Hayasızca Hareketler Para Cezası Ne Kadar?
Hayasızca hareketler para cezası ne kadar? Bu konu, doğrudan TCK 225 ile bağlantılıdır. Alenen cinsel ilişkide bulunma veya teşhircilik eylemleri için temel yaptırım 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır; bazı durumlarda bu ceza adli para cezasına çevrilebilir. Peki idari para cezası mı uygulanır, adli mi? Gün sayısı ve birim miktar nasıl belirlenir?
Bu yazıda:
- Aleniyet nedir, hangi haller bu kapsama girer?
- TCK 225’in kapsamı ve unsurlar
- Adli para cezasına çevirme, HAGB ve erteleme şartları
- Gün sayısı x birim miktar hesabı ve güncel sınırlar
- Kabahatler Kanunu ile karıştırılan idari para cezası farkı
- Arabada/parkta örnekler ve yargı uygulaması
Devamında, hayasızca hareketler para cezası ne kadar sorusunu net ve adım adım açıklıyoruz.
Tanımı ve Kapsamı
Hayasızca hareketler suçu, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ve toplumun genel ahlakını korumayı amaçlayan bir suç tipidir. Bu suç, toplumda genel ahlak ve edep kurallarına aykırı, başkalarının görebileceği veya duyabileceği şekilde gerçekleştirilen cinsel nitelikli hareketler olarak tanımlanır. Özellikle "alenen cinsel ilişkide bulunmak" veya "teşhircilik yapmak" gibi davranışlar bu kapsamda değerlendirilir.
Hayasızca hareketler suçu ile korunan asıl değer toplumun genel ahlakı, iffet ve edep duygularıdır. Failin hareketinin herkesin görebileceği veya duyabileceği bir şekilde olması gerekmektedir. Yani eylemin özel bir alanda, üçüncü kişilerin görme veya duyma imkanı olmayan bir ortamda gerçekleşmesi bu suçu oluşturmaz.
Hayasızca hareketler suçu, genellikle teşhircilik ve alenen cinsel ilişki başlıkları altında iki ana şekilde işlenir. Buradaki amaç toplumu ve toplumun hassasiyetlerini korumaktır. Kısacası, bu suçun kapsamı oldukça geniştir ve toplumda huzursuzluk oluşturabilecek tüm aleni cinsel davranışlar bu suç kapsamında değerlendirilir.
TCK 225 ve Yasal Dayanak
Hayasızca hareketler suçunun yasal dayanağı Türk Ceza Kanunu'nun 225. maddesidir. TCK 225. madde şu şekilde düzenlenmiştir:
"Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Buradaki "alenen" kelimesi çok önemli bir ayrıntıdır. Suçun oluşması için hareketin toplumun görebileceği ya da duyabileceği şekilde yapılması gerekir. Yani gizli olarak yapılan bir davranış, bu suçun kapsamına girmez.
TCK 225'in amacı, kişilerin toplum düzenini bozacak ve toplumsal ahlakı rahatsız edecek eylemlerine müdahale etmektir. Bu nedenle, iki kişinin karşılıklı rızası dahi olsa, eğer aleniyet söz konusuysa, yine de bu suç oluşur. Kanun, bireysel hassasiyetlerden ziyade toplumsal düzeni korumaya odaklanmıştır.
Hangi Davranışlar Kapsam Dahilindedir?
Hayasızca hareketler suçu kapsamında değerlendirilen başlıca davranışlar şunlardır:
- Alenen cinsel ilişkide bulunmak: Araba, park, plaj gibi kamuya açık alanlarda ya da özel alanlarda, başkalarının görebileceği veya duyabileceği şekilde cinsel ilişkiye girmek.
- Teşhircilik yapmak: Cinsel organların veya mahrem bölgelerin başkalarına kasıtlı olarak gösterilmesi, özellikle üçüncü şahısların görebileceği şekilde soyunmak veya vücudunu sergilemek.
- Toplumun görebileceği şekilde cinsel içerikli hareketlerde bulunmak: Mastürbasyon yapmak, cinsel organları dışarıda sergilemek ve ahlaka aykırı diğer cinsel içerikli hareketler göstermek.
- Aleniyet taşıyan cinsel yakınlaşmalar: Kucaklaşmanın ötesine geçen, cinsel içerikli temas, açık cinsel davranışlar vb.
Buna karşılık, toplum tarafından geleneksel olarak ayıp karşılansa da, örneğin kamuya açık bir yerde öpüşmek veya el ele tutuşmak, doğrudan TCK 225 kapsamına girmez. Yargıtay kararlarına göre, bu davranışlar "hayasızca hareket" olarak değerlendirilmemekte, daha çok cinsel ilişki veya teşhircilik boyutuna ulaşan eylemler bu kapsamda görülmektedir.
Kısacası; alenen cinsel ilişkide bulunmak, teşhircilik yapmak ve üçüncü kişileri rahatsız edecek düzeyde cinsel içerikli davranışlarda bulunmak, bu suçun kapsamı içindedir.
Ayrıca, suçun oluşması için eylemin başkalarının görebileceği veya duyabileceği ortamlarda gerçekleştirilmesi de şarttır.
Hayasızca Hareketler Suçunun Unsurları
Fail ve Mağdur
Hayasızca hareketler suçunda fail, yani suçun işleyen kişi, genellikle her birey olabilir. Türk Ceza Kanunu’na göre bu suçun işlenebilmesi için failin akıl sağlığının yerinde olması ve suç ehliyetinin bulunması gerekir. Fail kavramı, suça konu hareketi kasten yapan herkesi kapsar. Suçun mağduru ise topluma karşıdır, yani doğrudan tek bir kişi değil, toplumun genel ahlak duygusu ve düzenidir. Ancak bazen mağdur, olaya doğrudan maruz kalan, örneğin olayı gören bir kişi de olabilir. Burada en önemli unsur, mağdurun olaya istemsiz şekilde tanık olmasıdır.
Maddi Unsurlar
Hayasızca hareketler suçunda maddi unsurlar oldukça önemlidir. Öncelikle, failin topluma açık bir yerde ve başkalarının görebileceği şekilde cinsel içerikli, utanç verici davranışlarda bulunması gerekir. Suçun işlenmesi için hareketin aleni olması yani birden fazla kişinin görebileceği bir ortamda gerçekleşmesi şarttır. Örneğin, sokakta, parkta ya da toplu alanlarda bu tür davranışlar gerçekleşirse suç oluşur. Hareketlerin sözle, vücut diliyle ya da çeşitli eylemlerle ortaya konulması bu suça dahil edilir.
Manevi Unsurlar
Manevi unsur, failin kasıtlı olarak hayasızca hareketler sergilemesini ifade eder. Bu suç, kasten işlenebilen bir suç tipidir; yani failin amacı toplumun genel ahlakını bozucu, utanç verici bir hareket yapmaktır. Dikkatsizlik ya da tedbirsizlik sonucu yapılan davranışlar bu suç kapsamında yer almaz. Failin bilerek ve isteyerek, başkalarını rahatsız edecek şekilde hareket etmesi gerekmektedir. Manevi unsurun ispatı, bazen hareketin niteliğinden ve ortamın özelliklerinden anlaşılır.
Teşhircilik Kavramı
Teşhircilik, hayasızca hareketler suçunun altında sık karşılaşılan bir kavramdır. Teşhircilik, kişinin kendi çıplak vücudunu veya cinsel organını başkalarına göstermek suretiyle toplumsal ahlakı ihlal etmesidir. Burada da en önemli husus, teşhirin aleni biçimde gerçekleşmesidir. Yani fail, toplum içinde veya başkalarının kolaylıkla görebileceği bir yerde bu hareketi yapıyorsa, teşhircilik kapsamında değerlendirilir. Teşhircilik, sıklıkla toplu taşımalarda, parklarda veya açık alanlarda yaşanan olaylarda karşımıza çıkar.
Alenen Cinsel İlişki Kavramı
Alenen cinsel ilişki kavramı, iki kişinin toplum önünde, başkalarının görebileceği bir ortamda cinsel ilişkiye girmesini ifade eder. Bu tür eylemler, hayasızca hareketler suçu kapsamında özel olarak değerlendirilir. Aleniyetin unsuru burada oldukça güçlüdür; çünkü cinsel ilişkinin başkalarının kolayca görebileceği bir yerde yapılması şarttır. Ev gibi kapalı ve özel mekanlar bu kapsama girmez, kamusal alanlarda gerçekleşen olaylar suç olarak kabul edilir. Alenen cinsel ilişki, toplumun mahremiyet ve ahlak algısını zedeleyici nitelikte olduğundan, yasalar tarafından açıkça yasaklanmıştır.
Temel Ceza Miktarı
Hayasızca hareketler suçunun cezası Türk Ceza Kanunu’nun 225. maddesine göre belirlenir. Kanuna göre bu suçu işleyen kişi altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Yani mahkeme, olayın durumuna ve kişinin davranışlarına göre bu aralıkta bir ceza verebilir. Ceza miktarı işlenen fiilin ağırlığına, olayın koşullarına ve kişinin sosyal durumuna göre belirlenir. Cezanın alt ve üst sınırları yasayla kesin şekilde belirlenmiştir; şartları oluştuğunda takdiri hâkim kullanır.
Hapis Cezası ve Adli Para Cezasına Çevirme
Hayasızca hareketler suçunda verilen hapis cezası, kısa süreli bir ceza olduğu için adli para cezasına çevrilebilir. Kanunda, bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Hakim, sanığın geçmişi ve suçun işleniş şekli gibi hususları göz önüne alarak doğrudan adli para cezası verebilir veya hapis cezasını paraya çevirebilir. Özellikle tekerrür, yani tekrar suç işlenmesi yoksa ve failin daha önce suçu yoksa bu imkan sıklıkla kullanılır.
Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), hayasızca hareketler suçunda uygulanabilecek iki önemli kurumdur. Eğer mahkeme, failin tekrar suç işlemeyeceği kanaatindeyse, hapis cezasının cezaevinde çekilmesini erteleyebilir. HAGB ise failin belirli bir süre denetime tabi tutulmasını sağlar. Fail bu süre içinde başka bir suç işlemez ve kurallara uyarsa, hüküm hiç açıklanmaz ve sabıka kaydına işlenmez. Suçun işleniş biçimi, sanığın pişmanlığı ve daha önce benzer bir suçu olmaması bu kararları etkiler.
Para Cezası Miktarları (TL Sınırları)
Hayasızca hareketler suçunda adli para cezası uygulanacaksa, miktar gün karşılığı bir bedel üzerinden hesaplanır. Bir gün karşılığında uygulanacak adli para cezası, 2025 yılı itibarıyla 100 TL ile 500 TL arasında değişmektedir. Hâkim, failin ekonomik ve sosyal durumuna göre uygun bir günlük miktar seçer ve toplam gün sayısıyla çarpar.
2025 Yılı Güncel Para Cezası Tutarları
2025 yılında uygulanacak adli para cezalarının alt sınırı günlük 100 TL, üst sınırı ise günlük 500 TL olarak belirlenmiştir. Yani mahkeme 180 gün (örneğin 6 ay hapis cezası) adli para cezasına çevirirse, en az 18.000 TL, en fazla ise 90.000 TL ceza uygulanabilir. Güncel yasal düzenlemeler ve yeniden değerleme oranları bu limitsel tutarları etkileyebilir.
Ceza Miktarının Belirlenmesinde Etkili Unsurlar
Ceza miktarı belirlenirken işlenen fiilin ağırlığı, failin suçtaki rolü, mağdurun durumu ve suçun işlendiği yer gibi kriterler dikkate alınır. Ayrıca failin yaşı, sosyal ve ekonomik durumu, mahkemedeki tutumu, pişmanlığı ve suçu tekrar edip etmediği de önemlidir. Hakim, tüm bu unsurları değerlendirerek, adil bir ceza miktarı tayin eder. Toplumun genel ahlakı ve kamusal düzenin korunması da karar üzerinde etkili olur.
Hayasızca Hareketler Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma
Şikayet ve Soruşturma Koşulları
Hayasızca hareketler suçu işlendiğinde, soruşturmanın nasıl başlayacağı birçok kişinin merak ettiği bir konudur. Hayasızca hareketler, şikâyete bağlı olmayan suçlar arasında yer alır. Yani mağdur ya da başka bir şahıs savcılığa şikâyette bulunmasa bile, olaydan haberdar olan yetkili makamlar doğrudan soruşturma başlatabilir. Bu nedenle polisin veya savcının olayı öğrenmesi yeterlidir.
Şikâyete bağlı olmadığı için herhangi bir zamanaşımı beklenmeksizin, kolluk kuvvetleri olaya müdahale edebilir ve savcılık, resmî olarak soruşturma dosyası açabilir. Ancak olay kamuoyunda büyük bir tepki topladıysa veya sosyal medyada yayıldıysa, genellikle yetkililer hızlıca işlem yapar. Soruşturmanın başlatılması için mağdurun açık bir şekilde şikâyetçi olması gerekmez.
Soruşturmanın Re'sen Yapılması
Hayasızca hareketler suçu, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) kamu düzenini doğrudan etkileyen bir suç olarak kabul edilir. Bu nedenle, savcılıklar ve emniyet yetkilileri, olayı haber aldıklarında re’sen yani kendiliğinden soruşturma başlatmak zorundadır. Olayı gören herhangi bir vatandaş, durumu polise bildirebilir. Bildirim olmasa dahi güvenlik kameraları, sosyal medya paylaşımları ya da basında çıkan haberler yoluyla olayın varlığı tespit edilirse soruşturma açılır.
Re’sen soruşturma, mağdurun şikâyetinden bağımsız olarak işleyen bir süreçtir. Polisin ya da savcılığın harekete geçmesi için herhangi birinin yazılı veya sözlü başvurusu şart değildir. Kamu davası açılması için yalnızca suça ilişkin bir emarenin elde edilmesi yeterlidir. Bu özellik, toplumun huzurunu tehdit eden ve ahlaki düzeni bozan eylemlerde genellikle görülen bir durumdur.
Uzlaşma ve Zamanaşımı Süresi
Hayasızca hareketler suçu ile ilgili olarak çokça gelen sorulardan biri bu suçun uzlaşmaya tabi olup olmadığıdır. TCK 225 kapsamında değerlendirilen hayasızca hareketler suçu uzlaşmaya tabi değildir. Yani, fail ile mağdur arasında bir uzlaşma olup olmaması davanın düşmesini sağlamaz. Uzlaştırma mekanizmasından yararlanamazsınız.
Zamanaşımı ise hayati bir önem taşır. Hayasızca hareketler suçu, genel dava zamanaşımı süresine tabidir. Türk Ceza Kanunu’na göre, bu tür suçlar için genellikle 8 yıl dava zamanaşımı uygulanır. Bu süre içinde dava açılmaz veya açılan davada hüküm verilmezse, suç zamanaşımına uğrar ve artık fail hakkında ceza verilmez. Zamanaşımı süresi olayın işlendiği gün başlar.
Sonuç olarak, hayasızca hareketler suçunda ne tarafların karşılıklı anlaşması ne de mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi süreci doğrudan etkilemez. Soruşturma kanuni kurallar çerçevesinde devam eder ve zamanaşımı önemli bir sınırdır.
Yargılama Süreci
Görevli Mahkeme
Hayasızca hareketler suçu için görevli mahkeme genellikle asliye ceza mahkemesidir. Yani şikayet veya suç duyurusu yapıldığında dosya, bu mahkemede görülür. Eğer suça konu olay daha ağır ceza gerektiriyorsa veya başka bir suç tipi ile birlikte işlendiyse, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesi mümkündür; fakat standart hayasızca hareketler suçlarında asliye ceza mahkemesi bakmakla yetkilidir.
Mahkemenin doğru belirlenmesi önemlidir. Çünkü yanlış mahkemeye başvuru yapıldığında süreç uzayabilir veya dava reddedilebilir. Ayrıca olayın gerçekleştiği yer mahkemesi genellikle yetkili olur.
Gözaltı ve Tutuklama Şartları
Hayasızca hareketler suçunda gözaltı ve tutuklama uygulanması için bazı şartların oluşması gerekir. Bu suç genellikle hafif suçlar arasında yer alır ve çoğu zaman sadece ifadeyle veya serbest yargılama ile devam eder.
Fakat olayın ağırlığı, mağdur sayısının çokluğu, failin başka suçları da işlemiş olması gibi durumlarda, kaçma şüphesi, delilleri karartma ihtimali veya benzeri somut riskler varsa hakim tarafından tutuklama kararı verilebilir. Uygulamada ise hayasızca hareketler suçunda tutuklama nadiren görülür, genellikle şüpheli serbest kalır ve yargılama boyunca tutuksuz olur.
Ceza Yargılamasında Süreç ve Karar Seçenekleri
Ceza yargılamasında süreç; önce savcının iddianame hazırlaması ile başlar. Ardından iddianame mahkeme tarafından kabul edilirse, duruşmalar başlar. Sanık (şüpheli), mağdur ve tanıklar dinlenir.
Mahkeme incelemesi sonrasında, hâkim çeşitli kararlar verebilir:
- Beraat: Sanığın suç işlemediğine karar verilir.
- Ceza verilmesi: Suç sabit görülürse, TCK 225 kapsamında belirlenen ceza uygulanır.
- HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması): İlk kez suç işleyen ve pişmanlığını gösteren kişilere, belirli şartlarla ceza verilmez ve belli bir süre sabıkaya işlenmez.
- Erteleme veya Adli Para Cezasına Çevirme: Hapis cezası kısa ise, koşullara göre ceza ertelenebilir veya adli para cezasına çevrilebilir.
Karar duruşma sonunda açıklanır ve taraflara tebliğ edilir.
İstinaf ve Yargıtay Süreci
Mahkemenin vermiş olduğu ilk karara karşı, taraflar istinaf yoluna gidebilir. Bunun için kararın tebliğinden itibaren yasal süre içerisinde ilgili bölge adliye mahkemesine başvuru yapılır.
İstinaf mahkemesi kararı inceler; kararın doğru olup olmadığını değerlendirir:
- Kararı bozabilir (yeni duruşma yapılabilir),
- Onaylayabilir (kararı kesinleştirebilir),
- Kısmen değişiklik yapabilir.
İstinaf kararı sonrasında hala haklı bir neden görülürse ve koşullar uygunsa, dosya Yargıtay’a taşınabilir. Yargıtay yalnızca hukuka uygunluk denetimi yapar. Eğer bir hukuka aykırılık varsa kararı bozabilir, yoksa onar ve dava kesinleşir.
Bu şekilde, hayasızca hareketler suçunda yargı süreci tamamlanmış olur.
Aleniyet Kavramı ve Uygulama Kriterleri
Aleniyet kavramı, hayasızca hareketler suçunun oluşumunda çok kritik bir kavramdır. Türk Ceza Kanunu'na göre bir davranışın hayasızca hareketler suçu olabilmesi için, öncelikle "alenen" yani herkesin görebileceği, duyabileceği şekilde yapılması gerekir. Aleniyet, fiilin gizli olmayan, kamuya açık bir şekilde gerçekleştirilmesini ifade eder.
Uygulama kriterlerinde en önemli nokta, fiilin başkaları tarafından görülme veya fark edilme ihtimalinin bulunmasıdır. Yani olay sadece çok kalabalık yerlerde değil, kimsenin olmadığı bir anlık boşlukta dahi olsa, kamunun kullanımına açık alanlarda gerçekleşmişse aleniyet oluşur. Mahkeme kararlarında da bu konu özellikle vurgulanır; kapısı açık bir balkon, umumi park, sokak gibi yerler aleniyetin olduğu alanlardandır. Örneğin, evde perdeler açıkken yapılan bir hareket ve dışarıdan görülmesi, aleniyetin oluştuğu anlamına gelebilir.
Kısaca “aleniyet” için gerekli koşullar:
- Davranış kamunun görebileceği bir yerde olmalı,
- Bir veya birkaç kişinin görmesi yeterli,
- Kast unsuru, failin bilinçli şekilde davranışı açıkça yapması
Özetle, hayasızca hareketler suçu için esas olan, eylemin mutlaka tok açıkta, başkalarının duyabileceği veya görebileceği şartlarda yapılmasıdır. Eğer eylem tamamen kapalı, kimsenin asla erişemeyeceği, görmeyeceği bir ortamda geçerse bu suç oluşmaz.
Arabada, Kamusal Alanda veya Hayvanlarla Olan Eylemler
Araba içinde, parkta, bahçede ya da herhangi bir kamusal alanda yapılan hayasızca hareketler TCK 225 kapsamında değerlendirilir. Buradaki esas mevzu, eylemin kamuya açık yerde yapılmasıdır. Yani örneğin:
- Bir arabanın içinde, camları açık bir şekilde veya kolayca dışarıdan görülebilecek bir noktada cinsel ilişkiye girmek,
- Parkta, sahilde veya umuma açık bir mekanda benzer fiillerde bulunmak, bu suçu oluşturmaktadır.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken, araç içinin bazen “yarı-kamusal” alan sayılmasıdır. Yani araç kapalı, kimse görmüyorsa ve bu ispatlanabiliyorsa “aleniyet” gerçekleşmemiş olur. Fakat mahalle arasında, park yeri gibi yerlerde araç içinde yapılan hareketler kolayca dışarıdan görünebiliyorsa, yine suç oluşur.
Hayvanlarla yapılan cinsel eylemler ise başlı başına bir suçtur ve “hayasızca hareketler” kapsamında incelenir. Yine aynı şekilde, bu tür fiil kamuya açık yerlerde veya görülebilecek şekilde gerçekleşirse aleniyet unsuru da eklenmiş olur ve cezanın uygulanmasında bu durum ağırlaştırıcı rol oynar.
Kısacası:
- Arabada açıkça yapılan cinsel ilişki ya da teşhircilik
- Park, sahil, cadde gibi yerlerde cinsel içerikli davranışlar
- Hayvanlarla yapılan cinsel içerikli eylemler (özellikle aleniyse) hepsi hayasızca hareketler suçu kapsamına girer.
Buna karşılık, araç içindeki öpüşmek veya sarılmak genellikle suç oluşturmaz. Ancak teşhircilik boyutunda bir hareket varsa ya da ilişki seviyesine varan davranışlar sergileniyorsa o zaman Türk Ceza Kanunu açısından sorumluluk doğar.
Unutulmamalıdır: Önemli olan, eylemin toplumun genel ahlak ve edep kurallarına açıkça aykırı, rahatsız edici ve kamunun görebileceği şekilde yapılmasıdır.👮♀️
Sık Karıştırılan Suç Tipleri ile Farklar
Cinsel Taciz ile Farkı
Cinsel taciz suçu ile hayasızca hareketler suçu çoğu zaman karıştırılır. Cinsel taciz; bir kişiye karşı istenmeyen cinsel davranışlarla rahatsız etme durumudur. Örneğin, birine cinsel içerikli sözler söylemek, mesaj göndermek veya istemediği bir şekilde cinsel açıdan yaklaşmak cinsel taciz olarak değerlendirilir. Burada önemli olan, mağdurun doğrudan bir kişi olması ve cinsel yönden taciz edici bir davranışın gerçekleşmesidir.
Hayasızca hareketler suçu ise genellikle herhangi bir belirli mağdura yönelmeden, toplum içinde yapılan ahlak dışı ve uygunsuz hareketlerdir. Bu suçun amacı, kamusal alanda toplumu rahatsız eden edebe aykırı eylemleri cezalandırmaktır. Yani, cinsel tacizde birey hedef alınırken, hayasızca hareketlerde toplum genelinde bir rahatsızlık durumu söz konusudur.
Bu yüzden, bir kişinin açıkça bir başkasına yönelik niyeti ve davranışı varsa cinsel taciz gündeme gelir. Ama bir grup önünde veya kamusal bir yerde edebe aykırı davranışlar sergilenirse, bu durum daha çok hayasızca hareketler suçu kapsamına girer. Yargıtay kararlarında da bu ayrım vurgulanmaktadır.
Müstehcenlik ile Farkı
Müstehcenlik suçu, genellikle yazılı, görsel veya dijital yolla topluma açık olarak cinsel içerikli unsurların yayılması anlamına gelir. Bir başka ifadeyle, basılı eserlerde, internette veya görsel yayınlarda toplum ahlakını bozacak biçimde müstehcen içerik sunmak, müstehcenlik suçuna girer. Bu tür içeriklerin üretilmesi, yayımlanması, satılması veya sergilenmesi doğrudan müstehcenlik suçunu oluşturur.
Hayasızca hareketler ise bizzat failin bir eylemiyle ortaya çıkar ve genellikle doğrudan bir hareketin toplum içinde gerçekleştirilmesiyle ilgilidir. Yani müstehcenlikte bir eserin, görüntünün veya videonun yayılması varken; hayasızca hareketlerde bireyin anlık ve kamusal bir davranışı söz konusudur.
Bir diğer fark da; müstehcenlik suçunun işlenmesi için genellikle bir materyalin (video, dergi, internet içeriği gibi) olması gerekirken, hayasızca hareketler için böyle bir şarta gerek yoktur. Örneğin, bir parkta uygunsuz bir hareket yapmak müstehcenlik suçu olmaz ama hayasızca hareketler suçu sayılır. Öte yandan, toplu ulaşımda çocuklara yönelik müstehcen içerikler göstermek hem müstehcenlik hem de çocuklara karşı işlenmiş başka suçları da oluşturabilir.
Özetle; müstehcenlik, içerik yaymakla, hayasızca hareketler ise kamusal alanda sergilenen eylemlerle ilgilidir. İki suç arasında bu açı farkları her zaman önemlidir ve yargılama aşamasında dikkate alınır.
Yargıtay ve Emsal Kararlarından Özetler
Aleniyet Unsuruna Dair Yargıtay Kararları
Aleniyet unsuru, hayasızca hareketler suçunda son derece önemli bir detaydır. Yargıtay, aleniyet konusunda, eylemin başkaları tarafından görülme ihtimalinin olup olmadığına dikkat çeker. Özellikle kamuya açık yerlerde yapılan ve başkalarının görmesine olanak tanıyan davranışlar aleni olarak kabul edilir. Yargıtay kararlarında, bir hareketin mutlak surette başka birileri tarafından görülmesi şart olmayıp, görülme olasılığının bulunmasının yeterli olduğu vurgulanır.
Mesela parkta, otobüste veya sokakta yapılan uygunsuz davranışlarda failin kastı, eylemin başkaları tarafından görülmesini göze almasıdır. Eğer başkaları bu eylemi görürse veya görebilecek durumdaysa, Yargıtay bu durumu aleniyet olarak değerlendirmektedir.
Ayrıca kapalı bir ortamda, örneğin kişinin sadece evinde ve pencereleri kapalı şekilde yaptığı bir davranış genellikle aleniyet kapsamına girmez. Ancak camdan dışarıyı gören bir kişi veya açık bir pencereden görülebilen bir hareket söz konusu ise, bu durumda yine aleniyet unsurunun gerçekleştiği kabul edilebilir.
Ceza Uygulamasında Emsal Kararlar
Ceza uygulamasında Yargıtay’ın emsal kararları, mahkemeler tarafından yol gösterici kabul edilir. Özellikle ceza miktarlarının belirlenmesinde, failin kastının derecesi, olayın gerçekleştiği mekan ve aleniyet boyutu dikkate alınır. Yargıtay, benzer hadiselerde verdiği kararlarda genellikle şu noktaları öne çıkarmaktadır:
- Failin eylemini başkalarının görebileceği yerlerde gerçekleştirmesi
- Eylemin kısa süreli ya da devam edecek şekilde yapılması
- Olayda mağdurun olup olmaması ve olayın kamu düzenini bozacak nitelikte olması
Yargıtay, sıklıkla, ceza indirimi ya da artırımı yapılırken failin suçu hangi şartlarda işlediğini ayrıntılı olarak ele almaktadır. Mesela insanların yoğun olduğu bir meydanda yapılan teşhir hareketi ile tenha bir sokakta yapılan teşhir aynı şekilde cezalandırılmayabilir. Bunlar arasında hakimin takdir yetkisi büyüktür, fakat Yargıtay’ın oluşturduğu emsal kararlar çerçevesinde bir standart belirlenir.
Bazı kararlarda, failin yaşının küçük olması veya suçun ilk defa işlenmiş olması gibi hususlar cezanın ertelenmesi ya da adli para cezasına çevrilmesinde etkili olabilir. Her somut olayda, Yargıtay'ın daha önce verdiği kararlar göz önünde bulundurularak adaletli bir ceza verilmesine özen gösterilir.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın emsal kararları, hem aleniyetin nasıl anlaşılacağı hem de ceza miktarlarında nasıl bir yol izleneceği bakımından çok önemlidir ve uygulamada sıklıkla referans alınır.
Hayasızca Hareketler Suçu ve Sicil Durumu
Suçun Sabıka Kaydına Etkisi
Hayasızca hareketler suçu işlendiğinde, birçok kişi bu suçun sabıka kaydına etkisinin ne olacağını merak eder. Sabıka kaydı, kişinin adli sicilinin tutulduğu bir sistemdir ve işlenen suçların sicile işlenip işlenmeyeceği yasalarla belirlenir.
Hayasızca hareketler suçu, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bir suçtur. Bu nedenle mahkeme tarafından hüküm kurulduğunda ve ceza kesinleştiğinde, bu suç adli sicil kaydına yazılır. Yani kişi, kesinleşmiş bir ceza aldıysa, sabıka kaydında bu suç görünür.
Ancak, bazı durumlarda ceza ertelenebilir ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilir. Eğer mahkeme HAGB kararı verirse, hüküm beş yıl boyunca açıklanmaz. Bu 5 yıl içinde bir suç işlenmezse, sabıka kaydından tamamen silinir. Yani HAGB ile sonuçlanan davalarda, sabıka kaydında bu suça dair herhangi bir bilgi yer almaz.
Eğer kişi cezasını çektikten veya ceza ertelendikten sonra, yasada belirtilen süreler dolarsa, adli sicil kaydına işlenen bilgiler silinebilir. Ancak bu süre dolmadan işe başvuru, pasaport işlemleri gibi alanlarda sabıka kaydında görüneceği için kişi çeşitli zorluklarla karşılaşabilir.
Kısacası, hayasızca hareketler suçu kesinleşirse sabıka kaydına işlenir. HAGB veya belirli sürelerin ardından silinme imkanı olsa da, ilk etapta bu suçun sicile yansıdığı unutulmamalıdır. Bu nedenle kişinin gelecekteki sosyal ve iş yaşamı üzerinde de etkisi olabilir.
Hayasızca Hareketler Suçunun Unsurları
Fail ve Mağdur
Hayasızca hareketler suçunun faili, yani bu suçu işleyebilecek kişi, herkes olabilir. Yani suç, fail yönünden özgü değildir, herhangi bir kişi bu suçu işleyebilir. TCK 225’e göre, suçun işlenmesi için failin özellikle belirli bir meslek ya da statüde olması gerekmez.
Hayasızca hareketler suçunun mağduru ise doğrudan bir kişi değildir. Bu suçun mağduru toplumun kendisidir. Çünkü bu suç, toplumsal ahlakı, kamusal düzeni hedef alır. Mağdur belirli bir kişi olmadığı için de suçun şikayet edilmesi gerekmemektedir; Cumhuriyet savcılığı kendiliğinden harekete geçer.
Maddi Unsurlar
Hayasızca hareketler suçunda maddi unsurların başında, failin alenen cinsel ilişkide bulunması veya teşhircilik yapması gelir. Yani suçun oluşması için iki ayrı davranıştan biri yeterlidir:
- Toplumun görebileceği şekilde, dikkat çekerek cinsel ilişkide bulunmak.
- Cinsel organı, genel ahlaka aykırı olacak şekilde teşhir etmek, göstermek.
Özetle, bu hareketlerin toplum önünde, kamusal alanda ve başkalarının görebileceği şekilde gerçekleşmesi gerekir. Eylemin bir kişi üzerinde değil, kamusal düzende yapılması önemlidir. Aleniyetin yani halkın görebileceği bir ortamın şart olduğunu özellikle vurgulamak gerekir.
Manevi Unsurlar
Hayasızca hareketler suçunda failin kastı, yani bilerek ve isteyerek hareket etmesi gereklidir. Taksirle yani dikkatsizlik veya özensizlikle bu suç işlenemez. Fail yaptığı hareketin başkaları tarafından görülebileceğini bilerek, bilinciyle hareket etmelidir. Yani “gösteriş” ya da “teşhir” iradesi olmalıdır.
Teşhircilik Kavramı
Teşhircilik, hayasızca hareketler suçunun temel hareketlerinden biridir. Failin cinsel organını veya cinsel içerikli başka bir hareketini toplum önünde başkalarına gösterecek şekilde sergilemesi teşhircilik olarak adlandırılır. Mastürbasyon yapmak, cinsel organı toplum önünde göstermek, teşhircilik örneklerindendir. Teşhircilik için mağdurun özel olarak seçilmesi gerekmez; yalnızca eylemin aleni yapılması yeterlidir.
Alenen Cinsel İlişki Kavramı
Alenen cinsel ilişki, iki kişinin karşılıklı rızayla ve toplumun görebileceği bir yerde cinsel ilişkide bulunmasını ifade eder. Burada önemli olan “alenen” yani başkalarının görebileceği bir ortamın varlığıdır. İki kişi arabada, parkta, halka açık herhangi bir yerde cinsel ilişkide bulunuyorsa ve başkası tarafından görülebilecek durumda ise bu suç oluşur. Görülme ihtimali yeterlidir, mutlaka birinin görmesi gerekmez.
Sonuç olarak, hayasızca hareketler suçunun unsurları toplumun görebileceği şekilde gerçekleşen teşhircilik veya açık cinsel ilişki eylemleridir. Fail herkes olabilir, mağdur ise toplumun kendisidir. Şikayete gerek olmadan soruşturma doğrudan başlatılır.