Katılma Alacağı Nedir?
- Katılma Alacağı Kavramı
- Edinilmiş mallara katılma rejimi nedir?
- Edinilmiş mal ve kişisel mal ayrımı
- Katılma alacağının doğma koşulları
- Katılma Alacağı Hangi Durumlarda Gündeme Gelir?
- Hesaplama yöntemi ve prosedürü
- Artık değer ve aktif-pasif hesaplaması
- Katılma alacağı hesaplamasında borçlar ve kişisel malların etkisi
- Hesaplamada dikkat edilecek hususlar ve örnekler
- Davanın açılması ve izlenecek yol
- Görevli ve yetkili mahkeme
- Katılma alacağı davasında ispat
- Katılma alacağında ihtiyati tedbir
- Davanın ortalama süresi
- Katılma, Katkı ve Değer Artış Payı Alacakları Arasındaki Farklar
- Faiz ve Zamanaşımı
- Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı
- Sözleşme ile mal rejiminin belirlenmesi
- Protokolde mal paylaşımı hükümleri ve sonuçları
“Katılma alacağı nedir?” sorusunun cevabı, boşanma sonrası mal paylaşımını merak edenlerin ilk aradığı konulardan. Kısaca, katılma alacağı, eşlerin evlilik boyunca edindiği malların tasfiyesinde, her bir eşin diğerinin artık değerinin yarısı üzerinde alacak hakkıdır. Bu hak, edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında ve TMK hükümlerine göre doğar.
Bu yazıda:
- Katılma alacağının tanımı ve mal rejimi tasfiyesi ile ilişkisi
- Hangi malların “edinilmiş”, hangilerinin “kişisel” sayıldığı
- Adım adım hesaplama (ekleme, denkleştirme, borçlar, artık değer)
- Sık karışan kavramlar: değer artış payı ve katkı payı
- Zamanaşımı, ispat ve uygulamada pratik ipuçları
Doğru bir paylaşım için, katılma alacağı kavramını sade ve net şekilde ele alacağız.
Katılma Alacağı Kavramı
Katılma alacağı tanımı
Katılma alacağı, evlilik birliği sırasında edinilmiş mallar üzerinde eşlerin sahip olduğu maddi hakkı ifade eder. Özellikle boşanma, ölüm ya da evliliğin sona ermesi gibi durumlarda gündeme gelir. Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen bu hak, eşler arasında adaletli bir mal paylaşımını hedefler. Kısaca, evlilik süresince edinilen malların yarı değerinin diğer eşe ödenmesi hakkı olarak özetlenebilir. Katılma alacağı, kişisel mallar üzerinde değil, yalnızca birlikte kazanılan ve edinilmiş olan mallar üzerinde talep edilebilir. Bu nedenle, evlilik süresince elde edilen ev, araba, maaşla alınan menkul eşyalar gibi mallar üzerinde katılma alacağı doğar.
Kanuni dayanaklar ve mevzuat
Katılma alacağı ile ilgili temel yasal dayanak, 2002 yılından bu yana yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu’dur. Kanunun 202 ile 241. maddeleri arasında, özellikle edinilmiş mallara katılma rejimi ve katılma alacağı ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca Yargıtay’ın içtihatları ve yerel mahkeme kararlarında da katılma alacağına ilişkin önemli açıklamalar yer alır. Türk Medeni Kanunu’nda açıkça “evlilik birliği devam ederken edinilen malların paylaşımı” esası benimsenmiştir. Bu sayede, mal rejimi sona erdiğinde, evlilik süresince edinilmiş malların değerinin yarısı, diğer eşin katılma alacağı olarak kabul edilir. Eğer eşler farklı bir mal rejimi seçmediyse, yasal olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir.
Katılma ve katkı payı kavramlarının farkı
Katılma alacağı ve katkı payı kavramları genellikle karıştırılır. Ancak aralarında çok önemli farklar bulunur. Katılma alacağı, edinilmiş mallara katılma rejimine göre, evlilik süresince edinilen malların yarı değerinin diğer eşte hak olarak ortaya çıkmasıdır. Katkı payı ise, evlilikten önce bir eşin kendi malı olan bir taşınmazın alınmasında veya iyileştirilmesinde, diğer eşin maddi olarak katkıda bulunması halinde gündeme gelir. Yani katkı payı, bir malın edinilmesi veya değerinin artmasına yapılan katkının paylaştırılmasıdır. Katılma alacağı genel olarak yasal mal rejiminde ve evlilik boyunca elde edilen mallarda görülürken, katkı payı özellikle evlilik öncesi ya da kişisel mallarda yapılan katkılara dayanır. Önemli olan, hangi mal rejiminin yürürlükte olduğu, malın ne zaman ve nasıl edinildiği ve katkının niteliğidir.
Bu ayrımlar, mal paylaşımı davalarında tarafların hangi hakka sahip olduğunu doğrudan etkiler ve başvurulacak hukuki yolun belirlenmesinde temel oluşturur.
Edinilmiş mallara katılma rejimi nedir?
Edinilmiş mallara katılma rejimi, 2002 yılında Türk Medeni Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte Türkiye’de yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Bu rejime göre, evlilik süresince eşlerin elde ettiği mallar üzerinde eşitlik ve paylaşım esasına dayanır. Yani evlilik sırasında alınan ve edinilen mallar “edinilmiş mal” olarak kabul edilir ve evlilik sona erdiğinde bu mallar üzerinde her iki eş de hak sahibi olur.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde esas amaç, evlilik boyunca maddi olarak elde edilen kazanımların adil şekilde bölüşülmesini sağlamaktır. Bu sistemde, sadece evlilikten önce sahip olunan ya da evlilik süresince miras veya bağış gibi yollarla edinilen mallar kişisel mal olarak ayrılır; diğer tüm kazançlar ise edinilmiş maldır. Böylece eşler arasındaki ekonomik denge korunmaya çalışılır.
Edinilmiş mal ve kişisel mal ayrımı
Edinilmiş mal kavramı, evlilik birliği içinde kazanılan ve ortak kabul edilen malları ifade eder. Edinilmiş mallar arasında eşlerin çalışması sonucu elde ettiği ücretler, emekli maaşı, sosyal haklar, iş karşılığı alınan tazminatlar, birlikte alınan taşınmazlar ve taşıtlar yer alır. Kısaca, evlilik sürecinde gelir getiren ve ortak ekonomiye dâhil edilen her mal edinilmiş mal olarak geçer.
Kişisel mal ise eşlerin evlilik öncesi sahip olduğu mallar, evlilik sırasında miras ya da bağış yoluyla elde edilenler ve kişisel kullanımına mahsus olan eşyalar olarak ayrılır. Burada en önemli ayrım noktası, malın hangi yollarla ve hangi dönemde elde edildiğidir. Eğer bir mal evlilikten önce veya evlilik süresinde miras/bağış yoluyla kazanıldıysa ya da sadece kişisel bir kullanım içinse, bu mallar kişisel mal sayılır. Edinilmiş malların paylaşımında ise kişisel mallara dokunulmaz ve bunlar ortak paylaşımın dışında tutulur.
Katılma alacağının doğma koşulları
Katılma alacağı hakkı, evlilik sonunda ortaya çıkan bir hak türüdür. Evlilik boşanma, ölüm veya iptal gibi sebeplerle sona erdiğinde, edinilmiş malların tasfiyesi gündeme gelir. İşte bu aşamada katılma alacağı gündeme gelir.
Katılma alacağının doğabilmesi için:
- Evliliğin sona ermiş olması gerekir (boşanma, ölüm veya iptal).
- Eşlerin mal rejiminin yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi olması gerekir.
- Evlilik boyunca edinilmiş mallara dair bir artı değer bulunmalıdır. Yani evlilik boyunca edinilmiş mal kalmamışsa veya borçlar fazlaysa, katılma alacağı da olmayabilir.
- Katılma alacağı talep edilebilmesi için taraflardan birinin mahkemeye başvurması gerekmektedir. Bu talep üzerine mal paylaşımı ve katılma alacağının hesabı yapılır.
Sonuç olarak, katılma alacağı, ancak belirli yasal ve fiili şartlar oluştuğunda söz konusu olur ve bu hak, eşlerin evlilik birliğine sağladığı maddi katkıyı korumayı amaçlar.
Katılma Alacağı Hangi Durumlarda Gündeme Gelir?
Boşanma halinde katılma alacağı
Boşanma halinde katılma alacağı, genellikle eşler arasında mal paylaşımı söz konusu olduğunda gündeme gelir. Özellikle 01.01.2002 tarihinden itibaren, Türk Medeni Kanunu’na göre eşler arasında yasal mal rejimi olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” esas alınmaktadır. Bu rejimin sona ermesiyle yani boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, eşlerden her biri diğerine ait edinilmiş malların değerinin yarısı üzerinde katılma alacağı talep etme hakkına sahip olur.
Boşanma davası açıldığı andan itibaren, eşler arasında tasfiye edilecek mallar tespit edilmeye başlanır. Ancak katılma alacağına yönelik dava, esasen boşanma kararının kesinleşmesinden sonra konusunu bulur ve ancak o zaman açılabilir. Yani mal rejiminin fiilen sona erdiği, mahkeme kararı ile boşanma kesinleştiği anda katılma alacağı söz konusu olur.
Boşanma sonrası mal paylaşımı kuralları
Boşanma sonrası mal paylaşımı yapılırken en temel kural, evlilik birliği içerisinde elde edilen malların paylaşılmasıdır. Burada “edinilmiş mallar” kavramı öne çıkar. Evlilik sırasında elde edilen gelir, tasarruf, taşınmazlar ve diğer varlıklar bu kapsamdadır. Kişisel mallar ise (örneğin miras yoluyla gelen veya evlilik öncesinde bulunan mallar) paylaşım dışı bırakılır.
Taraflar, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 10 yıl içinde katılma alacağı davası açabilir. Mal paylaşımı sırasında öncelikle tarafların kişisel malları ayrılır, evlilik birliği içinde elde edilen malların değeri tespit edilir ve genellikle bu değerin yarısı diğer eşe “katılma alacağı” olarak ödenir.
Katılma alacağı davası, ayrı bir dava olarak yürütülür ve mahkeme, evlilik süresince edinilen malların listesini, bunların değerini ve tarafların katkı oranlarını dikkate alır. Burada önemli olan boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte mal paylaşımının başlamasıdır. Eşlerden birinin hâlâ evlilik birliği devam ederken edinilmiş mallar üzerinde tek başına hak iddia etmesi mümkün değildir.
Ölüm halinde katılma alacağı
Ölüm halinde katılma alacağı, eşlerden birinin ölümü ile evliliğin sona ermesi durumunda gündeme gelir. Eşlerden biri vefat edince, sağ kalan eşin edinilmiş mallar üzerindeki hakları korunur ve edinilmiş malların yarısı üzerinde katılma alacağı hakkı doğar.
Ölen eşe ait edinilmiş malların değeri çıkarılır ve kalan artık değerin yarısı sağ kalan eşe katılma alacağı şeklinde ödenir. Burada sağ kalan eşin, ölen eşin mirasçısı olup olmamasının önemi yoktur; katılma alacağı mirastan tamamen ayrı bir haktır.
Ayrıca, aile konutu gibi taşınmazlarda sağ kalan eşe öncelik tanınabilir ve katılma alacağına mahsup edilerek aile konutu sağ kalan eşin kullanımına bırakılabilir (TMK m.240). Mal rejimi tasfiyesi yapılmadan doğrudan miras paylaşımına gidilmez; önce mal rejimi sona erdirilir. Böylece sağ kalan eş, önce katılma alacağını alır, ardından ölen eşten kalan miras haklarını elde eder.
Evliliğin iptali veya sona ermesi durumunda katılma alacağı
Evliliğin iptali durumunda da, tıpkı boşanmada olduğu gibi, mal rejimi sona erer ve katılma alacağı gündeme gelir. Çünkü evlilik mahkeme kararıyla iptal edildiğinde, evlilik baştan yokmuş gibi kabul edilir ancak mal rejiminin sona ermesiyle ilgili haklar korunur.
Katılma alacağı talep etmek için evliliğin iptaliyle mal rejiminin sona ermesi gerekir. Bu durumda, evlilik süresince edinilmiş mallar tespit edilir ve artık değerin yarısı diğer eş tarafından talep edilebilir. Yani evliliğin hukuken sona erdiği veya mahkeme kararıyla iptal edildiği durumlarda da katılma alacağı gündeme gelir.
Bu tür davalarda dikkat edilmesi gereken, iptal edilen evliliğin aslında en baştan geçersiz sayılmasıdır. Ancak mal rejimi açısından evlilik süresince edinilen malların paylaşılması için genellikle Medeni Kanun hükümleri uygulanır ve katılma alacağı hakkı doğar.
Sonuç olarak; katılma alacağı; boşanma, ölüm veya evliliğin iptali gibi evliliğin sona erdiği hallerde edinilmiş malların paylaşılmasında eşlerin en önemli haklarından biridir ve bu durumlarda mutlaka gündeme gelir.
Hesaplama yöntemi ve prosedürü
Katılma alacağı hesaplanırken temel olarak edinilmiş malların toplam değeri esas alınır. Bu aşamada öncelikle eşlerin her birine ait olan edinilmiş mallar ve borçlar tespit edilir. Toplanan edinilmiş malların güncel rayiç değerleri üzerinden hesaplama yapılır. Bu mallara ait borçlar düşüldükten sonra elde edilen miktara "artık değer" denir.
Her iki eş için ayrı ayrı yapılan artık değer hesaplamasından sonra, artan değerin yarısı diğer eşin katılma alacağı olarak kabul edilir. Yani, eğer eşlerden birinin artık değerinin yarısı diğerinden fazlaysa, aradaki fark kadar katılma alacağı hakkı doğar.
Uzmanların aktardığına göre, bu hesaplamanın doğru yapılabilmesi için tüm malvarlığı kalemlerinin belgeye dayalı ve ispatlanabilir olması gerekir. Mahkemelerde genellikle bilirkişiler tarafından detaylı bir rapor hazırlanır ve bankalardan gelen bilgilerle mal varlıkları desteklenir.
Artık değer ve aktif-pasif hesaplaması
Artık değer hesaplamasında aktif ve pasif kavramları önemlidir. Aktif, eşin mal rejimi süresince edindiği malların rayiç değerlerinin toplamıdır. Kısacası mevcut tüm taşınmazlar, araçlar, banka hesapları gibi kalemler aktife girer.
Pasif ise, bu mallar üzerinde bulunan borçların toplamıdır. Örneğin; devam eden kredi borçları, ipotekler ve diğer maddi yükümlülükler pasif kısmı oluşturur. Hesaplama şu şekilde yapılır:
Artık Değer = (Edinilmiş Mallar Toplamı - Bu Mallara İlişkin Borçlar Toplamı)
Her eş için bu formül ayrı ayrı uygulanır. Çıkan sonucun yarısı diğer eşin hak ettiği katılma alacağıdır.
Katılma alacağı hesaplamasında borçlar ve kişisel malların etkisi
Katılma alacağı hesaplanırken borçlar doğrudan artık değerden düşülür. Örneğin, bir taşınmaz alınırken kullanılan konut kredisi borcu halen ödeniyorsa, bu borç ilgili taşınmazın değerinden düşülerek hesaba katılır.
Kişisel mallar ise katılma alacağı hesabına dahil edilmez. Kanunda açık şekilde kişisel mallar hangi mal rejiminde olursa olsun eşin kendisinde kalır. Örnek olarak; evlenmeden önce alınan mallar, miras yoluyla ya da karşılıksız elde edilen varlıklar veya kişisel kullanım eşyaları kişisel mal sayılır ve paylaşım dışında tutulur. Ancak kişisel mallardan elde edilen gelirler edinilmiş mal olarak kabul edilir ve paylaşıma dahil olur.
Kişisel mal ile edinilmiş mal arasındaki ayrım çok önemlidir. Eşlerden hangisine ait olduğu ve malın niteliği ispatlanamazsa, mal edinilmiş sayılır.
Hesaplamada dikkat edilecek hususlar ve örnekler
Katılma alacağı hesabı yapılırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar bulunur:
- Mal rejiminin sona erdiği andaki malların rayiç (güncel) değeri esas alınır.
- Borçlar mutlaka belgelenmeli ve malvarlığından doğru şekilde düşülmelidir.
- Kişisel ve edinilmiş mal ayrımı konusunda eksiksiz envanter yapılmalıdır.
Bir örnekle açıklayalım:
Ali ile Ayşe boşanıyor. Evlilikte Ayşe, 2.000.000 TL değerinde bir ev sahibi olmuş, 500.000 TL kredi borcu mevcut. Ali'nin ise 1.000.000 TL değerinde aracı var ve borcu yok.
Ayşe’nin artık değeri: 2.000.000 - 500.000 = 1.500.000 TL
Ali’nin artık değeri: 1.000.000 TLToplam artık değer: 2.500.000 TL
Her bir eşin payı: 1.250.000 TLAyşe’nin hakkı: 1.250.000 TL - 1.500.000 TL = -250.000 TL
Ali’nin hakkı: 1.250.000 TL - 1.000.000 TL = 250.000 TLSonuç: Ayşe, Ali'ye 250.000 TL katılma alacağı öder.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da eşlerin birlikte sahip oldukları taşınır veya taşınmazlardan kalan borçların nasıl dağıtılacağıdır. Tüm hesaplamalar şeffaf ve belgelere dayalı olmalıdır.
Sık yapılan bir hata, mükerrer borç ya da mal değerinin hesaba katılmasıdır. Bu nedenle uzman avukatlardan ya da mali danışmanlardan destek alınması önerilir.
Sonuç olarak, katılma alacağının hesaplanması, uzmanlık ve dikkat isteyen, belgeye dayalı bir süreçtir ve yanlış adımlar eşlerin hak kayıpları yaşamasına neden olabilir.
Davanın açılması ve izlenecek yol
Katılma alacağı davası açmak isteyen eşin ilk yapması gereken şey, boşanmanın kesinleşmesi veya evliliğin sona erdiğinin belgelenmesidir. Katılma alacağı davası, tipik olarak boşanma davasından ayrı ve ardından açılır. Davacı, edinilmiş malların paylaşımı için kendi veya avukatı aracılığıyla bir dava dilekçesi hazırlar. Dilekçede hangi malların paylaşılması istendiği, mal rejiminin türü ve talep ettiği miktar belirtilmelidir.
Dava açıldıktan sonra, mahkeme hem davacının hem davalının beyanlarını ve sunulan belgeleri inceler. Taraflar, delil sunma hakkı dâhilinde banka dökümleri, tapu kayıtları gibi belgeleri de mahkemeye iletebilir. Mahkeme süreci boyunca gerekirse keşif, bilirkişi incelemesi gibi işlemler de gerçekleşir. Sonrasında mahkeme, tüm değerlendirmelerin sonunda hakkaniyete uygun bir şekilde malların paylaştırılmasına karar verir.
Görevli ve yetkili mahkeme
Katılma alacağı davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesi olmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise, davalının yerleşim yeri veya eşlerden birinin son oturduğu yer mahkemesidir. Bir örnekle belirtmek gerekirse, boşanma Kastamonu'da gerçekleştiyse fakat davalı şu anda Ankara'da ikamet ediyorsa, katılma alacağı davası Ankara ya da Kastamonu mahkemelerinde açılabilir.
Katılma alacağı davasında ispat
Katılma alacağında ispat yükü genellikle davacıdadır. Yani, malların evlilik birliği içinde edinildiğini ve ortak paylaşıma tabi olduğunu davacının kanıtlaması gerekir. Davacı, evlilik sürecinde elde edilen taşınmaz zaten tapuda eşlerden birinin üstüne kayıtlıysa, bu bilgiyle başlayabilir. Veya malın edinilme tarihini, satın alım şekli veya ödeme şekliyle ilişkili ayrıntılar sunulabilir.
Kullanılan ispat araçları (bilirkişi, tanık, tapu/banka kayıtları)
İspatta en çok kullanılan araçlar şunlardır:
- Tapu kayıtları: Taşınmazların hangi tarihte ve kimin adına alındığı, malik olduğu bilgilerinin resmi olarak kanıtlanmasını sağlar.
- Banka kayıtları: Mal edinimlerinde kullanılan kredi, ödeme dekontu gibi finansal kanıtlar sunulabilir.
- Bilirkişi raporu: Mal değerinin veya malvarlığı kapsamının hassas hesaplanmasında bilirkişiden rapor istenebilir.
- Tanık beyanları: Evlilik birliği içerisinde edinilen bazı malların paylaşımına dair tanıkların anlatımları dinlenebilir. Bu kanıtlar aracılığıyla, hangi malın ortak edinildiği ve ne şekilde paylaştırılması gerektiği karara bağlanır.
Katılma alacağında ihtiyati tedbir
Dava devam ederken, özellikle kişilerin mal kaçırma riskine karşı davacı mahkemeden ihtiyati tedbir talep edebilir. İhtiyati tedbir, tapu üzerinde taşınmaza şerh konulması, banka hesaplarının bloke edilmesi veya diğer mal varlıkları üzerinde tasarruf yasağı getirilmesini kapsayabilir. Böylece, dava sonuçlanıncaya kadar malların üçüncü kişilere devri veya yok edilmesi önlenir.
Davanın ortalama süresi
Katılma alacağı davasının süresi, dosyanın ayrıntısına ve tarafların işbirliğine göre değişebilir. Ortalama olarak büyük şehirlerde bir katılma alacağı davası yaklaşık 1 ila 2 yıl sürebilir. Eğer dosyada çok fazla malvarlığı veya karmaşık hesaplamalar yoksa, süreç daha kısa sürebilir. Ancak bilirkişi incelemesi, çok fazla delil araştırması veya taraflar arasında uzlaşmazlık olduğunda bu süre 3 yıla kadar da çıkabilir.
Bu tür davaların daha hızlı sonuçlanması için, delillerin baştan eksiksiz hazırlanması ve tarafların doğru bilgi vermesi çok önemlidir.
Katılma, Katkı ve Değer Artış Payı Alacakları Arasındaki Farklar
Katılma alacağı ile katkı payı farkı
Katılma alacağı ile katkı payı farkı, özellikle boşanma ve mal paylaşımı davalarında çok sık karıştırılan bir konudur. Katılma alacağı, evlilik birliği içinde edinilmiş malların paylaşımında, eşlerden birinin diğerine ödemesi gereken alacaktır. Yani; evlilik süresince alınan, ortak kullanıma giren malların, boşanma halinde aradaki farkı eşit olarak paylaşılması anlamına gelir.
Katkı payı ise, eşlerden birinin kendi kişisel malı üzerinde diğer eşin yaptığı maddi veya manevi katkının karşılığını ifade eder. Mesela bir kişi, eşinin üzerine alınan bir evin parasının bir kısmını öderse, bu kişi katkı payı alacağı iddiasında bulunabilir. Kısaca, katılma alacağı ortak mallar üzerinden, katkı payı ise birinin malına yapılan katkı üzerinden doğar.
Katılma alacağı ile değer artış payı farkı
Katılma alacağı ile değer artış payı farkı da yine uygulamada sıkça karşımıza çıkar. Katılma alacağı; edinilmiş mallara katılma rejiminde, evlilik boyunca edinilen malların paylaşımından kaynaklanır. Eşler, evlilik süresince elde edilen malların yarısı üzerinde hak sahibidir.
Değer artış payı ise, eşlerin kişisel mallarındaki değer artışına diğer eşin katkısı ile ortaya çıkan bir haktır. Yani, eşlerden birinin sahibi olduğu kişisel mal (örneğin bir arsa ya da daire) evlilik içerisinde değer kazanıyor ve bu artış diğer eşin katkısı ile gerçekleşiyorsa, değer artış payı gündeme gelir. Değer artış payı alacağı, kişisel malların değer kazancındaki katkının tazmin edilmesini sağlar.
Hangi rejimde hangi hak talep edilebilir?
Hangi rejimde hangi hak talep edilebilir, tamamen seçilen mal rejimine göre değişiklik gösterir. Edinilmiş mallara katılma rejimi Türkiye’de 2002’den sonra yasal mal rejimi olarak uygulanıyor. Bu rejimde, katılma alacağı temel bir hak olarak doğar.
- Katılma alacağı, edinilmiş mallara katılma rejiminde talep edilebilir.
- Katkı payı alacağı, mal ayrılığı rejiminde ya da paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde söz konusu olabilir. Çünkü mal ayrılığında ortaklık yoktur ve sadece yapılan katkı oranında hak iddia edilir.
- Değer artış payı alacağı ise tüm rejimlerde, kişisel mallarda değer artışı ve katkı söz konusu ise gündeme gelebilir.
Bu nedenle, hangi mal rejiminde olunduğu, hangi hakkın talep edilebileceği konusunda belirleyicidir. Eşlerin mal rejimi sözleşmesi yapması halinde ise hangi hakların talep edilebileceği sözleşmedeki hükümlere bağlı olacaktır.
Faiz ve Zamanaşımı
Faiz başlangıcı ve türleri
Faiz başlangıcı ve türleri, katılma alacağı davasında çok önemli bir yer tutar. Katılma alacağı davasında, ödenecek tutara faizin ne zaman başlatılacağı ve ne tür faiz uygulanacağı sıklıkla merak edilir. Katılma alacağı davalarında genel olarak işlem tarihi olarak dava veya ihtar tarihi esas alınır. Yani mahkemeye başvuru yapıldığı tarihten itibaren faiz işlemeye başlar. Eğer taraflar daha önce belirli bir ödeme tarihi konusunda anlaşmışsa veya ihtar gönderilmişse, bu tarihten başlatılabilir.
Faiz türleri ise genellikle ikiye ayrılır: Kanuni faiz ve temerrüt faizi. Kanuni faiz, Borçlar Kanunu’ndaki temel faiz oranını ifade eder. Temerrüt faizi ise borcun ödenmemesi durumunda, gecikme cezası niteliğinde uygulanan daha yüksek bir faizi ifade eder. Yargıtay kararlarında çoğunlukla, katılma alacağı için yasal faiz uygulanır. Ancak taraflar arasında sözleşmede farklı bir oran belirlenmişse, bu oran geçerli olur.
Özetle, katılma alacağı için faiz başlangıcı genelde dava, bazen ihtar tarihi olarak belirlenir ve Türk hukukunda genellikle yasal faiz türü baz alınır. Bu noktada, mahkemenin vereceği karar ve taraflar arasındaki anlaşma büyük önem taşır.
Katılma alacağında zamanaşımı süresi
Katılma alacağında zamanaşımı süresi, bu alacağın hangi sürede talep edilebileceğini gösterir. Katılma alacağına ilişkin davalarda zamanaşımı süresi, Türk Medeni Kanunu’na göre 10 yıldır. Bu süre, evliliğin sona erdiği, yani kesinleşen boşanma kararının alındığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Ölüm veya evliliğin iptali gibi diğer sona erme durumlarında da, sona erme tarihinden itibaren zamanaşımı başlar.
Zamanaşımı süresi dolduktan sonra katılma alacağı talep edilemez. Ancak, taraflar arasında bir uzlaşma veya borcun ikrarı gibi nedenlerle bu süre kesilebilir ya da yeniden başlayabilir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta da, daha önce açılmış bir davanın reddi ya da eksik evrakla geri çevrilmesi ve yeniden dava açılması durumunda, ilk davanın açılma tarihi de zamanaşımı açısından önem taşıyabilir.
Sonuç olarak, katılma alacağı talep edecek kişilerin 10 yıllık süreyi kaçırmamaları çok önemlidir. Hak kaybı yaşamamak için boşanma kesinleştikten veya evlilik sona erdikten sonra mümkün olan en kısa sürede dava açmak en doğrusudur.
Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı
Sağ kalan eşin hakları
Sağ kalan eşin hakları, eşlerden birinin ölümü halinde Türk Medeni Kanunu’na göre oldukça önemlidir. Sağ kalan eş, ölen eşin ardından hem mal rejiminden kaynaklanan haklara hem de miras haklarına sahip olur. Yani, evli çiftlerden biri vefat ettiğinde sağ kalan eş, ortak yaşam süresince edinilmiş mallar üzerinde katılma alacağı talep edebilir. Aynı zamanda yasal mirasçı sıfatıyla da ölen eşin mirasından pay alma hakkı vardır.
Sağ kalan eş, mal rejiminin sona ermesiyle birlikte, öncelikle** katılma alacağı** isteme hakkına sahiptir. Bu alacak hakkı, edinilmiş mallara katılma rejiminin bir sonucudur ve evlilikte edinilen malların yarısı üzerinde talepte bulunma hakkı doğar. Ayrıca, eğer evlilik sırasında mal ayrılığı rejimi gibi farklı bir rejim seçilmemişse, sağ kalan eşin bu haklardan mahrum kalması mümkün değildir.
Birçok kişi, evlilikteki mal paylaşım kurallarını yalnızca boşanma durumunda düşünür. Ancak ölüm halinde de sağ kalan eşin yasal koruması söz konusudur. Eş vefat ettiğinde herhangi bir dava açmadan da bu haklarını arayabilir. Eğer taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmadıysa, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur ve sağ eş bu kapsamda koruma altındadır.
Sağ kalan eşin katılma alacağı ve miras
Sağ kalan eş, ölüm haliyle birlikte hem katılma alacağı hem de mirasçı olarak hak kazanır. Uygulamada bu iki hak, birbirinden farklı işlemlerdir. Öncelikle, ölen eşle ortak yaşamda edinilen mallar hesaplanır ve malik olmayan yani sağ kalan eşin katılma alacağı payı belirlenir. Katılma alacağı hesaplandıktan sonra kalan miras üzerinden yasal miras payı tekrar hesaplanır.
Bu süreçte, edinilmiş mallardan kaynaklanan alacak hakkı, miras dışında özel bir alacak türüdür. Yani önce sağ kalan eşin katılma alacağı düşülür, ardından kalan mallar miras olarak mirasçılar arasında paylaştırılır. Yani sağ kalan eş hem mal rejimi gereğince doğrudan edinilmiş malların yarısını alabilir hem de üzerine yasal mirasçı olarak tekrar pay alır.
Örneğin; eşlerden biri vefat ettiğinde ortak edinilmiş mallar 1 milyon TL ise, sağ kalan eş katılma alacağı olarak 500 bin TL talep edebilir. Arta kalan kısmı ise, yasal mirasçı sıfatıyla çocuklarla birlikte tekrar paylaşacaktır. Sonuç olarak, sağ kalan eşin hem katılma alacağı, hem de miras payı bir arada oluşur ve bu hakların doğru şekilde hesaplanması büyük önem taşır.
Sağ kalan eşin bu konuda hakkını doğru bir şekilde alabilmesi için, gerekli belgelerle birlikte yargıya başvurması veya noterden işlemlerini yapması gerekebilir. Bu hakların kullanımı sırasında yapılan hesaplama ve prosedürler, uygulamada bazı teknik detaylara sahip olabilir. Uzman bir hukukçudan destek almak, hak kaybını önlemek için faydalı olur.
Sözleşme ile mal rejiminin belirlenmesi
Sözleşme ile mal rejiminin belirlenmesi, evlenmeden önce veya evlilik sırasında eşlerin, sahip olacakları malların nasıl paylaşılacağına dair kendi aralarında anlaşma yapmaları anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler mal rejimini seçme hakkına sahiptir. Böylece yasal mal rejimi olan "edinilmiş mallara katılma" rejimi dışında, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı gibi rejimleri de tercih edebilirler.
Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılmak zorundadır. Yani, basit bir yazılı anlaşma yeterli değildir, mutlaka resmi olarak noterde yapılması gereklidir. Ayrıca sözleşmenin geçerli olabilmesi için tarafların açık rızası ve ehliyeti olmalıdır.
Bu sözleşme ile eşler;
- Hangi mal rejimini uygulayacaklarını,
- Paylaşım oranlarını,
- Katılma alacağı, katkı payı ya da değer artış payı gibi alacaklardan hangisinin geçerli olacağını,
- Kişisel mal ve edinilmiş mal tanımlarının kapsamını belirleyebilirler.
Eğer eşler mal rejimi sözleşmesi yapmazsa, otomatik olarak edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur. Fakat yapılan bir sözleşme ile bu durum değiştirilebilir ve boşanma, ölüm gibi hallerde farklı paylaşım kuralları uygulanabilir.
Protokolde mal paylaşımı hükümleri ve sonuçları
Protokolde mal paylaşımı hükümleri, genellikle boşanma davası sırasında ya da sonrasında eşler arasında yapılan yazılı ve imzalı bir anlaşma ile belirlenir. Bu protokol, adeta bir yol haritası görevi gören ve mal paylaşımının nasıl yapılacağını detaylı bir şekilde içeren bir belgedir.
Boşanma protokolü hazırlanırken, taraflar hangi malların kimde kalacağı, kredi borçlarının kimin tarafından ödeneceği, ortak alınan ev, araba gibi malların paylaşımı ve varsa alınacak katılma alacağı veya tazminatların miktarı üzerine anlaşabilirler. Protokolde mal paylaşımı hükümlerine dair maddeler açıkça yazılmışsa ve iki taraf da bu hükümleri serbest iradeleriyle kabul etmişse, mahkeme de bu protokole uygun şekilde karar verir.
Protokolün sonuçları oldukça bağlayıcıdır. Mahkeme tarafından onaylanan bir boşanma protokolü, ilam niteliğine kavuşur ve bağlayıcı olur. Taraflardan biri daha sonra protokol hükümlerine aykırı bir talepte bulunamaz, ancak hile, tehdit veya irade fesadı varsa protokol iptal edilebilir.
Bu yüzden mal paylaşımı protokolü hazırlanırken mutlaka bir avukata danışmak faydalı olur. Çünkü yanlış veya eksik bir hüküm ileride hak kaybına yol açabilir ve ciddi mağduriyetler doğurabilir. Net, anlaşılır ve hukuken geçerli bir protokol, sürecin sorunsuz tamamlanması için çok önemlidir.
Yargıtay kararlarında katılma alacağı
Yargıtay kararlarında katılma alacağı sıklıkla somut şekilde incelenir ve özellikle mal paylaşımı davalarında belirleyici olur. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi başta olmak üzere, pek çok kararında artık değerin hesaplanmasında evlilik içinde edinilen malların ve borçların tespitine önem vermektedir. En güncel kararlarında, katkı payı alacağı ile katılma alacağının birbirinden bağımsız olduğu, birinden feragatın diğerini etkilemeyeceği açıkça vurgulanıyor.
Özellikle Yargıtay, evlilik birliği içinde ortak yaşam için edinilen taşınmaz, araç, şirket hissesi ve benzeri malların tasfiyesinde, bunların “edinilmiş mal” kabul edilip edilmediğine göre karar vermektedir. Ayrıca, faiz başlangıcı olarak ise çoğunlukla karar tarihini esas alıyor. Katılma alacağı hesaplanırken mahkemelerin tasfiye anındaki rayiç değer üzerinden işlem yapması gerektiği içtihatlar ile sabittir.
Yargıtay karar örneklerinde dikkat çeken bir diğer nokta ise, ev hanımlarının emekleriyle işçiliği arasında bir ayrım yapılmaksızın, maddi katkı sunmasa dahi edinilmiş mallarda hak sahibi olarak görülmesidir. Hak kayıplarının önlenmesi için, mal paylaşımından önce eşlerin malların türü ve evlilik içi kazanımların niteliklerini iyi bir şekilde ortaya koymaları gerekmektedir.
Uygulamada karşılaşılan sorunlar
Katılma alacağı uygulamasında çok sık karşılaşılan sorunlardan biri, edinilmiş mal ve kişisel mal ayrımının tespitindeki zorluklardır. Mahkemeler, malların evlilik içinde mi yoksa öncesinde mi edinildiğini, alınırken hangi finans kaynaklarının kullanıldığını ve şahsi mallara yapılan yatırımların ne şekilde geri alınacağını somut delillerle ortaya koymakta zaman zaman güçlük çeker.
Pratikte envanterin doğru tutulmaması, belgelerin eksikliği veya yanlış beyan edilmesi süreci uzatır ve hata riskini artırır. Özellikle bilânço ve hesap hataları, bilirkişi incelemelerinde yapılan tutarsızlıklar ve mal paylaşımı sırasında bankadan ve tapudan gelen kayıtların eksikliği uygulamadaki en çok karşılaşılan problemler arasındadır.
Bunun dışında, mal varlıklarının gerçek değerinin belirlenememesi, katılma alacağı hesaplama yönteminde rayiç değerin yanlış alınması veya borçların gözden kaçırılması gibi sorunlar eşler arasında gereksiz uyuşmazlıklara sebep olabilir.
Ayrıca, zamanaşımı sürelerinin tam bilinmemesi, mahkeme kararından sonra katılma alacağı talebine yönelik gecikmeler nedeniyle hak kaybı da yaşanabilmektedir. Uygulamada, katkı payı ile katılma alacağının karıştırılması taraflar ve vekilleri için önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, katılma alacağı ile ilgili hak iddiasında bulunacak kişilerin hem Yargıtay kararlarını hem de uygulamada karşılaşılan güncel sorunları yakından takip etmeleri doğru ve hızlı bir sonuç almak için büyük önem taşır.
Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?
Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.
Lütfen unutmayın;
- Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
- Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.