecin karmaşık ve teknik bir bilgiye dayanmasından kaynaklanır. Uygulamada borçlu gerçek durumunu gizlemeye çalışabilir veya alacaklılar süreci manipüle edebilir. Tüm bunlar, konkordato sürecinin güvenirliliğini olumsuz etkiler.

Adi Konkordatonun Avantajları ve Dezavantajları

Adi konkordato avantajları ile çok dikkat çeker. En önemli avantajlarından biri, borçlu şirket ya da kişinin iflastan korunmasını sağlaması ve bir süre nefes almasına imkan vermesidir. Borçlu, borçlarını yapılandırarak ödeyebilmekte ve ticari hayatını sürdürebilmektedir. Alacaklılar için de tamamen alacaklarını kaybetmektense bir kısmını garanti altına almak anlamına gelir. Ayrıca, mahkeme gözetiminde yürüdüğü için sürecin adil ve şeffaf olması sağlanır.

Başka bir avantajı, ödeme planının yeniden düzenlenmesine olanak tanıyarak, özellikle borç yükü altında ezilen firmalar için bir çıkış yolu açmasıdır. İşçi maaşlarının üç aya kadar İŞKUR tarafından ödenebilmesi de süreçteki en önemli sosyal korumadır.

Dezavantajlarına bakıldığında ise, başvuru sürecinin çok karmaşık ve masraflı olması ön plana çıkar. Mahkeme harçları, komiser ücretleri ve diğer maliyetler, borçlu açısından ek bir yük oluşturur. Sürecin uzun sürmesi, ticari itibarın ciddi şekilde zarar görebilmesi ve konkordato ilan eden firmanın piyasa güveninin sarsılması da olumsuz yönlerindendir.

Alacaklılar açısından bakıldığında ise adi konkordato çoğu zaman, alacağın tamamını tahsil etme imkanı yerine belli bir indirim ya da uzun vadeye zorlanma riski taşır. Ayrıca konkordato ilan eden firmalarla çalışmaya devam eden tedarikçiler zor durumda kalabilir ve yeni mağduriyetler oluşabilir. Tüm bu sebepler adi konkordatonun hem borçlular, hem alacaklılar için dikkatli bir şekilde yönetilmesini zorunlu kılar.

Temel Farklılıklar

Adi konkordato ve iflas erteleme, borçluların mali sıkıntılarla karşılaştıklarında başvurdukları iki farklı hukuki yoldur. Temel farklardan biri, yasada sağladıkları amaç ve kapsamdır.

Adi konkordato, hem tacir olan hem de olmayan borçlular tarafından uygulanabilir ve borçların tamamen ya da kısmen ödenebilmesini, borçlunun ticari hayatına devam etmesini sağlar. Bu süreçte alacaklılar çoğunluğunun onayı ile ödeme planı hazırlanır ve borçların belirli oranda azaltılması ya da vadeye bağlanması mümkündür. Adi konkordatoda borçların bir kısmı silinebilir veya yapılandırılabilir.

İflas erteleme ise sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler için geçerliydi. Burada amaç, borca batık olan şirketin malvarlığının korunmasını sağlamak ve şirketin faaliyetlerine mahkeme gözetiminde devam etmesini temin etmekti. İflas ertelemede borçların indirimi söz konusu olmaz, borçlar sadece belirli bir zaman için askıya alınarak ödeme kolaylığı sağlanırdı.

Bir diğer önemli fark, iflas erteleme sırasında şirketin yönetimi büyük oranda mahkeme ve atanan kayyum gözetimi altında olurken, konkordato sürecinde ise şirket yönetimi devam eder ancak komiser denetimi bulunur.

Ek olarak, iflas erteleme kurumu 2018 yılında yürürlükten kaldırılmıştır ve artık yeni başvurular mümkün değildir. Bunun yerine konkordato sistemi daha etkin ve yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Özetle;

  • Konkordato, hem borç indirimini hem de vadelendirmeyi sağlar.
  • İflas ertelemeye sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler başvurabiliyordu, konkordatoya ise tüm borçlular başvurabilir.
  • İflas erteleme artık uygulanmamaktadır, konkordato güncel ve geçerli yoldur.

Uygulamadaki Yeri ve Son Gelişmeler

Konkordato kurumunda son yıllarda önemli gelişmeler oldu. Çünkü iflas erteleme uygulaması 15 Mart 2018 tarihli düzenlemeyle tamamen kaldırıldı. Bu değişiklikten sonra finansal olarak zor durumda olan borçluların yasal başvuru yolu sadece konkordato ilan etmek oldu.

Uygulamada, konkordato kurumu şirketler için bir kurtuluş yolu olarak kullanılmaya başladı. İflas ertelemenin kalkmasının ardından konkordato başvurularında artış yaşandı ve ticaret mahkemeleri genellikle konkordato süreçlerine daha çok başvuru almaya başladı.

Ayrıca, yeni çıkan yasal düzenlemeler ile birlikte konkordato sürecinin kötüye kullanılmasını önlemeye yönelik çeşitli önlemler alındı. Bunların başında, geçici mühlet sürelerinin ve komiser gözetiminin daha etkin kullanılması yer aldı. Alacaklıların korunması için oylama ve tasdik süreci de sıkılaştırıldı.

Günümüzde, ticari piyasada birçok borçlu ve şirket, ödeme güçlüğüne düştüğünde ilk olarak konkordato yolunu değerlendirmekte. Adalet Bakanlığı, Türkiye genelinde konkordato süreçlerini izlemekte ve süreçlerin hızlanması; ekonomik sistemdeki olumsuz etkilerin en aza indirilmesi için ek düzenlemeler getirmektedir.

Sonuç olarak; Uygulamada iflas ertelemenin yerini konkordato tamamen almıştır ve gelecekte de konkordato kanunundaki yeni değişiklikler ile süreçlerin daha etkin ve adil olması amaçlanmaktadır. Şirketler ve borçlular artık borçlarını ödeyememe riskiyle karşılaştıklarında başvuracakları en önemli hukuki koruma yöntemi olarak konkordatoyu seçmektedir.

Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?

Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.

Lütfen unutmayın;

  • Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
  • Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Danışmanlık Talebi Oluştur
Soru Sor Danışmanlık Talep Et