Elbirliği Mülkiyeti Nedir?

Elbirliği mülkiyeti nedir sorusunun cevabı: Elbirliği mülkiyeti (diğer adıyla iştirak halinde mülkiyet), bir malın üzerinde ortakların paylarının belirlenmediği ve herkesin bütün üzerinde hak sahibi olduğu mülkiyet türüdür. Genelde miras ile doğar; yönetim ve satış gibi işlemler için çoğu zaman ortakların oybirliği gerekir.

Bu yazıda şu sorulara kısa ve net yanıtlar bulacaksınız:

  • Elbirliği mülkiyeti ile paylı mülkiyet arasındaki fark nedir?
  • Tapuda elbirliği kaydı varken satış yapılabilir mi?
  • Elbirliği nasıl sona erer ve paylı mülkiyete geçiş nasıl olur?
  • Ortaklardan biri işlemlere karşı çıkarsa ne yapılır?

Basit örnekler ve pratik adımlarla, tapu ve süreçlerde dikkat edilmesi gerekenleri açıklayacağız. Başlamadan önce temel kavramları netleştirelim: elbirliği mülkiyeti.

Elbirliği Mülkiyetinin Tanımı

Elbirliği mülkiyeti, genellikle miras gibi durumlarda ortaya çıkan özel bir ortaklık türüdür. Elbirliği mülkiyeti; bir malın üzerinde birden fazla kişinin payları belirlenmeden ve ayrı ayrı malik olarak değil, hep birlikte malik olması anlamına gelir. Yani, burada malların üzerinde “kimin ne kadar hakkı var” şeklinde bir pay hesabı yapılmaz. Her ortak, tüm malın tamamı üzerinde hak sahibidir. Mülkiyetin bu türü Türk Medeni Kanunu'nda “iştirak halinde mülkiyet” olarak da adlandırılır. Özellikle miras sonucu varisler arasında sıklıkla görülür ve mallar paylaşılana kadar “elbirliği mülkiyeti” devam eder.

Özetle elbirliği mülkiyeti, ortakların belirli payları olmadığı, malların tamamına birlikte sahip oldukları bir mülkiyet şeklidir. Her ortağın hakkı, malın bütününe yayılmıştır, paylı mülkiyette olduğu gibi matematiksel oranlar şeklinde ayrılmamıştır.

Türk Medeni Kanunu'nda Elbirliği Mülkiyeti

Elbirliği mülkiyeti Türk Medeni Kanunu’nun özellikle 701. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Kanuna göre, “kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler ile kurulan topluluklarda, mallara elbirliğiyle malik olunur”. Yani elbirliği mülkiyeti, doğrudan kanundan ya da kanunda belirtilen şekilde yapılan sözleşmelerden doğabilir.

TMK 701. maddeye göre; “Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirli bir payı yoktur. Her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” Bu durum, elbirliği mülkiyetinin en karakteristik özelliğidir.

Elbirliği mülkiyeti aşağıdaki hallerde ortaya çıkar:

  • Miras ortaklığı (varisler arasında)
  • Aile mallarının ortaklığı
  • Kanunla veya özel sözleşmeyle kurulan topluluklarda

Ortaklar mallar üzerinde sadece birlikte tasarrufta bulunabilir. Tek başına bir ortağın mal üzerinde işlem yapması mümkün değildir.

Elbirliği Mülkiyeti ve İştirak Kavramı

Elbirliği mülkiyeti ve iştirak kavramı aslında birbirine çok yakındır ve genellikle aynı anlamda kullanılır. İştirak, topluluk demektir. Elbirliği ile malik olma hali de genellikle bir “topluluk” içinde gerçekleşir; buna mirasçılar topluluğu veya aile topluluğu örnek verilebilir.

Elbirliği mülkiyeti bir malı, paylara bölünmeden bir topluluğa (yani birden fazla kişiye) ait olması durumudur. Burada önemli olan; topluluğun oluşturulma sebebidir. Çoğunlukla bir mirasın paylaşılmaması durumu, aile mallarının korunması gibi nedenlerle ortaya çıkar.

Kısaca toparlarsak:

  • İştirak, bir topluluk oluşturma halini ifade eder.
  • Elbirliği mülkiyeti ise bu topluluğun mallara hep birlikte, payları hesaplamadan sahip olma biçimini belirtir.

Günlük hayatta her iki terim de sıklıkla bir arada veya birlikte anlamda kullanılır ve özellikle tapu işlemlerinde “iştirak halinde mülkiyet” olarak geçer. Her iki durumda da mülkiyet bireysel değil, kolektif bir nitelik taşır.

Elbirliği Mülkiyetinin Özellikleri

Belirli Payların Olmaması

Belirli payların olmaması, elbirliği mülkiyetinin en dikkat çeken özelliklerinden biridir. Elbirliği mülkiyetinde ortaklar arasında herhangi bir şekilde mülkiyet payı belirlenmez. Yani, ortakların her biri taşınmaz veya taşınır malın tamamına bir arada sahip olur. Kimsenin belirli bir hissesi yoktur. Mal varlığında ortaklardan her birinin payı "soyut" şekilde mevcuttur, ancak matematiksel ya da fiziksel bir paylaşım yoktur. Bu nedenle bir ortak tek başına kendi payı üzerinde işlem yapamaz, satamaz veya devredemez. Elbirliği mülkiyetinin bu özelliği, özellikle miras kalan taşınmazlarda ve miras ortaklıklarında oldukça önemlidir.

Ortaklar Arası İlişkinin Niteliği

Ortaklar arası ilişkinin niteliği, elbirliği mülkiyetinde dayanışmaya ve toplu hareket etmeye dayanır. Elbirliği mülkiyetinde ortaklar, mal üzerinde bağımsız haklara sahip değildir; tüm ortaklar birlikte hareket etmek zorundadır. Herhangi bir işlem yapılırken (örneğin, satma, kiralama veya ipotek verme) tüm ortakların katılımı ve onayı gerekir. Bu özellik, elbirliği ile yönetilen mallarda hızlı ve bireysel karar almayı engeller, bunun yerine ortak iradesinin ön planda olmasını sağlar. Ortaklar arasında güven ve işbirliği gereklidir. Aralarında genellikle bir "ortaklık sözleşmesi" yoktur, ilişkileri kanundan ya da yasal bir işlemden kaynaklanır.

Ortaklık Hakkı ve Hakların Yaygınlığı

Ortaklık hakkı ve hakların yaygınlığı, elbirliği mülkiyetinin diğer önemli özelliğidir. Bu mülkiyet türünde ortaklık hakkı herkes için eşit derecede geçerlidir. Yani, elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak diğerinden ayrıcalıklı konuma sahip olamaz. Malvarlığı üzerinde yapılacak işlemlerde herkesin rızası ve katılımı gerekir. Ortaklık hakkı, taşınmazın tamamını kapsar, bir köşe, oda veya alan için ayrım yoktur. Ayrıca ortaklardan birinin üzerinde borç bulunursa, bu borç sadece kendi payını değil, bazı durumlarda ortaklığı da etkileyebilir. Bu yüzden elbirliği mülkiyetinde haklar çok daha geniştir ama kullanımı sınırlı ve toplu şekildedir.

Miras Ortaklığı ve Elbirliği Mülkiyeti

Miras ortaklığı ve elbirliği mülkiyeti, birbiriyle doğrudan bağlantılı iki kavramdır. Bir kişinin vefatı sonrası** mirasçıları** arasında "miras ortaklığı" oluşur ve bu "elbirliği mülkiyeti" şeklindedir. Yani, mirasçıların hiçbiri tek başına miras kalan taşınmaz ya da taşınırda hak iddia edemez. Mirasçılar malları ancak birlikte tasarruf edebilirler. Paylar belirli değildir ve miras paylaşımına kadar mallar üzerinde herkesin topluca hakkı vardır. Paylı mülkiyetten farkı da burada ortaya çıkar; mirasta paylar paylaşılmadığı sürece toplu hak söz konusudur. Miras ortaklığının sonlanması için mirasın paylaşılması ve her bir mirasçının kendi payını alması gerekir. Bu özellik, elbirliği mülkiyetinin miras hukukunda neden sık karşılaşılan bir durum olduğunu gösterir.

Elbirliği Mülkiyetinin Kurulması

Kanundan Doğan Elbirliği Mülkiyeti

Kanundan doğan elbirliği mülkiyeti, tarafların kendi iradelerinden bağımsız olarak, doğrudan doğruya yasa gereği ortaya çıkar. Türkiye’de elbirliği mülkiyetinin en bilinen şekli miras ortaklığıdır. Bir kişi vefat ettiğinde geride kalan mirasçılar, herhangi bir işlem yapmalarına gerek kalmadan, miras kalan mal veya hakların tamamında elbirliğiyle malik olurlar. Bu durumda mirasçılar üzerinde bir pay oranı oluşmaz; bütün mirasçılar elbirliğiyle bütün malvarlığı üzerinde hak sahibidir ve bu hak birlikte kullanılabilir.

Kanundan doğan elbirliği mülkiyetinin en temel özelliği, mirasçılardan herhangi birinin tek başına mülkiyet hakkına dair bir tasarrufta bulunamamasıdır. Bütün mirasçıların birlikte hareket etmesi ve birlikte karar alması gerekir. Özellikle taşınmazlar ve büyük mal varlıklarında bu durum sıkça görülür.

Sözleşmeden Doğan Elbirliği Mülkiyeti

Sözleşmeden doğan elbirliği mülkiyeti, tarafların aralarındaki anlaşmaya bağlı olarak kurulur. Bu durumda kişiler isteyerek ve özgür iradeleriyle elbirliği mülkiyeti tesis edebilirler. Özellikle aile içinde veya ortak bir amaç için malvarlığı edinilmek istendiğinde, sözleşmeyle elbirliği mülkiyeti kurulabilir.

Birden fazla kişi bir araya gelip ortak bir taşınmaz ya da araç almak istediklerinde, aralarında elbirliği mülkiyeti kurulmasına karar verebilirler. Bu tür mülkiyet ilişkilerinde, hak sahipleri mal veya hak üzerinde tek başlarına herhangi bir tasarruf yapamazlar. Her türlü işlem için tüm ortakların onayı gereklidir. Sözleşmeye dayalı bu ilişkide, ortaklığın sınırları ve şartları taraflarca belirlenebilir.

En Sık Görülen Elbirliği Mülkiyeti Türleri

En sık görülen elbirliği mülkiyeti türlerinin başında miras ortaklığı gelir. Bir kişi vefat ettiğinde geride kalan mallar, mirasçılar arasında kanunen elbirliği mülkiyeti oluşturur. Bunun dışında aile malları ortaklığı veya adi ortaklık da elbirliği mülkiyetinin yaygın örneklerindendir.

Aile üyeleri tarafından birlikte edinilen bir taşınmaz, ev veya arsa üzerinde de elbirliği mülkiyeti kurulabilir. Şirket ortaklıkları, özellikle adi ortaklıklar da bu kapsamda değerlendirilir. Ortak bir amaç için bir araya gelen kişiler, elbirliği mülkiyetine konu olan mal ya da hakkı, hep birlikte ve ayrılmaz şekilde sahiplenmiş olurlar.

Günlük hayatta sıkça karşılaşılan bu elbirliği mülkiyeti türlerinde, ortakların hak ve yükümlülükleri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü bu mülkiyet tipinde, ortakların herhangi birinin tek başına tasarrufta bulunması mümkün değildir. Tüm kararlar oybirliğiyle alınmalıdır ve haklar da sorumluluklar da paylaşılır.

Ortakların Hak ve Yükümlülükleri

Yönetim ve Tasarruf İşlemleri

Yönetim ve tasarruf işlemleri elbirliği mülkiyetinin en temel konuları arasındadır. Elbirliği mülkiyetinde, taşınmazın yönetimi ve taşınmaz üzerinde yapılacak her türlü tasarruf işlemi genellikle tüm ortakların katılımı ile gerçekleştirilir. Ortaklardan hiçbiri, diğerlerinden bağımsız olarak taşınmazı satamaz, devredemez veya kiralayamaz. Özellikle tapu işlemleri söz konusu olduğunda, tapu müdürlüğü bütün ortakların birlikte işlem yapmasını ister. Bu yüzden elbirliği mülkiyetinde hukuki işlemler tek başına değil, topluca yürütülür.

Tüm Ortakların Oybirliği Zorunluluğu

Tüm ortakların oybirliği zorunluluğu, elbirliği mülkiyetinin en katı kuralıdır. Burada herhangi bir ortak tek başına mal üzerinde karar veremez. Ev satmak, arsa üzerinde kiraya verme işlemi yapmak ya da ipotek tesis etmek gibi işlemlerde bütün ortakların onayı gerekli olur. Bu durum karar alma süreçlerini yavaşlatabilir ve bazen anlaşmazlıkların çıkmasına neden olabilir. Oybirliği olmadan yapılan işlemler geçersizdir. Dolayısıyla elbirliği mülkiyetinde pratikte herkesin söz hakkı eşit düzeydedir ve bireysel hareket mümkün değildir.

Ortaklar Arası Koruma ve Dayanışma

Ortaklar arası koruma ve dayanışma, elbirliği mülkiyetinin sosyal yönünü gösterir. Ortaklar, birbirlerinin haklarını korumak ve gerekirse zararlara karşı birlikte hareket etmek zorundadır. Bir ortak mülkiyete zarar verirse ya da diğerlerini mağdur ederse, diğerleri hem kendileri hem de ortaklık adına hukuki yollara başvurabilir. Aynı şekilde ortaklar, mülkiyeti geliştiren ve koruyan yatırımlarda da (örneğin bina onarımı, tapu harcı ödemesi gibi) dayanışma içinde olmalıdır. Bazı durumlarda masraflar da paylaşılarak üstlenilir.

Dava Açma ve Temsil Hakkı

Dava açma ve temsil hakkı elbirliği mülkiyetinde birkaç şart içerir. Ortaklardan biri, ortaklığı ilgilendiren bir konuda kendi başına dava açamaz. Dava hakkı, elbirliğiyle malik olanların tamamına aittir ve bu tür davalarda genellikle bütün ortakların birlikte hareket etmesi gerekir. Eğer bir ortak, diğer ortakları temsilen dava açacaksa, mutlaka açık bir yetki verilmelidir. Özellikle gayrimenkulün satışı, iptali veya ortaklığın giderilmesi davalarında herkesin imzası ve onayı gereklidir. Bu kural birlikte sahip olunan hakların güvenliği açısından önemlidir, aksi halde işlemler geçersiz olur.

Elbirliği Mülkiyetinde Uygulamalar

Tapu ve Gayrimenkul Uygulamaları

Elbirliği mülkiyetinde tapu ve gayrimenkul işlemleri, diğer mülkiyet türlerinden oldukça farklıdır. Elbirliği mülkiyetinde taşınmaz bir mal için tapuda paylar belirli olarak gösterilmez. Yani tapu kaydında kimin ne kadar pay sahibi olduğu yazmaz, her ortak bütün mal üzerinde hak sahibidir.

Tapu işlemlerinde, mesela taşınmazın tamamının satışı veya ipotek edilmesi gibi önemli tasarruflarda, tüm ortakların birlikte hareket etmesi ve onay vermesi zorunludur. Hiçbir ortak tek başına bu tür işlemleri yapamaz. Tapu Müdürlüğü’ne yapılan başvurularda da bütün ortakların imzası aranır. Bu nedenle özellikle miras kalan arsalarda, evlerde ya da tarlalarda alım-satım gibi işlemler yapılırken ortaklardan sadece birinin başvurusu kesinlikle geçersiz olur.

Bunun yanında, elbirliği mülkiyetli taşınmazlara ilişkin olarak tapuda herhangi bir pay devri de mümkün değildir. Çünkü burada pay kavramı uygulanmaz; tapu kaydı kolektif olarak tüm ortaklara aittir.

Hisse Devri ve Satışı

Elbirliği mülkiyetinde hisse devri ya da satışı, genellikle karşılaşılan zor konular arasındadır. Çünkü bu mülkiyet biçiminde ortaklar kendi paylarını bağımsız şekilde devredemez ya da satamazlar. Satış veya devir işlemlerinin yapılabilmesi için tüm ortakların birlikte karar alması gerekir.

Bir ortak, kendi hissesini bir başkasına devretmek istediğinde, elbirliği mülkiyetinden dolayı bunu tek başına yapamaz. Tüm ortakların rızası ve ortak bir işlemle hisselerin tamamı birlikte devredilebilir. Eğer sadece bir ortak satış yapmak istiyorsa, önce elbirliği mülkiyetinin sonlandırılması ve paylı mülkiyete geçilmesi gerekir. Ancak bundan sonra kişi kendi payını bağımsız şekilde satabilir.

Ortaklar arasında satış işlemlerinde görüş birliği olmadığı durumlarda, mahkemeye başvurularak elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüşmesi talep edilebilir. Özellikle miras yoluyla kalan taşınmazlarda bu tür davalara sıkça rastlanır.

Haciz ve Borçların Sorumluluğu

Elbirliği mülkiyeti kapsamında ortakların borçlarından dolayı malvarlığı üzerinde haciz uygulaması biraz karmaşıktır. Ortaklardan birinin kişisel borcu nedeniyle, elbirliği mülkiyetindeki taşınmaz üzerine doğrudan haciz konulamaz. Çünkü burada mülkiyet tüm ortaklara ait ve ortaktır, kişisel pay belirli değildir.

Ancak ortaklardan birinin elbirliği topluluğuna (örneğin miras ortaklığına) ait olan borçlarından dolayı topluluk malı haczedilebilir. Böyle bir durumda, ortaklık borcundan dolayı tüm ortaklar birlikte borçtan sorumlu olur ve haciz işlemi taşınmazın tamamı için geçerli olur.

Kişisel borçlarda ise, önce paylı mülkiyete geçiş sağlanmalı, bundan sonra paylı mülkiyetin sahibinin payına haciz koyulabilir. Elbirliği mülkiyetinin bu özelliği, borçlu ortağın alacaklısına karşı taşınmazı bir nebze de olsa koruyucu bir etki sağlar.

Bu nedenle, elbirliği mülkiyetindeki gayrimenkullerle ilgili haciz ve borç işlemlerinde hukuki danışmanlık almak, ileride yaşanacak hak kayıplarının ve işlemlerin geçersiz olmasının önüne geçebilir.

Elbirliği Mülkiyeti ile Paylı Mülkiyet Arasındaki Farklar

Tanımlara Göre Temel Farklar

Elbirliği mülkiyeti ve paylı mülkiyet, ortakların bir mal üzerinde hak sahibi olması anlamına gelir. Ancak bu iki kavram arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Elbirliği mülkiyeti, ortakların tek bir bütün olarak mala sahip olmasıdır. Ortaklar, mallar üzerindeki haklarını ayrı ayrı veya paylara bölünmüş şekilde kullanmazlar. Bu nedenle, bir ortak kendi payını belirleyip üzerinde tek başına işlem yapamaz.

Paylı mülkiyette ise mal üzerinde her ortağın belirli ve bağımsız bir payı vardır. Bu paylar tapuda gösterilir. Her paydaş kendi payı ile ilgili işlem yapabilir. Yani, paylı mülkiyet kişiye özel haklar tanır. Elbirliği mülkiyetinde ise payların dış dünyada bir anlamı olmaz, herkes topluluk olarak karar alır.

Tasarruf Yetkisi Farkları

Tasarruf yetkisi konusunda elbirliği mülkiyeti ile paylı mülkiyet arasında önemli farklar bulunur. Elbirliği mülkiyetinde, mal üzerinde yapılacak tasarruf işlemlerinde tüm ortakların oybirliği gereklidir. Yani ortaklardan biri tek başına malı satamaz, devredemez ya da rehin veremez. Her işlemin geçerli olabilmesi için diğer tüm ortakların da onayı gerekir. Tasarruf yetkisi ortakların tamamına, birlikte hareket edilmesi şartıyla tanınır.

Paylı mülkiyette ise her paydaş kendi payı üzerindeki tasarruf hakkını serbestçe kullanabilir. Bir paydaş, kendi hissesini başka bir kişiye devredebilir veya rehin gösterebilir. Burada diğer paydaşların onayına gerek yoktur. Ancak malın tümüyle ilgili işlemler (örneğin tüm taşınmazın satışı) yapılacaksa yine tüm paydaşların birlikte karar vermesi gerekir.

Sorumluluk ve Borçlandırma Açısından Karşılaştırma

Sorumluluk ve borçlandırma açısından da iki sistem farklılık gösterir. Elbirliği mülkiyetinde ortaklar, söz konusu mallarla ilgili borç ve yükümlülüklerden dolayı topluluk olarak sorumludurlar. Borç bir bütün olarak topluluğa ait olur, ortaklar bu borcu birlikte ödemekle yükümlüdür. Ayrıca, bir ortağın borcu diğerlerini de etkileyebilir.

Paylı mülkiyette ise her paydaş kendi payı oranında sorumludur. Bir paydaş borçlanırsa bu yükümlülük sadece kendi payı ile sınırlıdır, diğer paydaşları doğrudan ilgilendirmez. Dolayısıyla, borçlandırmada kişisel sorumluluk öne çıkar ve diğer ortakların payı tehlikeye girmez.

Sonuç olarak, elbirliği mülkiyeti toplu karar alma, tüm mal için ortak hareket etme ve birlikte sorumluluk taşıma esasına dayanırken, paylı mülkiyet daha bireysel haklar, bağımsız tasarruf yetkisi ve kişisel sorumluluk anlamına gelmektedir. Bu farkları bilmek, özellikle miras paylaşımı, ortaklıkların yönetimi ve tapu işlemleri gibi alanlarda hak kaybı yaşanmaması için oldukça önemlidir.

Elbirliği Mülkiyetinin Sona Ermesi

Devir ve Tasfiye İşlemleri

Devir ve tasfiye işlemleri, elbirliği mülkiyetinin sona erme yollarından biridir. Elbirliği mülkiyetinde paylar belirli olmadığı için bir ortak, kendi payını tek başına devredemez. Mülkiyette yapılacak her türlü devir, ancak tüm ortakların ortak kararıyla mümkün olur. Satış, bağış veya başka tür devir işlemlerinde ortakların tamamının oybirliğiyle hareket etmesi gerekir.

Tasfiye işlemleri ise, elbirliğiyle sahip olunan malın satılması, ortaklar arasında paylaşılması ya da anlaşarak başka bir şekilde değerlendirilmesini içerir. Bu durumda tüm ortaklar birlikte hareket ederek, malların nasıl tasfiye edileceğine karar verir. Eğer ortaklar arasında anlaşma sağlanamazsa, genellikle mahkeme devreye girer ve paylaşım işlemlerini yürütür.

Topluluğun Dağılması

Topluluğun dağılması, elbirliğiyle mülkiyetin doğal sona erme yollarından biridir. Elbirliği mülkiyeti genellikle bir topluluğun (örneğin mirasçılar topluluğu) sona ermesiyle biter. Mirasçılardan biri ölürse veya topluluğun hukuki geçerliliği kalmazsa elbirliği mülkiyeti de sona erer.

Diğer yandan ortakların tümünün isteğiyle topluluğun sona erdirilmesi mümkündür. Ortaklar, mallar üzerinde artık birlikte hareket etmek istemezse veya ortaklığın devamı pratikte sorun yaratıyorsa, topluluk kararıyla elbirliği mülkiyeti sona erdirilebilir.

Paylı Mülkiyete Dönüşüm Süreci

Paylı mülkiyete dönüşüm süreci, elbirliği mülkiyetinden çıkışın en sık başvurulan yollarından biridir. Elbirliği mülkiyetinde paylar belli olmadığı için hak sahiplerinin tek başına hareket etmesi mümkün olmaz. Eğer ortaklar artık ayrı paylarda hak sahibi olmak ve kendi payları üzerinde bağımsız tasarrufta bulunmak isterlerse, “paylı mülkiyet” rejimine geçmeyi talep edebilirler.

Bu dönüşüm için ortakların tamamının anlaşması veya mahkemeye başvurulması gerekir. Mahkeme, mevcut şartlara göre payların belirlenmesine ve sistemin paylı mülkiyete dönüştürülmesine hükmeder. Dönüşüm sonrasında artık herkes kendi payı üzerinde serbestçe tasarruf hakkı elde eder. Böylece ortaklardan biri payını satabilir, devredebilir ya da kendi payıyla ilgili bağımsız kararlar alabilir.

Bu süreç, özellikle miras kalan taşınmazlarda ve malvarlığı ortaklığının sonlandırılmasında sıklıkla uygulanır. Paylı mülkiyete geçiş, ortakların bireysel hak ve özgürlüklerini artırırken, elbirliği mülkiyetinin getirdiği kısıtlamaları da ortadan kaldırır.

Elbirliği Mülkiyetine İlişkin Yargıtay Kararları ve Uygulama Sorunları

Dava Açma Şartlarının Değerlendirilmesi

Dava açma şartlarının değerlendirilmesi, elbirliği mülkiyeti ile ilgili çok önemli bir konudur. Elbirliği mülkiyetinde, taşınmaz veya ortak varlık ile ilgili bir dava açılması gerektiğinde, tüm ortakların birlikte hareket etmesi zorunludur. Bu, Yargıtay’ın da sürekli vurguladığı ve uygulamada çok önemli sorunlara yol açan bir husustur. Örneğin, bir ortak kendi başına tapu iptal ve tescil ya da ortaklığın giderilmesi davası açarsa, dava genellikle usulden reddedilir çünkü diğer ortakların da davaya dahil edilmesi gerekir.

Bu konuda Yargıtay kararlarına bakıldığında ise, elbirliği mülkiyetindeki ortaklardan birinin bağımsız olarak dava açmasının mümkün olmadığı, ancak tüm ortakların birlikte ya da bir ortak tarafından diğerleri adına yetkili şekilde dava açılmasının gerekli olduğu görülüyor. Ayrıca, ortaklardan bir kısmının iştirakiyle açılmış davalarda eksik hasım yönünden davanın reddi de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden, elbirliği mülkiyetinde dava açmak isteyenler mutlaka avukatlarına danışmalı ve tüm ortakların sürece katılımını sağlamalıdır.

Ecrimisil ve Ön Alım Hakkı Uygulamaları

Ecrimisil ve ön alım hakkı uygulamaları, elbirliği mülkiyeti davalarında sıkça karşılaşılan iki önemli konudur. Ecrimisil, ortaklardan birinin rızası olmadan taşınmazın diğer ortak veya üçüncü kişiler tarafından kullanılması sonucu doğan haksız işgal tazminatıdır. Yargıtay, ecrimisil taleplerinde de tüm ortakların birlikte hareket etmesi gerektiğine karar vermiştir. Yani, tek bir ortak yalnızca kendi payının ecrimisilini talep edemez; bütün ortaklar ya da diğer ortaklar adına yetkili olan ortaklar bunu dava edebilir.

Ön alım hakkı ise, bir ortak payı dışarıya satıldığında diğer ortakların payı öncelikle alma hakkını kullanabilmesidir. Yargıtay kararlarında, elbirliği mülkiyetinde pay devri söz konusu olmadığından, ön alım hakkı tartışmalı hale gelmektedir. Çünkü elbirliği mülkiyetinde her ortağın payı belirli değildir ve bu nedenle ön alım hakkından pratikte genellikle söz edilemez. Ancak, ortaklardan biri miras veya elbirliği dışında doğrudan bir devir yaparsa, bu tür işlemler yargı sürecine taşınmakta ve mahkemelerde ayrıntılı incelemeler yapılmaktadır.

Elbirliği Mülkiyetinde Yaygın Uyuşmazlıklar

Elbirliği mülkiyetinde yaygın uyuşmazlıklar çoğunlukla ortaklar arasında doğrudan ilişki ve yönetim kararlarının alınmasıyla ilgilidir. Malın kullanımı, gelirlerin paylaşılması, taşınmazın kiralanması veya satışı gibi konularda, ortakların tümünün oybirliği ile karar vermesi gerekir. Bir ortağın diğerlerinin rızası olmadan hareket etmesi, çoğu zaman uyuşmazlıklara ve davalara sebep olur. Ayrıca, ortakların borçlarından dolayı malın tamamına haciz gelmesi ya da ortaklar arasındaki güvenin sarsılması da önemli anlaşmazlık sebeplerindendir.

Yargıtay’ın uygulamada sıkça karşılaştığı diğer bir sorun ise ortaklardan birinin ortaklık payını devretmek istemesi, ya da ortaklık dışından bir kişiyle tasarrufta bulunmasıdır. Elbirliği mülkiyetinde pay devri mümkün olmadığı için, bu durum da davalara ve uygulama sorunlarına yol açmaktadır. Son olarak, miras ortaklıklarında vefat edenin mirasçıları arasında iletişim eksikliği, taşınmazın nasıl yönetileceğine dair anlaşmazlıklar da çoğunlukla mahkeme önüne gelen uyuşmazlıklar arasındadır.

Kısacası, elbirliği mülkiyeti Yargıtay kararlarında belirli ilkelere bağlanmış olsa da, uygulamada farklı durumlar ve uyuşmazlıklar sürekli ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, gerek dava açmadan önce gerekse mal paylaşımı, kullanım ya da tasarruf işlemlerinde bir uzmana danışmak büyük önem taşır.

Sık Karşılaşılan Elbirliği Mülkiyeti Örnekleri

Miras Ortaklığı ve Ölüm Sonrası Mülkiyet

Miras ortaklığı, elbirliği mülkiyetinin en yaygın örneklerinden biridir. Bir kişi yaşamını yitirdiğinde, geride kalan mirasçıları tereke üzerinde elbirliği mülkiyeti sahibi olurlar. Yani mirasçıların her biri, mirasın tümü üzerinde ortak haklara sahiptir, fakat bu haklar belirli bir paya bölünmemiştir.

Miras ortaklığında, terekeye ait mal varlığı üzerindeki tasarruf işlemleri için tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi gerekir. Mesela, miras kalan bir evin satılması düşünülüyorsa, tüm mirasçıların onay vermesi gerekir. Tek bir mirasçı tek başına evi satamaz ya da üzerinde işlem yapamaz. Bu durum uygulamada sıkça karşılaşılan anlaşmazlıklara yol açabilir. Miras paylaşımı gerçekleşip tapuda her mirasçıya hissesi tescil edilene kadar elbirliği mülkiyeti devam eder.

Aile Malları ve Elbirliği Mülkiyeti

Aile malları, özellikle kırsal kesimlerde sık rastlanan elbirliği mülkiyeti örneklerindendir. Bir ailenin yıllar boyunca birlikte kullandığı tarla, bağ, bahçe gibi taşınmazlar, çoğu zaman aile bireyleri arasında elbirliği ile yönetilir. Örneğin, kardeşler babalarından kalan bir tarlayı paylaşmadıkları sürece, o tarla üzerinde elbirliği mülkiyeti kurulur.

Aile mallarında herhangi bir taşınmazın satışı, ipotek edilmesi ya da üçüncü kişilere devri gibi işlemler yine ortak kararla yapılabilmektedir. Tek bir ortak bu işlemleri tek başına gerçekleştiremez. Bu nedenle aile malları üzerinde yapılacak hukuki işlemler çoğu zaman tüm ortaklar arasında uzlaşma gerektirir. Böyle durumlarda genellikle aile büyükleri arabulucu rolü üstlenerek, ortak karar alınmasını sağlar.

Şirketlerde Elbirliği Mülkiyeti Uygulamaları

Şirketlerde de bazı durumlarda elbirliği mülkiyeti ile karşılaşmak mümkündür. Özellikle adi ortaklıklarda, ortaklara ait mallar üzerinde elbirliği mülkiyeti söz konusudur. Ortaklar, şirket adına alınan taşınmaz veya araçlar üzerinde belirli bir paya sahip olmadan, birlikte mülkiyet hakkı kullanırlar.

Adi ortaklıklarda şirket mallarının tasarrufu için tüm ortakların birlikte karar alması ve uygulama yapması gerekir. Örneğin, bir şirket aracının satılması ya da kiralanması gibi durumlarda bütün ortakların onayı şarttır. Bu özellik, adi ortaklıklarda elbirliği mülkiyetinin en önemli sonucu olarak öne çıkar.

Sonuç olarak, elbirliği mülkiyeti miras, aile malları ve şirket ortaklıkları gibi çeşitli alanlarda hayatın içinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Her biri kendi içinde farklı uygulamalara ve kurallara sahip olsa da, ortak nokta, belirli paylara bölünmeden tüm ortaklara ait bir hak ve sorumluluğun bulunmasıdır.

Profesyonel hukuki danışmanlık mı arıyorsunuz?

Avukatistan üzerinden kolayca hukuki danışmanlık talebi oluşturup, sisteme kayıtlı binlerce avukattan teklif alabilirsiniz.

Lütfen unutmayın;

  • Avukatistan, avukatlardan alınan hizmetler için herhangi bir ücret ya da komisyon talep etmez.
  • Hizmetlerimiz yalnızca avukatlarla iletişim kurmanıza yardımcı olmak içindir; avukatlar tarafından verilen hizmetlerden Avukatistan sorumlu tutulamaz.
Danışmanlık Talebi Oluştur

İlginizi Çekebilir

Soru Sor Danışmanlık Talep Et