Kazai Rüşt Nedir?

24 dakika

Kazai rüşt nedir? Kısaca, 18 yaşından önce mahkeme kararıyla ergin sayılma hâlidir. Türk Medeni Kanunu’na göre (TMK m.12), 15 yaşını doldurmuş, ayırt etme gücüne sahip bir kişi, kendi isteği ve velinin rızası ile mahkemece ergin kılınabilir. Bu karar, kişinin fiil ehliyeti kazanmasına ve birçok işlemi tek başına yapabilmesine imkân tanır.

Peki süreç nasıl işler, hangi belgeler gerekir, başvuruyu hangi sulh hukuk mahkemesi alır, kararın sonuçları nelerdir? Aklınızdaki “Ne işe yarar, ne kadar sürer?” gibi soruları adım adım yanıtlayacağız.

Bu yazıda:

  • Tanım ve şartlar
  • Başvuru süreci ve mahkeme
  • Kararın etkileri ve dikkat edilmesi gerekenler

Devamında tüm detayları, örneklerle ve pratik ipuçlarıyla ele alacağız; yani “Kazai rüşt” konusunu netleştireceğiz.

Kazai Rüşt Kavramının Tanımı ve Tarihçesi

Kazai rüşt, hukukta küçük yaştaki bir kişinin mahkeme kararıyla, yani yargısal bir işlemle ergin yani tam ehliyetli kabul edilmesidir. Tarihsel olarak Osmanlı’dan günümüze gelen bir kurumdur ve çocukların belli durumlarda erken yaşta tam hak ehliyetine sahip olmasını sağlayan bir hukuki yoldur. Özellikle ticaret, evlilik veya büyük bir mal varlığının yönetimi gibi konularda küçük yaşta daha bağımsız hareket etme ihtiyacı oluştuğunda, kazai rüşt devreye girer.

Kazai rüştün tarihçesi, eski Osmanlı döneminde “mahkeme-i şer’iyye”lerde görülen dava örneklerine kadar uzanır. Zamanla medeni hukuk sistemimizin modernleşmesiyle Türk Medeni Kanunu’nda da yer edinmiştir. 1926’dan itibaren kabul edilen medeni kanunumuzla beraber, kazai rüşt; belirli şartlar oluştuğunda çocuğun mahkeme kararıyla reşit sayılması kurumunu resmileştirmiştir. Şu an kazai rüşt uygulaması, günümüz toplumsal ve ekonomik koşullarında hala işlevini sürdürmektedir.

Kazai rüşt ile doğal erginlik arasındaki farklar

Kazai rüşt ile doğal erginlik arasında önemli farklılıklar vardır. Doğal erginlik, kişinin 18 yaşını doldurmasıyla otomatik olarak kazanılır. Yani, 18 yaşını geçen herkes kendi başına haklarını kullanabilir, borç altına girebilir ve hukuken tam ehliyetli olur.

Kazai rüşt ise bundan farklıdır ve özel durumlarda yaşanır. Mesela 15 yaşını doldurmuş bir genç, kendi isteğiyle ve velisinin izniyle mahkemeye başvurup erginliğini (rüştünü) kazanabilir. Bunun için mahkeme kararı şarttır. Doğal erginlikte herhangi bir mahkeme kararı veya ebeveyn rızası aranmaz. Kazai rüşt, klasik erginliği bekleyemeyecek özel bir menfaatin bulunmasına dayanır.

Kısacası, doğal erginlik kendiliğinden olurken, kazai rüşt bir başvuru, yargılama ve sonucunda verilen mahkeme kararıyla gerçekleşir.

Türk hukuk sisteminde kazai rüştün yeri

Türk hukuk sisteminde kazai rüşt, temel olarak Türk Medeni Kanunu’nda yer alan bir kurumdur. Günümüzde, küçük yaşta ticari işlerle uğraşmak, miras veya taşınmaz yönetmek gibi sebeplerle sıkça başvurulan bir yasal yoldur. Bu sistemde; kişi, kanunda belirlenen yaşa ulaştıysa, kişisel menfaati varsa ve velisinin onayı alınmışsa mahkemeye başvurarak tam ehliyetini kazanabilir.

Türk hukukunda kazai rüşt, çocukların korunması, özgürlüğü ve toplum düzeninin gerektirdiği bir dengeyi gözetir. Özellikle ticari ve medeni yaşamda, küçük yaştaki bireylerin gerektiğinde bağımsız hareket edebilmesine imkan tanıyan pratik bir kurumdur.

Kazai rüşt kurumunun yasal dayanağı ise doğrudan Türk Medeni Kanunu’ndan gelir. Burada kimlerin, hangi şartlarda ve nasıl başvurabileceği açıkça belirtilmiştir. Yani kazai rüşt, ülkemizin medeni hukuku içinde özel önem verilen ve toplumsal ihtiyaçlara göre uygulanabilen bir düzenlemedir.

Kazai Rüştün Yasal Dayanakları

Türk Medeni Kanunu'nda kazai rüşt (m.12)

Türk Medeni Kanunu'nda kazai rüşt, özellikle madde 12'de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, “on beş yaşını doldurmuş olan küçük, kendi isteği ve velisinin rızası ile mahkeme tarafından ergin kılınabilir.” Yani, bir kişi resmi olarak 18 yaşından önce de ergin (yani reşit) olabilir, ama bunun için bazı şartların yerine gelmesi gerekir. Bu madde sayesinde küçük yaştaki bireyler, gerekli durumlarda tam ehliyetli bir şekilde hayatlarına devam edebilir. Mahkeme kararıyla alınan bu statüye “kazai rüşt” denir.

Kazai rüşt, gündelik yaşamda özellikle genç yaşta iş kurmak, ticaretle uğraşmak veya önemli bir sözleşme yapmak isteyenler için çok büyük bir avantaj sağlamaktadır. TMK m. 12 açıkça kimlerin, nasıl ve hangi şartlarla bu hakka kavuşacağını belirtmiştir.

Erginlik ve fiil ehliyeti ilişkisi

Erginlik ve fiil ehliyeti, Türk hukuk sisteminde bir arada düşünülmesi gereken iki önemli kavramdır. Erginlik, kişinin hukuki işlemleri yapabilmesi için gereken asgari yaş koşuludur. Türk hukukunda genel olarak erginlik yaşı 18'dir. Fakat, kazai rüşt yoluyla erginlik yaşı mahkeme kararı ile öne çekilebilir.

Fiil ehliyeti ise, kişinin uygulamada kendi başına hukukî işlem yapabilme yeteneğidir. Yani kişi, kendisi hakkında doğrudan sonuç doğuracak işlemleri bizzat yapabilir. Kazai rüşt kazanan kişi, hem reşit kabul edilir hem de fiil ehliyetine kavuşur. Bu da onun gelecekteki hayatında çok daha bağımsız adımlar atmasını sağlar. Fakat yine de bazı özel işlemlerde (örneğin evlenmek gibi) hâlâ ek şartlar aranabilir.

Kazai rüşt ile ilgili diğer kanun maddeleri

Kazai rüşte dair sadece Türk Medeni Kanunu m.12 değil, aynı zamanda ilgili başka kanun maddeleri de süreci tamamlar ve açıklar. Örneğin, TMK'nın vesayet ve velayet konularını düzenleyen maddeleri, küçüklerin korunmasına yönelik özel hükümler içerir. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu'nun 10. ve 11. maddelerinde erginlik ve küçüklük detaylı olarak tanımlanmıştır. Bu maddeler hangi hallerde kişinin ergin sayılacağını, hangi yaşta ne tür ehliyete sahip olunabileceğini belirtir.

Bunun yanında, Türk Medeni Kanunu m.13 "Kısıtlılar" başlığı altında, mahkemece ergin kabul edilen kişinin çeşitli kısıtlamalara tabi tutulup tutulamayacağına ilişkin hükümler yer alır. Ayrıca, Nüfus Hizmetleri Kanunu da kazai rüşt kararının nüfus kayıtlarına işlenmesi gibi teknik ayrıntıları belirler. Özellikle uygulamada bu detaylar, kişinin haklarından daha hızlı ve etkin bir şekilde yararlanmasını sağlar.

Kazai rüşte ilişkin bu yasal hükümler, küçüklerin menfaatlerini korumak ve toplumsal düzenin sağlanmasına katkı vermek amacıyla tasarlanmıştır. Şartlar sağlandığında, genç yaştaki bireyler hem hukuki hem de sosyal olarak daha özgür hareket edebilir hale gelirler.

Kazai Rüştün Şartları

Yaş şartı

Kazai rüşt için ilk ve en önemli şart yaş şartıdır. Kazai rüşt başvurusu yapabilmek için çocuk en az 15 yaşını doldurmuş olmalıdır. 15 yaşını bitirmeden kazai rüşte başvurmak mümkün değildir. Bu yaşın altında bir çocuk adına mahkemeye başvuru yapılsa bile, mahkeme bunu reddeder. Çünkü Türk Medeni Kanunu’nda kazai rüşt ile ilgili yaş sınırı açıkça belirlenmiştir.

Küçüğün isteği

Kazai rüşt prosedüründe temel yaklaşım çocuğun bizzat istekte bulunmasıdır. Yani, başvuruyu yapmak isteyen kişi mutlaka çocuk olmalıdır. Küçüğün kendi özgür iradesiyle bu hakkı istemesi gerekir. Anne veya baba çocuğun yerine başvuruda bulunamaz. Mahkeme, küçüğün başvuru sırasında bu isteğini açık şekilde belirtmesini ve bunu anladığından emin olmayı ister.

Velinin rızası

Kazai rüşte başvurusu sırasında velinin (çoğunlukla anne ve baba) rızası gerekir. Anne ve baba hayattaysa, ikisinin de başvuruya onay vermesi beklenir. Bu durum çocuğun aile birliği ve ailedeki rıza ortamı açısından da önemlidir. Bazı durumlarda velinin rızası yazılı şekilde mahkemeye sunulur ve bu belge başvuru dosyasına eklenir.

Anne-baba ayrılığı durumunda rıza

Eğer anne ve baba ayrılmışsa ya da boşanmışsa, burada rıza konusunda ek bir detay gündeme gelir. Kazai rüşt için rıza verme yetkisi, çocuğun yanında kaldığı ve vesayetini üstlenen ebeveyndedir. Mahkeme genellikle çocuğun velayeti kimdeyse o ebeveynin rızasını ister. Diğer ebeveyn rıza verse de, birlikte yaşamadığı ve velayet hakkı yoksa başvuru yeterli olmaz. Nadiren de olsa, istisnai durumlar mahkemeye bağlı olarak değişebilir.

Vesayet altındaki kişiler için ek şartlar

Eğer çocuk vesayet altındaysa, yani velisi yok ya da anne-babası dışında bir kişi veya kurum vasi olarak atanmışsa, kazai rüşt için vesayeti üstlenen kişinin rızası gereklidir. Ek olarak, bazı durumlarda vesayet makamının (sulh mahkemesinin) da olumlu görüşü istenir. Vesayet altındaki çocukların kazai rüşt talebinde başvuru süreçleri normal başvuruya göre daha ince detaylarla takip edilebilir.

Menfaat koşulu

Kazai rüştün alınabilmesi için sadece yaş şartı ve rıza yeterli değildir. Çocuğun kazai rüşte kavuşması için bir “menfaat”inin olması gerekir. Yani mahkeme, çocuğun ergin olmasıyla elde edeceği hak veya çıkarları dikkate alır. Bu menfaat örneğin; mirastan pay almak, şirket kurmak, bir sözleşmeye taraf olmak ya da eğitim-ticaret gibi sebepler olabilir. Mahkeme, başvuruda belirtilen menfaatin gerçekten ciddi ve hukuken geçerli olup olmadığını araştırır. Kurgu veya akıl dışı gerekçelerle yapılan başvurular genellikle reddedilir. Bu yüzden başvuruda “benim için neden gerekli” kısmı açık ve net şekilde anlatılmalıdır.

Kazai Rüşt Başvuru Süreci

Hangi mahkeme yetkilidir?

Kazai rüşt başvurusu yapmak isteyen kişiler için ilk akla gelen soru, başvurunun hangi mahkemeye yapılacağıdır. Kazai rüşt davasında yetkili olan mahkeme çocuğun/ergenin yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir. Bu nedenle, başvuru yapacak kişinin ikamet ettiği il veya ilçe sınırları içinde bulunan sulh hukuk mahkemesi yetkili olur. Mahkeme, başvuruyu değerlendirmek ve gerekli şartları incelemekle görevlidir.

Sulh hukuk mahkemesi görevi

Sulh hukuk mahkemesi, kazai rüşt davasının açılması ve sonuçlandırılması konusunda tek yetkili mahkemedir. Bu mahkeme, başvuru sahibinin yaşını, talebini, yasal temsilcilerin rızasını ve başvurunun haklı nedenlere dayanıp dayanmadığını araştırır. Ayrıca, mahkeme sürecinde tarafların dinlenmesi, tanık ifadeleri ve ilgili belgelerin sunulmasını sağlar. Karar yetkisi tamamen sulh hukuk mahkemesindedir, başka bir mahkemede bu dava açılamaz.

Dava açma usulü ve prosedürler

Kazai rüşt davası açarken belirli bir usul izlenir. Öncelikle, dava dilekçesi hazırlanır ve sulh hukuk mahkemesine başvurulur. Dilekçede, kazai rüşt talebi, başvurunun gerekçeleri, yaş bilgisi ve varsa anne-baba rızası açıkça belirtilmelidir. Mahkeme, başvurunun alınmasının ardından başvuru sahibini ve yasal temsilcileri duruşmaya çağırır. Duruşmada, talebin dayandığı nedenler detaylı bir şekilde değerlendirilir ve belge sunumu istenir. Eğer gerekli şartlar sağlanmazsa mahkeme talebi reddedebilir.

Gerekli belgeler ve evraklar

Kazai rüşt başvurusu için hazırlanması gereken belgeler şunlardır:

  • Başvuru (dava) dilekçesi
  • Başvuru sahibine ait nüfus cüzdanı fotokopisi
  • Doğum belgesi ve güncel nüfus kayıt örneği
  • Anne-baba (veli) rıza beyanları (varsa noter onaylı)
  • Menfaatin gerekçesine dair belge veya beyanlar
  • Vasi atanmışsa, vasi kararı ve rıza evrakı
  • Vekil aracılığıyla başvuru yapılıyorsa, özel yetkili vekaletname

Mahkeme gerekli gördüğünde ek belgeler veya tanık ifadeleri de isteyebilir. Tüm evrakların eksiksiz ve doğru hazırlanması, sürecin hızlı ilerlemesi açısından oldukça önemlidir.

Vekaletnamede özel yetki verilmesi

Kazai rüşt davasında başvuru sahibi bir avukat aracılığı ile mahkemeye başvuracaksa, verilecek vekaletnamede özel yetki ibaresi bulunması şarttır. Normal vekaletnameler tek başına yeterli kabul edilmez. Vekaletnamede “Kazai rüşt davası açmaya, takip etmeye ve tüm hukuki işlemleri yürütmeye özel olarak yetkilidir” şeklinde açıklama yer almalıdır. Bu özel yetki, avukatın kazai rüşt davası için başvuru yapabilmesini ve süreci yönetebilmesini sağlar. Özellikle küçüklerin veya temsilcilerin haklarını korumak adına mahkemeler, bu özel yetki olmadan avukat başvurusunu kabul etmeyebilir.

Kazai rüşt başvuru süreci ve gereken adımlar titizlikle takip edilirse, süreç hem başvuru sahibi hem de mahkeme açısından sağlıklı ilerler. Eksiksiz belge hazırlamak ve uygun mahkemeye başvurmak, davanın kabulü için en önemli noktalardır.

Mahkeme Süreci ve Değerlendirme

Nüfus kaydı ve kimlik tespiti

Nüfus kaydı ve kimlik tespiti, kazai rüşt davası sürecinin ilk ve en önemli aşamalarından biridir. Davaya başvuran kişinin öncelikle gerçek kimliğinin doğru bir şekilde belirlenmesi gereklidir. Mahkeme, başvuranın kimliğini resmi belgelerle doğrular. Bu belgeler genellikle nüfus cüzdanı, doğum belgesi ve nüfus müdürlüğünden alınacak nüfus kayıt örneğidir. Hakim öncelikle bu belgeleri dikkatlice inceler. Eğer kimlik bilgilerinde herhangi bir eksiklik ya da şüphe varsa, mahkeme ek belge ya da bilgi talep edebilir. Kimlik tespiti, başvuran kişinin doğru kişi olduğunun ve yaşının mevzuata uygun şekilde hesaplanmasının güvencesidir.

Mahkemenin karar kriterleri

Mahkemelerin kazai rüşt hakkında karar verirken dikkate aldığı bazı temel kriterler vardır. Bunların başında başvuranın yaşı gelir; başvuru sahibinin en az 15 yaşını doldurmuş olması gereklidir. Diğer önemli kriter ise başvuru sahibinin bu hakkı kullanmasında "haklı bir menfaatinin" bulunup bulunmadığıdır. Hakim ayrıca küçük adına hareket eden veli veya vasinin rızasına da bakar. Sağlıklı bir karar verebilmek için başvurunun toplumsal, maddi ve manevi şartları, küçüğün psikolojik durumu, eğitim veya çalışma hayatı gibi gerekçeler değerlendirilir. Mahkeme, bu unsurların tamamı ışığında, kazai rüştün başvuran için uygun olup olmadığını takdir eder.

Tanık ve bilirkişi görüşleri

Tanık ve bilirkişi görüşleri, özellikle karmaşık veya tartışmalı kazai rüşt dosyalarında mahkemelerin başvurduğu deliller arasındadır. Mahkeme, başvuranın ergin olmaya yeterli olup olmadığını anlamak için aile çevresi, eğitimciler, sosyal çevre veya işverenler gibi yakın tanıkların ifadelerine başvurabilir. Tanıklıklar, başvuranın olgunluk düzeyi, yaşam tecrübesi ve kendine yetebilme kapasitesi hakkında mahkemeye fikir verir. Ayrıca gerektiğinde pedagojik veya psikolojik açıdan uzman görüşü almak için bilirkşiye de başvurulabilir. Bilirkişi raporları, küçüğün davranışları ve ruhsal gelişimi ile ilgili teknik kanaatleri içerir ve hakime objektif bir değerlendirme sunar.

Menfaat analizi ve ispatı

Kazai rüştün en kritik noktalarından biri menfaat analizidir. Başvuru sahibinin “haklı bir menfaatinin” şart olduğu durumlarda, bu menfaatin gerçek ve ciddi olması aranır. Mahkeme, başvuranın neden erken yaşta ergin olmak istediğini detaylıca değerlendirir. Örneğin; bir iş kurma isteği, taşınmaz alım-satım işlemi, miras paylaşımı ya da eğitim için gereken işlemler gibi somut gerekçeler "haklı menfaat" sayılabilir. Menfaatin varlığı ise ilgili belgelerle, örneğin tapu, sözleşme, öğrenim belgesi, işyeri ruhsatı gibi evraklarla ispatlanmalıdır. Hakim, sunulan delilleri titizlikle inceler ve gerçekten başvuru sahibinin menfaatinin korunup korunmadığına kanaat getirir. Yetersiz veya şekli menfaatler başvurunun reddine yol açabilir.

Kazai Rüştün Hukuki Sonuçları

Tam ehliyetin kazanılması

Tam ehliyetin kazanılması, kazai rüşt kararının en önemli sonucudur. Kazai rüşt ile kendine mahkeme kararıyla erginlik verilen kişi, artık reşit olmuş gibi tüm hukuki işlemleri tek başına yapabilir. Yani kişi, 18 yaşını doldurmadan ergin gibi hareket etme hakkı kazanır. Artık velisinin veya vasisinin iznine veya onayına gerek olmaz. Mesela banka hesabı açabilir, kendi işini kurabilir ya da borçlanabilir. Yani, tam ehliyetle birlikte kişi medeni haklarını dilediği gibi kullanabilir.

Taşınır ve taşınmaz işlemleri yapabilme

Taşınır ve taşınmaz işlemleri yapabilme hakkı, kazai rüşt ile gelen diğer önemli bir sonuçtur. Kazai rüşt kazanan bir kişi, kendi adına ev, arsa gibi taşınmaz alım-satımı yapabilir. Aynı şekilde araba, bilgisayar gibi taşınır malları da alıp satabilir. Kısacası, malvarlığı ile ilgili dilediği işlemi, hiç kimsenin iznine ihtiyaç duymadan yürütebilir. Bu da genç yaştaki bireyler için büyük bir özgürlük ve sorumluluk getirir.

Bağışlama ve sözleşmeler

Bağışlama ve sözleşmeler konusunda da kazai rüşt kazanan kişi tam yetkilidir. Yani kişi, kendi adına bağışta bulunabilir veya başkasından bağış alabilir. Ayrıca her türlü sözleşmeye taraf olabilir. Örneğin, kiracı olabilir, iş sözleşmesi imzalayabilir ya da satın alma sözleşmesi yapabilir. Tüm bu işlemler için herhangi bir velayet veya vesayet makamının onayının alınmasına gerek yoktur. Ancak, bazı istisnai durumlarda örneğin miras paylaşımı gibi aile içi işlemlerde yine hukuki destek alınabilir.

Dernek/şirket kurma ve üyelik

Dernek veya şirket kurma ve buralara üye olma hakkı da kazai rüşt ile elde edilir. Kazai rüşt kararıyla, küçük yaşta olan kişi tıpkı yetişkin biri gibi dernek kurabilir veya yönetici olabilir. Aynı şekilde, şirket ortaklığı veya kuruculuğu da mümkündür. Bu nedenle bazı ticari fırsatlar eskiye göre daha erişilebilir hale gelir. Girişimci gençler için bu imkan oldukça önemli bir avantaj sağlar.

Devlet memurluğuna başvurma hakkı

Devlet memurluğuna başvurma hakkı, kazai rüşt ile gelen bir başka hukuki avantajdır. Kazai rüşt kararı alan bir kişi, ergin kabul edildiği için kamu kurumlarına memur olarak başvurabilir. Tabii bazı kadrolar ve mesleklerde, yine yaş sınırı aranabilir. Ancak temel olarak, reşit kabul edilen kişi artık devlet teşkilatında çalışmak için önündeki hukuki engelleri kaldırmış olur.

Kazai rüşt ile evlilik ve ehliyet sınırları

Kazai rüşt ile evlilik konusunda bazı sınırlar vardır. Kazai rüşt kararı alan biri, hâlâ 17 yaşından küçükse evlenemez. Türk Medeni Kanunu’na göre, en az 17 yaşında olmak ve hakim kararı almak şartıyla evlilik mümkündür. Kazai rüşt, tek başına evlenmek için yeterli değildir. Ayrıca, askerlik, oy kullanma gibi bazı vatandaşlık haklarında da yaş sınırı korunur. Yani tam ehliyet kavramı her alanda aynı sonucu doğurmaz, bazı alanlarda yaş koşulu ayrı olarak aranır.

Özetle, kazai rüşt kararı ile kişi sanki 18 yaşını doldurmuş gibi önemli medeni hak ve yetkilere sahip olur. Ancak, bazı hak ve işlemlerde yasal yaş sınırları yine geçerliliğini korur.

Kazai Rüşt Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Davanın geri alınamaması

Kazai rüşt davası açıldıktan sonra davanın geri alınması mümkün değildir. Yani, başvuru sahibi mahkeme süreci başladıktan sonra isteğinden vazgeçmek isterse bile dava devam eder ve mahkeme karar verir. Çünkü kazai rüşt kararı yalnızca başvuranı değil, toplum düzenini ve kamu yararını da ilgilendirir. Bu nedenle mahkeme, talebin uygun koşulları taşıyıp taşımadığını bağımsız olarak değerlendirir. Bu konuda özellikle gençler ve velileri, davayı açmadan önce iyi düşünmeli ve gerekli hazırlıkları yapmalıdır.

Mahkemenin ret gerekçeleri

Kazai rüşt davasında, mahkeme başvuruyu reddedebilir. Reddin başlıca nedenleri arasında, başvuru sahibinin yaşı uygun olmaması, yeterli menfaatinin bulunmaması veya ehliyet konusunda bir engelinin olması sayılabilir. Ayrıca başvuranın ciddi bir gerekçe sunmaması, menfaatinin gerçek ve somut olarak ispatlanamaması da ret sebebidir. Hakim, dava süresince başvuranın düşünce, davranış ve hayat tecrübesini de dikkate alır. Gerekirse bilirkişi görüşü de alabilir. Ret kararı verilirse, aynı başvuru için yeni bir dava açılamaz. Bu yüzden gerekçelerin eksiksiz ve doğru şekilde sunulması önemlidir.

Yaşın değişmemesi (18 yaşına ulaşmama)

Kazai rüşt davası sırasında 18 yaşına ulaşmak, davayı ortadan kaldırır. Çünkü Türk Medeni Kanunu’na göre 18 yaşına gelen herkes zaten kendiliğinden reşit olur. Eğer dava sürecinde başvuru sahibi 18 yaşını tamamlarsa, mahkeme davayı reddeder ve kazai rüşt kararı verilmesine gerek kalmaz. Bu yüzden olması gereken yaş şartı davanın görüldüğü süre boyunca korunmalıdır. Küçüğün yaşını belgeleyen kimlik ve nüfus kayıtları dosyaya eklenir ve mahkeme bu bilgiler üzerinden kararını verir.

Süreçteki masraflar ve vekalet ücreti

Kazai rüşt davasında belli masraflar ve vekalet ücretleri ortaya çıkar. Öncelikle dava açılırken mahkemeye harç yatırılır. Harç miktarı, mahkemeye ve şehirden şehre değişiklik gösterebilir. Dava sırasında dosya işlemleri, bilirkişi ya da tanık ücretleri gibi ek masraflar doğabilir. Eğer başvuru sahibi bir avukatla çalışıyorsa, avukatın da bir vekalet ücreti talep etmesi mümkündür. Avukata verilecek vekaletnamede kazai rüşt ile ilgili özel yetkinin de bulunması gerekir. Davanın sonunda, davayı kazanan veya kaybeden taraf, yargılama giderlerini üstlenebilir. Özellikle idari takip ve masraflara dikkat edilmesi başvuru sahibinin lehine olur.

Kazai Rüşt Kararı Sonrası Süreç

Nüfus kayıtlarının güncellenmesi

Kazai rüşt kararı alındıktan sonra, ilk yapılması gereken işlem nüfus kayıtlarının güncellenmesidir. Mahkeme, kazai rüşt kararını kesinleştirdikten sonra bu karar, ilgili nüfus müdürlüğüne bildirilir. Nüfus müdürlüğü, kişinin nüfus kayıtlarında erginlik kazandığına dair bir not düşer. Böylece kişi, artık resmi işlemlerde tam ehliyetli olarak görünür. Bu güncelleme önemli, çünkü bazı önemli işlemler (taşınmaz alım-satımı, şirket üyeliği, banka işlemleri gibi) resmi kayıtlarda tam ehliyetli olunmasını şart koşar. Nüfus kayıtlarının doğru ve zamanında güncellenmesi, ileride çıkabilecek hukuki sorunları önler.

Uygulamada çıkan sorunlar

Kazai rüşt kararının alınmasından sonra uygulamada bazı sorunlar ile karşılaşmak mümkündür. En sık rastlanan problem, nüfus müdürlüğüne mahkeme kararının zamanında iletilmemesi nedeniyle kaydın geç güncellenmesidir. Bu da kişinin bazı işlemlerinde gecikmelere yol açabilir. Bazen bankalar, tapu müdürlükleri veya diğer kurumlar kazai rüşt kararını kabul etmekte tereddüt edebilir. Hatta bu işlemi yapan kişiler, ek evrak isteyebilirler veya kararın kesinleşme şerhinin mutlaka ibraz edilmesini şart koşabilirler.

Ayrıca bazı durumlarda aile içinde anlaşmazlıklar çıkabilir. Kazai rüşt kararı alan gençle veli veya vasisi arasında hukuki çekişmeler yaşanması nadir değildir. Kararın uygulanmasında, özellikle maddi hakların veya miras işlerinin devreye girdiği durumlarda itirazlar ve tespit davaları söz konusu olabilir.

İtiraz ve yargı yolu

Kazai rüşt kararına karşı, itiraz ve yargı yolu açıktır. Mahkemenin verdiği rüşt kararı kesinleşmeden önce, tarafların istinaf ya da temyiz hakkı bulunur. Bu süreler geçirilmeden ilgili mahkemeye istinaf başvurusu yapılabilir. İstinaf yolu, kararı bir üst mahkemede yeniden inceletmek anlamına gelir. Karar kesinleştikten sonra ise artık geri almaya veya itiraz etmeye imkân yoktur; ancak çok sınırlı durumlarda yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir.

Kazai rüşt kararına yapılan itirazlarda çoğunlukla, menfaat şartının oluşmadığı veya yaş koşulunun yanlış değerlendirildiği iddia edilir. İtiraz sürecinde bilirkişi görüşüne, tanık beyanlarına ve evraklara tekrar bakılır. Son olarak, kesinleşmiş karar, hem mahkemeleri hem de tüm idari makamları bağlayıcıdır. Yani rüşt kararı sonrası çıkan hukuki statü değişikliği, artık tartışılamaz hale gelir.

Sık Karşılaşılan Durumlar ve Yargıtay Kararları

Yargıtay'ın kazai rüşt ile ilgili içtihatları

Yargıtay'ın kazai rüşt ile ilgili içtihatları, Türk hukukunda uygulamanın nasıl şekillendiğini önemli ölçüde belirler. Yargıtay, kazai rüşt taleplerinde özellikle küçük yaş sahibinin menfaatini dikkate alır. Kazai rüşt kararlarında aranan menfaatin gerçek, ciddi ve makul olması gerektiği vurgulanır. Sırf "ergen sayılmak", kendi başına işlem yapmak istemek gibi basit gerekçeler yeterli bulunmaz. Ayrıca, rüşt talebinde bulunan kişinin yaş şartını taşıması ve mahkemenin bu kişiyi bizzat dinlemesi gerektiği de Yargıtay kararlarında önemle belirtilen hususlardandır.

Yargıtay, velinin rızası veya menfaate dayalı başvurularda eksiklik görüldüğünde istinaf ya da temyiz yoluyla verilen kararları bozabilir. Ayrıca, kararın kesinleşmeden uygulanmaması, kayıtların doğru tutulması ve küçüklerin koruma altına alınması Yargıtay'ın gerekçelerinde sıkça karşılaşılan ifadelerdir.

Ebeveynin davaya katılmaması durumunda izlenecek yol

Kazai rüşt davasında ebeveynin davaya katılmaması, uygulamada sık rastlanan bir durumdur. Türk Medeni Kanunu'na göre, kazai rüştte velilerin rızası aranır; ancak ebeveynlerden birinin bulunamaması, yurtdışında olması veya bilinmeyen bir yerde olması durumları için de hukuki yollar öngörülmüştür.

Bu gibi hallerde mahkeme, eksik olan ebeveyn yerine kayyım tayin edebilir ya da annenin/babanın rızasına gerek olmayan özel durumlar oluşmuşsa, küçük için menfaat gereği dava tek ebeveynle de sürdürülebilir. Ancak, karar öncesi resmi tebligat yollarının denenmesi ve ebeveynin davadan haberdar edilmesi için gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Yargıtay da, "ebeveynin mazeretinin samimi ve makul olup olmadığının mahkemece araştırılması gerekir" diyerek uygulamanın şeffaf yürümesini ister.

Vesayet ve velayet çekişmeleri

Vesayet ve velayet çekişmeleri, kazai rüşt davalarında çıkan anlaşmazlıkların başında gelir. Özellikle boşanmış anne-babalar, çocuğun hangi ebeveynin yanında kalacağı veya hangi velinin rızasının gerekip gerekmediği konusunda sıkça çekişirler. Yargıtay içtihatlarına göre, velayet hakkı kimdeyse onun rızası gereklidir. Eğer çocuk vesayet altındaysa veya anne/baba velayet hakkını kaybetmişse, vasi veya atanmış kayyımın izni gerekir.

Bazen, veli veya vasi ile çocuk arasında menfaat çatışması varsa, mahkeme menfaat analizi yapar ve çocuğun gerçekten korunmaya muhtaç olup olmadığını inceler. Bu gibi durumlarda çocuk için bağımsız bir temsilci atanarak sürecin sağlıklı işlemesi sağlanır. Hakimler, çoğu zaman çocuk psikolojisini ve ailenin sosyal durumunu da göz önünde bulundurarak karar verirler. Bu durumlar, kazai rüştün en çok tartışılan ve detaylandırılan kısımlarındandır.

Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?

Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.

Lütfen unutmayın;

  • Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
  • Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Danışmanlık Talebi Oluştur
Soru Sor Danışmanlık Talep Et