Geriye Dönük Sigorta Primi Davası Nasıl Açılır?
“Geriye Dönük Sigorta Primi Davası nasıl açılır, nereye başvurulur, hangi belgeler gerekir?” Bu dava; sigortasız ya da eksik bildirilmiş çalışmanın tespiti ve primlerin geriye dönük tahakkuku için açılan SGK hizmet tespiti davasıdır. Yetkili iş mahkemesidir; amaç, sigortalılık başlangıcı ve eksik prim günlerinin tespitidir.
Not: Hizmet tespiti davalarında zorunlu arabuluculuk şartı yoktur.
Açmadan önce güçlü deliller (tanık, bordro, maaş dekontu, yazışmalar) toplayın. 5 yıllık hak düşürücü süreyi kaçırmayın. Uygun dava dilekçesi ile işveren aleyhine, SGK’nın da gösterildiği şekilde başvurulur. Adımları, gerekli evrakları ve pratik ipuçlarını bu rehberde bulacaksınız; kısaca, Geriye Dönük Sigorta Primi Davası sürecini netleştireceğiz.
Geriye Dönük Sigorta Primi Davası Nedir?
Hizmet Tespit Davasının Tanımı
Hizmet tespit davası, çalışanların sigortasız ya da eksik sigortalı çalıştırıldıkları günlerin tespit edilmesi amacıyla açılan bir davadır. Özellikle pek çok işçi, işe başladığı halde sigorta primlerinin hiç yatırılmadığını ya da eksik yattığını fark ettiğinde bu davaya başvurur. İşte bu durumda, işçi çalıştığı dönemin SGK’ya bildirilmemiş olduğunu kanıtlamak ve bu günlerin resmi olarak sosyal güvenlik kayıtlarına işlenmesini sağlamak için hizmet tespit davası açar. Böylece geriye dönük sigorta primi alınmasının da yolu açılmış olur.
Hizmet tespit davasında esas amaç; işçinin, fiilen çalıştığı halde sigortalı gösterilmediği günlerin tespitidir. Bu sayede hem gelecekteki emeklilik hakları hem de sosyal güvenlikten doğan diğer hakları güvenceye alınır.
Yasal ve Hukuki Dayanaklar
Geriye dönük sigorta primi talebinin temel dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’dur. Özellikle 5510 sayılı kanunun 86. maddesi hizmet tespit davalarına açıkça yer verir. Ayrıca 818 sayılı Borçlar Kanunu ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri de bu konuda yol göstericidir.
Yargıtay’ın bu konuda verdiği emsal kararlar ve içtihatlar da mahkemelerin yolunu aydınlatır. SGK mevzuatı uyarınca, işverenin her bir çalışanı için işe başlamadan en geç bir gün önce iş bildirgesi vermesi ve primlerini doğru yatırması gerekmektedir. Eğer bu yükümlülükler yerine getirilmemişse, SGK’ya veya mahkemeye başvuru hakkı doğar.
Geriye Dönük Sigorta Primi Hangi Durumlarda Talep Edilebilir?
Geriye dönük sigorta primi, genellikle işverenin çalışanı sigortasız çalıştırdığı veya eksik prim bildirdiği durumlarda talep edilir. Bu talep en çok;
- Hiç sigorta bildirimi yapılmadan çalışan kişilerde,
- İşe giriş bildirgesi verilse bile primlerin eksik yatırılması halinde,
- Kayıt dışı çalışma yani “kayıt dışı işçilik” söz konusu olduğunda,
- Özellikle iş kazası ya da meslek hastalığı yaşayan çalışanların, hak kaybı yaşamamaları için
karşımıza çıkar.
Bazı işyerlerinde işçi ile işveren arasında sözlü anlaşma yapılıp sigorta primleri yatırılmaz. Ya da işveren, sigorta bildiriminde işçinin gerçekte çalıştığından daha az gün bildirebilir. Tüm bu hallerde işçi, SGK’ya veya doğrudan iş mahkemesine başvurarak geriye dönük sigorta primi talebinde bulunabilir. Eğer işçi hayatını kaybetmişse, hak sahipleri de bu davayı açma hakkına sahiptir.
Geriye dönük sigorta primi, işçinin emeklilikten sağlıktan ve diğer sosyal güvenlik haklarından en iyi şekilde yararlanabilmesi için hayati önemdedir.✨
Kimler Dava Açabilir?
Geriye dönük sigorta primi davası yani hizmet tespit davası, hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalışan ve SGK kayıtlarında eksik ya da hiç görünmeyen işçiler tarafından açılabilir. Eğer bir işçi, sigortasız veya eksik gün ile çalıştırıldığını düşünüyorsa, bu dava hakkına sahiptir. Ayrıca, işçi vefat etmişse onun kanuni mirasçıları (eş, çocuk, anne-baba gibi hak sahipleri) da bu davayı açabilir. Dava tamamen bireysel bir hak olup işçinin çalıştığı süreyle ilgili olduğunu hatırlatmak gerek.
Davalı ve Davacı Taraflar
Geriye dönük sigorta primi davasında davacı taraf genellikle işçi veya ölmüş işçinin yasal mirasçılarıdır. Davalı ise, işçiyi çalıştırdığı halde SGK’ya bildirim yapmayan işveren ya da işverenin yasal temsilcileridir. SGK da genellikle davada taraf olur. Yani bir yanda işçinin sigortasını eksik gösteren veya hiç göstermeyen işveren, diğer yanda işçi veya hak sahipleri olur. Mahkemede kimi zaman hem işverene hem de SGK'ya karşı dava açılabilmektedir.
Hizmet Sözleşmesi ve Çalışma İspatı
Bu davayı açabilmek için hizmet sözleşmesine dayalı olarak fiilen çalışılmış olması gereklidir. Yani kişi tescilli bir işveren yanında, işçi sıfatıyla çalışmış olmalıdır. Mahkeme sürecinde esas olan, işçinin gerçekten o işyerinde çalıştığını yazılı belgeler, tanık beyanları, bordro ve benzeri delillerle ispat etmesidir. Şahitler, banka dökümleri, kamera kayıtları gibi farklı delil türleri de kullanılabilir. İspat yükü çoğunlukla davacıya, yani sigortasız çalıştığını iddia eden işçiye aittir.
SGK'ya Bildirim ve Ön Başvuru Gerekliliği
Hizmet tespit davası açmadan önce SGK’ya başvurmak veya durumu bildirmek zorunlu değildir. Yani mahkemeye gitmeden önce SGK’dan herhangi bir hak arama veya müracaat işlemi yapılmasına gerek yoktur. Ancak istisnai bazı durumlarda, örneğin sigortalılığın başlangıç tarihinin düzeltilmesi gibi yenilik doğuran durumlarda ön başvuru yapılması gerekebilir. Genel kural; eksik ya da hiç bildirilmeyen hizmetler için doğrudan dava açılabilmesine imkan tanır.
Geriye Dönük Prim Talebinin Şartları
Geriye dönük prim talebinin yani hizmet tespit davası açmanın bazı temel şartları vardır:
- İşçinin hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalışmış olması (bağımlılık, işyerine aitlik, ücret alma).
- Çalışmanın SGK tarafından tespit edilememesi veya eksik gösterilmesi.
- Dava konusu hizmetin sona erdiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerekir (hak düşürücü süre).
- İşçinin kendi kusuruna dayalı bir durumun olmaması.
- Hizmetin kanunen sigortalanması zorunlu bir iş olması. Bu şartlar sağlandığında hak sahipleri mahkemede geriye dönük sigorta primlerini talep edebilirler. Özellikle sürelere çok dikkat etmek gerekir, aksi takdirde dava hakkı kaybedilebilir.
Geriye Dönük Sigorta Primi Davası Nasıl Açılır?
Dava Açma Süreci Adım Adım
Geriye dönük sigorta primi davası, diğer adıyla hizmet tespit davası, belirli adımlar izlenerek açılır. Dava sürecinin temel amacı, kişinin sigorta primlerinin eksiksiz şekilde yatırıldığının tespit edilmesini sağlamaktır. Adımlar şu şekilde özetlenebilir:
- Öncelikle, çalışanın ilgili tarihlerde hizmet verdiğini gösteren deliller toplanır.
- Dava şartı ve zamanaşımı süresi kontrol edilir.
- Gerekli belgelerle birlikte ayrıntılı bir dava dilekçesi hazırlanır.
- Dava, yetkili ve görevli İş Mahkemesi’ne fiziki veya elektronik ortamda verilir.
- Dava sürecinde mahkeme tarafından deliller ve tanıklar dinlenir, gerekli bilirkişi incelemesi yapılır.
- Mahkeme, hizmetin varlığına ve primlerin yatırılmadığına kanaat getirirse kararı açıklar.
Dilekçe Hazırlığı
Dilekçe, geriye dönük sigorta primi davası açmanın en önemli adımıdır. Türkçe ve anlaşılır şekilde hazırlanmalıdır. Dilekçede özellikle şu başlıklar yer almalıdır:
- Davacının ve davalının kimlik bilgileri,
- Çalışma süresi ve çalışılan işyeri,
- Hangi döneme ilişkin geriye dönük primin talep edildiği,
- Primlerin yatırılmadığına ilişkin iddialar,
- Talep edilen yasal haklar,
- Dayanılan hukuki sebepler,
- Deliller (bordro, tanık, banka kayıtları vb.).
Dilekçenin hatasız ve eksiksiz olması çok önemlidir. Yanlış bilgi ya da eksik ifade dava sürecini uzatabilir.
Gerekli Belgeler
Geriye dönük sigorta primi davasında kullanılacak belgeler, davanın ispat yükünü kolaylaştırır. En çok istenen ve faydalı olan belgeler:
- Maaş bordroları,
- Banka dekontları ve hesap dökümleri,
- Çalışma arkadaşlarının tanıklık beyanları,
- İşe giriş-çıkış bildirgeleri,
- Varsa işyeri sicil dosyasından alınan belgeler,
- SGK kayıtları ve eski yazışmalar,
- İş sözleşmesi, varsa karşılıklı yazışmalar veya işyerine ait kart okuyucu, kamera kayıtları.
Belgeler ne kadar anlaşılır ve güvenilir olursa, davanın olumlu sonuçlanma ihtimali artar.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Geriye dönük sigorta primi davası, İş Mahkemeleri’nde açılır. Eğer bulunduğunuz yerde iş mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemeleri iş mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Yetkili mahkeme ise genellikle:
- İşverenin veya işyerinin bulunduğu yer,
- Davacının (işçinin) ikametgah adresinin bulunduğu yer olabilir.
Davanın önce doğru mahkemeye açılması gerekir. Aksi durumda zaman ve hak kaybı yaşanabilir.
Davanın Takibi ve İşleyişi
Davanın açılmasından sonra, süreç mahkeme tarafından yönetilir ve şu şekilde devam eder:
- Mahkeme, dava dilekçesini ve eklerini inceler, eksik varsa tamamlanmasını ister.
- Davalı işveren ve SGK’ya dava tebliğ edilir, savunmaları alınır.
- Taraflar delillerini mahkemeye sunar, özellikle tanıklar dinlenir.
- Mahkeme, bilirkişi incelemesi veya yerinde keşif yapabilir.
- Hakim, hem yazılı hem tanıklı delilleri değerlendirir.
- Son aşamada karar verilir; hizmet tespiti yapıldığı takdirde SGK, eksik bildirilen günler için geriye dönük prim tahakkuk işlemi başlatır.
Dava süreci takip edilirken, mahkemeden gelen evraklara ve sürelerine dikkat etmek gerekir. Ayrıca herhangi bir eksiklik durumunda mahkemenin uyarılarını, hızlıca tamamlamak önemlidir. Eğer bir avukat ile çalışıyorsanız tüm resmi bildirimler ve süreçler avukatınız aracılığıyla takip edilir.
Dava, yaklaşık 6 aydan 1,5 yıla kadar sürebilir ve sonuçlandığında mahkeme kararı hem SGK’ya hem taraflara bildirilir. Kararın ardından SGK, geriye dönük prim işlemlerini başlatır ve işverenin yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.
Delil ve İspat Yöntemleri
Yazılı Deliller (Sözleşme, Bordro, Resmi Belgeler)
Yazılı deliller, geriye dönük sigorta primi davasında davanın en güçlü desteklerinden biridir. Bu tür davalarda hizmet sözleşmesi, ücret bordrosu, işyeri kayıtları, resmi yazışmalar ve SGK'ya yapılmış bildirimler çok önemlidir. İşçi ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesi, işçinin gerçekten çalıştığını ve hangi tarihlerde çalışmaya başladığını gösterir. Eğer ücret bordroları işçinin imzasını taşıyorsa, işverenin prim ödemesi gerektiği dönemler net şekilde ortaya çıkar. Aynı şekilde, işyerinin resmi evrakları, iş yeri yoklamaları, sigorta bildirgeleri ve noter onaylı belgeler de mahkemede güçlü delil olarak sunulabilir. Unutulmamalı ki, yazılı belge ne kadar çok ve açık olursa, ispat süreci o kadar kolay olur.
Tanık Beyanları
Tanık beyanları, davada yazılı belge olmadan ya da belgelerin yetersiz kaldığı durumlarda oldukça işe yarar. İşyerinde aynı dönemde çalışanlar, işçiyle birlikte benzer görevlerde bulunanlar ya da çevre esnaflar tanık olabilir. Tanıklar, işçinin gerçekten çalışıp çalışmadığını, hangi tarihler arasında faaliyet gösterdiğini ve hangi görevde bulunduğunu anlatır. Tanıkların ifadeleri, mahkemeye hizmetin fiilen verildiğini göstermek açısından kıymetlidir. Ancak tanıkların doğru, tarafsız ve samimi olması gerekir. Özellikle aynı işyerinden birden fazla bağımsız kişinin tanıklığı, iddiaları daha sağlam temellere oturtur.
Diğer Deliller (Kamera Kaydı, Banka Hareketleri)
Diğer deliller ise teknolojik ya da ekonomik izler olarak mahkemelerde karşımıza çıkar. Özellikle kamera kayıtları, işyerinde bulunulup bulunulmadığını ispat edebilir. Eğer işyerinde güvenlik kamerası varsa ve kayıtlar saklanmışsa, belirli tarihte işçinin işyerinde olduğu ispatlanabilir. Banka hareketleri ve maaş ödemeleri de önemli delil sayılır. İşçiye düzenli yapılan banka ödemeleri, prim ödemesinin yapılmadığı dönemde dahi çalışma olduğunu gösterebilir. Ayrıca iş yeri giriş-çıkış kartı kayıtları, telefon görüşmeleri, e-posta yazışmaları veya WhatsApp mesajları da bazı mahkemelerde dikkate alınabilir. Hatta bordroların elektronik ortamda sunulması, çalışma ispatında destekleyici olabilir.
İspat Yükü Kime Aittir?
İspat yükü, bu tür davalarda genelde işçidedir. Yani geriye dönük sigorta primi davası açan kişinin asıl amacı, fiilen çalıştığını ispatlamaktır. İşçi, iddialarını yazılı delil, tanık veya diğer kanıtlarla desteklemelidir. Ancak işçi, bir başlangıç delili sunduğunda, örneğin bir yazılı evrak veya banka ödemesi gösterdiğinde, artık işverenin ispat yükümlülüğü doğar. Yani işveren, işçinin o tarihte çalışmadığını ya da sigortalı olmadığını kanıtlamak zorunda kalır. Mahkemeler, özellikle işçi lehine yorum yapan sosyal güvenlik mevzuatını dikkate alır ve delil yetersizliğinde bile işçinin beyanını ön planda tutabilir. Sonuçta davada kim iddiada bulunuyorsa, o iddianın ispatı için gerekli delilleri sunmakla yükümlüdür.
Davada Dikkat Edilmesi Gerekenler
Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler
Zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, geriye dönük sigorta primi davası açanlar için çok kritiktir. Hizmet tespit davalarında, işçinin işten ayrıldığı yılı takip eden yılbaşından itibaren 5 yıl içinde dava açması gerekir. Yani bu sürede başvuru yapılmazsa, mahkeme davayı reddedebilir.
Ancak, işçi hala o iş yerinde çalışıyorsa veya çalışırken vefat etmişse, süre işlemeye başlamaz. Bu nedenle çalışanın fiili durumu ve işten ayrılış tarihi mutlaka dikkate alınmalıdır. Ayrıca bazı özel durumlarda hakkın kötüye kullanılmaması için mahkemeler daha esnek davranabilir. Yine de, çoğu zaman 5 yıllık süreyi kaçırmak hakkın tamamen kaybına yol açar.
Avukatla Takip Zorunluluğu ve Yararları
Avukatla takip zorunluluğu olmasa da, geriye dönük sigorta primi davası sürecinin karmaşıklığı nedeniyle bir avukatla çalışmak büyük avantaj sağlar. Çünkü bu tür davalarda delil toplamak, tanık ifadelerini düzenlemek ve yasal prosedürleri eksiksiz yerine getirmek gerekir.
Avukatsız açılan davalarda eksik dilekçe, yanlış adres, hatalı delil sunumu gibi durumlar davanın kaybedilmesine sebep olabilir. Ayrıca usul hataları nedeniyle zaman aşımları yaşanabilir. Bir avukat tarafından hazırlanan dava dilekçeleri ve takibi, kişinin haklarını tam anlamıyla korur ve sürecin hızlanmasını sağlar.
Eksik veya Yanlış Bildirimin Sonuçları
Eksik veya yanlış bildirilen hizmetler ve sigorta günleri, hem çalışan hem de işveren açısından önemli sonuçlara yol açar. Çalışan için, hem emeklilik tarihinde gecikme olur hem de işsizlik, sağlık gibi sosyal haklardan faydalanmak zora girer. Eksik sigorta bildirimi, ileride emeklilik maaşı ve yaş hesaplamalarında ciddi kayıplara yol açar.
İşveren açısından ise, eksik ya da yanlış bildirim ciddi SGK incelemelerine ve idari para cezalarına neden olur. SGK, eksik bildirilen primler için geriye dönük alacakları belirler ve gecikme faizi uygular. Ayrıca işveren hakkında suç duyurusunda bulunulabilir ve kamu zararından sorumlu tutulabilir.
SGK ve İşverenin Sorumlulukları
SGK ve işverenlerin sorumlulukları davanın seyrinde önem kazanır. SGK, gelen talepleri zamanında incelemek, dava sırasında dosyadaki evrakları ibraz etmek ve mahkemeye bilgi vermekle yükümlüdür. Eksik işlem veya cevap vermeme gibi durumlar, SGK'nın davada yükümlülüklerini yerine getirmediğini gösterebilir.
İşveren ise çalışanın hizmetlerini, işe giriş ve çıkışları ile ödenen primleri doğru bildirmek zorundadır. Kanuna aykırı bildirim veya hiç bildirimde bulunmama durumunda işveren ağır yaptırımlarla karşılaşır. Mahkeme kararıyla hizmet süresi tespit edilen çalışan için işveren, eksik yatırılan primleri sonradan ödemek zorunda kalır ve faiz ile idari para cezası da eklenir. Bu yüzden işverenlerin yasal yükümlülüklerine dikkat etmeleri gerekir.
Davanın Sonuçları ve Etkileri
Geriye Dönük Primlerin Hesaplanması ve Ödenmesi
Geriye dönük sigorta primi davası sonuçlandığında, mahkeme işçinin geçmişte sigortasız olarak çalıştığını tespit ederse, eksik bildirilmiş hizmetler dikkate alınır. Bu durumda işçinin fiilen çalıştığı dönemler için SGK’ya bildirilmemiş olan sigorta primleri hesaplanır. Hesaplama yapılırken, işçinin maaşı, çalışma süresi ve SGK’ya bildirilmesi gereken prim oranları esas alınır. Mahkeme kararı sonucunda işverenin bu günler için primleri SGK’ya ödemesi gerekir. SGK, bu geriye dönük primleri gecikme zammı ve faiziyle birlikte tahsil eder.
SGK Kayıtlarının Düzeltilmesi
Mahkeme kararı kesinleştiğinde, SGK kayıtlarının düzeltilmesi zorunlu hale gelir. Yani, işçinin fiilen çalıştığı ama kayıtlara geçmeyen günler, SGK hizmet dökümüne eklenir. Bu düzenleme sayesinde işçi hem kıdemine hem de emeklilik sürecine ilişkin haklarını tam olarak elde edebilir. SGK, mahkeme kararına dayanarak sistemdeki hizmet sürelerini günceller ve işçi hak ettiği prim günlerini kazanır.
İşveren Açısından Yaptırımlar
İdari Para Cezaları
Geriye dönük sigorta primi davası sonucunda işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği tespit edilirse, SGK tarafından idari para cezası kesilir. SGK, sigortasız işçi çalıştıran veya hizmet bildirimini eksik yapan işverenlere oldukça yüksek oranlarda para cezası uygular. Ceza miktarı, bildirim yapılmayan işçi ve süreye göre değişiklik gösterebilir. İşveren hem primleri ödemekle hem de bu cezalardan sorumlu olur.
Geriye Dönük Prim Alacakları ve Faiz
İşveren, geçmişe dönük olarak ödemediği sigorta primlerini faiz ve gecikme zammı ile birlikte SGK’ya ödemek zorundadır. Mahkeme kararı çıktığında, SGK geriye dönük prim borcunu hesaplar ve işverene bildirir. Bu borçlar ödenmezse, SGK tahsilat işlemlerini başlatır. Ayrıca SGK, ödemelerin gecikmesi halinde fazladan faiz alır. Bu durum işveren açısından hem maddi hem de hukuki anlamda ciddi yükümlülükler doğurur.
İşçi Açısından Hak Kazanımı
Emeklilik Süreci ve Haklar
Geriye dönük sigorta primi davası sonucunda işçi için en önemli avantajlardan biri, emeklilik sürecinde eksik günlerinin tamamlanmasıdır. Mahkeme kararı ile birlikte işçinin SGK’da eksik görünen prim günleri tamamlansa da, bu sayede işçinin emeklilik hakkı elde etme süresi öne çekilir. Yani işçi daha erken emekli olabilir ve emeklilik maaşı artabilir. Eksik bildirilen dönem, artık işçinin toplam prim günü hesabına dahil edilir.
Diğer Sosyal Güvenlik Hakları
Dava sonucunda, işçinin diğer sosyal güvenlik hakları da olumlu yönde etkilenir. Özellikle iş kazası, meslek hastalığı ya da malullük durumlarında işçinin geriye dönük kazanılan prim günleri büyük önem taşır. Ayrıca, işsizlik maaşı, kıdem tazminatı veya rapor parası gibi konularda da işçi daha avantajlı hale gelir. Özetle, geriye dönük sigorta primi davası ile işçinin sosyal güvenlik şemsiyesi genişler ve yasal koruması artar.
1 Günlük Hizmet Tespit Davaları
1 günlük hizmet tespit davaları, özellikle emekliliğe esas sigorta başlangıç tarihi konusunda çok sık gündeme gelir. Bu dava türü, kişinin işe girişi SGK kaydına işlenmiş olsa bile, fiilen sadece bir gün çalışıldığı ve bu günün kuruma doğru şekilde bildirilmediği iddiasıyla açılır. Özellikle EYT ve prim günü eksik olanlar için, o tek günün tespiti bile emeklilik hakkı açısından kritiktir. Yargıtay, bu tür davalarda gerçek bir çalışmanın olması gerektiğine ve bunun tanık, yazılı delil gibi kapsamlı şekilde ispatlanması gerektiğine dikkat çeker. Yani bir gün bile olsa çalışılması fiilen ispatlanamazsa bu gün sigorta başlangıcı olarak kabul edilmez. Ancak, fiili çalışma kanıtlanırsa, 1 günlük hizmet süresi bile resmi kayıtlara eklenebilir ve emeklilik tarihi buna göre belirlenir.
1999 Öncesi Geriye Dönük Hizmet Tespitleri
1999 öncesi geriye dönük hizmet tespit davaları, emekli olabilmek için 8 Eylül 1999’dan önce sigortalı çalışmaya başlayanlar bakımından hayati bir öneme sahiptir. Çünkü EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) gibi düzenlemelerden faydalanmak için bu kritik tarihten önce çalışmaya başlandığının ispatı gerekir. Ancak kanuna göre hizmet tespit davası, çalışmanın geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır. Yani bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Kişi, çalıştığı dönemi tanık, bordro gibi delillerle ispat etmekle yükümlüdür ve mahkemeler bu konuda çok hassastır. Mahkemeler, belgesi olmayan, yalnızca şüpheli tanık beyanlarına dayanan talepleri genellikle reddeder. Yargıtay, 1999 öncesi işçilikte geriye dönük hizmet tespitinde, mutlaka somut ve güçlü delillerin gerekliliğini vurgular.
Mahkemelerde Sıkça Karşılaşılan İtirazlar
Hizmet tespit davalarında mahkemelerde en sık karşılaşılan itirazlar şunlardır:
- Yetki itirazı: Davanın yanlış mahkemede açıldığı öne sürülür.
- Delil yetersizliği: Tanık beyanlarının çelişkili veya samimiyetsiz olduğu iddia edilir.
- Hak düşürücü sürenin geçmiş olması: Dava açma süresinin (genellikle 5 yıl) geçtiği savunulur.
- Çalışmanın fiili olmadığı: Dava konusu dönemde gerçekten çalışılmadığı, sigorta ilişkisinin şeklen kurulduğu iddia edilir.
- Yazılı delil eksikliği: Bordro, ücret ödeme kaydı veya yazılı belge olmadan sadece tanık beyanı ile hizmetin kanıtlanamayacağı öne sürülür. Bu itirazlar karşısında davacıların mümkün olduğu kadar kapsamlı belge ve tanık delilleri sunması çok önemlidir. Yargıtay’ın kararlarında, delil yetersizliği sık sık davanın reddine neden olmaktadır.
Yargıtay ve Danıştay Emsal Kararları
Yargıtay ve Danıştay, hizmet tespit davalarında birçok önemli ilkeyi ve örnek kararı ortaya koymuştur. Özellikle Yargıtay’ın 10. ve 21. Hukuk Daireleri, hizmetin gerçekten ve fiilen yerine getirildiğinin delillerle ispatlanmasını şart koşar. Yargıtay, sadece işe giriş bildirgesiyle yetinmez; çalışmanın varlığı için banka kayıtları, resmi bordro, yazılı belge ve güvenilir tanık anlatımlarını arar. Danıştay ise kamu çalışanlarıyla ilgili tespit davalarında, çalışmanın belgelenmesi bakımından daha katı bir tutum sergiler. Birçok emsal kararda, 5 yıllık hak düşürücü süreye uymayan başvuruların reddedildiği görülmüştür. Ayrıca Yargıtay, hizmet soyut iddialarla değil, somut ve inandırıcı kanıtlarla ispatlanmalıdır görüşünü benimser.
Bu nedenle, hizmet tespit davaları açarken Yargıtay ve Danıştay’ın örnek kararları dikkate alınmalı ve davanın delillerle güçlü şekilde desteklenmesine özen gösterilmelidir.
Alternatif ve Tamamlayıcı Hukuki Yollar
Arabuluculuk Şartı ve İstisnası
Arabuluculuk şartı ve istisnası, geriye dönük sigorta primi davalarında çokça merak edilen konular arasındadır. İş davalarında arabuluculuk, 2018 yılından itibaren zorunlu hale gelmiştir. Ancak hizmet tespit davaları ile SGK’ya karşı açılacak davalarda genellikle arabuluculuk zorunluluğu aranmaz.
Hizmet tespit davası, kamu düzeniyle ilgili bir dava olarak kabul edildiği için, çoğu zaman doğrudan mahkemeye başvurulabilir. Ancak işçi ile işveren arasında ücret, fazla mesai, ihbar ya da kıdem tazminatı gibi taleplerde arabuluculuk şarttır. Bundan dolayı, hangi taleple dava açıldığını iyi analiz etmek gerekir.
Hazırlanan dava dilekçesinde eğer hem hizmet tespiti hem de işçilik alacakları talep ediliyorsa, işçilik alacakları için önce arabulucuya gitmek gerekir. Aksi halde mahkeme, dava şartı eksikliği nedeniyle bu talepleri reddedebilir.
SGK’ya Başvuru Yolları
SGK’ya başvuru yolları, geriye dönük sigorta primiyle ilgili hak aramak isteyenler için önemli bir alternatif oluşturur. SGK’ya yazılı başvuru yapılabilir. Bu başvuruda, çalışılan dönem ve yapılan iş detaylıca anlatılarak, primlerin yatırılmadığı belirtilir ve durumun araştırılıp gerekli işlemlerin yapılması istenir.
SGK, yapılan başvuruyu inceler ve gerekirse işyeri kayıtlarını, bordroları ve diğer belgeleri talep edebilir. Gerekli görürse denetmen göndererek işyerinde inceleme de yaptırabilir. Bu süreçte işçi, varsa elindeki belgeleri SGK’ya sunmalıdır. Ayrıca, şikayetler ALO 170 hattı üzerinden de iletilebilir.
Başvuru sonucuna göre SGK, eksik ödenen primlerin tamamlanmasını ve işverenin gerekli düzeltmeleri yapmasını isteyebilir. Eğer SGK başvurusu reddedilirse, bu durumda mahkemeye başvuru yolu her zaman açıktır.
İdari Başvuru ve Cevap Bekleme
İdari başvuru ve cevap bekleme gerekliliği, bazen karıştırılan bir başka aşamadır. Birçok kişi mahkemeye başvurmadan önce SGK’ya başvurmak zorunda olup olmadığını merak eder. Hizmet tespit davalarında, doğrudan mahkemeye gitmek mümkündür. Ancak pratikte, önce SGK’ya şikayette bulunmak yani idari başvuru yapmak faydalı olabilir.
SGK’ya yapılan başvuruda eğer çözüm sağlanamaz veya cevap verilmezse, başvuru sahibi yasal süreyi beklemek zorunda değildir, hemen dava açabilir. Ancak başvuru üzerine SGK işlem yaparsa, bazen daha kısa sürede sonuca ulaşmak mümkün olabilir.
Sonuç olarak, idari başvuru ve cevap bekleme, özellikle SGK’nın öncelikle düzeltme yapabileceği basit durumlarda tercih edilebilir. Ancak hizmet tespit davası gibi kamu düzenini ilgilendiren ve zamanaşımı süreleri olan davalarda, hak kaybı yaşamamak için doğrudan dava açmak çoğu zaman daha güvenli bir yol olarak tercih edilmektedir.