Ekran Görüntüsü Kaydı Ne Kadar Süreyle Geçerli Sayılır?
Ekran görüntüsü kaydı, özellikle dijital belgelerin saklanmasında sıkça kullanılan bir yöntemdir. Ekran görüntüsü kaydının geçerlilik süresi, kaydedilen verilerin içeriğine, kullanıldığı amaca ve çeşitli yasal koşullara bağlı olarak değişir. Kimi platformlar ve cihazlar için kaydetme süresi, cihazın donanım özellikleri ve depolama kapasitesi ile sınırlı olabilir. Bazı cihazlarda, kayıt süresi sınırsızken depolama alanı dolana kadar kayıt devam edebilir.
Donanım özelliklerinin yanı sıra, kullanılan yazılımlar da kayıt süresini etkiler. Örneğin, OBS Studio, Camtasia, XSplit gibi yazılımlar uzun süreli kayıt yapılmasına olanak tanır. Ancak, kayıtların geçerliliği konusunda yasal boyutlar da önem taşır. Özellikle iş yerlerinde çalışanların ekran kaydı alındığında, bu kayıtların saklanma süresi ve hangi koşullarda kullanılacağına dikkat edilmesi gerekir.
Son olarak, Kickidler gibi yazılımlar, çalışanların aktivitelerini izlemek ve performans değerlendirmesi yapmak için kullanılırken, alınan kayıtların ne kadar süre saklanacağı ve hangi amaçlarla kullanılacağı da sıkı kurallara tabidir. Bu nedenle, ekran görüntüsü kaydı yaparken yasalara ve gizlilik politikalarına dikkat edilmesi önemlidir.
Ekran Görüntüsünün Hukuki Statüsü ve Geçerliliği
Ekran Görüntüsünün Hukuki Tanımı
Ekran görüntüsünün hukuki tanımı, dijital ortamda görülen bir bilginin ya da içeriğin, görsel olarak kopyalanıp kaydedilmesi şeklindedir. Ekran görüntüsü, bilgisayar, akıllı telefon veya tablet gibi cihazlardan alınabilir. Hukuki açıdan ekran görüntüsü, yazışmalar, sosyal medya paylaşımları veya elektronik postalar gibi dijital verilerin şahidi olarak sunulabilecek bir kayıt türüdür. Özellikle delil olarak kullanılmak istendiğinde, ekran görüntüsünün içeriği, zamanı ve alındığı ortam önem kazanmaktadır. Ekran görüntüsünün orijinaldeki hali birebir yansıtması, üzerinde değişiklik yapılmamış olması, bu tanımın ayrılmaz bir parçasıdır.
Ekran Görüntüsünün Delil Niteliği
Ekran görüntüsünün delil niteliği taşıyıp taşımadığı, Türk Hukuku’nda sıkça gündeme gelen konulardan biridir. Ekran görüntüleri doğrudan bir delil olmasa da, yardımcı elektronik delil niteliği taşır. Bir ekran görüntüsü, bir iddiayı kanıtlamak veya bir olayın gelişimini göstermek için kullanılabilir. Ancak mahkemeler, ekran görüntülerini tek başına kesin delil olarak kabul etmekten ziyade, diğer delillerle birlikte değerlendirme eğilimindedir. Özellikle medeni yargılamalarda ve ceza davalarında, delil zincirinin bütünlüğünü sağlamak için ekran görüntülerinin doğrulanmasına ihtiyaç duyulabilir.
Orijinallik ve Değişmezlik Kriteri
Orijinallik ve değişmezlik kriteri, ekran görüntüsünün delil olarak geçerli olmasında temel şartlardan biridir. Bir ekran görüntüsünün orijinal olması, alınan anla aynı içeriği yansıtması anlamına gelir. Görüntünün üzerinde oynama, montaj veya herhangi bir dijital değişiklik yapılmışsa, mahkemede delil değeri düşebilir ya da tamamen yok sayılabilir. Bu nedenle ekran görüntüsü alındıktan sonra, üzerinde değişiklik yapılmadığını gösteren teknik yöntemler ve bilirkişi incelemesi önemlidir. Bazı durumlarda ekran görüntüsüne dair metadata bilgilerinin (zaman, cihaz türü, dosya adı) da mahkemeye sunulması gerekebilir. Değişmezlik ise, ekran görüntüsünün ilk alındığı andan, mahkemeye sunuluncaya kadar bütünlüğünün bozulmaması demektir.
Zaman Damgası ve Kaynak Bilgisi Gerekliliği
Zaman damgası ve kaynak bilgisi gerekliliği, bir ekran görüntüsünün hangi tarihte ve hangi kaynaktan alındığını ispatlamak açısından hayati önem taşır. Zaman damgası, görselin tam olarak ne zaman kaydedildiğini gösteren bir elektronik işarettir. Birçok program ve akıllı cihaz ekran görüntüsü dosyalarına otomatik olarak zaman bilgisini ekler. Kaynak bilgisi ise ekran görüntüsünün hangi internet sitesi, sohbet uygulaması veya e-posta gibi platformdan alındığını kanıtlayacak detayları içerir. Mahkemede delil olarak sunulan bir ekran görüntüsünün inandırıcı ve güvenilir olabilmesi için, hem zaman damgasına hem de net bir kaynak gösterimine sahip olması gerekir.
Zincirin Korunması: Delilin Toplanmasından Mahkemeye Kadarki Süreç
Zincirin korunması, ekran görüntüsünün delil olarak kabul edilmesinde kritik bir süreçtir. Ekran görüntüsünün ilk elde edildiği andan itibaren saklanması, aktarılması ve mahkemeye sunulması arasında delilde hiçbir müdahale, kaybolma ya da değiştirme olmaması gerekir. Bu zincir bozulduğunda, ekran görüntüsünün orijinalliği ve güvenilirliği tartışmalı hale gelir. Uygulamada; ekran görüntüsünü alan kişinin, hemen ardından bir noter tespiti yaptırması, e-noter sistemiyle kaydetmesi veya ilgili kuruma bildirimde bulunması önerilir. Ayrıca, delilin elde ediliş anından itibaren dijital izlerinin ve dosya bütünlüğünün ispatlanması için hash değerleri oluşturulabilir. Delil zincirinin kopmaması, mahkemelerin delili kabul etmesinde belirleyici bir faktördür.
Ekran görüntüsü delil olarak kullanılacaksa, elde edilmesi, saklanması ve mahkemeye sunulması süreçlerinde çok dikkatli davranılması gerekir.
Mahkemede Ekran Görüntüsü Delil Olarak Kabul Edilir mi?
Yargıtay Kararlarında Ekran Görüntüsü
Yargıtay, ekran görüntüsünün tek başına delil olarak yeterli olmayacağını birçok kararında açıkça belirtmiştir. Ekran görüntüleri üzerinde kolayca oynama yapılabileceği ve bunların manipüle edilebileceği göz önünde bulundurulduğunda, Yargıtay mahkemelerine sunulan ekran görüntülerini genellikle “delil başlangıcı” olarak değerlendiriyor. Yani, bir iddiayı destekleyebilecek ancak tek başına hüküm vermeye yeterli olamayacak deliller arasında yer alıyor. Yargıtay’ın 2023 ve 2024 tarihli kararları, özellikle WhatsApp, sosyal medya mesajları ya da SMS çıktılarının, sadece fotokopi ya da ekran görüntüsü halinde sunulduğunda kesin delil niteliği taşımadığını ortaya koyuyor. Diğer delillerle desteklenmediği sürece ekran görüntüsüyle dava kazanmak oldukça zordur.
Ekran Görüntüsünün Kabul Edilebilirliği İçin Gerekli Şartlar
Ekran görüntüsünün mahkemede delil olarak kabul görmesi için uygulanması gereken bazı temel şartlar vardır:
Mesaj Tespit Tutanağı
Ekran görüntüsünün delil değerinin artması için en önemli yöntemlerden biri, tespit tutanağı düzenlenmesidir. Noter, avukat veya adli bilişim uzmanı eşliğinde o mesajın bulunduğu cihazda tespit yapılması, delilin geçerliliğini mümkün olduğunca artırır. Noter onaylı veya bilirkişi raporuyla desteklenen tespit, ekran görüntüsünün doğruluğunu kanıtlamada güçlü bir dayanak sunar.
Gönderi ve Mesajın Silinmemiş Olması
Mahkemede sunulan ekran görüntülerinde yer alan gönderi ya da mesajın, halen sistemde kayıtlı ve silinmemiş olması büyük önem taşır. Çünkü karşı taraf ya da bilirkişi, mesajın gerçekten gönderilip gönderilmediğini veya zamanını sorgulayabilir. Özellikle iki taraf arasında geçen mesajlaşmalarda, karşı tarafın mesajı silmemesi ve içeriğin açıkça görünmesi, delilin güvenilirliğini artırır.
Dijital Kaydın Resmi Makamlara Sunulması
Ekran görüntüsü, dijital ortamdan mahkemeye sunulurken veya savcılığa teslim edilirken, görüntünün orijinaliyle birlikte, mümkünse cihaz üzerinde “aslına uygunluk” kontrolü yapılmalıdır. Yani, sadece bir ekran görüntüsünün çıktı hali ile değil, cihaz üzerindeki aslı da resmi makamlara ibraz edilirse delil daha güçlü kabul edilir. Ayrıca, cihazın üzerinde oynama yapılmadığına dair adli bilişim incelemesi talep etmek de mümkündür.
WhatsApp ve Sosyal Medya Mesajları Delil Olarak Geçer mi?
WhatsApp ve sosyal medya mesajlarının ekran görüntüleri, delil olarak kullanılabilir; ancak yine tek başına kesin delil sayılmaz. Bu tarz mesajların geçerli bir delil olması için, yazışmanın bizzat tarafı olan kişinin kendi cihazından kaydedilmiş ve mümkünse mesajın aslı halini sunmuş olması gerekir. Bilirkişi veya adli bilişim uzmanı tarafından, bu mesajların değiştirilebilirliği ve doğruluğu araştırılır. Özellikle boşanma, tehdit, hakaret davalarında mahkemeler, WhatsApp ve sosyal medya mesajlarını genellikle destekleyici delil olarak kullanır ve tek başına karar vermekten kaçınır.
Silinmiş Mesajlar ve Ekran Görüntüsü Durumu
Silinmiş mesajlar konusu ise biraz daha karmaşıktır. Eğer mesajlar tamamen silinmiş ve ekran görüntüsü alınmışsa, bu durum yine delil başlangıcı olarak kabul edilse de, mesajın gerçekten silinmeden önce var olduğu ya da kim tarafından gönderildiği iddia edilirken çok güçlü bir delil sunulamamış olur. Eğer ekran görüntüsüne ek olarak, cihazda teknik inceleme yapılabiliyorsa ve silinen mesajların geri getirildiği ispatlanırsa, o zaman bu kayıtlar mahkemede daha etkili delil sayılır. Aksi halde, tek bir ekran görüntüsüne dayanılarak mahkeme karar vermez.
Sonuç olarak, ekran görüntüsü mahkemede ancak belirli şartlarda, destekleyici şekilde ve başka delillerle birlikte kullanılırsa geçerli bir delil kabul edilir. Tek başına ekran görüntüsünün dava kazandırması veya kesin sonuca götürmesi neredeyse mümkün değildir. Tüm süreçte profesyonel destek almak ve usullere tam uyum gösterilmesi çok önemlidir.
Ekran Görüntüsünün Delil Niteliğinin Değerlendirilmesi
İlgililik ve Bütünlük Kriterleri
İlgililik ve bütünlük kriterleri, herhangi bir ekran görüntüsünün mahkemede delil olarak geçerliliği açısından kilit bir öneme sahiptir. Bir ekran görüntüsünün delil olabilmesi için, öncelikle davayla doğrudan bir ilgisinin bulunması gerekir. Yani, ekran görüntüsü iddia edilen hususu somut şekilde desteklemeli veya çürütmelidir.
Bütünlük ise ekran görüntüsünün eksiksiz, kesintisiz ve üzerinde oynama yapılmamış olmasını ifade eder. Örneğin bir WhatsApp konuşmasının yalnızca bir bölümü alınmışsa ve başka mesajlar gizlenmişse, bütünlüğün bozulması söz konusu olabilir. Bu durumda mahkeme, delilin güvenilirliğini sorgulayabilir ve kabul etmeyebilir.
Bütünlük açısından ekran görüntüsünün kesintisiz ve arka planıyla birlikte sunulması da önemlidir. Bu nedenle, ekran görüntüsü delil olarak kullanılacaksa, mümkün olduğunca eksiksiz ve bağlamdan koparılmamış şekilde paylaşılmalıdır.
Manipülasyon Riskleri ve Güvenilirlik Önlemleri
Manipülasyon riskleri, günümüzde teknolojinin kolayca sağladığı fotoğraf ve ekran görüntüsü düzenleme araçları nedeniyle oldukça yüksektir. Bir ekran görüntüsünün kolaylıkla kopyalanabilmesi, kırpılması ya da içeriğinin değiştirilebilmesi, mahkemeler için en büyük tereddüt nedenlerinden biridir.
Bu tür riskleri en aza indirgemek için çeşitli güvenilirlik önlemleri alınmalıdır:
- Ekran görüntüsü alınırken zaman damgası kullanılmalı
- Orijinal kaynağın bağlantısı veya QR kodu eklenmeli
- Gerekirse resmi bir e-noter veya e-tespit servisi üzerinden kayıt altına alınmalı
Bu önlemler, ekran görüntüsünün aslına uygunluğunu ve üzerindeki müdahale ihtimalini azaltır. Ayrıca karşı tarafın manipülasyon itirazı durumunda, adli bilişim incelemesiyle ekran görüntüsünün orijinali ortaya çıkarılabilir.
Zaman Damgası Doğrulaması
Zaman damgası doğrulaması, bir ekran görüntüsünün alındığı zamanı kesin olarak kanıtlamak için kullanılır. Dijital saat, tarih bilgisi veya otomatik zaman damgası ekleyen sistemler (ör: e-noter sistemi), delilin ne zaman elde edildiğinin belirlenmesine yardımcı olur.
Mahkemeler, özellikle dava konusu olayın zaman aralığında gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için zaman damgası doğrulamasına dikkat eder. Ayrıca, bir ekran görüntüsünün olaydan çok sonra alınması veya manipüle edilmesi ihtimalini de bu sayede değerlendirebilir.
Zaman damgası en güvenilir şekilde, noter onaylı tespit veya ulusal saat sunucusu tarafından üretilen dijital imzalı damga ile yapılabilir.
Adli Bilişim İncelemesi ve Uzman Raporu
Adli bilişim incelemesi ve uzman raporu, ekran görüntüsünün orijinalliğinin ve bütünlüğünün sınanmasında önemli bir görev üstlenir. Bir taraf, ekran görüntüsünün sahte olduğunu veya değiştirildiğini iddia ederse, mahkeme bir adli bilişim uzmanından inceleme isteyebilir.
Uzman, ekran görüntüsünün meta verilerini analiz eder, herhangi bir düzenleme olup olmadığını tespit eder ve gerektiğinde telefon, bilgisayar veya ilgili sunucudaki orijinal kayıtları inceler. Hazırlanan uzman raporu genellikle mahkemede çok güçlü bir delil niteliğindedir.
Adli bilişim raporları, metin ve resim üzerinde oynama olup olmadığını teknik olarak ortaya koyar ve mahkemenin kararına büyük ölçüde katkı sunar.
Bağımsız Tanık Beyanları
Bağımsız tanık beyanları, bir ekran görüntüsünün gerçekliğini desteklemek açısından oldukça etkilidir. Özellikle, ekran görüntüsünü alan kişinin dışında, olaya tanıklık eden veya aynı ekran görüntüsüne o anda erişmiş başka kişilerin yazılı ifadeleri, delilin inandırıcılığını güçlendirir.
Tanıklar olayın geçtiği zamanı, ekran görüntüsünün hangi koşullarda alındığını ve görüntüde yer alan mesajların gerçekliğini anlatabilir. Ayrıca, bazı durumlarda sosyal medya ya da mesajlaşma platformlarında aynı ekran görüntüsünün başka kişilerde de bulunması, delilin doğruluğunu pekiştirir.
Ekran Görüntüsünün Orijinalliğini Kanıtlama Yolları
Ekran görüntüsünün orijinalliğini kanıtlama yolları arasında çeşitli teknik ve pratik yöntemler vardır. Bu yöntemler sayesinde ekran görüntüsünün delil niteliği artırılabilir:
- Noter ya da e-noter ile tespit: Ekran görüntüsünü uzman gözetiminde alınmış tespit tutanağı ile kayıt altına almak, orijinalliğini kanıtlamak için en güvenilir yollardan biridir.
- E-tespit hizmetleri: Türkiye Noterler Birliği gibi resmi kurumların sunduğu e-tespit hizmetleriyle dijital içerikler, alınma anı ve özgün haliyle resmiyete kavuşur.
- Dosyanın orijinal formatında sunulması: JPEG veya PNG dosya biçimindeki ekran görüntülerinin meta verilerinin bozulmadan ve olduğu gibi mahkemeye sunulması gerekir.
- Adli bilişim uzmanı incelemesi: Uzmanın, dosyanın üzerinde oynama yapılıp yapılmadığını tespit eden raporu, mahkemenin delili kabul etmesi açısından büyük öneme sahiptir.
- Tanık desteği: Ekran görüntüsünün gerçekliğini gören, olay anında hazır bulunan kişilerin yazılı veya sözlü beyanları da orijinalliği destekler.
Bu yöntemlerin bir veya birkaçı bir arada uygulandığında, ekran görüntüsünün delil niteliği daha güçlü ve itirazlara karşı daha dayanıklı hale gelir.
Elektronik Delillerde Zamanaşımı ve Süre Sınırları
Zamanaşımı Süresi ve Başlangıcı
Zamanaşımı süresi ve başlangıcı, elektronik delil açısından oldukça önemlidir. Türk Ceza Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, olayın türüne göre zamanaşımı süreleri değişir. Zamanaşımı, genellikle hukuki işlemin veya suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Bu süre içinde delillerin sunulması gerekir. Özellikle dijital ortamda elde edilen ekran görüntüsü, e-posta, WhatsApp mesajları gibi delillerde, olayın gerçekleştiği tarihin doğru tespit edilmesi gerekir. Çünkü zamanaşımı süresi dolmuşsa mahkemeler yeni delil kabul etmez.
Zamanaşımı süresi, hukuk davalarında genellikle 10 yıl iken, bazı özel davalarda bu süre 1 yıldan 5 yıla kadar kısalabilir. Ceza davalarında ise işlenen suçun niteliğine bağlı olarak 8 yıldan başlayıp 20 yıla kadar uzayan zamanaşımı süreleri vardır. Delilin kullanıldığı davanın türü ve ilgili mevzuat mutlaka dikkate alınmalıdır.
Delilin Kaybolma Riski ve Acil Kayıt
Delilin kaybolma riski ve acil kayıt, elektronik delillerde çok kritiktir. Dijital belgeler, mesajlar veya sosyal medya paylaşımları kısa sürede silinebilir veya değiştirilebilir. Bu nedenle bir olay yaşanır yaşanmaz, delilin kaybolmaması için hemen ekran görüntüsü almak, iletişimin kaydını sağlamak önem taşır. Ayrıca alınan ekran görüntüsünün zamanı, kaynağı ve koşulları açık şekilde kaydedilmelidir.
Çoğu zaman kanıt değeri taşıyan dijital veri, kaybolduğunda veya başkası tarafından silindiğinde bir daha elde edilemez. O yüzden, önemli bir durumda bilgi kaydının hemen alınması, gerekirse noterden “ihtiyati tespit” veya e-noter gibi resmi adımlarla delillerin güçlendirilmesi gerekir. Aksi takdirde mahkemede delil sunmak zorlaşır.
Kolluk Güçlerine Başvuru İmkanı ve Sonuçları
Kolluk güçlerine başvuru imkanı ve sonuçları, elektronik delillerin güvenliğinin sağlanmasında önemli bir adım olarak öne çıkar. Bir suç işlendiğinde veya hak kaybı yaşandığında, ilgili ekran görüntüsü veya dijital kaydın kaybolmaması için en hızlı şekilde polis, jandarma veya savcılığa başvuru yapmak gerekir. Kolluk güçleri, teknik imkanlar çerçevesinde dijital verilerin silinmeden tespitini ve kaydını sağlayabilir, bilirkişiye sevk edebilir.
Eğer zamanında başvuru yapılırsa, veri tabanında veya sosyal medya sunucularında barınan bilgiler teknik olarak da geri alınabilir ya da doğrulama işlemleri yapılabilir. Bu, mahkemede delilin geçerliliğini ve güvenilirliğini artırır. Ayrıca başvuru tutanağı ile birlikte sunulan bilgiler mahkeme açısından daha sağlam ve tartışmasız bir delil oluşturur.
Sonuç olarak, zamanaşımı, delilin hızlı kaydı ve kolluk güçlerine başvuru, elektronik delillerin mahkeme önünde güçlü ve geçerli kabul edilmesi için temel adımlardır. Bu süreçler dikkatli planlandığında hak kayıpları en aza indirilebilir.
Hukuka Aykırı Deliller ve Mahkemede Kullanılabilirliği
Hukuka aykırı elde edilen ekran görüntüleri mahkemede genellikle delil olarak kabul edilmez. Hem Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hem de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda açıkça düzenlenen “hukuka aykırı elde edilmiş delillerin hükme esas alınamayacağı” ilkesi, bu konuda temel esastır. Eğer bir ekran görüntüsü kişilerin özel hayatını, haberleşmesinin gizliliğini veya başka bir mahremiyeti ihlal edecek şekilde, izinsiz olarak alınırsa bu delil mahkemede çoğunlukla dikkate alınmaz.
Yargıtay kararlarına göre, gizli veya izinsiz elde edilen ses ve görüntü kayıtları, ciddi bir mağduriyet veya başka türlü bir şekilde ispat imkânı yoksa ancak çok sınırlı istisnai durumlarda dikkate alınabilir. “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” prensibi gereği, hukuksuz elde edilen bir delil varsa, ondan elde edilen bilgiler de mahkemede geçerli kabul edilmez.
Planlı ve Sistematik Elde Edilen Kayıtlar
Planlı ve sistematik olarak ekran görüntüsü almak, yani uzun bir süre boyunca gizli şekilde delil toplamak, genellikle hukuka aykırı görülmektedir. Özellikle bir kişiden habersizce sürekli görüntü veya ses kaydı almak, TCK kapsamında suç teşkil eder ve bu şekilde elde edilen kayıtlar mahkemede kesinlikle delil olarak kullanılamaz.
Yargıtay, sistematik şekilde ve delil üretmek amacıyla yapılan bu tür kayıtları “hukuka uygunluk sebebi” oluşmadıkça delil niteliğinde görmez. Bu nedenle, karşı tarafı tuzağa düşürmek veya planlı olarak bir olay yaratmak amacıyla kayda alınmış ekran görüntüleriyle dava açmak isteyenlerin büyük bir ihtimalle talepleri mahkeme tarafından reddedilir.
Ani Gelişen Olaylar ve İstisnai Durumlar
Ani gelişen olaylarda, örneğin bir anda gerçekleşen tehdit, hakaret veya şantaj gibi durumlarda başka türlü ispat imkanı yoksa, alınan ekran görüntüsü veya ses kaydı istisnai olarak delil olarak kullanılabilir. Burada önemli olan, kişinin önceden plan yapmamış olması ve olayın “tesadüfi” bir şekilde yaşanmasıdır.
Yargıtay bu tür durumlarda, mağdurun kendini koruma saikiyle anlık olarak kayıt almasını hukuka uygun kabul edebilir. Ancak bu kayıtların da sadece ilgili olayla sınırlı olması gerekir; daha uzun süreli ve önceden hazırlanmış kayıtlar yine hukuka aykırı kabul edilir.
Mağduriyet ve Gerekçeli Kayıtlar
Açık ve bariz bir mağduriyetin bulunduğu, başka türlü ispatın mümkün olmadığı hallerde, ekran görüntüsü gibi kayıtların alınması Türk hukukunda bazı kararlarla haklı neden olarak değerlendirilebilir. Örneğin, sürekli bir şiddet tehdidine maruz kalan bir kişinin, ilgili anı ispatlamak amacıyla anında kayıt yapması meşru görülebilir.
Ancak bu durum tamamen istisnaidir ve mağdurun korunması, hakkın kötüye kullanılmasına dönüşmeyecek şekilde yorumlanır. Yani mağdur; sadece savunma veya kendini koruma amaçlı, başka türlü ispat şansının kalmadığı acil, özel hallerde kayıt almışsa, bu delili mahkemede sunabilir.
Özetlersek: Hukuka aykırı olarak elde edilen ekran görüntüleri büyük oranda mahkemede geçersizdir. Ancak tek seferlik, ani ve başka türlü delil imkanı olmayan mağduriyetlerde, kayıtlar istisnai olarak kabul edilebilir. Planlı şekilde uzun süreli veya gizli alınan kayıtlar ise hem suç teşkil eder, hem de mahkemede hiçbir şekilde delil olmaz. Her durumda dikkatli olmak ve gerekirse uzman desteği almak gerekir.
Özel Hayatın Gizliliği ve Haberleşmenin Gizliliği
Özel hayatın gizliliği ve haberleşmenin gizliliği kavramları, özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha da önemli hale geldi. Özellikle ekran görüntüsü almak, ilgili kişinin açık rızası olmadan yapıldığında ve bu görüntüler başka kişilerle paylaşıldığında Türk Ceza Kanunu'na göre suç teşkil edebilir. Hem özel alanlarda yapılan konuşmaların hem de dijital ortamda yapılan mesajlaşmaların gizliliği kanun tarafından korunmaktadır. Bu gizliliğin ihlali durumunda, kişiler hem cezai hem de hukuki olarak sorumlu tutulabilirler.
TCK Çerçevesinde Düzenlenen Suçlar (TCK m.132, m.133, m.134)
Türk Ceza Kanunu’nun 132., 133. ve 134. maddeleri, bu konuda önemli düzenlemeler içerir:
- TCK 132: Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden, yani araya girip dinleyen, okuyan ya da kaydeden kimse, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer haberleşme kayıtları üçüncü kişilerle paylaşılırsa ceza daha da artar.
- TCK 133: Aleni olmayan bir konuşmayı izinsiz olarak dinlemek veya kayda almak da suçtur.
- TCK 134: Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin kayda alınması, fotoğrafının izinsiz çekilmesi veya yayımlanması halinde yine 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası vardır. Eğer bu görüntüler veya sesler ifşa edilirse ceza bir kat arttırılır.
TCK'nın bu maddeleri sayesinde, özel hayatın ve haberleşme gizliliğinin korunması amaçlanıyor. Eğer bir kişiyle yaptığınız özel bir mesajlaşmanın ekran görüntüsünü alarak üçüncü bir kişiyle paylaşırsanız veya sosyal medyaya yüklerseniz açıkça suç işlemiş olabilirsiniz.
İzinsiz Kaydın Ceza ve Sonuçları
Ekran görüntüsü almak eğer iki tarafın rızası ile yapılmıyorsa; örneğin WhatsApp veya başka bir mesajlaşma uygulamasında yapılan sohbetin ekran görüntüsünü habersiz şekilde kaydeder ve başkalarına gönderirseniz ya da sosyal medyada paylaşırsanız, ağır sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Özellikle karşıdaki kişinin mahremiyet alanına giriyorsanız veya onun onurunu, saygınlığını zedeliyorsanız cezai sorumluluğunuz doğar.
Bu durumda hem TCK 134. madde hem de diğer ilgili maddeler gereği hakkınızda kamu davası açılabilir ve hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Üstelik mağdur kişi, ayrıca tazminat davası da açabilir.
Ceza Miktarları ve Şikayet Süreci
Ceza miktarları suçun niteliğine göre değişir. Genel olarak:
- İzinsiz olarak özel konuşmanın veya görüntünün ekran görüntüsünü almak: 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası
- Eğer bu kayıtlar yayımlanır, ifşa edilirse ceza bir kat arttırılarak uygulanır.
Bazı durumlarda bu suçlar, şikayete tabi olabilir. Yani mağdurun şikayeti üzerine süreç başlar. Şikayet genellikle suçun ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde yapılmalıdır. Ancak bazı özel durumlarda savcılık resen de harekete geçebilir.
Özetle, izinsiz ekran görüntüsü almak, özellikle özel hayatı, şahsi paylaşımları ve kişisel verileri ilgilendiriyorsa, ciddi bir suçtur ve ceza miktarları da ciddidir. Böyle bir durumda mağdur olan kişinin, en kısa sürede savcılığa veya polise başvurması tavsiye edilir. 👮♂️
Bu nedenle özel hayata ve haberleşme gizliliğine her zaman dikkat edilmeli, ekran görüntüsü alırken iki tarafın da rızası olmasına özen gösterilmelidir. Kanunu bilmemek, maalesef cezadan muafiyet sağlamaz.
Ekran Görüntüsü Her Durumda Delil Olur mu?
Ekran görüntüsü mahkemede her durumda delil olur mu sorusu çok sık soruluyor. Aslında ekran görüntüleri, genellikle destekleyici nitelikte delil olarak kullanılabiliyor ama tek başına dava kazandıran kesin bir delil değildir. Yargıtay ve güncel uygulamalara göre, ekran görüntüsünün orijinalliğinden ve üzerinde oynama yapılmadığından emin olunması gerekiyor. Eğer senin sunduğun ekran görüntüsü herhangi bir manipülasyon içeriyorsa ya da mesajın aslı başka bir cihazda bulunabilir ve sen bunu sunmuyorsan, mahkeme sadece ekran görüntüne dayanmaz.
Ekran görüntüsünün delil olarak kabul edilmesi için, o görüntünün doğruluğu başka belgelerle veya tanık beyanlarıyla desteklenmelidir. Özellikle ceza davalarında, mesajın orijinaline ulaşmak, tespit tutanağı aldırmak ve mesajın başka yolla silinmediğini göstermek büyük önem taşır. Kısacası, sadece ekran görüntüsüne bakarak hakim karar vermez; ekran görüntüsü delil başlangıcı olarak değerlendirilebilir, ama tek başına yeterli delil değildir.
İtiraz Halinde Ne Olur?
Ekran görüntüsü itiraz halinde hemen geçerliliğini kaybetmez ancak şüphe oluşursa mahkeme daha ayrıntılı inceleme yapar. Davalı taraf, ekran görüntüsüne itiraz ederse ya da görüntünün üzerinde oynama yapıldığını iddia ederse, mahkeme ya bilirkişi incelemesi ister ya da mevcut başka delil olup olmadığını araştırır.
Örneğin, WhatsApp yazışmalarının ekran görüntüsü sunulduğunda, karşı taraf içeriğin ona ait olmadığını iddia ederse, yazışmanın orijinal kaydı, cihazdan bilirkişi raporu ya da ileti kaydına dair tespit tutanağı gerekebilir. İtiraz olduğunda, tarafların sunduğu ekran görüntüsünün gerçekliğinin ispatı çok daha önem kazanır.
Yani, itiraz edilen bir ekran görüntüsünün delil değeri, ancak başka deliller veya bilirkişi incelemesi ile desteklendiğinde korunur. Kanundaki temel kural, delilin aslına ulaşılamıyorsa ve karşı taraf inkar ediyorsa, tek başına ekran görüntüsünün kesin delil olamayacağıdır.
Uzman Görüşü ve Avukat Desteği Gerekir mi?
Ekran görüntüsünün delil olarak kabul edilip edilmeyeceği teknik ve hukuki bilgi gerektiren bir konudur. Özellikle karşı tarafın itirazı, manipülasyon iddiası veya teknik bir inceleme gerektiğinde, adli bilişim alanında uzman görüşü veya bilirkişi raporu gerekebilir.
Bu süreçte avukat desteği almak, ekran görüntüsünün toplanmasından, mahkemeye sunulurken doğru adımlar atılmasına kadar her aşamada avantaj sağlar. Çünkü herhangi bir yanlış prosedürde ekran görüntüsü delil olarak kabul edilmeyebilir.
Ayrıca, delilin hukuka uygun biçimde elde edildiğinden emin olmak, zaman damgası ile desteklemek ve gerekirse noter veya bilirkişiye başvurmak çoğu zaman bir uzman veya avukat ile daha kolay ve güvenli bir şekilde mümkün olur. Avukatın yönlendirmesiyle gerekirse uzman raporu alınabilir, bilirkişi incelemesine gidilebilir. Bu da mahkemede elinizin güçlü olmasını sağlar.
E-Noter/E-Tespit İle Elektronik Verilerin Saklanması
Ekran görüntüsü veya dijital içeriklerin ileride mahkemede kullanılabilmesi için en güvenli yol e-noter veya e-tespit sistemini kullanmaktır. Türkiye Noterler Birliği’nin e-tespit hizmeti sayesinde, dijital belgeler noter huzurunda tespit edilip kayıt altına alınabiliyor.
E-tespit sayesinde mahkemeye, verinin belirli bir anda gerçekten var olduğunu ve üzerinde oynama yapılmadığını ispatlamak çok kolaylaşıyor. E-devlet üzerinden veya noterlerden erişilebilen e-tespit, internet ortamında yer alan mesaj, paylaşım, görsel veya videoların mahkemede kesin delil olabilmesi için kullanılabilir. Elektronik verilerin saklanması ve tespiti işlemleri, hızlı ve güvenli bir şekilde 7/24 yapılabiliyor.
Sonuç olarak, önemli elektronik ekran görüntüleri ve mesajları, dava açmadan önce mutlaka bir noter tespitine veya e-tespit tutanağına bağlamak, ileride itiraz ve inkar durumlarında sizi güçlendirecek en önemli adımdır.
Sonuç ve Öneriler
Ekran Görüntüsü Sunmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
Ekran görüntüsü sunmadan önce dikkat edilmesi gereken en önemli konu, delilin orijinalliği ve değişmezliğidir. Sunulacak ekran görüntüsünün üzerinde herhangi bir oynama veya montaj olmamalı, görselin tamamı ile birlikte ekranın tarihi, saati ve varsa adres çubuğu gibi alanlar mutlaka görünür şekilde yer almalıdır.
Ekran görüntüsü delil olarak kullanılacaksa, zaman damgası ve dosyanın oluşturulduğu/kaydedildiği kaynağın bilgisi bulunmalı, hangi cihazda ve nasıl elde edildiği net olmalıdır. Eğer mümkünse, ekran görüntüsü e-noter veya noter kanalıyla tespit ettirilerek kayıt altına alınmalıdır. Bu, delilin mahkemede güvenilirliğini büyük ölçüde artıracaktır.
Sunulacak ekran görüntüsünün tam ve eksiksiz olmasına dikkat edilmeli, metinler ve mesajlar bölünmemeli, ilgili sohbet veya gönderinin başı ve sonu da eklenmelidir. Ayrıca ekran görüntüsü alınan mesaj veya içeriğin silinmemiş olması, hala erişilebilir ve doğrulanabilir durumda bulunması da önemlidir.
Delili toplama aşamasında hukuka uygun yöntemler tercih edilmeli, gizlice veya izinsiz elde edilmiş görüntüler ileride davada sorun yaratabilir. Kişisel veri veya özel hayatın gizliliği ihlal edilmeden, mümkün olduğunca resmi yollardan delil toplanmalıdır.
Yasal Haklar, Riskler ve Danışmanlık İhtiyacı
Yasal haklar ve riskler bakımından ekran görüntüsü sunan kişilerin en çok dikkat etmesi gereken husus, doğru bilgi ile hareket etmek ve yasal sınırları aşmamaktır. Çünkü hukuka aykırı olarak elde edilen veya mahremiyeti ihlal eden görüntülerin sunulması, hem delilin mahkemede reddine hem de ceza veya tazminat gibi yaptırımlara neden olabilir.
Özellikle özel hayata veya haberleşmenin gizliliğine dair görüntüler söz konusuysa, Türk Ceza Kanunu”nun ilgili maddeleri kapsamında ciddi yaptırımlar söz konusu olabilir. Bu nedenle ekran görüntüsü kullanmadan önce, verinin hukuka uygun elde edildiğinden ve karşı tarafın haklarının ihlal edilmediğinden emin olunmalıdır.
Her somut olayda farklı kurallar uygulanabilmektedir. Bu nedenle, ekran görüntüsünün delil olarak kullanılacağı davalarda, süreci baştan sona güvenli ve hukuki yürütmek için uzman bir avukat veya hukuk danışmanından destek almak büyük avantaj sağlayacaktır. Alanında deneyimli bir avukat, hem ekran görüntüsünün toplanması hem de sunulması için en uygun ve geçerli yolu belirlemenizde size yardımcı olur. Ayrıca delilin mahkemede reddedilme riskini de minimuma indirir.
Sonuç olarak, ekran görüntüsü ile ileri sürmek istediğiniz haklarınız için hazırlıklı, dikkatli ve şeffaf şekilde hareket etmeli; riskleri önceden değerlendirip, yasal destek almayı asla ihmal etmemelisiniz. Gerektiğinde e-noter veya bağımsız bilirkişi yardımıyla delilinizin gücünü artırabilir, sürecin ilerleyen aşamalarında mağdur olmaktan kaçınabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Hangi durumlarda ekran görüntüsü yasal delil sayılır?
Ekran görüntüleri, özellikle dijital ortamda işlenen suçların delilleri olarak veya iş sözleşmesi ihlalleri gibi durumlarda yasal delil olarak kabul edilebilir.
Ekran görüntüsünün delil niteliği nasıl güçlendirilir?
Ekran görüntüsünün delil niteliği, ekran kaydının zaman damgası, kaynak bilgisi gibi detaylarla doğruluğunu artırarak ve yasal yollarla belgelendirilerek güçlendirilir.
Ekran kaydı GDPR kapsamında ne anlama gelir?
Ekran kaydı, GDPR kapsamında kişisel veri olarak kabul edilebilir ve bu nedenle kişisel verilerin korunması kanunlarına uygun şekilde işlenmelidir. İzin alınması gerekebilir.
Ekran görüntüleri mahkemede nasıl sunulur?
Ekran görüntüleri, genellikle yazılı açıklama ile birlikte, zaman damgası ve kaynak bilgisi gibi doğrulayıcı öğelerle mahkemede sunulmalıdır.
Ekran görüntüsü kaydı ne kadar süreyle delil olarak kullanılabilir?
Ekran görüntüsü kaydı, delil olarak kabul edildiğinde, ilgili yasal düzenlemeler ve mahkemenin kararına bağlı olmakla birlikte, genellikle dosyada dava boyunca geçerli sayılabilir.
Ekran görüntüsünün geçerliliği hangi kriterlere bağlıdır?
Ekran görüntüsünün geçerliliği, görüntünün orijinalliği, bütünlüğü ve kayıt anındaki durumunun hakikiliğine bağlıdır. Ayrıca, yasal süreçlerde kullanılacaksa, zaman damgası gibi detaylar da önemlidir.
Yasal belgelerde ekran görüntüsünün süresi nasıl belirlenir?
Yasal belgelerde ekran görüntüsünün süresi, ilgili yasa ve yönetmeliklere göre belirlenir. Hukuk sistemine göre değişiklik gösterebilir ve çoğu zaman mahkeme kararına dayanır.
Ekran görüntüsünün hukuki geçerliliği hangi faktörlere dayanır?
Hukuki geçerlilik, ekran kaydının doğruluğuna, bütünlüğüne ve tarafsız bir şekilde elde edilmiş olmasına dayanır. Ayrıca, ilgili ülkenin yasal mevzuatına uygun olması gereklidir.
Ekran kaydını delil olarak kullanmak için ne yapılmalıdır?
Ekran kaydını delil olarak kullanmak için, kaydın orijinalliğini garanti eden yöntemler kullanılmalı ve yasal olarak kabul edilebilir bir formatta sunulmalıdır. Ayrıca, gerekli durumlarda uzman görüşüne başvurulabilir.
Ekran görüntüsü kaydı ne zaman geçersiz sayılır?
Ekran görüntüsü kaydı, eğer değiştirilmiş, geçmiş tarihli veya manipüle edilmişse, delil olarak geçersiz sayılabilir. Ayrıca, usülüne uygun alınmamış kayıtlar geçersiz olabilir.