Belirsiz Alacak Davasında Islah Edilir Mi?

Belirsiz alacak davasında ıslah edilir mi? Kısaca: Evet, ancak ıslah ile talep artırım aynı şey değildir. HMK 107 kapsamında talep artırım bir usul işlemidir; ıslah ise HMK 176 ve devamı maddelerine göre ayrı ve kural olarak “bir kez” kullanılabilen bir haktır. Peki hangi aşamada, nasıl ve hangi sınırlarla?

Bu yazıda, uygulamadaki kritik soruları netleştireceğiz:

  • Talep artırım mı, ıslah mı? Aradaki fark ve strateji
  • Ne zaman yapılır? Süre, aşama ve tebliğ
  • Kaç kez yapılır? “Bir kez ıslah” kuralı ve istisnaları
  • Harç ve faiz etkisi ile zaman aşımı yansımaları
  • İçtihat çizgisi ve pratik notlar

Detaylara geçmeden, temel soruyu akılda tutalım: Belirsiz alacak davasında ıslah edilir mi?

Belirsiz Alacak Davasının Tanımı

Belirsiz alacak davası, hukukta çok sık karşılaşılan bir dava türüdür. Belirsiz alacak davası, özellikle alacak miktarının veya değerinin dava açıldığı anda tam olarak tespit edilemediği durumlarda başvurulan bir yoldur. Kişi, ne kadar alacağı olduğunu ya da zararın miktarını kesin bir şekilde bilemediğinde bu dava türünü tercih edebilir.

Belirsiz alacak davasında davacı, dava açılırken sadece alacağın varlığını ve konusunu belirtir. Alacağın tam miktarı ise yargılama sürecinde ortaya çıkınca net şekilde talep edilir. Bu uygulama sayesinde hak kayıplarının önüne geçilmeye çalışılır. Türkiye’de işçi alacakları, trafik kazasından kaynaklı tazminatlar, sigorta talepleri gibi farklı alanlarda sıkça kullanılır.

HMK 107. Madde ve Belirsiz Alacak Davası

HMK 107. madde, belirsiz alacak davasına yasal dayanağı sağlayan önemli bir düzenlemedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi, davacının alacağın miktarını veya değerini tam olarak belirleyememesi halinde, dava açmakta engel yaşamaması için bu imkanı sunar.

Bu maddeye göre, davacı dava dilekçesinde alacağın asgari bir kısmını da belirtebilir ve yargılama sırasında alacağını netleştirinceye kadar talebini artırabilir. Böylece, miktarı veya değeri başlangıçta kesin olarak belirlenemeyen alacaklar için davacıya hak kaybı yaşanmadan dava açma hakkı tanınmış olur.

Ayrıca HMK 107. madde sayesinde, davaların gereksiz yere reddedilmesinin ve davacıların tekrar dava açmak zorunda kalmasının önüne geçilir. Bu ortamda adaletin hızlı ve etkin şekilde sağlanması amaçlanır.

Belirsiz Alacak ve Kısmi Dava Arasındaki Farklar

Belirsiz alacak davası ile kısmi dava birbirine çok benzer gibi görünse de temelde önemli farklar bulunur.

Belirsiz alacak davasında, miktarın veya değerin tam olarak bilinmemesi davanın özünü oluşturur. Davacı, yalnızca belirleyebildiği kısmı veya minimum tutarı belirtir, geri kalan kısımlar ise yargılama sürecinde ortaya çıkar ve talep artırımı yapılır.

Kısmi davada ise, davacı toplam alacak miktarını bilse bile, sadece bir kısmı için dava açar. Yani burada önemli olan, davacının isteyerek tamamı yerine bir paydayı talep etmesidir. Kısmi davada sonradan istenmeyen kısım için ayrı dava açılması gerekebilir.

Bu nedenle, belirsiz alacak davası, miktar bilinmediğinde başvurulan pratik bir yol iken, kısmi dava çoğunlukla davacının stratejik tercihine dayanır. Ayrıca HMK 107. madde sadece belirsiz alacak davası için geçerli olup, kısmi davada talep artırımı için tekrar dava açılması gerekir. Bu ayrım uygulamada hem usul hem de hak kaybı açısından büyük önem taşır.

Islahın Tanımı ve Amacı

Islah kavramı, özellikle hukuk davalarında çok önemli bir yer tutar. Hukukta islah, taraflardan birinin yaptığı bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesine verilen addır. HMK m. 176’da islahın tanımı detaylı şekilde yer alır ve dava sırasında yapılmış olan işlem ve beyanlarda, yapılan hataların düzeltilmesine olanak sağlar.

Islahın temel amacı, yargılama sırasında şekil ve süre konularında yanlışlıklardan veya eksikliklerden dolayı taraflardan birinin maddi hak kaybına uğramasını engellemektir. Yani islah hakkı sayesinde; yanlış, eksik veya hatalı yapılan bir işlemin düzeltilerek, adil bir yargılama yürütülmesi hedeflenir.

Kısaca; ıslahtan amaç, davanın özüne etki eden önemli usul hatalarının bir defaya mahsus olarak düzeltilmesini sağlamaktır. Bu yol, özellikle tarafların haklarını tam anlamıyla koruyabilmesi için Türk hukukunda büyük bir güvencedir.

Tam ve Kısmi Islah Ayrımı

Islah usul hukukunda ikiye ayrılır: Tam islah ve kısmi islah.

Tam islah, davacının veya davalının, usul işleminde baştan sona değişiklik yapmasıdır. Yani davada ileri sürdüğü talepleri, dava konusunu veya nedenlerini tümden değiştirir. Örneğin, davacı açtığı bir alacak davasında, talep miktarını veya türünü tamamen değiştirerek yeniden, yeni bir dilekçe ile başvurabilir.

Kısmi islah ise, usul işleminin ya da taleplerin sadece belirli bir kısmında değişiklik yapılmasıdır. Mesela, dava değerinin bir kısmını artırmak, eksik kalan belgeleri veya vakaları tamamlamak gibi adımlar kısmi islah kapsamında değerlendirilir. Kısmi ıslahın temel özelliği, davanın temelini veya ana karakterini değiştirmemesi, sadece eksik veya yanlış olan noktaların düzeltilmesidir.

Kısaca; tam ıslah baştan sona değişiklik sağlar, kısmi islah ise dar bir alanda düzeltme ve ekleme imkan verir.

HMK'da Islahın Kapsamı ve Sınırları

HMK (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) m. 176-183 arasında islah işlemi ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. HMK'ya göre, her bir taraf sadece bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Yani, taraflar aynı davada ikinci defa islah talep edemez. Islah ancak tahkikat aşaması tamamlanana kadar yapılabilir. Tahkikatın sona ermesi, artık delillerin toplandığı, tarafların beyanlarının tamamlandığı aşamadır.

Ayrıca HMK sadece usul işlemlerinin islahına izin verir. Maddi işlemler, örneğin tarafların anlaşmasıyla sona eren sonuçlar, ıslaha konu edilemez. Islah hakkı ile, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı bir kereye mahsus olarak kaldırılır.

Özetle;

  • Bir dosyada her taraf bir kez islah hakkı kullanabilir.
  • Islah, sadece tahkikat sonuna kadar mümkündür.
  • Islah ile usul hatası ve eksiklikleri gidermek amaçlanır.
  • Islahın kötüye kullanımı önlenir ve istinaf/temyiz aşamasında ıslah yapılamaz.

Bu sınırlar, davanın uzamaması ve yargılamanın etkin yürütülmesi için getirilmiştir. Böylece hem tarafların hem de mahkemelerin daha adil ve öngörülebilir bir süreçte hareket etmesi sağlanır.

Belirsiz Alacak Davasında Islahın Yeri

Belirsiz Alacak Davasında Talep Artırımı

Belirsiz alacak davası, alacak miktarının tam olarak bilinemediği veya belirlenemediği durumlarda açılan bir dava türüdür. Uygulamada, davacı başlangıçta tahmini bir rakam belirtir ve davanın ilerleyen aşamalarında, gerçek alacak miktarı ortaya çıktıkça talebini artırabilir. Bu işleme talep artırımı denir. Özellikle işçilik alacakları gibi bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulan davalarda, davacı gerçek alacak miktarını sadece bilirkişi raporundan sonra öğrenebilir. Bu yüzden, rapor geldikten sonra talebini daha yüksek bir miktara yükseltmesi mümkündür.

Belirsiz alacak davasında talep artırımı HMK'nın 107. maddesiyle kolaylaştırılmıştır. HMK 107 sayesinde davacıya, davanın her aşamasında, hakkın miktarını öğrendiğinde bunu mahkemeye bildirme ve talep sonucunu artırma imkanı verilmektedir. Ancak, talebin artırılabilmesi için mutlaka alacağın en başta tam olarak belirlenememesi gerekir. Davacı, her yeni bilgiye ulaştığında talep miktarını artırma hakkına sahiptir.

Talep Artırımı ile Islah Arasındaki Farklar

Belirsiz alacak davalarında, talep artırımı ile ıslah arasında önemli farklar vardır ve bunların karıştırılması uygulamada hak kayıplarına yol açabilir. Talep artırımı, davacıya HMK'nın 107. maddesiyle tanınan, dava devam ederken ve miktar netleştikçe talebini artırma imkanını sağlar. Hiçbir özel usule, ayrıca ıslah harcına ya da ek bir dilekçe gerekliliğine bağlı değildir. Yazılı veya sözlü beyanla mahkemeye başvurularak talep artırımı yapılabilir.

Islah ise HMK 176 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir. Burada amaç, davacının daha önce yaptığı bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltebilmesidir. Islah ile talepte artış yapılmak istendiğinde, bu işlem için ek harç ödenir ve tam/detaylı bir ıslah dilekçesi hazırlanır. Ayrıca, ıslah sadece bir defa yapılabilir ve yargılamanın sonuna kadar ıslah mümkünken, hüküm kesinleşince ıslah yapılamaz.

Özetle, belirsiz alacak davasında talep artırımı HMK 107 ile hak sahibine kolaylık sağlarken, ıslah kurumu daha çok usul işlemlerinin düzeltilmesi ve kapsamlı değişiklikler için kullanılır. Talep artırımında harç ikinci plandayken, ıslah işlemleri harca tabidir ve prosedürü daha ayrıntılıdır.

Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi

Yargıtay, belirsiz alacak davasında talep artırımı ve ıslah uygulamaları konusunda bir dizi önemli karar almıştır. Yargıtay'a göre, talep artırımında davacıya herhangi bir kısıtlama getirilemez ve HMK 107 maddesi uyarınca, gerçek alacak miktarı anlaşıldığı anda dahi artırıma izin verilmesi gerekir. Yargıtay’ın bazı kararlarında, belirsiz alacak davası açıldıktan sonra bilirkişi raporu veya karşı tarafın beyanları ile alacak miktarı kesinleştiğinde, hemen ilgili mahkemeye başvurarak talebin artırılabileceği belirtilmiştir.

Öte yandan, Yargıtay ıslah ile yapılan taleplerle talep artırımının karıştırılmaması gerektiğini sıklıkla vurgulamaktadır. Islah, normal davalarda talep değişikliği için zorunlu ve harca tabiyken, belirsiz alacak davalarında artırımlar için ek harca veya ıslah yoluna gerek yoktur. Yargıtay, uygulamada dava tipinin/fazlasının belirlenebilir olup olmamasını ve talep artırımının zamanlamasını titizlikle denetlemektedir.

Sonuç olarak, Yargıtay kararları, talep artırımının kolaylaştırılması gerektiğine, ıslah ile talep artırımı arasındaki farkların korunmasına ve gereksiz hak kayıplarının önlenmesine özellikle dikkat çekmektedir. Hak arayanların Yargıtay’ın içtihatlarına uygun işlem yapması, pratikte büyük önem arz etmektedir.

Belirsiz Alacak Davasında Islah Nasıl Yapılır?

Islah Dilekçesi ve Usulü

Islah dilekçesi, belirsiz alacak davasında talebin artırılması ya da eksik veya yanlış hususların düzeltilmesinde kullanılır. Davacı, yargılama sırasında islah dilekçesi sunarak talebini arttırabilir ya da talebini netleştirebilir. Usule uygun bir islah yapmak için, islah dilekçesinin davaya bakan mahkemeye yazılı şekilde sunulması gerekir. Bu dilekçede hangi kısımların değiştirildiği, talebin ne kadar arttığı ve buna dair gerekçelerin açıkça ifade edilmesi önemlidir. Mahkemeye sunulan islah dilekçesiyle birlikte, eski talep değiştirilmiş olur ve dava bu yeni talepler üzerinden yürütülür. Usul kurallarına uyulmadan verilen islah dilekçeleri işleme alınmaz ve hak kaybına yol açabilir.

Harç Yükümlülüğü ve Harç Hesaplaması

Belirsiz alacak davalarında islah ile talep değeri artırıldığında, artırılan kısım için ayrıca harç yatırılması gerekir. İlk açılan davada yalnızca belirli bir harç ödenirken, islah yoluyla artırılan miktar için ek harç alınır. Harç hesaplamasında, eklenen tutarın dava değeri olarak kabul edilmesi gerekir. Yani, örneğin başlangıçta 10.000 TL olarak açılmış bir dava, islah ile 30.000 TL'ye çıkartılırsa, ek 20.000 TL’lik kısım için ayrıca nispi harç ödenir. Harç miktarını doğru hesaplamak için mutlaka yürürlükteki harçlar kanunu ve tarife esas alınmalıdır. Harç eksik yatırılırsa dava aşamasında tamamlanması gereklidir, aksi takdirde hak kaybı yaşanabilir.

Zamanlama ve Süreler

Islah hakkı, yargılamanın sona ermesine kadar kullanılabilir. HMK’ya göre karar verilinceye, yani hüküm kurulmadan önce islah yapılabilir. Islahın en doğru zamanı genellikle bilirkişi raporunun alınmasından ya da davalı cevaplarını verdikten sonra ortaya çıkar. Çünkü bu aşamalarda talep konusu genellikle netleşmiş olur. Ancak, yargılamanın bittiği, yani karar verilmek üzere son sözlerin söylendiği aşamadan sonra islah mümkün değildir. Yine de uygulamada mahkemeler tarafından, son sözler söylendikten sonra yapılan islah talepleri reddedilir. Bu yüzden süreye çok dikkat etmek gerekir.

Islahın Sınırları ve Sayısı

Islah hakkı kural olarak herkes tarafından dava başına bir kez kullanılabilir. HMK'ya göre bir kişi aynı davada ikinci defa islah yapamaz. Birinci ıslahtan sonra yeniden islah yapılması kabul edilmediği için, hangi taleplerin ve düzeltmelerin yapılacağı iyi planlanmalıdır. Islah sadece davacıya değil davalıya da tanınan bir haktır. Ancak bazı durumlarda, örneğin teknik düzeltme niteliğinde olan ve esaslı değişiklik yapmayan beyanlarda, mahkemeler ikinci bir islahı kabul edebilir. Fakat genel kural bir davada bir defa islah hakkı olduğudur.

Bu başlıkta, belirsiz alacak davalarında usulüne uygun ıslah yöntemleri, harç ödemeleri, sürelere uyum ve islah hakkının nasıl ve kaç kez kullanılacağı hakkında pratik bilgiler yer almaktadır. Hak kaybı yaşamamak için tüm süreçte dikkatli davranmak önemlidir.

Dosya Aşamalarında Islah ve Talep Artırımı

Dosya aşamalarında ıslah ve talep artırımı, davanın farklı noktalarında uygulanabilen hukuki imkanlardır. Özellikle belirsiz alacak davası açıldığında, dava miktarı başta net olarak belirtilemediği için, dosya ilerledikçe somutlaşan bilgilere göre talepler artırılabilir. Talep artırımı, genellikle davalıya cevap süresi geçtikten sonra veya deliller toplandıktan sonra gündeme gelir.

Islah ise, davacıya bir defaya mahsus olarak iddia ve taleplerini tamamen veya kısmen değiştirme hakkı tanır. Her iki müessese de, davanın başından itibaren hüküm verilene kadar kullanılabilir. Yani, dosya karar aşamasına gelmeden önce hem talep artırımı hem de ıslah mümkündür. Ancak, mahkemenin karar verdiği aşamadan sonra ıslah yapılamaz.

Dava sürecinde, alınan bilirkişi raporu, yapılan inceleme veya ortaya çıkan yeni bilgiler ışığında hem ıslah hem de talep artırımı uygulaması pratikte sıkça görülmektedir. Avukatlar genellikle dava aşamalarını takip ederek, en uygun zamanda ıslah ve talep artırımını yapmayı tercih ederler.

Bozmadan Sonra Islah Mümkün müdür?

Bozmadan sonra ıslah mümkün müdür sorusu, uygulamada çok merak edilen bir konudur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, dosyanın temyiz incelemesi sonucu bozulmasından sonra davanın yeniden görülmesi sırasında ıslah yapılabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır: Islah, bozma kararının kapsamına aykırı olamaz.

Yani, Yargıtay’ın bozduğu kısımla ilgili olarak ve bozma sebebi düzeltilerek ıslah yapılabilir. Tamamen yeni bir talep veya Yargıtay’ın bozma nedenine uygun olmayan bir ek talep ise kabul edilmez. Ayrıca, bozmadan sonra yapılan ıslah için yeniden harç yatırılması gerekir.

Kısacası, bozmadan sonra da ıslah mümkündür, ama ıslah yetkisi Yargıtay’ın bozma gerekçeleriyle sınırlıdır. En doğru uygulama için mahkeme kararını ve Yargıtay'ın bozma gerekçesini iyi analiz etmek gerekir.

Islah ve Talep Artışı Sonrası Faiz Başlangıç Tarihi

Islah ve talep artışı sonrası faiz başlangıç tarihi de, davacı açısından büyük önem taşır. Çünkü, talep edilen miktarın artırılması veya yeni hakların davaya dahil edilmesiyle ödeme yükümlülüğünün geçmişe mi, yoksa artırıma mı dayanacağı tartışılır.

Uygulamaya göre, belirsiz alacak davalarında dava tarihi itibarıyla talep edilen kısım için faiz işlemiştir. Ancak, ıslah veya talep artırımı ile eklenen miktar için, faiz başlangıç tarihi genellikle ıslah veya talep artırımının yapıldığı tarihtir. Yani, ilk başta istenen kısım için davanın açıldığı gün, artırılan fazlalık için ise artırıma ilişkin dilekçenin sunulduğu tarih faiz başlangıcı kabul edilir.

Bu konuda Yargıtay kararları da oldukça nettir. Davalıyı haksız çıkarmamak ve sürpriz yaratmamak için, artırılan ya da ıslah edilen miktarın faiz başlangıcı çoğunlukla artırma/ıslah tarihinden başlatılır. Ancak bazı hallerde, alacağın davadan önce muaccel olmasına bağlı olarak, mahkeme eski tarihleri de faiz başlangıcı olarak kabul edebilir.

Her durumda, taleplerinizi net belirlemeniz ve özellikle faiz başlangıç tarihinizi açıkça belirtmeniz büyük önem taşır. Aksi halde, mahkeme farklı bir tarihi esas alabilir. Bu yüzden, talep artışı ve ıslah dilekçelerinde faizle ilgili taleplerinizi açık yazmanız gerekmektedir.

Belirsiz Alacak Davasında Islah ile İlgili Önemli Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi Kararları

Emsal Kararlar ve Uygulama Esasları

Belirsiz alacak davasında ıslah konusu, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında sıkça ele alınan ve uygulamada yön gösteren bir husustur. Emsal kararlar, hem talep artırımının nasıl yapılacağına hem de ıslahın sınırlarına dair önemli esaslar belirlemiştir. Özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve 22. Hukuk Dairesi’nin verdiği kararlar uygulama açısından dikkatle incelenir.

Yargıtay’ın birçok kararında; belirsiz alacak davasında, davacı taraf alacağını kesin olarak belirlediği anda ıslah yoluyla talebini artırabileceği belirtilmiştir. HMK 107. madde uyarınca, mahkeme sürecinde ortaya çıkan yeni bilgilere dayanarak talebin artırılması mümkündür. Ancak, Yargıtay bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiğine de vurgu yapmaktadır.

Bir diğer önemli uygulama esasında Yargıtay, ıslah hakkının davanın her aşamasında kullanılabileceğini, ancak ıslah limitinin ikinci ıslahla sınırlandığını belirtmiştir. Ayrıca, talep artırımında yapılan ıslah sonrasında yatırılması gereken ıslah harcının, karar verilmeden önce yatırılması gerektiği yönünde net kararlar bulunmaktadır.

Bazı kararlar, ıslah yoluyla yapılan talep artırımının geçmişe etkili olamayacağını da açıkça ortaya koymuştur. Yani talep edilen miktarın ancak ıslah dilekçesinin sunulmasından itibaren geçerli olacağı vurgulanmıştır. Bu noktada kararlar arasında birlik bulunduğu söylenebilir.

Uygulamada Yargıtay’ın rehber niteliğindeki kararlarına göre:

  • Talep artırım dilekçesi, davacı tarafından mahkemeye bildirilmelidir.
  • Eksik harçlar tamamlandığında, artırılan miktar üzerinden karar verilebilir.
  • Aynı taleple, birden çok ıslah yapılamaz.

Mahkemelerin Karşılaştığı Sorunlar

Mahkemeler, belirsiz alacak davalarında ıslah uygulamasıyla ilgili çeşitli pratik sorunlar yaşamaktadır. Karşılaşılan başlıca sorunlardan biri, ıslahın zamanlaması ve usulüne ilişkindir. Özellikle, talep artırımının ne zaman yapılacağı, hangi aşamada ıslahın mümkün olacağı ve buna ilişkin sürenin kaçırılması halinde ne olacağı mahkemelerin sıkça değerlendirdiği konular arasındadır.

Bir diğer önemli sorun, ıslah harcının doğru şekilde yatırılmaması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Zamanında ve eksiksiz harç yatırılmazsa mahkeme, artırılan miktar üzerinden hüküm kuramamaktadır. Bazı davalarda davacı taraf, talebini artırdıktan sonra harcı yatırmada gecikiyor ve bu durum dosyanın uzamasına neden olabiliyor.

Mahkemelerin yaşadığı bir diğer zorluk, ikinci kez ıslaha başvurulmasıdır. Yargıtay içtihatlarına göre, ikinci defa ıslaha izin verilmemektedir. Ancak uygulamada, davacının bunu gözden kaçırması halinde usul ekonomisi zarar görebiliyor ve ek süre talepleriyle süreçler uzayabiliyor.

Ayrıca, bazı davalarda tarafların mahkemeye sunduğu bilgi ve belgelerin yetersiz olması, miktarın doğru tespit edilmesini zorlaştırıyor. Bu da ıslah talebinin reddedilmesine veya eksik karar verilmesine yol açabiliyor.

Son olarak, mahkemeler zaman zaman, ıslah edilen miktarın faiz başlangıç tarihinin doğru tespitinde de sorunlar yaşamaktadır. Yargıtay’ın bu konudaki kararlarına rağmen, uygulamada birlik sağlamak her zaman kolay olmamaktadır.

Bu yüzden, hem emsal kararların dikkatle incelenmesi, hem de mahkemelerin karşılaştığı sorunlara pratik ve hızlı çözümler geliştirilmesi hem tarafların hak kaybını engeller hem de adil bir yargılama sürecine destek olur.

Belirsiz Alacak Davasında Islahın Hukuki ve Pratik Sonuçları

Zamanaşımı ve Islah

Belirsiz alacak davasında zamanaşımı ve ıslah ilişkisi uygulamada çok önemli bir konudur. Zamanaşımı, bir alacağın dava edilebilmesi için tanınan süredir. Belirsiz alacak davasında, alacak miktarı veya değeri başta tam olarak bilinmediği için, davacı genellikle davasını açar ve eksik kalan kısmı ıslah ya da talep artırımı yoluyla tamamlar.

Bu noktada zamanaşımına dikkat edilmelidir. Islah ile artırılan kısım için zamanaşımı süresi, davanın açıldığı tarihe değil, ıslah tarihine göre değerlendirilir. Yani ilk açılan dava ile zamanaşımı kesilse de, sonradan ıslah edilen ve artırılan tutar için ayrıca zamanaşımının dolup dolmadığına bakılır. Eğer artırılan kısım açısından zamanaşımı geçmiş ise, bu kısım reddedilir. Bu yüzden, ıslah ile talep artırılmadan önce zamanaşımı süresinin geçip geçmediğinin kontrol edilmesi büyük önem taşır.

Fazlaya İlişkin Hakların Saklı Tutulması

Belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması uygulamada çok sık görülen bir durumdur. Davacı, alacağın miktarını bilmediği ya da kesinleştiremediği için, dava dilekçesinde "fazlaya ilişkin haklarım saklı kalmak kaydıyla" şeklinde bir ifade kullanır. Bu açıklama, ileride ortaya çıkabilecek, henüz bilinmeyen alacaklar için hak iddia etme imkanı sağlar.

Fazlaya ilişkin hakların saklanması durumunda, davacı taleplerini belli bir miktar üzerinden başlatır. Sonrasında ise, bilirkişi raporu ya da başka delillerle daha fazla bir alacak söz konusu olursa, ıslah ya da talep artırımı yapabilir. Ancak, her zaman fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun dava dilekçesinde net şekilde belirtilmiş olması gerekir. Ayrıca, bu haklar sınırsız değildir, zamanaşımı ve usul kuralları çerçevesinde kullanılabilir.

Islahın Geri Alınması ve Sınırları

Islahın hukuki sonuçlarının yanında, ıslahın geri alınması ve sınırları konusu da uygulamada önemlidir. Islah işlemi bir kez yapılıp, mahkemeye bildirildikten sonra esas olarak geri alınamaz. Çünkü ıslah tek taraflı irade beyanı ile yapılan, kesin ve bağlayıcı bir işlemdir. Yani davacı, ıslah ettiğini beyan etmişse bu işlemden vazgeçemez.

Yalnızca çok istisnai durumlarda ve karşı tarafın açık rızasıyla ıslah geri alınabilir. Mahkeme aşamasında taraflardan biri yanlışlıkla veya hatalı şekilde ıslah yapmışsa ve karşı taraf kabul ederse, o zaman geri alma işlemi mümkün olur. Ayrıca, ıslah hakkı tek taraf için sadece bir defa kullanılabilir. İlk ıslah yapıldığında bu hak tükenir, ikinci bir ıslah yapılamaz.

Sonuç olarak, belirsiz alacak davasında ıslah yapmadan önce hak kaybı risklerine ve usule dair sınırların dikkatli şekilde değerlendirilmesi, özellikle zamanaşımı ve fazlaya ilişkin hakların saklanması konularında titiz davranılması gerekir.

Belirsiz Alacak Davasında Islah ve Talep Artırımı Uygulamasında Sık Yapılan Hatalar

Yanlış Talep Artırımı ve Sonuçları

Belirsiz alacak davasında yanlış talep artırımı yapmak, davanın seyrini olumsuz etkileyebilir. Talep artırımı yapılırken en çok karşılaşılan hata, talep edilen miktarın dava şartlarına uygun olmamasıdır. Örneğin, davacı bilinçsizce, dava şartlarını kontrol etmeden aşırı yüksek bir miktar artışı talep ederse, mahkeme bu kısmı reddedebilir. Ayrıca, mevcut talebin üzerine yeni bir hukuki sebep ya da farklı bir talep eklemek de yanlış bir uygulamadır. Talep artırımı, sadece ilk açılan davadaki alacak kalemleriyle sınırlı olmalıdır.

Yanlış artırımlar genellikle, dava dilekçesinde belirtilmeyen bir alacak kaleminin eklenmek istenmesi şeklinde olur. Bu durumda, mahkeme tarafından ilgili talebin dikkate alınmaması veya davacının baştan dava açmasına karar verilmesi istenebilir. Sonuç olarak ise zaman ve maddi kayıplar yaşanabilir.

Ayrıca, talebin tam olarak somutlaştırılmadan artırılması da bir diğer yaygın hatadır. Alacağın dayanağı, haklılığı ve miktarı yeterli şekilde açıklanmazsa artırılan kısımdan dolayı ret kararı çıkabilir. Bu da davacıya, hem baştan dava açma hem de gereksiz masrafa girme riskleri doğurur. Bu yüzden, belirsiz alacak davasında talep artırımı yapılırken, dava dilekçesindeki açıklamalar ve taleplerle tutarlı hareket edilmeli, eksik ya da fazla taleplerden kaçınılmalıdır.

Islah Harcı Eksiklikleri

Belirsiz alacak davasında ıslah prosedürü uygulanırken ıslah harcı eksiklikleri çok sık görülür. Islah harcı, talep edilen miktarın artırılmasıyla doğrudan ilgilidir. Eğer davacı, alacağın artırılan kısmı için gerekli olan harcı yatırmazsa, bu artırılan kısım için mahkeme karar veremez.

En sık görülen hata, yanlış harç hesabı yapılmasıdır. Davacı, artırılan tutarın harcını tam yatırmadığında veya harç yatırıldığı halde dekontunu sunmadığında, mahkeme taleple ilgili eksiklik kararı verebilir. Bunun sonucunda, artırılan miktar için yargılamaya devam edilemez. Bir diğer hata ise, ıslah dilekçesi verirken harcını aynı anda yatırmamak ve mahkeme harca ilişkin süre verdiğinde bu sürede eksikliği tamamlamamaktır.

Yargıtay ve bölge adliye mahkemeleri kararlarında da bu hususin önemi sürekli vurgulanmaktadır. Gereken ıslah harcının zamanında ve tam olarak yatırılması davacının hakkını kaybetmemesi için şarttır. Eksik yatırılan harç, davanın bütünüyle veya kısmen reddine sebep olabilir. Bu yüzden, dava dosyasında ıslah yoluna başvurulacaksa, ilgili harçların miktarı konusunda mutlaka güncel bilgi alınmalı ve eksiksiz yatırılmalıdır.

Belirsiz alacak davasında ıslah ve talep artırımı süreçlerinde yapılan bu tip hatalar, hem maddi hem de hukuki kayıplara yol açabilir. Davacıların ve vekillerinin bu konularda titiz davranması büyük önem taşır.

Belirsiz Alacak Davasında Islah ile İlgili Uygulama Tavsiyeleri

Dava Dilekçesi Hazırlanırken Dikkat Edilecekler

Belirsiz alacak davasında dilekçe hazırlarken en önemli adım, davanın neden belirsiz alacak olarak açıldığını açıkça belirtmektir. Dava dilekçesinde, alacağın miktarının neden belirlenemediği ayrıntılı şekilde açıklanmalı, varsa kısmî bir tutar belirtilmeli ve kalan hakkın saklı tutulduğu net olarak belirtilmelidir. HMK 107. maddeye uygun bir şekilde, talebinizi daha sonra artırabileceğinizi ve bunun için ıslah yoluna gidebileceğinizi dilekçenizde vurgulamak, ilerde çıkabilecek tartışmaların önüne geçer.

Delillerin eksiksiz sunulması ileri aşamada ıslaha gerek bırakmayan sağlam bir temel atar. Elinizdeki tüm belgeleri dosyaya eklemek, bilgi ve belgelerin temin edilememesinin gerekçelerini açıklamak, mahkemeden bilgi/belge isteyebilmek için de uygun bir yol oluşturur.

Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması da büyük önem taşır. Özellikle ilerleyen aşamalarda alacak miktarını artırmak istediğinizde, bu hakkınızı kaybetmemek için; “fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır” ifadesini açıkça yazmalısınız.

Ayrıca, ıslahtan sonra doğacak harç yükümlülüğünü ve faizler ile ilgili başlangıç tarihinin ne olacağını da hesaplamalı, dilekçede bu hususlara da yer vermelisiniz. Yanlış ya da eksik yapılan bildirimler hem sürecin uzamasına hem de hak kayıplarına neden olabilir.

Uygulamada Karşılaşılan Örnekler

Belirsiz alacak davasında ıslah ile ilgili uygulamada birçok örnekle karşılaşılır. Özellikle işçilik alacaklarına ilişkin davalarda, alacak miktarı başlangıçta tam olarak hesaplanamazsa, davalıdan işyeri kayıtları istendikten sonra istenen tutarın ıslah yoluyla artırılması sıkça görülür.

Bir başka örnek, trafik kazası tazminatlarında, mağdurun tedavisinin ve zararın kesinleşmesinden önce belirsiz alacak davası açılmasıdır. Sonrasında, hastane raporları ve eksper incelemeleri tamamlandıkça, davacı ıslah dilekçesiyle alacak tutarını yükseltebilir.

Bazı durumlarda ise mahkemeler, belirsiz alacak davası açıldıysa bile talep artırımını yanlışlıkla “ıslah” yerine “dava konusu değişikliği” olarak değerlendirebiliyor. Burada önemli olan, mahkemenin ve taraf avukatlarının HMK 107 ışığında bu tür işlemlerin ıslah olarak kabul edilmesini sağlamasıdır.

Yargıtay kararlarında da sıkça karşılaşılan sorunlardan biri, davacının istemiş olduğu ek tazminat için ıslahın usulüne uygun olup olmadığının değerlendirilmesidir. Eğer istenilen ek miktar için gereken harçlar yatırılmazsa, mahkemeler bu miktar için karar veremeyebiliyor. Bu yüzden hem ıslah dilekçesinin usulüne uygun olması, hem de harçların eksiksiz yatırılması büyük önem taşıyor.

Özetle uygulamada, dava başında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, belgelerin zamanında sunulması, istenen taleple ilgili harçların doğru hesaplanması ve ıslahın yasal süresi içinde yapılması uygulamada en çok dikkat gerektiren noktalar arasında yer alıyor.

Soru Sor Danışmanlık Talep Et