Metruk Binaya Keşif Amaçlı Girmek Suç Mu?
Metruk binaya keşif amaçlı girmek suç mu? Birçok kişi fotoğraf çekmek, merak ya da şehir keşfi için boş binalara girmenin cezasını sorguluyor. Türk Ceza Kanunu’nda TCK 116 (konut dokunulmazlığı), özel mülkiyet ve işyeri dokunulmazlığı ayrımı, ayrıca kamu malı farkı kritik. Peki metruk bina gerçekten “konut” sayılır mı? İzinsiz giriş her durumda suç mu, yoksa kabahat mi?
Bu yazıda; metruk bina tanımı, izinsiz girme ile mala zarar verme veya hırsızlık gibi olası suç ayrımları, olası ceza aralıkları, şikayet şartı, pratik örnekler ve güvenlik risklerini adım adım ele alacağız. Böylece “Metruk binaya keşif amaçlı girmek suç mu?” sorusuna net ve anlaşılır bir çerçeve çizilecek.
Metruk Bina ve Hukuki Statüsü
Metruk Bina Nedir?
Metruk bina, uzun süre boş kalmış ve sahibi ya da kullanıcısı tarafından terk edilmiş, bakımsız ve kullanılmayan yapılara verilen isimdir. Metruk bina denince akla genellikle çatısı çökmüş, kapı ve pencereleri kırılmış, içinde kimsenin yaşamadığı, çevrede tehlike oluşturabilecek binalar gelir. Bir binanın metruk sayılabilmesi için kullanım amacını yitirmiş olması ve aktif bir şekilde oturulmaz durumda bulunması gerekir. Özellikle şehirlerde, eski mahallelerde ve sanayi bölgelerinde çokça karşılaşılan bu tür binalar, zamanla yıkılmaya yüz tutar ve kimi zaman madde bağımlılarına ya da suç unsurlarına da barınak olabilir. Metruk bina tanımı, hem fiili durum hem de hukuki bakış açısından değerlendirilir.
Konut ve İşyeri Statüsü Açısından Metruk Bina
Konut ve işyeri statüsü açısından metruk binalar farklı şekillerde değerlendirilir. Bir bina, tapuda konut veya işyeri olarak kayıtlı olsa da kullanılmadığı veya terk edildiği zaman hukuki bakımdan bu statüsünü kısmen kaybedebilir. Ancak tamamen ortadan kalkmaz. Metruk bir bina, kullanılmasa bile bir başkasının izni olmadan girilmesi halinde hâlâ konut veya işyeri dokunulmazlığı hakkı gündeme gelebilir. Adli vakalarda, özellikle hırsızlık ya da izinsiz giriş gibi durumlarda, binanın kullanılmıyor olması bazen ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Örneğin, Yargıtay kararlarında, bina fiilen uzun süredir kullanılamaz halde ve işlevini yitirmişse, konut ya da işyeri koruması azalma gösterebilir. Fakat genel olarak mülkiyet hakkı devam eder ve binalar hukuki koruma kapsamındadır.
Metruk Binanın Sahipliği ve Mülkiyet Hakkı
Metruk binanın sahipliği ve mülkiyet hakkı konusu oldukça hassastır. Bir bina metruk hale gelse bile, tapudaki sahibinin hakları devam eder. Yani bir binanın atıl durumda olması, sahibi ya da varisleri üzerindeki mülkiyet hakkını sona erdirmez. Bu sebeple, metruk binalara izinsiz girmek, taşınmaz sahibinin rızasının ihlali anlamına gelebilir. Hatta uzun yıllar boyunca kullanılmasa ve terk edilmiş gibi görünse bile, malik veya hak sahipleri maddi ve manevi haklarını koruyabilir. Belediyeler veya kamu kurumları, metruk hale gelen binaların topluma zarar verdiğini tespit ettiğinde, bazen kamulaştırma veya yıkım gibi uygulamalara başvurur. Ancak bu işlemler bile malik(ler)in izni veya yasal süreç olmadan yapılamaz. Yani mülkiyet hakkı, metruk binada dahi çok önemli bir koruma sağlar.
Metruk Binanın Konut Olarak Sayılması İçin Şartlar
Metruk bir yapının konut olarak sayılması için bazı kriterlerin karşılanması gerekir. Öncelikle binanın fiziki olarak bir konut niteliği taşıması (duvar, çatı, kapı gibi temel unsurlarının bulunması) beklenir. Eğer bina tamamen harabe haline geldiyse, duvarları ve çatısı yoksa, bu yapı artık konut sayılmaz. Ayrıca, içindeki eşyalar, su ve elektrik bağlantılarının varlığı ve kullanılabilir olması da önemli bir etkendir. Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, bir bina uzun süre kullanılmıyor ve kimse tarafından barınma amacıyla tercih edilmiyorsa, onun konut sayılması çok daha zordur. Fakat geçici olarak bile olsa içinde oturan veya kullanıcısı olan bir kişi varsa, binanın konut niteliği devam edebilir. Sonuç olarak, binanın yapısal bütünlüğü ve kullanım amacı en önemli ölçütlerdir.
Türk Ceza Kanunu'na Göre Konut Dokunulmazlığı
TCK 116. Madde: Konut Dokunulmazlığının İhlali
Kanun Maddesinin İçeriği
Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesi, konut dokunulmazlığının ihlali suçunu düzenler. Bu maddeye göre, bir kişinin konutuna veya eklerine rızası olmadan giren ya da girdikten sonra çıkmayan kimse cezalandırılır. Kanun hükmünde, “Bir kimsenin konutuna, rızasına aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kişi, şikayet üzerine bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır,” ifadesi açıkça belirtilmiştir.
Madde metninde ayrıca, konut dokunulmazlığının zorla, tehdit, gece vakti ya da silahla ihlal edilmesi durumunda verilecek cezanın daha da artırılacağı özel olarak belirtilir. Yani nitelikli hallere ayrıca dikkat edilmiş ve bu durumlar daha ağır şekilde cezalandırılmıştır.
Suçun Unsurları
Suçun oluşması için bazı temel unsurlar gerekir. İlk olarak, bir yerin “konut” vasfında olması şarttır. İkinci olarak, bu konuta rızaya aykırı olarak giriş ya da girdikten sonra çıkmama fiilinin gerçekleşmesi gerekir. Yani ev sahibinin izni olmadan birinin içeri girmesi veya girdiği hâlde çıkmamakta ısrar etmesi gerekir.
Ayrıca, failin kastının, konutun içindeki kişilerin iradesine aykırı şekilde davranmak olduğunu bilmesi ve istemesi gerekir. Hukuki anlamda, bir yere yanlışlıkla, kimse yok diye veya terkedilmiş sanılarak girilmesiyle, bilinçli bir şekilde rızaya aykırı girilmesi arasında fark vardır. Burada amaç, insanların özel hayatına ve barışına saygıyı korumaktır.
Konutun Tanımı ve Kapsamı
Konut dokunulmazlığı açısından, “konut” kavramı yalnızca klasik anlamdaki evleri kapsamıyor. Konut olarak kullanılan her türlü mekan bu tanıma dahildir. Yani bir kişinin sürekli veya geçici olarak barındığı, dinlendiği, özel yaşamını sürdürdüğü her türlü alan “konut” sayılır.
Yasal dayanağa göre, çadırlardan karavanlara, kiralık dairelere, yazlıklara kadar çok çeşitli yapılar bu kapsamda değerlendirilebilir. Önemli olan, bir kişinin yaşamını sürdürdüğü ve kendini orada güven içinde hissetmesidir.
Geçici ve Sürekli Konutlar
Geçici ve sürekli konutlar, konut dokunulmazlığı açısından eşit olarak korunur. Yani kişi bir yerde geçici olarak kalıyor olsa bile, o mekan konut statüsüne kavuşur. Örneğin, tatile çıktığınızda kaldığınız otel odası da sizin konutunuz olur ve hukuki koruma altındadır.
Bir köydeki yazlık ev, arada bir kalınan bağ evi veya haftalık kiralanan bir apart da aynı şekilde konut sayılır. Burada önemli olan, o alanda kişinin yaşamını sürdürecek kadar bir süre bulunması ve burayı kendi özel alanı olarak kullanmasıdır.
Konut Eklentileri (Bahçe, Balkon, Depo vb.)
Konutun dokunulmazlığı sadece evin odalarıyla sınırlı değildir. Konuta ait bahçe, balkon, teras, depo, garaj gibi eklentiler de bu kapsamda değerlendirilir. Türk Ceza Kanunu ve yargı kararları, konutun sınırlarını geniş şekilde ele alır. Evin bahçesine rızasız girmek de aynı şekilde konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturabilir.
Bahçe kapısı veya apartman giriş kapısı da bir sınır kabul edilir. Apartman dairesinin kapısının açılması, hatta bazen apartman koridoruna izinsiz girilmesi bile konut dokunulmazlığını ihlal edebilir. Ayrıca evin deposu, müştemilatı, çatı katı gibi alanlar da ev sahibinin izni olmadan girilmemesi gereken alanlardandır.
Sonuç olarak, konut dokunulmazlığı sadece dört duvardan ibaret değildir. Her türlü özel yaşam alanı ve ona bağlı eklentiler de TCK 116 kapsamında korunur.
Metruk Binaya Girmek: Suç Unsurları
Rızaya Aykırı Girişin Tanımı
Rızaya aykırı giriş, bir kişinin, başkasına ait bir yere sahibinin izni olmadan ya da hukuken haklı bir sebep olmadan girmesi anlamına gelir. Hukuk sistemimizde, başkasına ait bir konuta, işyerine veya eklentisine rızasız girilmesi suç sayılır. Özellikle izin alınmadan giriş yapıldığında, bu eylem Türk Ceza Kanunu'nda konut dokunulmazlığının ihlali olarak değerlendirilir.
Rıza, burada çok önemli bir kavramdır. Eğer bir yapı sahibi kendisine ait olan bir binaya veya araziye başkalarının girmesine açıkça veya zımnen izin vermemişse, her türlü giriş rızaya aykırı kabul edilir. Metruk binaların da bir sahibi olduğu unutulmamalıdır. Sahip veya malik açıkça karşı çıkmasa bile, genel olarak izinsiz girişler rızaya aykırı olur.
Kullanılmayan/Boş Bina ve Suçun Oluşumu
Kullanılmayan ya da boş bina kavramı, genellikle uzun süredir kimsenin yaşamadığı veya terk edilmiş gibi görünen yapılar için kullanılır. Bir binanın kullanılmıyor olması, onun sahipsiz olduğu anlamına gelmez. Türk Ceza Kanunu'na göre, bir binanın kullanılmıyor olması, o binaya izinsiz girmenin suç olması durumunu ortadan kaldırmaz.
Bu tür binalarda, sahibinin rızası olmaksızın girilmesi halinde konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşabilir. Ancak, binanın tamamen işlevini yitirmesi, harabe hale gelmesi ve artık barınma amacı taşımaması gibi özel durumlarda, bazı mahkeme kararlarında suç unsuru oluşmadığına hükmedilmiştir. Yani boş veya kullanılmayan bir binaya girmenin suç olup olmadığı binanın durumuna göre değişiklik gösterebilir.
Terk Edilmiş Binalarda Yargı Kararları
Terk edilmiş binalar konusunda yargı kararı verirken; binanın hala kullanılabilir olup olmadığı, barınma amacı taşıyıp taşımadığı ve binanın sahibi tarafından kullanılmak üzere bırakılıp bırakılmadığı dikkatle göz önünde bulundurulur. Mahkemeler, binanın harabe hale gelmiş, yıkık, tehlikeli veya barınma amacını tamamen kaybetmiş olması halinde konut dokunulmazlığı ile ilgili suç oluşmadığına karar verebilirler.
Ayrıca, bağımsız bölümlerin ya da apartmanların depo, bodrum gibi yerlerin kullanılma amacı ve sahip tarafından bırakılıp bırakılmadığı da önemlidir. Yargı mercileri, fiilî olarak bir kamusal alan haline gelmiş, barınma amacı kalmamış ve herkesin rahatlıkla girip çıkabildiği binalarda suça hükmetmeme eğilimindedir.
Yargıtay Kararlarında Metruk Binalar
Yargıtay, pek çok kararında metruk binaların hukuki durumunu ayrıntılı şekilde değerlendirmiştir. Eğer bir bina tamamen harabe halindeyse, duvarları yıkılmış ve barınma fonksiyonunu yitirmişse bu tür yerlere girilmesinin konut dokunulmazlığını ihlal suçunu oluşturmayacağına hükmetmiştir.
Ancak, bir bina terk edilmiş olsa dahi halen barınma amacı taşımaktaysa ve sahipleri binayı kullanmakta ya da kullanmaya devam edebiliyorsa, bu tarz binalara izinsiz girilmesi halinde suç oluşabileceği vurgulanmıştır. Yargıtay, binanın fiziki durumu, kullanım şekli ve sahibi tarafından terk edilip edilmediği gibi unsurları dosya özelinde değerlendirir.
Metruk Binalar ile Konut Dokunulmazlığı Farkları
Metruk binalar ile konut dokunulmazlığı arasındaki farkların başında, binanın barınma amacıyla kullanılmaya elverişli olup olmaması gelir. Eğer bir binada yaşam faaliyeti sürmüyorsa, bina kullanılmıyor ve barınmaya artık uygun değilse oraya yapılan giriş konut dokunulmazlığını ihlal etmeyebilir.
Diğer yandan, metruk olarak nitelendirilen bir bina hala sahibine aitse ve konut olarak kullanılmaya uygunsa, buraya rızasız her türlü giriş konut dokunulmazlığı olarak değerlendirilir. Sonuç olarak, her metruk bina konut kapsamından çıkarılmaz. Binanın hukuki statüsü, sahipliği ve kullanımı detaylı incelenerek karar verilir.
Konut ve İşyeri Dokunulmazlığı Ayrımı
Konut Dokunulmazlığı ve Kapsamı
Konut dokunulmazlığı, insanın özel hayatının korunması için getirilen temel bir güvencedir. Konut, bir kişinin sürekli veya geçici olarak barındığı, dinlendiği ve hayatını geçirdiği yerdir. Burada barınma amacı öne çıkar. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 116. maddesi konut dokunulmazlığını korur ve bir kişinin rızası dışında konutuna girilmesini ya da orada kalmaya devam edilmesini suç olarak tanımlar.
Konut dokunulmazlığı sadece ev dediğimiz dört duvarla sınırlı değildir. Evin bahçesi, garajı, balkonu gibi eklentiler de bu kapsamda değerlendirilir. Konutun sahibi, kiracısı veya orada sürekli ikamet eden kişinin izni olmadan içeride bulunmak ya da girmek, konut dokunulmazlığını ihlal anlamına gelir. Geçici olarak kullanılan otel odası, yazlık gibi yerler de konut sayılır.
İşyeri Dokunulmazlığı ve Kapsamı
İşyeri dokunulmazlığı ise insanların çalışma alanlarını ve ticari faaliyetlerini özgürce sürdürebilmesini sağlamak için getirilmiş özel bir korumadır. İşyeri, ticari veya mesleki faaliyetin yürütüldüğü, gelir elde etmek için kullanılan mekanlardır. Mağaza, ofis, atölye, fabrika gibi yerler işyeri kapsamına girer.
TCK’da işyeri dokunulmazlığının ihlali de ayrıca suçtur. Bir işyerine sahibi, yetkilisi ya da çalışanının rızası olmadan girmek veya orada kalmaya devam etmek işyeri dokunulmazlığını ihlal eder. İşyerine ilişkin bu koruma işin sürdürüldüğü tüm alanları kapsar; örneğin işyerine ait depo veya müşteri girişine kapalı arka alanlar da koruma kapsamındadır.
Metruk Binalarda İşyeri ve Konut Ayrımı
Metruk binalarda işyeri ile konut ayrımında belirleyici unsur, bina kullanılmıyor olsa bile son kullanım şeklidir. Bir bina önceden konut olarak mı yoksa işyeri olarak mı kullanılmış? Sürekli terk edilip edilmediği veya hangi amaçla kullanımdan çıktığı da önemlidir. Örneğin, bir ev uzun süredir kullanılmıyor ve içerisinde yaşam izi kalmamışsa, genellikle konut dokunulmazlığı hükümleri uygulanmayabilir. Ancak, halen sahipli ve istenildiğinde kullanılabilecek bir yapıysa bu koruma devam eder.
İşyeri olarak terk edilmiş bir bina ise; içerisindeki malzemeler veya faaliyetin tamamen sona erip ermediği göz önünde bulundurulur. Eğer yapı işyeri fonksiyonunu tamamen yitirmiş ve harabe haline gelmişse, işyeri dokunulmazlığı da çoğu zaman uygulanmaz.
Kısacası, metruk binaların konut veya işyeri sayılıp sayılmadığı her olayın özeline bakarak ve binanın kullanılma amacına, halihazırda korunma ihtiyacına göre yargı tarafından karara bağlanır. Her iki durumda da hukuki korumadan yararlanmak için binanın fonksiyonunun devam ediyor olması aranır.
Nitelikli Haller ve Cezai Sorumluluk
Cebir, Tehdit veya Gece Vakti Suçun İşlenmesi
Cebir, tehdit veya gece vakti işlenen konut dokunulmazlığı ihlali, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan nitelikli hallerden biridir. Cebir, bir kişiye yönelik fiziki kuvvet kullanılarak bu suçu işlemektir. Tehdit ise kişinin iradesini baskı altına alacak şekilde korkutmak ya da yıldırmaktır. Özellikle gece vakti bir metruk binaya, konut veya işyerine izinsiz girmek daha ağır yaptırıma tabi tutulur. Çünkü gece vakti hem mağdurun savunması daha zordur hem de olay toplumsal güvenliği daha fazla tehlikeye atar.
TCK’nın 116. maddesine göre, bu şartlarda suçun işlenmesi durumunda ceza artırılır. Ceza oranı, basit halinde altı aydan iki yıla kadar hapis iken, nitelikli hallerde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çıkarılabilir. Mahkemeye sunulan delillerde cebir, tehdit veya suçun gece vakti işlendiği ispatlanırsa, hakim daha ağır ceza verebilir. Özellikle metruk binalarda, kimsenin bulunmadığı gece saatlerinde gerçekleştirilen izinsiz girişler yargılamada bu kapsamda değerlendirilir.
Birden Fazla Kişiyle veya Silahla İşlenmesi
Suçun birden fazla kişiyle veya silahla işlenmesi de nitelikli hal olarak değerlendirilir. Eğer birden fazla kişi bir araya gelerek ya da organize şekilde bir binaya -ki bu metruk bina da olabilir- izinsiz girerse; suçun ağırlığı artar. Bu, mağdur üzerinde baskı kurmak ve korku yaratmak amacı taşır. Aynı zamanda toplumda huzursuzluk doğurur. Bu yüzden kanun koyucu daha ağır ceza öngörmüştür.
Silahla işlenen konut dokunulmazlığı ihlali ise hem kişinin hem de çevresindekilerin güvenliğini ciddi şekilde tehdit eder. Suçun silahla işlenmesi durumunda, kullanılan silah türü (tabanca, bıçak, sopa vs.) mahkeme kararında dikkate alınır. Bu hallerde cezanın alt sınırı yükselir ve fail hakkında daha ağır bir yaptırım uygulanır.
Kısacası; metruk binaya birden fazla kişiyle veya silah kullanılarak girmek, konut dokunulmazlığı suçunun nitelikli hali sayılır ve kanunda ağır şekilde cezalandırılır. Özellikle metruk binalar, kolay hedef olarak görüldüğü için sıklıkla bu tür eylemlere sahne olur. Ancak yargı organları, çoğu zaman “binanın hâlen konut veya işyeri olarak kullanılıp kullanılmadığı” durumunu da göz önünde bulundurur.
Bu tür nitelikli hallerde cezai sorumluluk artar ve sanıklar, hafifletici neden olmadıkça daha yüksek cezalara mahkûm edilir. Yargılamada, eylemin gece vakti, birden fazla kişiyle veya silahla işlenip işlenmediği detaylıca araştırılır.
Şikayet, Soruşturma ve Yargılama Süreci
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Şikayet süresi ve zamanaşımı, metruk binaya izinsiz girilmesi gibi olaylarda oldukça önemlidir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, şikayete bağlı bir suçtur. Bu nedenle, binanın sahibi ya da hak sahibi kişi olayı öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde şikayetçi olmalıdır. Şikayet süresi, mağdurun izinsiz girişi ve failin kimliğini öğrendiği tarihten itibaren başlar. Eğer bu süre içinde şikayet yapılmazsa, ilgili kişiler hakkında işlem başlatılamaz.
Zamanaşımı süresi ise farklıdır. Genel olarak, Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen kısa süreli hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda dava zamanaşımı genellikle 8 yıldır. Yani, şikayet süresi kaçırılmışsa, dava açılamaz fakat zamanaşımı süresi dolmadan polis ya da savcılık olayı öğrenirse, re’sen (kendiliğinden) işlem yapılmaz; çünkü suç şikayete bağlıdır. Ancak şikayet süresine uyulursa zamanaşımı dikkate alınarak yargı süreci işler.
Uzlaştırma ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Uzlaştırma, konut dokunulmazlığına yönelik suçların çoğunda uygulanan bir yöntemdir. Metruk binaya izinsiz girme olayında da, taraflar adliyeye başvurduğunda dosya öncelikle uzlaştırmacıya gider. Uzlaştırmacı, tarafların anlaşmasını sağlar ve eğer taraflar uzlaşırsa dosya kapanır, davaya gerek kalmaz. Yani, mağdur ile şüpheli karşılıklı olarak anlaşırsa ceza verilmez ve sabıka kaydı oluşmaz.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ise, yargılama sonunda mahkeme bir ceza verse bile, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti yoksa ve mağdurun zararı giderilmişse, cezanın 5 yıl süreyle ertelenmesi anlamına gelir. Bu süre içinde yeni bir suç işlenmezse ceza hiç alınmamış sayılır. Özellikle ilk kez suç işleyen kişilerde mahkemeler HAGB uygulayabilmektedir.
Metruk Binaya Girme Olayında Uygulanacak Hukuki Yol
Metruk binaya izinsiz girmekle ilgili bir şikayet varsa izlenmesi gereken hukuki yol şudur:
- Öncelikle, mağdur veya hak sahibi kişi en yakın polis karakoluna ya da savcılığa gidip şikayetçi olur.
- Polis, olayla ilgili tarafların ifadesini alır ve soruşturma dosyası savcılığa gönderilir.
- Savcılık, olayda konut dokunulmazlığının ihlali olup olmadığını inceler ve genellikle dosyayı uzlaştırma bürosuna iletir.
- Uzlaştırmada anlaşma sağlanamazsa dosya, asliye ceza mahkemesine sevk edilir.
- Mahkeme, dosyanın durumuna göre beraat ya da ceza kararı verir. Bazen sanık lehine HAGB uygulanabilir.
Unutmamak gerekir ki, eğer bina tamamen terk edilmiş ve uzun süredir kimse tarafından kullanılmıyorsa, mahkemeler zaman zaman bunun konut olmadığına ve suça vücut vermediğine de karar verebilmektedir. Bu durumda dosya beraatla sonuçlanır.
Her durumda, olayın detayları önemlidir ve hukuki süreçte belgeler ile tanıkların beyanı belirleyici olur. Şikayet süresi içinde yapılan başvuru, uzlaştırma ve mahkeme süreci, kişinin haklarını koruması için dikkatlice izlenmelidir.
Suçun Oluşmadığı Durumlar ve Karar Örnekleri
Konut Veya İşyeri Özelliğini Yitiren Binalar
Konut veya işyeri özelliğini yitiren binalar ile ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’na göre konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşabilmesi için binanın hâlâ “konut” veya “işyeri” niteliğini taşıması gerekir. Eğer bir bina uzun süre kullanılmamış, kimse oturmuyor ve içindeki eşyalar tamamen boşaltılmışsa, yani fiilen artık konut olarak değerlendirilmiyorsa, bu tip binalar “metruk” olarak kabul edilir. Yargıtay kararlarında da defalarca vurgulandığı gibi, sadece tapu kaydında konut olarak gözüküyor olması yetmez. Binanın bir süre kullanılmıyor olması, pencerelerin ve kapıların kırık olması ve terk edilmiş halde bulunması gibi durumlar, burada suçun oluşmasına engeldir. Bu yüzden, metruk ve uzun zamandır terk edilmiş binalara girişlerde konut dokunulmazlığının ihlali suçundan genellikle ceza verilmez.
Depo, Eklenti ve Kullanılmayan Yapılar
Depo, eklenti ve kullanılmayan yapılar söz konusu olduğunda ise, yine kullanım amacı ve fiili durum göz önüne alınır. Eğer bir mekan yalnızca bir eşya deposu olarak, uzun süre kapalı kalan bir müştemilat gibi kullanılıyorsa ve içeride yaşayan veya çalışan kimse yoksa, buranın konut veya işyeri olarak korunması beklenmez. Özellikle metruk depolar, eski garajlar, çöp yığını haline gelmiş müştemilatlar ya da çatı katı gibi bölümler, Yargıtay kararlarında çoğu zaman koruma kapsamında değerlendirilmemekte. Konut dokunulmazlığı ihlali suçunun oluşabilmesi, yerin aktif kullanımda olmasına ve sahibinin rızasına bağlıdır. Kullanılmayan ve terk edilmiş yapıların ihlali ise genellikle suç olarak görülmez.
Hak Sahipliği ve Rıza Olgusu
Hak sahipliği ve rıza olgusu, konut dokunulmazlığı ihlaliyle ilgili en önemli kriterlerden biridir. Konut veya işyerine giriş için hak sahibinin açık veya zımni rızasının olması durumunda suçun oluşmadığı kabul edilir. Bu rıza, bazen yıllar öncesinin eski komşuluk ilişkileri ya da binanın açık bırakılması gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Örneğin, ev sahibi binayı belirli bir süreliğine başkasının kullanımına bırakmışsa veya yapıya herkesin girmesine göz yumuyorsa, burada rızanın varlığı kabul edilir. Bunun dışında, binanın sahibi açıktan izin vermese bile, yapının tamamen sahipsiz veya herkesin girebildiği bir alan haline gelmesi halinde yine ceza sorumluluğu doğmaz. Yani “hak sahipliği” net değilse ve “rıza” varsa veya olduğu kabul edilirse, genellikle konut dokunulmazlığının ihlali suçundan bahsedilemez. Yargıtay kararlarında da bu iki unsurun birlikte değerlendirilmesi önem taşır.
Sonuç: Metruk Binaya Keşif Amaçlı Girmenin Hukuki Değerlendirmesi
Metruk binaya keşif amaçlı girmek, Türk Ceza Kanunu ve ilgili mevzuat açısından karmaşık bir hukuki değerlendirme gerektirir. Metruk bina terimi; kullanılmayan, sahipsiz görünen ama hâlâ bir malik veya kamu kuruluşuna ait olan binaları ifade eder. Bir binanın metruk olması, ona herhangi bir kişinin izinsiz şekilde girebileceği anlamı taşımaz. Buradaki önemli nokta, binanın halen konut veya işyeri statüsünde olup olmadığı ve malikinin rızası olup olmadığıdır.
Genel olarak, konut dokunulmazlığı kapsamında rızaya aykırı şekilde binaya girmek suçtur. Ancak, bina fiilen terk edilmiş, kapıları-pencereleri sökülmüş, bir yaşam alanı ve mahremiyet fonksiyonu tamamen ortadan kalkmışsa, yani artık konut veya işyeri özelliği bulunmuyorsa; yapılan yargılamalarda genellikle konut dokunulmazlığı ihlali suçunun oluşmadığına hükmedilmektedir. Yani, terk edilmiş ve fonksiyonsuz kalan binaya keşif/dolaşma amaçlı girilmesi çoğu zaman suç değildir. Fakat, eğer yapı halen kullanılıyor veya sahipliğini koruyorsa (örneğin arada bir sahibi tarafından kontrol ediliyorsa, pencereleri sağlam/kapalıysa), bu durumda izinsiz giriş yine de suç oluşturabilir.
Yargıtay kararlarında da vurgulandığı gibi, bir binanın metruk olması otomatik olarak cezasızlık sağlamaz. Binanın konut veya işyeri özelliğini yitirmiş olması ve orada kimsenin mahremiyet hakkının kalmaması gerekir. Ayrıca, binada mala zarar verme, hırsızlık gibi başka bir suç işlenmişse bu ayrı olarak değerlendirilir ve cezalandırılır.
Sonuç olarak; keşif amaçlı metruk binaya girme fiilinin suç sayılıp sayılmayacağı, binanın güncel statüsüne ve sahipliğinin aktif olarak korunup korunmadığına göre değişir. Her vaka kendi içinde değerlendirilmelidir. Bu tür bir durumda, mutlaka uzman bir hukukçudan görüş almak ve binanın hukuki statüsünü iyice araştırmak en doğru yol olacaktır. Unutulmamalıdır ki, yapılan eylem görünüşte zararsız olsa da, hukuki sonuçları ciddi olabileceğinden dikkatli davranmak gerekir.